Yandex
02 Nisan 2025 Çarşamba
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Habur Çayı'nın petrolcü Vikingleri

Şırnak'ın Silopi ilçesi malum Habur Çayı ile beraber bir girinti olarak Suriye ve Irak'ın içine doğru hafifçe girmiş bir bölge. Bu bölgenin hem Suriye hem Irak ile sınırı var. Habur çayı da bu sınırı çiziyor. Çaydan geçip on adım Suriye içine doğru adım atarsanız altınızda ne var biliyor musunuz?

Habur Çayı'nın petrolcü Vikingleri
METİN AKGERMAN

Burası Norveç petrol şirketi DNO'ya Erbil idaresi tarafından yıllar önce tahsis edilmiş bir petrol bölgesi. Bu bölgeye verilen lisans 'Tawke' petrol bölgesi olarak verilmiş. Tawke'de toplam 314 milyon varil petrol mevcut. Yani bugünkü 70 USD/varil hesabından 22 milyar dolarlık petrol tek sahada mevcut. Karşılaştırma amacıyla, Gabar'da son dönemde bulunan ve Türkiye'nin en büyük petrol rezervi olan rezerv 150 milyon varil içeriyor. Yani Tawke, Gabar sahasının 2 katından daha çok petrol içeriyor. DNO firması, daha küçük olan biraz daha güneyde olan Peşkabir bölgesi üretimi ile beraber günde 80bin varil petrol buradan üretiyorlar.

SİLOPİ'NİN ALTI TAWKE SAHASI

Tawke sahası hem Şırnak ilimize hem kuzey doğu Suriye'ye dokunuyor yani kuzey doğu Suriye'de üretilen petrolün bir bölümü zaten bu Tawke sahasının petrolü. Belli ki bu saha tam Silopi'nin altında. Anlaşılan Irak, Türkiye ve Suriye'ye rezerv dağılmış durumda. Muhtemelen Suriye'nin komsu bölgesi de bu sahadan üretim yapıyor. Biz gidip Gabar dağını delmişiz, orada bulmuşuz petrolü, çok uzak değil ama muhtemelen farklı sahalar. Elbette Gabar'daki üretimin maliyeti yüksek çünkü derinden ve sert kayaç altından petrol çıkartılıyor oysa Tawke'de durum bunun tam tersi. DNO'nın güncel halka açıkladığı finansal rapordan iletiyorum, diyorlar ki bu sahada dünyadaki en ucuz maliyetli üretimlerden birini yapıyorlar. Bu ne demek? Yeni petrol derinde değil ve toprak jeolojisi ucuz sondaj operasyonuna uygun demek. DNO'nun raporlarında bu sahadan üretim maliyeti 2024 3.ceyrek için 2,7 USD/varil olarak 2023 için belirtilmiş, yine ayni raporda firmanın Kuzey Denizinden (İskoçya açıkları) bir varil üretim maliyeti ayni çeyrek için 22,2 USD/varil olarak belirtilmiş.

Olayın Türkçesi şudur: Silopi merkez ile Habur çayı arasındaki köyler olan Ovaköy, Aktepe, Güven, Buğdaylı, Bostancı vb, buralarda sondaj yapsalar belli ki Tawke'nin rezervine ulaşacaklar. Buraları delmeyip gidip dağ başını neden deliyoruz? Karadeniz'de de durum benzer. TPAO'nun Karadeniz’de bulduğu gaz sahası ultra derin gaz sahası sınıfında yani dünyanın en zor ve pahalı üretim operasyonlarından birinin yatırımları o bölgede bugün itibariyle yapılıyor. Beri tarafta Silopi'nin altında, dere kıyısında neredeyse patpat motorla yapılacak sondajdan kovalar ile çıkartılacak yüksek kaliteli petrol mevcut. Elbette Türkiye'nin lüksü yok, yüksek maliyetli de olsa nerede petrolü, gazı bulursa çıkartmak durumunda ama ağaçtan elma toparken önce kol mesafesinde olan alt daldakiler toplanır değil mi? TPAO Sakarya gaz sahasındaki gazı ultra derin denizden çıkartmak için İngiliz Subsea7, Amerikan Schlumberger, İtalyan Saipem, Lüksemburglu Tenaris, Norveçli Shearwater gibi birçok yabancı firmanın teknik uzmanlığına mecbur durumda ve milyar dolar mertebesinde taşeronlara paralar ödeniyor. Birim gaz üretim maliyetini hiç sormayalım daha iyi.

