29 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Habercilik' bahanesiyle mağdurları çiğnediler

Üç yaşındaki Müslüme'nin ölümü üzerine yayın yasağını dinlemeden yapılan asılsız ve gazetecilik ilkelerine uzak haberler, en çok geride kalan mağdurlara zarar veriyor.

'Habercilik' bahanesiyle mağdurları çiğnediler
A+ A-
Nida İşbaş

Mersin'de günler sonra cansız bedeni bulunan Müslüme'nin haberi vicdanları yaraladı. Yargı sürece hızla müdahale ederek soruşturma başlattı, aile fertlerinin ifadeleri alındı, bir kişi tutuklandı. Bu sırada yazılı, görsel ve internet medyasında adeta haber yarışı başladı. Aile fertleri, yaşamları fotoğraflarla ve açık isimlerle boy boy servis edildi. Küçük Müslüme'nin travma yaşayan diğer kardeşleri ve acılı annesinin bundan sonraki hayatlarının nasıl etkileneceği gözardı edilerek, aile tüm ülkenin gözünün önüne çekildi.

'Habercilik' bahanesiyle mağdurları çiğnediler - Resim: 1

Her yayında birbiriyle çelişen, bu nedenle doğruluğu tartışma konusu olan 'bilgiler', habercilik adı altında yazıldı, çizildi. “DNA testi sonucuna ulaşıldı. Müslüme’nin dedesi babası çıktı”, “Müslüme’nin babası sapık dede değil”...

'Taciz, cinayet, tecavüz' gibi adi suçlarda özellikle dikkat edilmesi gereken ilkeler unutuldu. Müslüme ve ailesinin Yörük olması bile üzerine basa basa vurgulandı. Bugün internette arama motoruna 'Yörük' yazdığınızda öncelikle küçük Müslüme ve hakkında çıkan haberlerle karşılaşıyorsunuz. Yani Türk toplumunun bir parçası, adi suçların yer aldığı haberlerle özdeşleştirilmiş oluyor.

Dosyayla ilgili gizlilik kararı ve yayın yasağı geldi ancak, haberlerin önüne geçilemedi. Mersin Barosu yayın yasağına uymayanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını duyurdu. Medya dili ve medya etiği konuları, üzüntü verici bu olay üzerinden yeniden tartışmaya açıldı.

'Habercilik' bahanesiyle mağdurları çiğnediler - Resim: 2

'GİZLİLİK MAĞDURLARI KORUYOR'

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Merve Ayvalı'ya göre çıkan haberler soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesini engelliyor. Ayvalı'nın Aydınlık'a yaptığı değerlendirme şöyle:

“Soruşturmanın gizliliği, şüphelilerin leh ve aleyhlerine olan delillerin toplanmasını sağlayarak adil bir yargılamanın oluşmasını temin eden, masumiyet karinesinin de korunmasını amaçlayan bir ceza muhakemesi ilkesidir. Dosyada alınan gizlilik kararının uygulama amacı da sadece faillerin haklarının korunmasına yönelik değildir. Mağdurları en başta da çocukları korumak ve korkmalarını engellemek ayrıca potansiyel faillerin de önüne geçmektir.

'YAYIN ETİĞİNİ SORGULUYORUZ'

“Ancak son 3 gündür Müslüme’nin ölümüyle ilgili sosyal medyada dolaşan haberler ne yazık ki soruşturmanın da gidişatını olumsuz yönde etkilemektedir. Dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen 'bilgi kirliliğinin' önüne yine de geçilememiştir. Bu durum da sosyal medyanın ve medya organlarının yayın etiğini bir kez daha sorgulamamıza sebep olmuştur.

“Tüm Türkiye sosyal medyaya yansıyan haberlerle çalkalanmış, Müslüme'ye ait görüntüler binlerce kez paylaşılmış, beddualar kol gezmiştir. Gizlilik kararı olan bir dosyadaki bilgileri yaymamak mağdurları, toplumu ve bilhassa çocukları korumak herkesin, medyanın, hukukçuların, sosyal medya uzmanlarının(!) yükümlülüğüdür.

'Habercilik' bahanesiyle mağdurları çiğnediler - Resim: 3

‘BİR BEĞENİ İÇİN...'

“Ailenin dört çocuğu daha var ve korunmaya muhtaç durumdalar. Amacımız çocukları korumaksa, ikincil mağduriyetlerin de önlenmesi için çabalamalıyız. Sosyal medyadan bir beğeni daha almak için veya daha fazla tıklamak için değil, yargıya güvenerek toplumun bir bireyi olarak sorumlu davranmak zorundayız. Medyaya yansıyan haberler ve sosyal medya paylaşımları ailenin ve özellikle çocukların geleceğinde büyük etki yaratacağı açıktır.

