14 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hafter Libya'da sıkıştıkça destekçisi BAE saldırganlaşıyor

Libya'da hükümet güçleri, Hafter milislerini ülkenin batısındaki bölgelerden çıkardıkça, Hafter'in uluslararası alandaki en büyük destekçilerinden BAE daha da saldırganlaştı.

Hafter Libya'da sıkıştıkça destekçisi BAE saldırganlaşıyor
A+ A-

Libya'nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'e bağlı milisler son dönemde askeri alanda üst üste kayıplar vermeye başlayınca, silah ve paralı asker tedarik ederek Hafter'i Libya'daki vekili olarak kabul eden Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), uluslararası alanda saldırganlaşıyor.

Tüm dünya yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadeleye odaklanırken, Libya, pandemi dışı üst üste kritik gelişmelerin yaşandığı hareketli bir gündeme tanık oluyor.

Libya'nın Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki meşru temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), aralarında Fransa, Rusya, BAE ve Mısır'ın da yer aldığı uluslararası bir konsorsiyum tarafından desteklenen Hafter'e bağlı milislere karşı son dönemde çok sayıda askeri başarı elde etti.

Bir yıl önce başkenti ele geçirmek için hücum emri veren ancak aradan geçen bir yılın sonunda, saldırıdan savunmaya geçmek zorunda kalan Hafter, sahadaki yenilgilerini, kendi müttefiklerine karşı kötü hazırlanmış bir darbe girişiminde bulunarak gidermeye çalıştı. Hafter'in etraflıca planlanmadığı anlaşılan bu adımı da kendisini uluslarası alanda yeniden eleştirilerin merkezi haline getirdi ve köşeye sıkıştırdı.

Bugüne kadarki tüm müzakere masalarından ateşkes anlaşmalarını imzalamadan kalkan Haftar, son çareyi darbe girişiminden hemen birkaç gün sonra ramazan ayı gerekçesiyle ateşkes çağrısı yapmakta buldu.

Bugüne kadar Hafter ile defalarca müzakere masasına oturan, mutabakat ve iyi niyet anlaşmalarına imza atan UMH, Hafter'in bu çağrısını "aldatmaca" olarak nitelendirdi.

UMH'nin son dönemde Hafter milislere yönelik operasyonlarındaki başarılarının arkasında Türkiye'nin geçen kasım ayında Libya ile imzaladığı askeri ve güvenlik anlaşmasının olduğu, bu ülkeyi takip eden uzmanlarca sıkça dile getirildi.

Bunun üzerine Libya'da bugüne kadar Hafter'in darbe girişimlerinin arkasında yer alan BAE, Mısır ve Fransa gibi ülkeler de açıklamalarıyla Türkiye'ye saldırmaya başladı.

BAE VE MISIR'DAN DARBECİ HAFTER'E DESTEK, TÜRKİYE'YE İTHAM

Libya'da bugüne kadar Hafter'in başkente saldırmak dahil birçok yasa dışı girişiminin arkasında yer alan BAE, Mısır ve Fransa açıklamalarıyla Türkiye'yi hedef aldı.

Hafter milislerine bugüne kadar yüzlerce askeri kargo uçağıyla binlerce ton askeri destek malzemeleri gönderen BAE ve bu malzemelerin ulaştırılmasına koridor sağlayan Mısır, "Türkiye'yi Libya'da milis ve terörist gruplara destek olmakla" itham etti.

Hafter'in diplomatik, mali, askeri ve lojistik alandaki en ön sıradaki destekçileri Mısır ve BAE, darbe girişimine değinmeksizin, "Hafter'in liderlik ettiği sözde Libya Ulusal Ordusu'nun yanında yer aldıklarını" açıklayarak siyasi çözümden yana olduklarını duyurdu.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian da bir gazeteye verdiği röportajında, Libya, Doğu Akdeniz, sığınmacı krizi ve NATO'daki varlığı konularında Türkiye'ye yönelik eleştirilere girişti.

YEMEN, AFRİKA BOYNUZU VE LİBYA'DAKİ YIKICI AKTÖR BAE

Özellikle "Arap Baharı" olarak isimlendirilen sürecin ardından Yemen iç savaşı içinde bir darbe, Afrika Boynuzu ülkelerindeki rejimlere çek defteri diplomasisiyle nüfuz etme çabası, darbe sonrası Sudan'ı şekillendirme girişimleri gibi yıkıcı politikalarıyla öne çıkan BAE, Libya'da da gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Hafter'in en koyu destekçisi olarak ön plana çıkıyor.

Libya'da 2014'te yapılan tartışmalı seçimin ardından Mısır'daki darbeye özenerek benzer bir girişimde bulunan Hafter, bu dönemde BAE'nin merceğine girdi.