VİKİNG DNO VE GENEL

Habur Çayı'nın petrolcü Vikingleri - Resim : 1Tawke sahasını kim işletiyor? Norveçli DNO forması demiştik, bunlar operatör yani bilfiil üretim operasyonu DNO'nun adamları, makinaları ile yapılıyor. DNO'nun sahadaki payı 75%. Kalan 25% da İngiliz Genel Enerji'ye ait. Yani Genel Enerji için bu saha portföy yatırımı gibi, kendi üretim faaliyetleri yok, üretimden pay alıyorlar, bir nevi çantacılık gibi.

Norveçli Vikingleri anladık, Genel Enerji'yi de kısaca hatırlayalım. Genel Enerji köken olarak bir Türk firması. Mehmet Emin Karamehmet'in Mehmet Sepil ile (Hani Göztepe S.K. eski Bşk.) kurduğu ve petrol işine başlattığı bir firma.

Hani Turkcell'in de kurucusu olan Çukurova grubu, bir dönem Türkiye'nin en büyüklerindendi sonra bir şeyler oldu, belki Fetö tehdit etti bunları, bilemiyorum ama işlerin bir kısmını İngiltere'ye taşıdılar ve sanıyorum aile de taşındı. Turkcell'in kontrolünü de kaybettiler ve firma az daha yabancı ortak ve kreditörlerin kontrolüne geçecekken hükümetin (doğru) müdahalesi ile yarı kamu firması haline geldi.

Genel Enerji'nin asıl işi petrol çıkartmak ve Kuzey Irak'ta IKBY yönetimindeki bölge bu firmanın başlangıç ve ana kontrat sahası. Derken Karamehmet'in firması Genel Enerji İngiltere'de meşhur Rothshild’ler ile ortak oldu ve zaman içinde Rothshild ailesi büyük ortak haline geldi. Daha sonra ise ikinci bir ortak ortaya çıktı, bu ise Daax Corp firması üzerinden Hasan Gözal isimli bir iş adamı. Hasan bey Bilkent mezunu, firmasını Dubai de kurmuş ve firması aynı zamanda karayolu petrol tankerleri ve deniz petrol tankeri gibi işler de yapıyor. Yani muhtemelen Kuzey Irak'ta Tawke sahasında üretilen petrolün karayolundan kamyonlar ve sonrasında Ceyhan terminalinden tankerler ile taşınması işi Hasan beyde olabilir. Hasan beyin Daax Corp firmasının hayli kariyerli profesyonellerden oluşan bir yönetim ekibi olduğunun da altını çizelim.

Özetleyecek olursak, Silopi ilçemizin de altında bulunan dev petrol sahası Tawke'de üretilen petrol ve zenginlik kimlere gidiyor? İngiliz Rothschild ailesine gidiyor, Londra borsasına kote olan Genel Enerji üzerinden Londra sermaye piyasalarına gidiyor, Avrupa'nın zaten en zengin ülkesi olan Norveç devletine DNO üzerinden gidiyor, Norveç sermaye piyasaları üzerinden yine sermayedar kesime akıyor... Yani fakirden zengine bir servet aktarımı düzeni mevcut. Suriye'de Irak’ta birçok şehirde elektrik yok, milyonlarca işsiz insan var ama petrollerinin paraları maalesef kendi vatandaşlarına yeterince gidemiyor.

