Hakan Topkurulu: Dünya Bankası’nın kredisi ‘yağmacılara’ yeşil ışık
Dünya Bankası’ndan alınan 18 milyar dolarlık kredi miktarının önemli olmadığını belirten Topkurulu, yapılanın Batılı tefecilerin Türkiye’yi yağmalamasına yeşil ışık yakmak olduğunu ve ‘Ben bu hükümete güveniyorum. Siz de buraya kaynak aktarabilirsiniz.’ dediğini kaydetti
Türkiye ile Dünya Bankası arasında 5 yıllık mali işbirliği programı oluşturulduğu ve devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükseltildiği 10 Nisan günü duyurulmuştu. Anlaşmaya ilişkin yapılan açıklamada; afetlere karşı dirençlilik, enerji, yeşil dönüşüm, iklim değişikliğiyle mücadele, ihracatın desteklenmesi, reel sektör, alt yapı, lojistik, sanayi, tarım, eğitim, sağlık ve kapsayıcılık gibi alanlarda destek sağlamanın amaçlandığını kaydedilmişti. Anlaşmanın ardından Dünya Bankası ile işbirliğinin, IMF'ye borçlanmaktan farklı olduğu ve Dünya Bankası'nın projelere yönelik kredi sağladığı öne sürüldü.
18 MİLYAR DOLARIN 12’Sİ ÖZEL SEKTÖRE
Dünya Bankası Türkiye'nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda ise sunulan 18 milyar dolarlık paketin yaklaşık 12 milyar dolarının özel sektöre, finansmanın geri kalanının da geçen yıl meydana gelen depremlerin yaralarının sarılması, enerji güvenliğinin artırılması ve iklim değişikliğiyle ilgili sorunların ele alınmasına yönelik olacağının bilgisi verildi. Açıklamada, "Türkiye için hazırlanan 18 milyar dolarlık paketin yaklaşık 12 milyar doları, özel şirketlerin küresel pazarlarda rekabet etme ve yurt içinde istihdam oluşturma imkanlarını geliştirmeye yönelik olacak." ifadeleri kullanıldı.
ŞİMŞEK VE KARAHAN ABD’DE
16 Nisan günü Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları ile G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı'na katılmak amacıyla ABD’ye gitti. Dünya Bankası ile yapılan temasları, sağlanan finansmanı değerlendiren Vatan Partisi Ekonomi Siyasetleri Bürosu Başkanı Hakan Topkurulu IMF ile Dünya Bankası’nın ikiz kardeş olduğunu ve finansman desteği için aynı koşulların geçerli olduğunu dile getirdi. Topkurulu, şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanı yıllarca, AK Parti hükümetinin IMF’ye olan borcu ödediğini hatta IMF’ye borç verecek durumda olduğumuzu ve 5 milyar dolar borç verdiğimizi söyledi. Bu çok doğru bir yoldu. Son yıllarda yaşanan ekonomik krizler ve doğal afetler sonucunda Türkiye’nin zayıf kalması, hükümetin Atlantik sistemine tekrar muhtaç hale gelmesine neden oldu. Hükümet, doğru politikaları izlese afetlerin ortaya çıkardığı ekonomik yükün dahi üstesinden gelebilecek olduğu halde refleksleri Atlantik’e sığınmaya itti. Mehmet Şimşek’i ekonominin başına oturttu. Şimşek de doğal olarak 1980’den sonra uygulanan ekonomi politikalarını tekrar hayata geçirmeye çalışıyor.
‘IMF VE DÜNYA BANKASI İKİZ KARDEŞ’
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendi tabanında etki yapacak konuşmalar yapmış olması, tekrar IMF ile ilişki kurulmasına engel oluyor. Peki hükümet nereden IMF’ye bağlanıyor. IMF’nin ikiz kardeşi olan Dünya Bankası üzerinden bağlanıyor. Şu yorumlar öne çıkıyor: ‘Dünya Bankası ile IMF aynı değildir. IMF’den alınan borçlar her yere harcanabilir. Dünya Bankası ancak projelere finansman verir.’ Dünya Bankası’nın kendi sitesinden açıklamalara bakınca işin gerçeğinin böyle olmadığı ve IMF’nin koşullarının geçerli olduğunu görüyoruz. Bir köprü projesine ya da bir şehrin alt yapı projesine kaynak aktarılsaydı açıklamalar makul olurdu. Ancak ‘Özel sektörü rekabetçiliğini koruma ve istihdam imkanlarını geliştirme’ dediğiniz zaman bu paranın kullanımının her şekilde olabileceği görülür. Maalesef AK Parti hükümeti, içine düştüğü ekonomik zafiyeti yanlış değerlendirerek tekrar Atlantik sistemine bağlanmıştır.”
YAPMANIN ÖN KOŞULLARI HAZIRLANIYOR
Önemli olanın Dünya Bankası’ndan alınan kredinin miktarı olmadığının altını çizen Hakan Topkurulu, Türkiye’nin yaması için Batılı finans çetelerine yeşil ışık verildiğini vurguladı. Topkurulu, şu değerlendirmeyi yaptı:
“IMF veya Dünya Bankası aslında aslına çok büyük krediler vermez, esas olarak yeşil ışık yakar. Bu yeşil ışık, ‘Ben bu hükümete güveniyorum. Siz de buraya kaynak aktarabilirsiniz.’ anlamındadır. ‘Dünya Bankası 18 milyar dolar vermiş. Diş kovuğuna bile yetmez’ diye düşünülmesin. Yapılan, Atlantik sisteminin kreditörlerine yeşil ışık yakmaktır. Göreceksiniz önümüzdeki dönem yağmacılar Türkiye’nin üzerine yavaş yavaş çökecektir. Hazine bonosu, devlet tahvili faizleri dolayısıyla bütçede toplanan vergiler, emekliye ve emekçiye aktarılmayan kaynaklar ve hisse senedi borsasından Türkiye’nin küçük yatırımcılarının toplanan neması Londralı ve New York’lu tefecilere yağma olarak aktarılacaktır. Gerek faiz oranları gerekse de anayasa değişikliği tasarısı ile yeni bir ‘Tanzimat Fermanı’ hazırlanması ön koşulları hazırlamıştır. “Bu politikalar Türkiye için uygulanmamaktadır. Türk sanayici ve tüccarlarına kaynak aktarıldığına dair bir algılama var. Hayır. Esas politika, Türkiye’nin değerlerini Atlantik sistemi damarlarına akıtmaktır. Özellikle TÜSİAD olmak üzere Türk sanayici ve tüccarlarına da Atlantik sistemine bağlanan hortumdan atıklar kalacaktır.”