Halk önderi aydınlıkçı İsmet Şimşek- Mesleği: Dara düşenin yardımına koşmak!
İsmet dara düşenin dostu, kötülüklerin ise panzehiri idi. Korku nedir bilmeyenlerdendi. Partinin ideolojik hattının tereddütsüz savunucusu idi. Hayatta olduğu süre içinde mala mülke hiç heves etmemişti. Her şeyi Parti idi… Hani derler ya, yüz yılda görülebilecek insanlar arasındaydı.
İsmet Şimşek aramızdan ayrılalı 32 yıl oldu. Onu 30 Nisan 1989 tarihinde 41 yaşında amansız bir hastalık sonucu kaybettik... Sivas’ın Zara ilçesinde doğmuştu… Onu 1978 yılında tanımıştım. İstanbul Mustafa Kemal Mahallesi’nde (Eski adı 1 Mayıs Mahallesi, Ümraniye ile Kadıköy arasındadır…) kendi elleriyle yaptığı tek katlı bir evde oturuyordu. O yıllarda Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) İstanbul örgütünün il sekreterliği görevini yürütüyordum. Mahallede partili arkadaşlarımıza sahte solcular tarafından çok yoğun saldırılar yapılmaktaydı. Bu saldırılara karşı koymak için mahalledeki arkadaşlarımızla neler yapmamız gerektiğini konuşmak için İsmet ile buluşmuştum. Parti olarak bu saldırılara karşı mücadele etmek, onlara boyun eğmemek, arkadaşlarımızı ezdirmemek gerektiğini aramızda kararlaştırmış ve görüş birliği içinde ayrılmıştık.
KÖYDEN KENTE AKIN GÜNLERİ
Köylerden şehirlere akın olduğu yılları yaşıyorduk. İstanbul şehri yoğun göç alan bir şehirdi. Kadıköy sınırları içinde Hazine arazilerine, büyük mücadeleler sonucunda gecekondular yapılmıştı. Devrimcilerin önayak olduğu bu yerleşim bölgesinde Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelen insanlar dayanışma, yardımlaşma, imece ile başlarını sokacakları evler inşa etmişlerdi. Zaman zaman kolluk kuvvetleri ile çatışmalar olmasına rağmen, mahalledeki yaşam koşulları iyileşerek hayatlarını sürdürüyorlardı. Bir zaman sonra sahte solcu gruplar, komşuları birbirleri ile çatıştırmaya kışkırttılar… Bunu başaramayacaklarını anlayınca, militanlarını partimiz mensuplarının üzerine saldırttılar. Yol kesme, pusu kurma, evini taşlama, tehdit gibi eylemlere giriştiler. (İşte bu günlerde bu gruplar, bir evi basmış Giresunlu 5 yoksul Otosan işçisini kendilerine destek vermediği gerekçesiyle katletmişti. Bu olay büyük tepki çekmişti…) Buna karşı, İsmet Şimşek başta olmak üzere Ali Tokgöz, İsmail Kel, Hüseyin Karanlık, Ali Kel, Nihat Hoşgit, Adem Kızılkaya, Cengiz Sönmez, Fidan Tokgöz ve Gürbüz Çuhadar gibi arkadaşlarla toplantılar yaparak, saldırılara karşı komşularla işbirliği içinde, sahte solcu çetelerin saldırılarını püskürtmeye karar verdik. Daha önce Hasan Kızılkaya arkadaşlarımızı da yıkımlara karşı mücadelede şehit vermiştik.
İsmet Şimşek, mahallede bu saldırı eylemlerinde soğukkanlılığı, durum tespiti yapışı, komşuları bu dayanışmanın içine katması ile dikkati çekiyordu. Ali Tokgöz (Sosyalist Parti Merkez Komitesi üyesi) mezarı başında yaptığı konuşmada, İsmet’in devrimci vasıflarını anlatmaktadır:
“İsmet Şimşek yedi çocuklu bir ailenin baştan ikinci oğluydu. Kardeşlerinin şanslısı; çünkü yüksek öğrenim görme olanağı buldu. Bu olanağı da yine kendisi yarattı. Yoksulluğu nedeniyle türlü işlerde çalışarak, tüm engeller karşısında direnerek elektronik mühendisi oldu. İsmet, yaşamı boyunca devrimci mücadeleyi her şeyin üstünde tuttu. Kolektif çalışma ilkesinden de hiçbir zaman ayrılmadı. Halk için savaşım verdi. 1977 yılında 1 Mayıs Mahallesi gecekondu yapımında canla başla çalıştı. Bunu da kendisi ev almayarak yapıyordu. Sonunda halkın zorlamasıyla kendine küçük bir barınak yapmaya razı oldu, taş taş üstüne koyarak. Ev diyorum ya, kimler kalmadı ki bu evde? Ev bulamayan öğretmen, Anadolu’dan gelen konuk, dışarıda kalmış işçi, işsiz… Konukeviydi, yoksul eviydi İsmet’in evi.