Irak Kürt bölgesel yönetimi elbette gelirden az veya çok pay alıyordur. Sadece bölge Kürtlerinin değil tüm Irak halkının bu zenginlikten aslan payını alması gerekir. Irak'ın en güneyindeki Basra’da üretilen petrol geliri de en kuzeydeki Tawke'de üretilen petrolün de bütün Irak halkına en yüksek katma değer ve zenginliği yaratacak şekilde aktarılması gerekir. Suriye için de benzer durum geçerli. Allah toprağın üzerinde Dicle nehri ile büyük tarımsal zenginlik vermiş, altına da büyük petrol yatakları koymuş. Bir zahmet Arap, Kürt, Türk bunları kardeşçe kullanmalı. Dünyanın zaten en zengin olan ülke ve ailelerini bu kadar kolay üretilen petrol kaynağı ile daha da zengin etmeye gerek var mı? Tawke'de üretilen petrol bir dönem İsrail'e aktarıldı mı bunu da bilemiyoruz, spekülasyon yapmayalım ama eskiden aktarıldı ise dahi bugün itibariyle İsrail katliamcı bir devlete dönüşmüştür ve Tawke'den İsrail’e Ceyhan boru hattı üzerinden petrol aktarılması uygun değildir.

KERKÜK-CEYHAN BORU HATTINI AÇMAK VEYA AÇMAMAK?

Tawke petrolünün üretim işini anladık peki bu işin pazarlaması nasıl oluyor? Kerkük-Ceyhan petrol boru hattı malum 1000 Km ye yakın uzunluktadır ve 2013 Mart’ına kadar çalıştığı dönemde bu hat üzerinden Tawke petrolü de Ceyhan’a aktarılmaktaydı ve oradan tankerler ile uluslararası pazara satılmaktaydı. Malum son birkaç senedir bu hat çalışmıyor çünkü haklı olarak Irak devleti 'petrolümüz çalınıyor' itirazı yaptı ve itiraz sonucunda uluslararası mahkeme haklı olarak Türkiye'yi tazminata mahkûm etti ve Türkiye’de hattı yine haklı olarak kapattı. Bu dönemde ise Tawke kuyuları üretime devam etti ama üretilen petrol yerel pazara mecburen düşük fiyattan satıldı. Yine DNO'nun finansal raporlarından öğrendiğimize göre ürettikleri petrolün varilini 35 USD'dan yerel pazara satıyorlarmış yani 70 USD olan global pazar fiyatının yarısına. Ayrıca yine Genel enerji ve DNO raporlarında yazdığına göre Irak Kürt bölgesel yönetimi (IKBY) ile aralarında parasal ihtilaflar varmış ve hukuk süreci devam etmekteymiş yani bu firmaların tahsilat problemi var. Muhtemelen IKBY Türkiye botu hattını kapatınca ekonomik zorluk içine girdi ve mecburen ilgili firmaların ürettiği petrolü satın aldı ama paraları ödeyemedi. Amerika’nın yetkilendirdiği bölge temsilcisi de bizim Enerji bakanımıza Ceyhan petrol boru hattının en kısa surede açılması için Teksas’taki Enerji Bakanları toplantısı dahil birkaç sefer telkinlerde bulunduğunu katıldığı konferanslarda belirtiyor.

TPAO BÜYÜTÜLMELİ

Gelin iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıralım. Bu bölgedeki petrol hakları ve petrol faaliyetleri konusunda Atatürk döneminden beri doğru düzgün bir iş yapamadık veya yaptırılmadık. Atatürk döneminde zaten İngiltere ile aramızdaki büyük güç farkına rağmen yıllar süren diplomatik ve hukuki mücadeleler sonunda gücümüz yettiği kadar ileri bir sınır bölgesi ve bölge petrollerinden pay alabildik. Şeyh Said ayaklanması çıkartılmasa idi muhtemelen zaten bu bölgede Atatürk döneminde askeri operasyon yapılacak ve bu bölgeler bugün Türkiye toprağı olacaktı ve özelikle Doğu bölgelerimiz çok daha büyük bir refah içinde yaşıyor olacaktı. Neyse olan oldu, ama bunca sene geçti, biz milli petrol şirketimiz TPAO'yu ciddi ve teknik becerilere sahip bir petrol şirketi yapamadık. Yapabilseydik yine komşu coğrafyalarımız ve hatta kendi topraklarımız Vikinglerin, İngilizlerin, Amerikalıların petrol şirketlerine mahkûm olmayabilirdi ve yaratılan refahtan tüm bölge halkları büyük oranda faydalanabilirdi. Son senelerde TPAO da bir kıpırdanma var ama hala petrol devleri liginde çok küçük bir oyuncu, teknik becerilerde büyük ölçüde yurtdışı uzmanlıklara bağımlı ve kendi işletmesinde olan (çantacı olmadığı) ciddi bir yurtdışı operasyonu maalesef yok. Somali işi olursa ilginç olacak bakalım...