'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

ÇOCUĞUN ÖNÜNE GEÇMESİN'

“Olayın oluş şekline dair yorumlarda bulunarak, dosyada yer alan veya almayan bilgilerle gizlilik kararı olmasına rağmen reyting uğruna yayınlar yapmanın, mağdur çocuklar ve ailesinin etiketlenmesine, yeni tehlikelere açık hale gelmesine ve çocuklar üzerindeki travmatik etkilerinin artmasına neden olacağı unutulmamalıdır. Basının haber alma özgürlüğü, çocuk odaklı haberciliğin önüne geçmemelidir.”

MÜSLÜME'NİN AİLESİ DEVLET KORUMASINDA

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Mersin'de 3 yaşındaki Müslüme Y.'in ölü bulunmasının ardından ailenin diğer 4 çocuğunun bakanlığa bağlı kuruluşlarda koruma altına alındığını, annenin ise kadın konukevine yerleştirildiğini bildirdi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, bazı basın ve yayın organlarında 3 yaşındaki Müslüme Y.'in ölümüyle ilgili çıkan haberler nedeniyle açıklama yapılması gereği duyulduğu belirtildi.

Mersin'in Gülnar ilçesinde küçük Müslüme'nin cansız bedeninin bulunmasının ardından bakanlık uzmanlarının aile ile inceleme, rehberlik ve psikososyal destek çalışmalarına başladığı kaydedilen açıklamada, "Aile bireyleri ile yapılan görüşmeler ve hanede gerçekleştirilen sosyal inceleme ailenin 18 yaşından küçük 2 erkek çocuğu kolluk kuvvetlerinin desteğiyle bakanlığımıza bağlı kuruluşlarda bakım ve koruma altına alınmıştır. Ayrıca anne S.Y. de bir kadın konukevine yerleştirilmiştir." bilgisi verildi.

Olayla ilgili Gülnar Jandarma Komutanlığı tarafından soruşturma başlatıldığı ve dede H.Y'nin gözaltına alındığı anımsatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Çocukların ikincil örselenmeye maruz kalmasını engellemek ve kamuoyunda bilgi kirliliğinin önüne geçmek için ilgili birimlere gizlilik kararına riayet edilmesi yönünde başvuruda bulunulmuştur. Gerçeklerle haber alma ve basın özgürlüğüyle bağdaşmayan bir kısım haberlerle ilgili erişim yasağı kararı alınması talep edilmiştir. H.Y'nin tutuklu yargılandığı hukuki süreç bakanlığımız tarafından takip edilmektedir.”

'İKİNCİL MAĞDURİYETLERİN ÖNÜNE GEÇELİM'

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkan Yardımcısı Nuriye Kadan, benzer davalarda görev almış bir avukat. Gizlilik kararını önemli bulduğunu söyleyen Kadan “Medya, basın yayın kuruluşları haber yaparken çocuk haklarını gözeterek yayın yapmalıdır. Çocuğu bir özne olarak gören ve saygı duyan habercilik anlayışı ile haber yapılmalıdır. Kamunun haber alma hakkı ve medyanın basın özgürlüğü çocuğun üstün yararı gözetilerek çocukların görüntüsü, kimlik bilgileri kullanılmadan verilmelidir. Bu türden haberlerin de kamu yararına hizmet edip etmediği önem arz eder.” dedi.

Kadan şöyle sürdürdü: “Şiddet içeren suçlara ilişkin tüm ayrıntılarıyla yapılan haberlerin yalnızca suç mağdurları açısından değil bu haberleri izleyen çocuklar üzerinde de zarar verdiği asla unutulmamalıdır. Çocukların ikincil mağduriyetlerinin önüne geçmek, yanlış bilgiler ile kamuoyunu yanlış yönlendirmek ve yapılan yargılamada davanın seyrine olumsuz yönde etkisinin önüne geçmek için medyanın sorumlu habercilik anlayışı ile davranması, bireylerin de özellikle sosyal medyadaki paylaşımlarında bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak paylaşımlar yapması gerekir.

“Özellikle gündüz kuşağı programlarında adeta televizyon mahkemeleri kurularak, masumiyet karinesi de yok sayılarak, her türlü ayrıntı ikincil mağduriyetler yaratılarak yayınlanmakta, bilgi kirliliği eşliğinde topluma öfke, mağduriyet yüklenip yargı da olumsuz etkilenmektedir. Çocuklarla ilgili her türlü haberin yayınlanmasının doğuracağı sonuçlar dikkatli ve özenle değerlendirilmeli ve çocuklara verilebilecek zarar en aza indirilmelidir.”

Son Dakika Haberleri basın etik ahlak Müslüme