Halk kültürünü modern sanatla sentezledi
'Bedri Rahmi Eyüboğlu şiiri, morun, yeşilin, mavinin, çingene pembelerinin, kirazın, narın, buğdayın, yazmanın, Anadolu insanının baş tacı edildiği bir dünya demektir. Bu dünyaya ters düşen eski-yeni her anlayışın karşısında bir kavga adamı olur çıkar'
Türk edebiyatına ve resim sanatına unutulmaz eserler miras bırakan ünlü ressam, şair ve akademisyen Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun vefatının ardından 46 yıl geçti. Asıl adı Ali Bedrettin olan usta sanatçı, valilik, kaymakamlık ve milletvekilliği görevlerinde bulunan Rahmi Bey ile Lütfiye Hanım'ın beş çocuğundan ikincisi olarak, 15 Mart 1911'de Giresun'un Görele ilçesinde dünyaya geldi. Yazar Sabahattin Eyüboğlu ve ilk kadın mimarlardan Mualla Eyüboğlu'nun kardeşi, hattat Mehmet Eyüboğlu'nun babası ve ressam Eren Eyüboğlu'nun eşi olan sanatçının çocukluğu, babasının görevi nedeniyle Anadolu kasabalarında geçti.
Rahmi Bey edebiyatı seven çocukları için Victor Hugo'dan, Moliere'den çeviriler yaparken, annesi ise Yunus Emre'den ilahiler, Pir Sultan Abdal'dan deyişler, Karacaoğlan'dan türküler, ninni ve maniler söyleyerek evlatlarını yetiştirdi. Çocukken okumaya sevdalanan sanatçı, babasının memuriyetinden dolayı Anadolu'nun farklı şehirlerinde ilkokula devam etti.
ORTAOKULDA DERGİ ÇIKARDI
Usta sanatçı henüz ortaokuldayken, arkadaşlarıyla "Serçe" adlı bir dergi çıkardı. Babası, Trabzon milletvekili seçilince, 1923'te ailesiyle Trabzon'a yerleşen Eyüboğlu, ilk şiirlerini Trabzon Lisesi’nde okurken yazdı. Trabzon mecmuasının yazı heyetinde bulunan Cahit Sıtkı Tarancı'nın tavsiyesi üzerine, Eyüboğlu'nun bir hikayesi Milliyet gazetesinde, "Bir Damla Su" adlı şiiri ise Muhit dergisinde yayımlandı. Bedri Rahmi Eyüboğlu, lisedeyken kendisine resim sanatını sevdirerek hayatını büyük ölçüde etkileyen ünlü ressam Ahmet Zeki Kocamemi'nin tavsiyesi üzerine 1929'da, şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne başladı. Akademide, Nazmi Ziya Güran, İbrahim Çallı ve Ahmet Haşim gibi önemli isimlerden ders alan sanatçı, akademi eğitimini yarıda bırakarak, 1931'de Fransa'daki abisi Sabahattin Eyüboğlu'nun yanına gitti.
Usta sanatçı, yaptığı bir açıklamada, "Dil öğrenmek, müze gezmek, sanat çevreleriyle haşır neşir olmak gözümü fal taşı gibi açıyor." ifadeleriyle yurt dışı ziyaretlerinin sebebini dile getirmişti.
Bağlama ile şiir okuyan bir ozanı gösteren “Sarı Saz” tablosu
İLK DUVAR RESMİNİ ORTAKÖY'DE YAPTI
Başarılı ressam, 1941'in sonlarında askerden döner dönmez, ilk şiir kitabı "Yaradana Mektuplar"ı yayınladı. İlk duvar resmini 1943'te İstanbul'da, Ortaköy'deki Lido Yüzme Havuzu için yapan ressam, 1947'de İstanbul'daki atölyesini ve bir galeri açtı. Şair Turgut Uyar'ın halk kültürü unsurlarını sıkça kullanmasından dolayı "çelimsiz bir halk ozanı" ve "turistik gelen bol nakışlı bir heybe" yorumlarını yaptığı Eyüboğlu, 1958'de Brüksel sergisindeki Türk pavyonuna yaptığı 227 metrekarelik mozaik pano ile altın madalya aldı.