Habur Çayı'nın petrolcü Vikingleri - Resim : 2

SOMALİ(LAND)'DE BİR GENEL

Somali demişken... Malum Türkiye, Somali hükümeti ile anlaşma yaptı ve bazı deniz sahalarında petrol arama yetkisi aldı. Ne tesadüftür ki, Tawke'de çantacı olan Genel Enerji firması Somali'de de karşımıza çıkıyor. Aslında Somali demeyelim de Somaliland diyelim. Yani Somali'nin ayrılıkçı bölgesi olan kısmı. Bu Genel Enerji'de sanırsınız ayrılıkçı bölgelere karşı ayrıca bir duygusal durum var. Tabi tavuk mu yumurtadan çıkıyor yoksa tersi durum mu oluşuyor tartışmasına şimdi girmeyelim. Malum Somaliland bölgesinin ayrılıkçılığına İngiltere hükümeti de yarı açık destek olmakta. Genel Enerji, Somaliland'ın Etiyopya sınırına komşu olan karadaki genişçe bir sahanın hakkını anlaşılan Somaliland yerel idaresinden 10 sene önce almış. Muhtemelen Somali merkez hükümetinin tanımadığı ve onaylamadığı bir anlaşma yani Kuzey Irak'takine benzer şekilde yerel yönetim ile yapılan anlaşmalar. Bu Genel ‘deki ekip eski BP ekibi yani haritaları olan, işi bilen bir ekip, bölgede petrol olduğu kesin ama herhalde çantacılık mantığı ile başka operatöre verecekler üretim işini, 10 senedir bölgede çivi çakmayıp lisansın turşusunu kurmuşlar. Muhtemelen TPAO, Somali açıklarında yine ultra derin sondaj ve üretim işleri ile milyarlarca dolar yatırım yapacak, Genel ‘in karadaki sahasında ise patpat motorlar ile kovalar ile çölden çekecekler petrolü... Genel ‘in yine üretim yapmadığı ama yine büyük gaz rezervi barındıran diğer bir sahası ise Fas’ta deniz bölgesindeki saha. Bu da büyük gaz barındırdığı hemen hemen kesin olan ama büyük yatırım gerektiren bir saha. Burada da işi yapacak firma arayışındalar. Bundan başka da bir olayları yok zaten.

TÜRKİYE İÇİN BU BÖLGELERDEKİ FIRSATLAR NELER OLABİLİR?

1) Tawke petrol sahasına Türkiye sınırları içerisinde üretim kuyuları açılmalıdır ve günlük üretim bu sahada 200 bin varile çıkartılmalıdır.

2) Irak, Suriye hükümetleri ve IKBY yönetimi ile görüşülmeli ve Tawke petrol sahasının üretimi için ortak bir politika belirlenmelidir ve mevcut yabancı petrol firmaları ile olan sözleşmeler, geçerlilikleri nispetinde yeniden müzakere edilmelidir.

3) TPAO'nun insan ve teknik yetkinlikleri artırılmalı ve bölge sahalarında çantacı/komisyoncu değil üretici operatör olarak konumlanması sağlanmalıdır. TPAO yönetimi Melih Han Bilgin dönemindeki gibi (Berat Albayrak getirmişti kendisini) medyaya demeç veren, sorumluluk alan, girişimci, ön planda bir lider profili çıkartabilmelidir. Enerji Bakanlığı TPAO başkanının görünürlüğünü ve medya ilişkilerini baskılamamalıdır.

