Liderlik 5'li komitede
Gazze’de ateşkes yeniden gündeme gelirken HAMAS, İsrail’in tamamen çekilmediği ve 7 Ekim 2023 öncesi duruma geri dönmediği durumda anlaşmanın olmayacağını vurguladı. Ayrıca HAMAS, liderliği 5’li bir komitenin yürüteceğini açıkladı
Kahire, Gazze'deki durumla ilgili görüşmeler açısından hareketliliğe sahne oluyor. Bir gün önce İsrail iç istihbarat kurumu Şin Bet'in başkanı Ronen Bar Kahire'deydi. Bar, Mısır İstihbarat Servisi’nin yeni başkanı Tümgeneral Hasan Raşad ile bir araya geldi.
Kahire'nin Washington ile eşgüdüm içinde olduğu ve öncelikle tıkanan müzakereleri ilerletmekle ilgilendiği kaydediliyor. Mısırlı yetkililerin Gazze'de ateşkes dosyasını ilerletmek için “İsrail'in nispeten uzun bir süre içinde kademeli olarak çekilmesini içeren” bir vizyon önerdiği ifade edildi.
Yeni teklif, İsrail'in Gazze'den çekilmesini öngörüyor fakat zaman çizelgesi önceki müzakerlerde tartışılanlara göre daha uzun. Öneriye göre çekilme Gazze'nin güneyinden kuzeyine doğru başlayacak.
Buna karşılık HAMAS liderliğinin, önerilen zaman çizelgesine ve İsrail'in gelecekteki herhangi bir anlaşmaya bağlılığına dair garantiler olmaması nedeniyle teklifi prensipte reddettiği bildirildi. Hareketin yanıtı “Gazze'den tamamen çekilme ve 7 Ekim 2023 öncesi duruma geri dönmek” oldu.
Liderlik, “Gazze'nin yaptığı fedakârlıkların boyutunun, geriye götürecek bir anlaşmayı kabul etmeyi imkânsız kıldığını” vurguladı.
'BOŞ VAATLER' SUNMAK İÇİN GELDİ
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken pazartesi akşamı 7 Ekim 2023'den beri 11. kez Batı Asya'ya geldi. Blinken çarşambaya kadar İsrail'de olacak oradan da Ürdün'e geçecek. Dışişleri Bakanı'nın turu cuma gününe kadar devam edecek.
Eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Konseyi Üyesi Hüseyin Haridi el-Arabi el-Cedid'e yaptığı açıklamada, “Blinken bölgeye gelecek çünkü Başkan Joe Biden'ın görev süresi bitmeden tüm rehinelerin serbest bırakılmasını istiyor. Karşılığında ise tekrarlanan boş vaatler dışında hiçbir şey sunmayacak, ne daha fazlası ne de daha azı.” diye vurguladı.
LİDER ADAYLARI BİR ARADA
Öte yandan HAMAS'tan iki kaynak, hareketin merhum Yahya Sinvar'ın halefini belirlemek yerine, Doha merkezli bir yönetim komitesi atamayı planladığını söyledi. Kaynaklar Agence France Press'e "HAMAS liderliğinin yaklaşımı, koşullar izin verirse Mart ayında yapılması planlanan bir sonraki seçimlere kadar şehit lider Yahya Sinvar'ın yerine birini atamayı öngörmüyor.” dedi.
Ağustos ayında Tahran'da meydana gelen İsmail Heniyye suikastının ardından oluşturulan beş üyeli komitenin "grubun liderliğini devralacağını" da sözlerine ekledi. Yahya Sinvar'ın HAMAS'a kendi şehadetinden sonraki geçiş dönemini yönetmek üzere bir liderlik konseyi atamasını tavsiye ettiği biliniyor.
