Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 40. ölüm yıldönümü! Acıyı bal eyleyen şair
Kavel işçilerinin sesi oldu, ‘kaşı destan gözü destan’ bebeleri yazdı. Gerçekçi şiirleriyle dönemin tarihine ayna tuttu. Şiirleri unutulmaz bestelerle toplumun diline pelesenk oldu
“Şiirin işi bilinmezi bilinir, görünmezi görünür yapmaktır” diyen toplumcu gerçekçi akımın önde gelen şairlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 26 Şubat ölümünün 40. yıldönümüydü.
Devrimci bir ozandı. Kendisini şiir emekçisi olarak tanıttırdı. Şiirlerinde emekçileri baş köşeye koydu. Öfkesi kavga oldu dile geldi dizelerde. O hep dövüştü şiirlerinde. “Kızılırmak” olup yüreklerin bentlerini yıktı. Gün oldu “Koçero” olup dağ rüzgarlarına karıştı. Gün oldu sözcükleri doğacak çocuğunun heyecanıyla umutlandı, gün oldu o sözcükler kaybettiği dostlarının hüznüyle yaşadı.
İlk kitabının adı Kavel’di. Bu adı, 1963 yılında İstanbul Kartal’daki Kavel kablo fabrikasında çalışan işçilerin 62 gün devam eden mücadelesinden aldı. Kavel grevi işçi mücadeleleri tarihine büyük harflerle geçecek destansı bir grevdi. Onların grev boyunca sergiledikleri kararlı tutum, Türkiye işçi sınıfı için bir kıvılcım oldu. Ve Türkiye’de, grev ve toplu sözleşme hakkı ilk kez bu grev sayesinde yürürlüğe konuldu. Kormazgil şiirinde;
“İşime karım dedim, karıma Kavel diyeceğim.
Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim” diyordu.
Şiirlerinde, İkinci Yeni şairleri gibi deformasyon tekniğini ve bazı biçimsel açılımları kullandı. Onda Nâzım Hikmet ve Attilâ İlhan gibi şairlerin etkileri de görülür. İkinci kitabı olan Temmuz Bildirisi’nde (1965) de ilk kitabı gibi toplumsal olaylarla bireysel duyarlıklar, doğa ve insan sevgisini anlattı
ŞİİRİN İŞİ NEDİR?
Hasan Hüseyin, şiirin somut olduğunu ısrarla belirtir ve bu anlayışını da şu sözlerle dile getirdi; “Yıllardır yazar, çizer, söylerim: Bilineni bilinmeze, görüneni görünmeze, duyulanı duyulmaza, kısacası, somutu soyuta itme değildir şiir’in işi. Tam tersi: Bilinmezi bilinir, görünmezi görünür, duyulmazı duyulur, duyumsanmazı duyumsanır, algılanmazı algılanabilir yapmaktadır.”
Asım Bezirci ise, Hasan Hüseyin Korkmazgil’İn şiirini şöyle anlatmıştı; “...şairin derin duyarlılığı, gür sesi, geniş soluğu, renkli hayali, işlek Türkçesi ile diyalektik bir görüş ve insancıl bir bakışa yaslanan hayat ve tabiat sevgisi, barış ve özgürlük tutkusu, devrim ve bağımsızlık özlemi birbiriyle kaynaşarak etkili bir bileşim meydana getirirler. Bu lirik birleşimin düzeyi yalnızca H. Hüseyin için değil, son dönem toplumcu şiirimiz için de bir aşamadır.”
ŞİİRLERİ UNUTULMAZ BESTE OLDU
Korkmazgil’in birçok şiiri de çeşitli sanatçılar tarafından bestelendi. Aralarında en çok bilinenleri Hüsnü Arkan’ın bestelediği ve Grup Yorum’un söylediği Haziran’da ölmek zor, Ahmet Kaya’nın besteleyip söylediği, Öyle bir yerdeyim ki, Grup Merhaba’nın söylediği Acıyı bal eyledik şiirleri başka gelir. Şair, Acıyı Bal Eyledik şiirinde şöyle sesleniyordu;
‘Pir Sultan olur dirilir'
bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni
damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
sanki kendimizi gütmüşüz
hor baktık mi karıncaya
kirdik mı kanadını serçenin
vurduk karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana (…)
İNŞAAT İŞÇİLİĞİ, MEKTUP YAZARLIĞI
Hasan Hüseyin Korkmazgil, 1927 yılında Sivas’ta doğdu. Bir demiryolu işçisinin çocuğuydu. Yoksulluk içinde, ama güzel ve doğal bir çevrede büyüdü. 1942’de parasız yatılı sınavını kazanınca, Niğde Ortaokulu’na yazıldı. Ardından Adana Erkek Lisesi’ni bitirdi. 1950 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü, Edebiyat Bölümünü bitirerek, öğretmen oldu.