4) TPAO hem teknik becerilerini artırmak hem yurtdışındaki ayak izini artırabilmek için dünya piyasalarından küçük ve uzmanlaşmış şirketleri satın almayı değerlendirebilir.

5) TPAO'nun Borsa İstanbul'da küçük miktarda (5% veya daha az) hisse arz etmesi faydalı olur. Böylece borsanın kurumsal kurallarına ayak uydurmak ve standart raporlar düzenlemek zorunda kalırlar. THY örneğinde olduğu gibi verimlilik ve finansal göstergelerini yayınlayarak kendilerini vatandaşın ve basının denetimine açmış olurlar ve daha çok eleştiri ve geri bildirim sayesinde daha hızlı büyüyen, yatırım yapan ve refah üreten bir yapıya dönüşürler. THY'nin başarısının altındaki unsur, halka açılarak tüm dünya havayolları ile kıyaslanabilen finansalları yayınlaması ve böylece yönetiminin başarısının takdir edilebilmesi olmuştur. THY standart bir kapalı kamu kurumu olsaydı bugünlere gelemezdi ve bu derece yüksek global rekabet ortamında ayakta kalamazdı.

6) Irak ve Suriye'nin rafineri altyapısına belki TPAO üzerinden yatırım yapılması ve ortak olunması uygun olabilir. Irak ve Suriye'nin yeterince petrolü var, rafine petrol ithal etmelerine gerek olmamalıdır. Belki bölgedeki rafineri kapasite problemini çözmek için Batman rafinerisine yeni bir boru hattı açılabilir veya Irak-Suriye ve Türkiye Silopi civarlarına ortak bir rafineri inşa edilebilir veya Ceyhan'da yeni bir rafineri kurulabilir.

7) Irak ve Suriye'nin hızlı kalkınabilmesi için en kritik altyapı unsuru elektriğin mevcudiyetidir bu bağlamda tüm şehirlerin kesintisiz elektrik ihtiyacının karşılanması öncelikli olmalıdır ve Tawke'nin artırılacak petrol üretiminden elde edilecek gelirle bu ülkelerin elektrik sorunu giderilmelidir. Lübnan'ın da benzer şekilde hızla elektrik ihtiyacı bu kaynaklardan karşılanmalıdır. Türkiye’de âtıl kapasitede çalıştırılan gaz türbinleri var ise bu projeye tahsis edilebilirler.

8) Genel Enerji’nin piyasa değeri sadece 190 milyon dolardır. Defter değerinin altında işlem görmektedir. Muhtemelen Tawke üretiminin tahsilat aksamaları, Somaliland ‘de istedikleri hukuki zemine ulaşamamaları yüzünden şirket tarihi dip seviyelerde değerlenmektedir. TPAO'nun Genel Enerji'yi satın alması ve Genel Enerji sahaları olan Tawke, Somali ve Fas'da Türkiye'nin siyasi etkisini kullanarak üretime geçmesi, Türkiye'nin petrol alanında kaderini değiştirebilir ve hızla kendine yeterli bir ülke haline gelmesini hayli makul bir maliyet ile sağlayabilir.

9) Viking DNO'nun Tawke'deki geçerliliği tartışmalı olan operatör lisansı konusu ilgili taraflar ile masaya yatırılabilir. Eğer DNO bu bölgede faaliyete devam etmek istiyorsa, muhtemelen Suriye ve Türkiye'nin altından yıllardır çektiği petrolün karşılığında Norveç Varlık Fonu'nun bu ülkelere büyük miktarda altyapı yatırımı yapmasının talep edilmesi makul bir talep olur. DNO'nun IKBY'den tahsil edemediği alacaklar konusunda ise yetkili olan Irak mahkemelerinde hakkını araması uygun olabilir. Irak mahkemelerinden zaten DNO'nun bir tek kör kuruş kazanma şansı sıfırdır. Bunun yerine mesela Tawke'deki mevcut operasyonlarını ve IKBY'den alacaklarını TPAO'ya satmayı ve terk-i diyar etmeyi tercih edebilir.

