Yandex
16 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hafize Ana'dan Masalcı Teyze'ye

Adile Naşit, dönemin toplumsal ruh halini çok iyi yansıtan, alt ve orta sınıfların dayanışma duygusuna işaret eden 70’lerin dayanışmacı güldürülerinde ailesini ayakta tutmaya çalışan anne karakteriyle hafızalarımıza kazındı.

Hafize Ana'dan Masalcı Teyze'ye
A+ A-
TUNCER ÇETİNKAYA

32 yıl önce bugün kaybettiğimiz Türk sinema ve tiyatrosunun unutulmaz ismi Adile Naşit (1930-1987), sahneye ilk olarak 1944 yılında, İstanbul Şehir Tiyatoları’nda çıkmıştı. Sanat dünyasına adını Komik-i Şehir ismiyle kazıyan Naşit Özcan’ın kızı ve tiyatro camiasının bir başka büyük ismi Selim Naşit’in kardeşiydi. Henüz 18 yaşında, Vahi Öz ve Muammer Karaca tiyatrolarında deneyim kazanmış bir isme dönüşmüştü. Tiyatro macerası, sonraki yıllarda Gazanfer Özcan ve Gönül Ülkü’nün yanında devam edecek ve geriye; “Şen Sazın Bülbülleri”, “Neş-e i Muhabbet”, “Hisseli Harikalar Kumpanyası” gibi birbirinden başarılı popüler oyunlar kalacaktı.

BİZDEN BİRİ
Naşit’in geniş kesimlerce tanınıp sevilmesini sağlayan yedinci sanatla tanışması ise 1950 yılında, “sinemayı sanat yapan” büyük ustalardan Ömer Lütfi Akad’ın “Lüküs Hayat”ı sayesinde gerçekleşti. Çeşitli kaynaklara göre, bu tarihten üç yıl kadar önce, Seyfi Havaeri’nin imzasını taşıyan “Yara” adlı filmde küçük bir rolde görülen sanatçı, Cemal Reşit Rey’in, kardeşi Cemal Reşit’le birlikte imza attığı ünlü oyunun parlak uyarlamasında Altındiş rolüyle seyircinin belleğine kazınmıştı. Buna karşın beyazperdede, akıldan kolayca çıkmayacak imgeyi kazımak için daha 20 yıl beklemek gerekecekti.
Türk Sineması’nın 70’li yıllarına yapımcı ve yönetmen olarak damgasını vuran Ertem Eğilmez’in Arzu Film’ine dâhil olması “Beyoğlu Güzeli” ile gerçekleşen Adile Naşit, bu tarihten sonra karşımıza çıkan, senaryosunu genellikle Sadık Şendil’in kaleme aldığı kalabalık kadrolu aile komedilerinin aranan isimleri arasına girdi. Bu yıllarda çekilen “Sev Kardeşim”, “Mavi Boncuk”, “Salak Milyoner” ve “Hababam Sınıfı” gibi filmlerde Tarık Akan, Halit Akçatepe, Kemal Sunal, Zeki Alasya, Metin Akpınar gibi isimlerle birlikte seyircinin karşısına çıkıyor, ayrıca sinema ve tiyatromuzun bir başka dev ismi Münir Özkul’la son derece uyumlu bir ikili oluşturuyordu.

OYUNCULUK DORUK NOKTASI
Dönemin toplumsal ruh halini çok iyi yansıtan, alt ve orta sınıfların dayanışma duygusuna işaret eden 70’lerin dayanışmacı güldürülerinde, kimi zaman kardeşleri amansız bir hastalığa yakalanan iki gencin yolculuğuna eşlik ediyor (“Canım Kardeşim”, 1973), kimi zaman ikinci evliliğini yapan bir kadının var olma savaşını canlandırıyor (“Bizim Aile”, 1976) ve kimi zaman da ailesini ayakta tutmaya çalışıyordu (“Aile Şerefi”, 1976). Bu bağlamda, rol aldığı her filmde, “tip sinemasının” sınırlarını zorlayarak kişisel dokunuşlara imza atan Adile Naşit’in, gündelik hayatta sıklıkla rastladığımız; ancak sinemaya çok da dâhil olamayan sıradan kadını zirveye taşıdığı söylenebilir. Bir başka deyişle nasıl, “Hababam Sınıfı” Hafize Ana’sız düşünülemiyorsa, “Tosun Paşa”daki Tellioğulları (1976) ya da “Gülen Gözler”deki kocaman aile de, (1977) Yaşar Usta’nın yanı başında duran Nezaket’siz var olamazdı. (Sinemamızda çok az oyuncunun aynı sekansta ve saniyeler içinde seyirciyi ağlatıp güldürme yeteneği taşıdığını anımsatalım.)
“Kibar Feyzo” (1978) ve “Erkek Güzeli Sefil Bilo” (1979) gibi filmlerde, esas oğlanı Faşo Ağalara karşı bilinçlendiren ve kırsaldaki direnen anaya adeta prototip oluşturan Adile Naşit’in 80 sonrasında rol aldığı filmlerde de benzer bir başarıyı sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Bu dönemde gündeme gelen pekçok Kemal Sunal komedisinde başat unsuru olan sanatçı, bizleri Sulukule sakinleriyle tanıştıran Gırgıriye filmlerine de Zekiye rolüyle hayat vermişti.

ÖRNEK BİR SANATÇI
1982 yapımı aynı adlı filme de adını veren “Adile Teyze” ise, oyuncunun yeni imajı hakkında ipuçları barındırıyordu. Tek kanallı ve siyah beyaz yılların TRT’sinde yaptığı “Uykudan Önce” adlı çocuk programı, yeni adıyla Masalcı Teyze’yı yeni hayran kitlesiyle buluşturması bakımından önemliydi. (O yıllarda uzayıp giden kâğıtlarla beyazcama konuk olmakta ve listede ismi olmadığı için ağlayan çocukları ne kadar çok sevdiğini uzun uzadıya anlatmak zorundaydı!)
Çeşitli defalarda Yılın Annesi seçilen, erken yaşlarda kaybettiği oğlunun vefat ettiği gece dahi sahneye çıkıp insanları güldürmeyi görev edinen usta sanatçının erken ölümünün, bir örneğine Kemal Sunal ve Barış Manço’da rastladığımız üzere, bütün toplumu yasa boğduğunu sözlerimize ekleyelim.

Son Dakika Haberleri