Komitede Batı Şeria, Gazze ve Filistin diasporasının temsilcilerinden oluşuyor. Gazze adına Halil el-Hayya, Batı Şeria adına Zaher Caberin, yurtdışındaki Filistinlileri temsil eden Halid Meşal ve Şura Danışma Kurulu Başkanı Muhammed Derviş ve güvenlik nedeniyle ismi açıklanmayan Siyasi Büro Sekreteri de yer alıyor. Bu kişilerin adları Siyasi Büro Başkanlığı için de geçiyor. Komitenin şu anki üyelerinin tamamı Katar'da bulunuyor.
HENİYYE DE REDDETMİŞ
Suudi yayını Şarkul Avsat'a konuşan HAMAS kaynakları, “geçen aylarda hareketin liderliğinin arabulucular aracılığıyla Tel Aviv'den birçok teklif aldığını, üst düzey siyasi ve askeri liderlerin yanı sıra ikinci, üçüncü ve daha alt kademelerdeki liderlerin Gazze'den güvenli olarak ayrılmasını içerdiğini” söyledi.
Kaynaklar, tekliflerin “İsrail güçlerinin aşamalı olarak Gazze'den çekilmesi ve ardından savaşın ertesi günü meselesinin Filistin, Arap ve uluslararası düzeyde mutabakatla ele alınması şartıyla İsrail tarafından belirlenen sayıda esir değişimini içeren bir anlaşma karşılığında yapıldığını” ifade etti.
Suudi gazetesine göre “tüm sınır dışı teklifleri sadece merhum Sinvar tarafından değil, hareketin liderliği tarafından bir bütün olarak reddedildi. Bu önerilerden bazıları İsmail Heniyye'nin hareketin liderliğinin başında olduğu dönemde yapılmış ve o da böyle bir seçeneği reddetmişti.” Wall Street Journal önceki gün Sinvar'ın Arap arabulucuların sunduğu “Gazze'den çıkma fırsatını”, “Kuşatma altında değilim, Filistin topraklarındayım” diyerek reddettiğini bildirmişti.
ARAŞTIRMA: TÜRK HALKI İSRAİL’İ TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR
AYDINLIK / ANKARA
AredaSurvey’in Türkiye genelinde 3 bin 206 kişiyle yaptığı araştırmaya göre, İsrail’in Lübnan’da Hizbullah üyelerine ait çağrı cihazlarını patlatmasının ardından, Türk halkının yüzde 61,7’sinin cebinde taşıdığı telefondan endişe duymaya başladığı görülüyor. Ayrıca, halkın yüzde 78,9’u İsrail’in Lübnan’a savaş ilan etmesini Türkiye için potansiyel bir tehdit olarak değerlendiriyor.
‘BİR GÜN BENİM DE CEP TELEFONUM PATLATILABİLİR’
İsrail, Hizbullah’ın üst düzey yönetici kadrolarının kullandığı çağrı cihazlarını gönderdiği bir sinyal ile patlatarak birçok kişinin ölümüne ya da sakatlanmasına yol açtı. Peki, Türk halkı bu konuda ne düşünüyor?
AredaSurvey’in yaptığı araştırma, Türk halkının cep telefonları ya da elektronik cihazların kullanımına dair endişeli olduğunu ortaya çıkardı. Hizbullah’a ait çağrı cihazlarının ve telsizlerin patlatılmasından sonra toplumun yüzde 61,7’sinin cebinde taşıdığı telefondan endişe duymaya başladığı ifade ediliyor. Endişe duymayanların oranı yüzde 38,3 düzeyinde kalıyor.
‘LÜBNAN’A SALDIRI POTANSİYEL BİR TEHDİT UNSURU’
İsrail’in Ortadoğu’daki askeri müdahaleleri, bölge ülkeleri ve halkları üzerinde büyük bir endişe yaratırken, Türkiye’de de bu durum yakından takip ediliyor. Peki, İsrail’in Filistin’in ardından Lübnan’a yaptığı saldırıların Türk halkı üzerindeki etkisi ne oldu?
Türk halkının yüzde 78,9’u, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırısının Türkiye için de potansiyel bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor. Bu konuda herhangi bir tehdit hissetmeyenlerin oranı ise yüzde 21,1’de kaldı.