10) Türkiye'nin Barzani yönetimi ile iyi ilişkilerini sürdürmesi ve petrol, boru hattı, rafineri, elektrik altyapısı, kalkınma yolu konularında İKBY ve Irak hükümeti ile aynı çizgide olunması uygun olur. Türkiye'nin de artan kuraklık tehdidine karşı bölgeye daha çok sulama teknolojileri ve tarımsal çıktıyı artıran yatırımları yapması uygun olur. Mesrur Barzani, basından takip edebildiğim kadarıyla bölgede istikrarı, iş birliğini, refahı önceleyen, diyaloga açık ve düzgün üsluba sahip bir liderdir ve hem Türkiye hem Irak bu fırsatı kullanabilmelidir.

11) Türkiye boru hattı açık iken Tawke ve Peşkabir'in üretimi günlük 100 bin varilin üzerindeydi. Boru hattı 2023 Mart’ında kapanınca bu seviye dramatik düştü, ve 2024'te tekrar toparlanarak 80 binlere çıktı. Yerel pazarda rafinaj kapasitesi yetersiz olduğundan üretim artırılmıyor. Boru hattı açılınca hem satış fiyatı 35 dolardan 70'e çıkacak hem üretim kapasitesi 100 bin varili geçecek. Yani Türkiye'nin elindeki vana, varil başına 35 dolar fiyat artıran ve üretim miktarını da artıran bir vana. Bu vana açılınca, yabancı petrol şirketlerinin kasasına ilave milyar dolarlar girecek. Açılmaz ise mecburen yerel halka petrolü ucuza satacaklar. Acaba Türkiye'nin çıkarına olan çözüm hangisi? Belki Türkiye'nin tüm üretilen petrolü üst sınır olmadan 35 dolara sınırda alması, bir kısmını Batman da rafine ederek kullanması, bir kısmını Ceyhan'dan satması uygun olabilir. Boru hattı kirasından bize ancak bahşiş kalıyor, bu rantın doğru yönetilmesi lazım. Boru hattının ederi varil başına ilave 35 dolar ise, bu rantı ilgili ülkeler ile paylaşırsak Türkiye geçişten en az varil başına 17,5 dolar para almalıdır. Daha iyisi ise işin hamallığını değil tüccarlığını yapmaktır yani tüm üretilen petrolü satın almaktır.

12) Kerkük-Ceyhan petrol hattının sahibi ve işletmecisi BOTAŞ firmamız. Sanıyorum Irak devletinin de boru hattında bir hissesi var. Bu hattın ruhsatını Türkiye ve Irak hükümetleri 2010 yılında 15 yıllığına uzatmıştı yani bu sene muhtemelen yeni anlaşma beklenebilir. Ayrıca kapasitesinin artırılması gerekebilir.

13) Eskiden Mersin’de yabancıların kurduğu Ataş rafinerisi vardı ve bu rafineri kapandıktan sonra bölgede petrol fiyatları artmıştı ve yerine yenisi yapılmadı. Burası boru hattı terminal bölgesi ve bölgenin belli ki rafineri potansiyeli var. Türkiye, Tawke sahasında yabancıların ürettiği petrole boru hattından serbest geçiş hakkı verirse doğal olarak ham petrolü yabancılar alır götürüp kendi ülke rafinerilerinde işlerler. Ama üretilen tüm ham petrolü Türkiye satın alırsa veya ilgili ortaklar ile bu konuda anlaşılabilirse, Ceyhan'da yeni bir rafineri yatırımı yapmak anlamlı olabilir. Özellikle Akdeniz bölgesinde, rafineri kapasite fazlalığından dolayı rafineriler zarar etmekte ve verimsiz olanlar kapanmaktayken, elektrikli araçların pazar payının arttığı bir ortamda böyle bir yatırım ince hesap ile yapılabilir.