Hasan Hüseyin Korkmazgil, siyasi eylemlere katıldığı gerekçesiyle 3 yıla mahkûm edildi. Cezasını çektikten sonra, üniversite mezunu olmasına rağmen askerlik görevini er olarak ve 27 ay süreyle yaptı.
Anayasanın 141 ve 142. maddeleriyle Elbistan Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan şair, yedi ay yirmi beş gün ağır hapis ve kamu haklarından men cezasına çarptırıldı. Hapisten sonra, 1960'a kadar yaklaşık 9 yılını Sivas ve Gürün'de geçirdi. Memleketinde; arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlığı, inşaat işçiliği, okuma yazma bilmeyenlere mektup yazarak geçimini sağladı.
HAZİRANDA ÖLMEK ZORDU OĞLU TEMMUZ OLDU
Memleketinde 1960’ta Ankara’ya gelerek Akis dergisinde çalışmaya başladı. Hüseyin Korkmazgil adıyla dergilerde gülmece (mizah) öyküleri yayımladı. 1968-1970 yıllarında Forum dergisini, 1972-1973 yıllarında Toplum dergisini yönetti. 1973’te Almanya’ya, 1974’te Irak’a gidip geldi. 1960 sonrasında yayımlamaya başladığı şiirleri, yazıları, kitapları için, aklanmayla sonuçlanan pek çok dava açıldı. 1964 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü’nü, 1981 Toprak Şiir Ödülü’nü, 1981 Nevzat Üstün Şiir Ödülü’nü kazandı.
2 Haziran 1970 tarihinde hayatını kaybeden “orhan kemal'in güzel anısına” ibaresiyle kaleme aldığı “Haziranda Ölmez Zor” şiirinde şöyle sesleniyordu;
(…) gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
“Haziranda ölmek zor” diyen Korkmazgil, "Bir Oğlum Olacak Adı Temmuz" şiirini yazdı ve oğluna Temmuz adını koydu
DEPREME AĞITLA ŞİİRE BAŞLADI
Şiire, Erzincan depreminde ölenler için hece ölçüsüyle ağıtlar yazarak (1939-40) başladı. Lise yıllarında ise şiir onun için vazgeçilmez bir tutku olmuştu. Hece ve aruz ölçüleriyle şiir denemeleri yaptı. Şairliği Ankara’ya gelince başlamış değildi. Yaşamını anlattığı yazılarında, beş yaşından beri şiirle uğraştığını belirterek ilkokulun sonlarına doğru Kerem gibi, Pir Sultan gibi şiirler söylediğinden söz ederdi.
Ortaokulda, lisede, aruzu, heceyi, özgür koşuğu denemiş, her üçünde de başarılı olmuştu. Sonunda içinden taşan coşkuya en uygunu olarak özgür koşuğu seçmişti. Liseyi bitirirken, 1948’de, çantasında yayımlanmamış pek çok şiiri vardı. 1950’lerdeki siyasal koşullar bunları yayımlamasına olanak vermemişti. 1960’larda Ankara’ya gelip yayın olanağı bulunca, güncel olayları da izleyen, sürekli yankı veren, işçilerin, köylülerin sorunlarını savunan, sözünü sakınmaz bir şair olarak özel bir önem kazanmıştı.
Şair, 26 Şubat 1984’te Ankara’da aramızdan ayrıldı.
ACILARA TUTANMAK
Acı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimiz de
o yuvasız çalıkuşu
bense kafeste kanarya
o dolaşmış daldan dala
savurmuş yüreğini
ben bölmüşüm yüreğimi
başkaldıran dizelere.
Kavuşmak özgürlükse
özgürdük ikimiz de
elleri çığlık çığlık
yanyana iki dünya
ikimiz iki dağdan
iki hırçın su gibi
akıp gelmiştik
buluşmuştuk bir kavşakta
unutmuştuk ayrılığı
yok saymıştık özlemeyi
şarkımıza dalmıştık
mutluluk mavi çocuk
oynardı bahçemizde. (…)