Ressamlığı kadar şairliğiyle derin izler bırakan Eyüboğlu, "Yeni Adım", "Tan", "Ses", "Gün", "İnsan", "Büyük Doğu", "Varlık" ve "Yeditepe" adlı dergi ve gazetelerde yazdı. Milliyet Sanat Dergisi, 1975 yılında 64 yaşındayken hayatını kaybeden Eyüboğlu'nu vefatından bir yıl sonra "Yılın Sanatçısı" seçti. Şair, yazar ve araştırmacı Şükran Kurdakul, sanatçı hakkında, "Bedri Rahmi şiiri, morun, yeşilin, mavinin, çingene pembelerinin, kirazın, narın, buğdayın, yazmanın, Anadolu insanının baş tacı edildiği bir dünya demektir. Bu dünyaya ters düşen eski-yeni her anlayışın karşısında bir kavga adamı olur çıkar." değerlendirmesini yapmıştı.
İLHAN BERK'TEN EYÜBOĞLU TASFİRİ
Şair İlhan Berk ise Eyüboğlu'nun kişiliğine ve sanatına dair şunları aktarmıştı:
"Bedri, bir ressamdan, bir şairden çok forsa mahkumlarına benzerdi. Büyük denizlerde, eski büyük gemilerde kürek çeken, deniz tutkunu, deniz kurdu mahkumlara... Resmin büyük hükümlülerinden değil midir hem? Yeryüzünde yazmaya, çizmeye gelmiş o babacan, gönüllü tutsak kullardan... İlle de bir ressama benzetmek gerekirse araba, boyacı sandıklarını boyayan o adsız sansız halk ustalarına benzetebiliriz. Yaptığı işi onlar gibi abartmayan, alçakgönüllü, saygılı, sıradan. Resimlerinde onlar gibi olamamıştır ama, onlar gibi yaşamıştır; bir halk adamı, derviş, ermiş yaşamı. Bedri'nin en belirgin yönü bu kalenderliği, halk adamlığıdır. Yaşarken, yeryüzüne en çok onu koymak istemiştir sanki. Yürüyüşü, oturuşu, kalkışı, gülüşü, sıkılışı, kızışı hep bu sıradanlığın, halk adamlılığının simgesidir. Kocaman elleri, kocaman vücudu, kocaman başı, kocaman ayaklarıyla Karadenizli bir balıkçı, bir dağlı, bir köylüdür."
Oğlu Mehmet Hamdi Eyüboğlu ise "Bedri Rahmi- Eren Eyüboğlu Aşk Mektupları"ndaki önsözde babası için şu ifadelere yer verdi:
"Bedri Rahmi, yoğun bir sevgi yumağıdır. Bu aşk yumağından değişik yerlere ışık kümecikleri serpilmiştir, ışıl ışıl, pırıl pırıl. Şiiriyle, resmiyle, mektubuyla, makaleleriyle, mozaik, seramik, yazmasıyla, öğretmenliğiyle bu yoğun sevgiyi, bu ışıltıları bir araya getirip, insanın tümünü yansıtmak gerek..."
SANATININ KAYNAĞI ANADOLU
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ
1938 yılında düzenlenen yurt gezilerine katılan Bedri Rahmi; geziler sırasında gözlemlediği tabiat değişimleri ve folklorik olgulardan oldukça etkilendi, bu tarihten sonra yapmış olduğu resimlerde ve kaleme aldığı şiirlerde de bu folklorik yapı ve masalsı anlatıma sıkça yer verdi.
Şiirlerinde sıkça Anadolu Türkülerinden etkilendiğini söyleyen Bedri Rahmi “Türküler Dolusu” şiirindeki şu dizelerle köy türkülerine duyduğu hayranlığı dile getirdi:
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü , kör topal kabulum
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım