HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan'dan madencilikte Çin örneği: Tedbir varsa kazalar yüzde 95 önleniyor
Arslan, 90'lı yıllarda Çin'in bütün maden ocaklarını kapatıp, yeni teknolojilerle ocaklar açtığını ve gereken tedbirleri aldığını hatırlattı. Metan gazı konusundaki sorunun çözülebileceğini de söyleyen Arslan, 'Maden kazalarının yüzde 95'i önlenebilir.
Nerede hata, eksiklik var tespit etmemiz gerekiyor.' ifadesini kullandı.
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Amasra'da 41 işçinin yaşamını kaybettiği maden ocağındaki patlamaya ilişkin, "Taş kömürünün çıkarılmasını savunuyoruz ama bunu yaparken insan hayatını da ötelemeyelim, daha çok kömür diye insanların hayatlarını tehlikeye atmayalım. Kimseyi suçlamak için söylemiyorum ama maden kazalarının yüzde 95'i önlenebilir. Bunun farkında olarak nerede hata, eksiklik var tespit etmemiz gerekiyor." dedi.
Arslan, konfederasyonun 47'nci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla bir otelde düzenlenen "Başkanlar Kurulu ve Genişletilmiş Başkanlar Kurulu" toplantısına katıldı.
'HER ŞEYDEN ÖNCE İNSAN'
İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili yapılan tüm mevzuat düzenlemelerine karşın en son Bartın'ın Amasra ilçesindeki maden ocağında meydana gelen patlamada 41 işçinin hayatını kaybettiğini anımsatan Arslan, şunları kaydetti:
"Hayatlarının baharında gencecik evlatlarımızı, kardeşlerimizi toprağa vermek zorunda kaldık. Bu gerçekten Türkiye'ye yakışmıyor, Türkiye bu sorunu çözmeli. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' diyen bir geleneğin mensupları olarak insanı yaşatmak esas olmalı. Elbette üretim, istihdam, kar önemli ama her şeyden önce insan, insan hayatı gelir. Bunu ne yazık ki başaramadık, hala iş kazaları konusunda abartılı rakamları bir kenara koyup, kamunun rakamlarına baktığımızda dünya sıralamasında yukarılardayız.
Bütün önlemlere rağmen bu sorunu çözemedik, sorunun çözümü sadece mevzuat değil bir zihniyet değişimine de ihtiyaç var. İş verenlerin 'kanunun arkasından nasıl dolanırız da sorumluluklarımızı yerine getirmeyiz' yaklaşımını terk edip, çalışanların hayatlarını nasıl güvence altına alırız kaygısı ve temennisi olmalı. Çalışanlarımız da 'bize bir şey olmaz' diyerek davranmamalı. Hep beraber bu sorunun üstesinden gelmeliyiz."
'DÜNYA BU SORUNU ÇÖZDÜ'
Arslan, 1990'lı yıllarda iş kazalarıyla anılan Çin'in bütün maden ocaklarını kapatıp, yeni teknolojilerle ocaklar açtığını ve gereken tedbirleri aldığını anımsatarak, Türkiye'nin toprak, jeolojik yapı açısından zor bir maden bölgesi olduğuna değindi.
Metan gazı konusundaki sorunun çözülebileceğine dikkati çeken Arslan, "Dünyada metan gazlarını bir kısım yöntemlerle toprak üstüne çıkarıp hatta onu da mutfaklarda kullanacak şekle getiriyorlar. Bu yolla grizu patlaması ortadan kaldırılıyor. Yüzde 5'in üzerinde olduğu zaman patlama oluyor, yüzde 1-2'lik oranlar yanıyor ama patlamıyor. Dünya bunu çözmüş." diye konuştu.
'HATALARIMIZI TESPİT ETMELİYİZ'
Türkiye Taş Kömürü İşletmesi'nin önemli bir işletme ve taş kömürünün de özellikle demir-çelik fabrikalarının olmazsa olmaz ürünü olduğunun altını çizen Arslan, şöyle konuştu:
“Taş kömürünün çıkarılmasını savunuyoruz, destekliyoruz ama bunu yaparken insan hayatını da ötelemeyelim. Daha çok kömür diye insanların hayatlarını tehlikeye atmayalım. Amasra'da yaşadığımız maden kazası hepimizin yüreklerini yaktı, 41 madenci şehidimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Kimseyi suçlamak için söylemiyorum ama şunu biliyoruz ki maden kazalarının yüzde 95'i önlenebilir. Bunun farkında olarak nerede hata, eksiklik var, bunu görmemiz, tespit etmemiz gerekiyor.
SENDİKALAŞMANIN ÖNEMİ
“Bir iş yerinde sendika varsa iş kazalarının ciddi şekilde azaldığını biliyoruz ama Amasra'da sendika olmasına rağmen bu kazaların olması, 41 kardeşimizi şehit vermemiz kabul edilebilir değil. Bunun bütün yönleriyle araştırılması, kimin sorumluluğu, ihmali varsa gereğinin yapılmasını istiyoruz. Yeni Ermenekleri, Somaları, Amasraları yaşamamak için buna ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanımızın 'bu kazaların bundan sonra olmaması için ne gerekiyorsa yapacağız' iradesini önemli bir adım, bir teminat olarak görüyoruz. Umarım bunu kısa zamanda gerçekleştirmiş oluruz."
'GÜVENLİĞİMİZ İÇİN DE KKTC'YE SAHİP ÇIKMALIYIZ'
Arslan, konuşmasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) durumuna da değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"KKTC'deki kardeşlerimizin özgür, bağımsız, dünya tarafından tanınmış bir devlette yaşama hakları var. Kıbrıs Türklerinin ekonomik, sosyal, siyasal anlamda da vatanlarını terk etmeyecekleri çözümleri bulmak zorundayız. Kıbrıslı Türk gençlerinin çözümü, Avrupa'da, İngiltere'de görmelerinin önüne geçmemiz gerekiyor. Bunun için KKTC'ye daha çok destek, katkı vermeliyiz. KKTC'ye devlet desteklerini sanki Türkiye'nin bir borcuymuş gibi algılamak son derece yanlış. Türkiye'nin güvenliği Ada'dan geçiyor, Mavi Vatan'ın geleceği Ada'dan geçiyor. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi güvenliği, geleceği için Ada'ya sahip çıkmak, destek olmak zorunda."
VERGİ ORANLARI SINIRLANDIRILMALI
Verginin adaletli bir şekilde alınması konusunda da taleplerinin olduğunu ve bu konuda bir rapor hazırladıklarını anımsatan Arslan, "Türkiye'nin vergi konusunda bir reforma acilen ihtiyacı var. Ancak yüksek enflasyon, yüksek döviz ve buna bağlı yaşadığımız hayat pahalılığı normalleşene kadar bütün vergi oranlarının yüzde 10'la sınırlandırılmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Daha önce asgari ücret tutarındaki bütün gelirlerden vergi alınmaması için başlatılan çalışmada bazı çevrelerin, "Eğer bunu yaparsanız Türkiye 60 milyar lira kaybeder." diye kıyameti kopardığını ama gerçeğin böyle olmadığının anlaşıldığını ve düzenlemenin çıktığını anlatan Arslan, ücretlilerin vergi meselesinin toplam bütçe gelirleri içerisindeki payının da söylendiği kadar büyük olmadığını söyledi.