Darbe girişiminin ardından Hafter ile yakın ilişkiler geliştiren BAE, bu muhteris darbeci generalin ülkenin tamamını ele geçirmesi için koşulsuz ekonomik, diplomatik ve askeri destek sağladı.

BAE'nin, Sudan'dan gelen paralı askerlerin Libya'ya ulaştırılmasından Hafter milislerinin elindeki Çin yapımı SİHA'lara, ülkenin doğusundaki Hadim Askeri Üssü'nü kullanarak savaş uçakları ve helikopterleriyle çeşitli saldırılar düzenlemesinden Libya'nın doğusuna tonlarca jet yakıtı göndermeye kadar uzanan geniş sicili, BM'nin ve bağımsız araştırma kuruluşlarının raporlarında kapsamlı biçimde yer aldı.

Trablus'un doğusundaki Tecura bölgesindeki göçmen barınağına Temmuz 2019'da düzenlenen ve 60'dan fazla göçmenin hayatını kaybettiği hava saldırısında da BAE'nin izlerine rastlandı. BAE'ye işaret eden izler, ülke ismi vermeksizin BM'nin raporlarında da yansıdı.

Son olarak, ocak ayında Trablus'taki bir askeri okulun bahçesine düzenlenen ve 30'dan fazla öğrencinin hayatını kaybettiği saldırının arkasında da BAE'nin olduğu ortaya çıktı. Saldırı sırasında kullanılan füzenin parçaları, Libya'daki Çin yapımı SİHA'ları kullanan BAE'ye işaret etti.

Libya'ya gönderdiği yüzlerce kargo uçağı dolusu mühimmat, paralı askerler ve SİHA'larla dolu siciline rağmen BAE'nin Libya'daki istikrarsızlaştırıcı rolü Batı başkentlerinde görmezden gelindi. Batılı diplomatlar, derin ekonomik, güvenlik ve politik ilişkilerinin bulunduğu BAE'yi gücendirmekten kaçındıklarını, gazetelere itiraf etti.

FRANSA, HAFTER'İN İHLALLERİNE KARŞI SESSİZ

Uluslararası arenada kendisini insan hakları savunucusu olarak tanıtan ancak Suriye'de terör örgütlerine desteğini açıklamaktan geri kalmayan Fransa, Libya'daki müttefiği Hafter'in, sivil bölgeleri rastgele bombalamasına karşı bugüne kadar sessiz kaldı.

Hafter'in başkenti ele geçirmek için Nisan 2019'da saldırı emri vermesinden henüz çok kısa bir süre sonra, üzerinde diplomatik pasaport taşıyan silahlı 13 Fransız, Libya kara sınırından Tunus'a girmeye çalıştı. Tunus makamları, Fransızların sınır görevlilerine silah ve mühimmatlarını teslim etmekte direndiklerini ancak daha sonra teslim ettiklerini paylaştı.

Libya'daki hükümet güçleri, Haziran 2019'da Giryan kentini ele geçirdiklerinde de Hafter milislerinin geride bıraktığı gelişmiş teknolojiye sahip Javelin tanksavar füzelerini buldu. Füzelerin önce BAE'ye ait olduğu düşünülürken, ortaya çıkan deliller karşısında Fransa bu mühimmatın kendilerine ait olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı. Fransa Savunma Bakanlığı, Fransız özel birliklerinin terörle mücadele operasyonları sırasında kullanması için sağlanan füzelerin "Libya'da herhangi bir tarafa verilmediği ancak Libya içinde savaşan unsurlarının envanterinden kaybolduğu" savunmasını yaptı.

BARIŞ FIRTINASI, LİBYA'DA RÜZGARI TERSİNE ÇEVİRDİ

Libya'da Kovid-19 vakası sıfır durumdayken BM, dünya genelindeki salgını göz önüne alarak 22 Mart'ta taraflara ateşkes önerisi yaptı. UMH öneriyi kabul etti, Hafter tarafı da çağrıyı kabul ettiğini duyurdu ancak dakikalar içinde Trablus'a roketli saldırı gerçekleştirmekten de geri durmadı.

Libya'da ilk Kovid-19 vakasının 23 Mart'ta tespit edilmesinden bir gün sonra Hafter milisleri, Trablus'un aralarında hastanelerin de yer aldığı yerleşim bölgelerine son dönemdeki en yoğun saldırılarından birini gerçekleştirdi.

UMH askeri birlikleri, 25 Mart'tan itibaren "sivillerin hayatını korumak için" savunma pozisyonundan saldırı pozisyonuna geçtiklerini ve "Barış Fırtınası Operasyonu"nu başlattıklarını açıkladı.