14) Türkiye'nin 1980'lerde entegre olan petrol sanayisini parçalaması hatalı oldu. TPAO, Petrol Ofisi, Petkim, Tüpraş, BOTAŞ, liman işletmeleri, bunlar birbirleri ile entegre çalışmak zorunda olan kurumlar idi ama yapı parçalanıp bir kısmı özelleştirildi ve bu sayede Türkiye'nin ithal petrol ve gaz bağımlılığı garanti edilmiş oldu çünkü altyapı buna göre değiştirildi. Üretim ayağı olan TPAO devre dışı bırakıldı. Hatanın neresinden dönersek kardır, bugün en azından BOTAŞ ve TPAO devlete ait, bunların tekrar TPAO bünyesinde birleştirilmesi uygun olur ve zaman içinde dağıtım, rafinaj ve petrokimya bacakları da güçlendirilir. TPAO ve BOTAŞ zaten entegre olması gereken yapılar, birinin ürettiğini diğeri boru hattı ile taşıyor.

15) Basında yazdığına göre Irak ve IKBY arasında petrol gelirlerinin paylaşımı konusunda anlaşma yapılmış ve IKBY'ye yaklaşık 16 dolar/varil ödenecekmiş bu sayede de Türkiye petrol boru hattı açılabilecekmiş. Bu tür görüşmelere ve Irak'taki petrol ve gaz endüstrisinin finans dahil bütün bacakları ile tasarlanma sürecine Türkiye'nin siyasi ağırlığını koyması, uzmanlarının süreç tasarımına ve hukuki davalara global çapta dahil olması ve süreci yabancı petrol kartellerinin şekillendirmesine engel olunması faydalı olur.

16) Bölgede faaliyet gösteren yerli ve yabancı olan, operatör, çantacı, lojistikçi vs. şirketlerin global veya bölgesel merkezlerinin Londra, Dubai, Oslo gibi şehirler yerine bölge ülkelerinde kurulması uygun olabilir. Hatta hazır yeni Çukurova uluslararası havalimanı yapılmışken o civarlara veya Gaziantep taraflarına, sektöre özel bazı vergi düzenlemeleri kapsamında ofis açmaları uygun olabilir. Benzer şekilde para aktarımı konusunda Türkiye'de kurulu banka şubeleri üzerinden ve tercihen TL üzerinden işlemlerin yapılmasının teşvik edilmesi faydalı olabilir. Bunun için USD/petrol fiyatı korumalı, TL bazlı yeni 'çalışan hesap' çözümleri tasarlanabilir.

17) TPAO'nun başkanı veya en azından uluslararası operasyonlardan sorumlusu başkan yardımcısı görevlerine, ana dil seviyesinde Arapça, Kürtçe ve Türkçe bilen, ilgili politik tanışıklıkları olan, petrol ve gaz sektörünü bilen profilde şahısların atanması uygun olabilir. Bu kişilerin de bölgedeki petrol/gaz projelerinde masada olması ve hem TPAO'yu hem BOTAŞ'ı temsil etmesi uygun olabilir.

18) TPAO, BOTAŞ gibi bahsettiğimiz kritik önemdeki şirketler ve daha fazlası Türkiye Varlık Fonu kapsamındalar. TVF'den milletimizin beklentileri büyük ancak şimdiye kadar pek icraat göremedik. Web sitelerine baktım, 2024 faaliyet raporu hala yayınlanmamış (oysa çok daha büyük ve global olan Norveç Varlık fonu 2024 raporunu yayınlamış). TVF şirket portföyüne 2019 itibariyle 'TVF Rafineri ve petrokimya' diye bir şirket koymuşlar, 2019 itibariyle 10 milyar dolarlık Ceyhan da yatırım yapılacakmış. 5 sene geçti, işin devamı gelmedi. TVF'nin kendine çeki düzen vermesini umuyoruz.

çay Petrol
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız