22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hatay'da gece 2'de yanımıza bir arabayla yaklaşan İlayda'nın öyküsü... Askerler sandalyeleri yaktı bizi ısıttı

Depremin beşinci günü. Hatay’da titreten soğuk bir gece. Bir çadır kampın yanında arkadaşlarımızla günü değerlendiriyoruz. Yanımıza gelen bir arabadan, genç bir mühendis kafasını uzatıyor ve yardım istiyor.

Hatay'da gece 2'de yanımıza bir arabayla yaklaşan İlayda'nın öyküsü... Askerler sandalyeleri yaktı bizi ısıttı
İlayda Sakar
A+ A-
MUSTAFA İLKER YÜCEL / HATAY

İlayda Sakar, genç bir mühendis. İskenderun’da yaşıyor ancak depreme, bir iş eğitimi için gittiği Antakya’da yakalandı. Depremin şiddetini, yaşadığı korkuyu, kurtulmayı ve kaybetmeyi, çevredeki insanların dehşetini, insanların çaresizliğini ve birbirine yardımını, dayanışmayı, kişisel duygularını öyle bir anlattı ki okuyan sanki görmüş gibi oluyor… Ancak İlayda Sakar’ın hikâyesi yalnızca bu değil.

Kurtulduktan sonra ailesi gelip onu Antalya’daki evlerine götürdü. Yaşadığı şokla kedilerini unuttuğunu anımsayan İlayda Sakar, onları aramaya koyuldu... Yan sütunlarımızda okuyacaksınız: deprem bölgesine gönüllü giden hayvanseverler kedilerini kurtardı ve barınağa götürdü. İlayda işte o yerin adresini gece 2’de bize sordu. Birlikte barınağı bulduk, kedileri aldık.

İlayda Sakar, depremin ilk anlarını, ilk saatleri ve kedilerine ulaşma hikayesini Aydınlık’a anlattı:

Hatay'da gece 2'de yanımıza bir arabayla yaklaşan İlayda'nın öyküsü... Askerler sandalyeleri yaktı bizi ısıttı - Resim : 1
Lili, Bomo

‘YATAĞIMDAN YERE DÜŞTÜM’

“Deprem günü kedilerimi İskenderun’daki evimde, ev arkadaşımla bırakıp Antakya’ya eğitime geldim. Orduevinde kalıyordum. Biraz dinlenip uyudum ve birinin ‘deprem!’ diye bağırmasıyla uyandım. O kadar şiddetliydi ki yatağımdan kalkamadan yere düştüm ve gardıropla yatak arasında kaldım. İnanın o anlarda korkudan başka hiçbir şey hissetmiyormuş insan.

“Can havliyle ‘imdat!’ diye bağırdım, zaten jandarma sosyal tesisi, tek katlı motel şeklinde olduğu için yan yana bir sürü oda var. Yan odadan biri beni duydu ve oradan aldı. Dışarı çıktığımızda karşılaştığım manzarayı size kelimelerle anlatmam mümkün değil.

“Yağmur yağıyordu, ayağımızda ayakkabı yoktu, hava sisliydi ve ilk anda sadece kırılan camları görme fırsatımız oldu. Dışarı kendimi atar atmaz annemi aramışım, ne söylediğimi ne konuştuğumu hatırlamıyorum bile. Depremden 3/5 dakika sonra aslında sis sandığımız şeyin yıkılan binalardan kalkan tozlar olduğunu gördük. O anda düşünebildiğimiz tek şey sevdiklerimizdi.

“Hemen ardından büyük bir ikinci artçı deprem oldu, üzerinde beklediğimiz yer ayağımızın altından kaydı ve orada bulunan askerler bizi hemen tesisin bahçesine topladı. Çok değil 16/17 kişiydik ve aramızdan birinin olmadığını farkettik. Bir asker yatakhanede tavan ve ranza arasına sıkışmıştı. Kimseyi arayamadık çünkü hatlar çekmiyordu.”

Hatay'da gece 2'de yanımıza bir arabayla yaklaşan İlayda'nın öyküsü... Askerler sandalyeleri yaktı bizi ısıttı - Resim : 2
Hayvansever Yağmur Güler kedileri kurtardı

ÇOK ÇARESİZ BİR AN...

“Her yerde çığlık sesleri vardı ve kimse bir şey yapamıyordu. Telefonlar çekmediği için yardım çağıramıyorduk. Ben sadece annemle konuşabildiğim için hemen İskenderun’daki ev arkadaşımı aramasını söyledim. Arayıp konuşmuşlardı ‘İlayda, Melis iyi ama kedilerini bulamamış alamamış’ dedi. Neye sevinip neye üzüleceğimi idrak edememiştim.