Hükümet güçleri, başkentin güneyindeki ve batısındaki cephelerde ilerleme kaydederken, Hafter milislerine gelen yakıt ve mühimmat ikmal hatlarını da silahlı insansız hava aracı (SİHA) harekatlarıyla kesti.

UMH güçleri, 13 Nisan'da başkentten batıdaki kentlere doğru bir taarruza başladı ve Trablus'un batısından Tunus sınırına kadar 170 kilometre boyunca sahil şeridinde uzanan 3 bin kilometrekarelik stratejik alanı Hafter milislerinden arındırdı.

Hemen birkaç gün sonra UMH güçleri Hafter'in ülkenin batısında, başkente yönelik saldırılarında harekat ve ikmal merkezi olarak kullandığı, Terhune kentini milislerden geri almak için operasyon başlattı.

ASKERİ ALANDA SIKIŞAN HAFTER'DEN YENİ DARBE GİRİŞİMİ

İlki 2014 yılında olmak üzere Hafter'in "meclisi lağvettiği, silahlı kuvvetlerin yönetime el koyduğu, terörle mücadele operasyonu başlattığı" gibi gerekçelerle kameralar karşısına geçerek kalkıştığı darbe girişimleri Libyalılar ve Libya'yı yakından takip edenler için sıra dışı bir durum değil.

Ülkenin batısında yaşadığı peş peşe yenilgilerin ardından uzun süre sessiz kalan Hafter, 23 Nisan akşamı yayınladığı görüntülü mesajında Libya'daki "siyasi geçiş sürecinin çerçevesini çizen BM'nin kabul ettiği Suheyrat Anlaşması'nın geçerliliğini yitirdiğini" ileri sürerek, "tüm Libyalıları ülkeyi yönetecek uygun kuruma yetki vermeye çağırdığını" söyledi.

Bu konuşmanın ardından Hafter taraftarları sokağa inerek, Hafter'in görevi üstlenmesini talep eden gösteriler düzenledi. Darbeci generalin destekçisi siyasiler, sözde devlet kurumları, milis komutanları, yerel meclisler ve aşiretler, Hafter'i ve Hafter'in liderlik ettiği Libya Ulusal Ordusu isimli silahlı grubu ülkeyi yönetmesi için seçtiklerini açıkladı. Hafter yanlısı basın da söz konusu kampanyaya geniş biçimde yer verdi.

Bu konuşmadan sadece birkaç gün sonra, Hafter, 27 Nisan'da kameraların karşısına geçerek Suheyrat Anlaşması'nın sona erdiğini ve "halkın kendisine verdiği yetkiyi kabul ettiğini" iddia ederek, ülkenin başına geçtiğini öne sürdü.

Hafter'in kendi çağrısıyla sokağa dökülen taraftarlarını bahane ederek sahnelediği bu darbesi, yenilgilerin ardından olası bir müzakere masasında ülkenin doğusundaki aktörler arasında kendisini tek muhatap olarak öne çıkarma çabası olarak yorumlandı.

Ülkenin doğusundaki Hafter yanlısı Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih'in sunduğu Suheyrat Anlaşması'nı yeniden formüle etmeyi içeren yeni bir uzlaşı teklifini de Hafter bu hamlesiyle boşa çıkardı.

Ancak, tıpkı Nisan 2019'da Libya bir barış görüşmesine hazırlanırken beklenmedik ve acele şekilde başkent saldırısını başlatan Hafter'in, bu darbe adımını da çok yönlü planlamadığı ortaya çıktı.

Hafter'in önde gelen destekçilerinden Fransa ve Rusya tek taraflı adımların kabul edilmeyeceğini duyururken ABD de aynı şekilde Hafter'in bu adımına karşı çıktı. Bölge ülkeleri ve komşu ülkeler de farklı düzeylerde Hafter'in bu girişimine eleştirel açıklamalar yaptı.

BAŞKENTİ BOMBALAYAN HAFTER ATEŞKES İSTİYOR

Darbe girişimi, sahadaki duruma herhangi bir etki yapamadığı gibi Hafter'i uluslarası alanda yeniden daha zor bir duruma itti.

Libya hükümet güçleri, Terhune ve ülkenin batısındaki stratejik Vatiyye Hava Üssü'nde sıkışan Hafter milislerine gönderilmek üzere yola çıkan yakıt, silah ve mühimmat ikmal konvoylarına, SİHA harekatlarıyla göz açtırmadı.

Başkentin güneyindeki cephelerde geri çekilmek zorunda kalan Hafter milislerinin Trablus'un yerleşim yerlerine ramazan ayının ilk haftasında da saldırılarına devam etti. Başkentte Kovid-19 salgınından değil ama Hafter milislerinin saldırıları nedeniyle can kayıpları yaşandı.

AA
Hafter Libya UMH