1 Mayıs Mahallesinin danışılacak önderi oydu. Herkes ona dayanırdı. Sorunları o çözerdi. Hepimize çok şey öğretmiştir. Düşünce üretirdi. Yolumuzu açardı.
Benim için de bir öğretmen, bir arkadaştı. Devrimci bir dost… Bakarsınız, elinde çantası, bir öğrenci gibi. Sonra bir bakarsınız gecekondu yapıyor. Bir bakarsınız parti yöneticisi. Herkesin yardımına koşmayı iş edinmiş bir aziz.
Dürüst ve gerçek bir sosyalistti. İnsana güvenirdi. Sadelikten, sade yaşamaktan yanaydı. Doğrulardan ödün vermeyen, ilkelerini sonuna kadar savunan bir insan. Mücadelesi önünde saygıyla eğiliyoruz.”
ÜNİVERSİTEDEN İNŞAATLARA
İsmet Şimşek’in aydın bir halk adamı olarak çok önemsediğim taraflarını da belirtmeden geçemeyeceğim. Şimşek, bir süre kaçak hayatı yaşarken Halil Alkan’dan inşaatla ilgili her işi yapmayı öğrenmişti. Mahallede komşunun sıvasını yapmak, kerpicini, tuğlasını dizmek, kapısını takmak, elektrik işlerini yapmak, tesisatı yerine takmak gibi her işi üstüne alır, yardımcı olurdu. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Bölümünde mühendislik öğrenimi görmesine rağmen, hiç kimse onun üniversite öğrencisi olduğunu kolay kolay anlayamazdı. Halkın içinde suda balık gibiydi. Onun kültürlü, bilgili olduğunu ancak toplantılarda anlayabilirlerdi. Herkesin tanıdığı, sevdiği, saygı duyduğu bir gençti. Kendisinin oturduğu evi mahalledeki insanların ısrarı üzerine yapmıştı. Yaptığı bu eve İstanbul dışından birçok insan da misafir olmuştu. Evinin kapısı her ihtiyacı olan insana açıktı. Sade yaşamının her türlü olanağını paylaşmayı severdi. Evinde ben de birçok kez kalmıştım.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra TİKP Merkez Komitesi hakkında yakalama kararı çıkarıldığı zaman İsmet Şimşek’in evi güvenli bir sığınağımız olmuştu. Evinin üstüne bir kat daha çıkabileceğini söyler, yapmak isteyenlere teklif ederdi. Özel mülkiyet onun için önemli bir değer değildi. Evinin, Partinin malı olduğunu söylerdi. Hatta annesinin, kardeşlerinin olduğu bir ev ziyaretinde, onların önünde de evin Partinin malı olduğunu söylemiş ve vasiyet etmişti. Ne yazık ki, evin hukuki durumundan dolayı resmen devir yapılamamıştı…
DARA DÜŞENİN YANINDA
İsmet dara düşenin dostu, kötülüklerin ise panzehiri idi. Korku nedir bilmeyenlerdendi. Partinin ideolojik hattının tereddütsüz savunucusu idi. Okumayı, araştırmayı severdi. Sade gecekondusunda, kitapları kendi yaptığı raflarda diziliydi. Yayınları dikkatle okur, önemli gördüğü yerleri çizerek arkadaşları ile tartışırdı. “Ağır” bir insandı ama, bilge yanları da, yerinde belli olurdu. Hayatta olduğu süre içinde mala mülke hiç heves etmemişti. Her şeyi Parti idi… Hani derler ya, yüz yılda görülebilecek insanlar arasındaydı.
Ondan bize kalanları daha sayabiliriz. En önemlisi devrim fedaisi idi. Bugünleri görmeyi çok isterdi. Arkadaş canlısıydı. İsmet Şimşek gibi olmak ve olmak…
Onu, Enver Gökçe‘nin dizeleriyle anıyorum:
Gel kardeşim, gel beri
Hey kurt, hey kuş, hey börtü böcek
Ah gidenler gelir mi geri
Açar mı bugün dört bahardır kanayan çiçek
Demek
Daha bizim yaşımızda
İnsanlar ölecek.