“Kendi imkanlarımızla askeri oradan çıkarmamız neredeyse sekiz, on saat sürdü. Hava aydınlanınca yağmur şiddetini arttırdı ve çevredeki enkazdan kurtulan vatandaşlar ve yaralılar tesise gelmeye başladı. Herkes yataktan çıktığı gibiydi, kimsenin üzerinde doğru düzgün kıyafet bile yoktu. O kadar çaresiz kaldığımız bir andı ki… Yıkılan yatakhanenin dışarı taşan yataklarını alıp, yağmurdan korunaklı bir yere götürüp, gelen ağır yaralıları yatırıp beklemekten başka çaremiz yoktu. Hava aydınlanınca depremin ne kadar büyük olduğunu gördük…”

“Ama insan öyle bir anda hiçbir şey düşünemiyormuş. Herkesin gözünde bomboş bir bakış vardı. Açık alanda, ateş yakıp yardım gelmesini beklemekten başka hiçbir şey yapamıyorduk. Askerler ve vatandaşlar enkazdaki insanları çıkarmaya çalışıyordu, ben ve diğer kadınlar çocukları, yaşlıları ısıtma derdindeydik.

“Ben her şeyi unutabilirim belki ama karşı lojmandan bir uzman çavuşun gelip, ‘Çocuklarım öldü!’ diye haykırışını, insanların onu teselli bile edemeyecek kadar çok kayıplar yaşamış olmasını unutamayacağım.

“Babamın Antalya’dan beni almak için yola çıktığını öğrendiğimde, düşünebildiğim tek şey insanlara nasıl yardımcı olabileceğim oldu. Trabzonlu bir paşa, bana kendi çoraplarını verdi. Onu da asla unutmayacağım.

“Telefon yok, internet yok, su yok, tuvalet bile yok. Kimsenin böyle anlarda ne konuşulur, tecrübesi de yok. Ateş yakıp çevresinde ısınmaya çalışıyorduk. Yağmur söndürmesin diye elimizde olan şemsiyeyi, ateşi korumak için kullanıyorduk. Yakacak odun sorunu olduğu için, askerler bizim yemek yediğimiz kantindeki sandalyeleri kırıp yakıyorlardı. Benim kaldığım motel B, diğer yerlere göre iş görecek durumdaydı o yüzden insanlar oraya tuvalete gidiyordu.

“Aynı zamanda getirdiğimiz ağır yaralılar ölüyordu, cansız bedenleri çarşaflarla örtüyorduk. Aynı zamanda da ara ara ateş başında enkazda yakınları kalanlara destek olmaya çalışıyorduk. Babam gelene kadar ev arkadaşımla hiç konuşamadım, hep annem iletişimdeydi. Ev arkadaşım, benim kaldığım yerin yıkıldığını duyunca bir taksiye atlayıp yanıma gelmeye çalışmış ama o kadar çok bina yıkılmış ki yollar kapanmış ve bana ulaşamamış. Onun da beklemekten başka çaresi yoktu.

“Ailem haberi duyunca Antalya’dan yola çıkmışlar beni almaya. Ama kaldığımız yere ulaşım olmadığı için, yürümemiz gerekiyordu. Yusuf Astsubay bütün askerleri ve beni tek sıraya dizip, buluşmaya gideceğimiz yere götürdü. Sonradan öğrendik ki onun da belinde bir kemik çatlamış ve o acıya rağmen hepimizi güvenli bölgeye aldı. Onu da hiç unutmayacağım.”

HAYVANSEVERLERİN DAYANIŞMASI

“Babamla buluşacağımız yere ulaştım, arabaya bindim ve ne yazık ki rahat bir nefes alamadık. O geceyi Nurdağı’nda, arabada geçirdik, çünkü viyadük, yola yıkılmıştı, otobandaki yol çatlamıştı, arabaların tekerlekleri patlamış, kiminin camı, kiminin tavanı yoktu, terk edilmiş gibiydi, geçemedik…

“Sabah İskenderun’daki evime kedilerimi alabilmek için uğradık. Bina dışarıdan sağlamdı fakat içi hasarlıydı. Babam beni aşağıda bırakıp altıncı kata kedilerimi almak için çıktı, bulamadı, indi ve Antalya’ya geldik.

“Sürekli onlar için dua edip, her fırsatta paylaşım yapıyordum.

“Antalya’da 6 gün kaldım, o sürede sürekli dışarıda, oraya gelen depremzedelere yardım için koşturdum ve elimin değdiği herkesten kedilerim için dua istedim. Umudu kestiğim noktada İnstagram’da Paw Guards gördüm. Bir sürü kedi köpek çıkartmışlardı. İlan gönderdim, beş dakika içinde beni aradılar ve tarif ettiğim konuma doğru gittiklerini söylediler…

“Benim korkudan çıkamadığım evime girip, çocuklarımı kurtarmaları hemen hemen 15 dakika sürdü, beni aradılar, bulduk dediler. Onların bir videosunu gönderdiler, size o an hissettiklerimi anlatamam. Hemen apar topar babamla kedilerimi almak için yola çıktık ve Hatay’a gittik... Buldukları evcil hayvanları Defne Hayvan Barınağı’na götürüp orada veteriner hekimlere muayene ettiriyorlardı. Kedimi alan hanımefendi, ben Hatay’a ulaşana kadar benimle irtibatta kaldı. Her aramamda açtı, her sorumu cevapladı. Ne söylesem ne kadar teşekkür etsem azdır.”

Hatay evcil hayvan Deprem