Hataylı çocuklara kütüphane müjdesi!
Tomurcuk Derneği Antakya’nın Serinyol mahallesinde iki konteynerden oluşan bir kütüphane kurdu. Dünya klasikleri, test kitapları ve okul öncesi okuma kitaplarının da olduğu kütüphane birçok kitapseverin desteği ile kuruldu.
Hatay’da kütüphanelerin yıkılması Gizem Ece Aşkar Bozkurt ve Mehmet Bozkurt çiftini harekete geçirdi. Aslen Hataylı olan, İstanbul’da çeviri bürosu sahibi Gizem Ece ile bir yayınevinde yönetici olan Mehmet Bozkurt depremin ilk günlerinden itibaren Hatay’a desteğe geldi. Çift depremden sonra üç yaşındaki kızları ile birlikte Arsuz’a yerleşerek depremden etkilenen çocuklar için harekete geçti. Serinyol’da bir arazi üzerine dört konteyner kurarak Tomurcuk Derneği’nin çalışmalarına başlayan çift, arkadaşlarından ve yakın çevrelerinden destek alarak depremden etkilenen çocuklar için psikososyal destek sunabilecekleri ortam hazırladı. Okul dönemi öncesince ihtiyaç sahibi çocuklara kırtasiye setleri ulaştırıldı. Tomurcuk Derneği aynı zamanda konferanslar ve söyleşiler aracılığıyla uzmanlarla çocukları etkinliklerde buluşturmayı hedefliyor. Tomurcuk Derneği, çocukların ve gençlerin faydalanabileceği bir kütüphaneyi de bölge halkının hizmetine sunmayı hedefiyle çalışıyor.
HATAY’DAN MEKTUP VAR
Depremin ilk günlerinden itibaren ailesiyle birlikte Hatay’da bulunan Mehmet Bozkurt, bir yılı Aydınlık’a yazdı.
“Toz, çamur, beton yığınları, iş makineleri ve yalnızlık…
Hatay’ın özeti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 6 Mart tarihli raporuna göre Hatay’da, acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkılan bina sayısı toplam 215 bin 255 olarak tespit edilmiş, 25 bin 957 bina orta hasarlı, 189 bin 317 bina ise hafif hasarlı olarak kayıtlara girmiş.
ÇŞİDB tarafından yürütülen hasar tespit çalışması sonucuna göre acil yıkılacak, yıkık veya ağır hasarlı kategorisinde 11 ildeki toplam konut sayısı 518 bin olarak belirlenmiştir. Tüm deprem bölgesinde yıkılacak binaların yarısı Hatay’dadır. Yıkımlar 50 binden fazla canın kaybına sebep oldu. Her ne kadar depremin merkez üssü Kahramanmaraş ise de, yıkımın merkezi Hatay’dır.
YOKSULLUK TABLOSU
“Şehir bugün çorak bir görüntüye sahiptir. Hafriyat kamyonları, iş makineleri, sağ sola dökülen molozlar, göğe yükselen toz bulutları, çamurlu yollar, çalışmayan trafik ışıkları, yağmurla birlikte oluşan su birikintileri şehrin adeta yeni görüntüsüdür. Sosyal medyada şehrin 6 Şubat öncesi ve bugününü gösteren fotoğraf ve videolar acı verici manzarayı resmetmektedir.
Resmi raporlara göre deprem sonrası oluşan yoksullaşmanın giderilmesi için en yakın tarih 2030 yılıdır. Büyük acılarla başa çıkması gereken bu insanlar en yakın 2030 tarihine kadar yoksullukla mücadele etmek zorundadır. Giderek ağırlaşan ekonomik şartlar düşünüldüğünde öngörülen 2030 tarihi oldukça iyimser görünmektedir.
Başta Antakya olmak üzere birçok ilçede çarşılar yıkılmış durumdadır. Halkın günlük ihtiyaçlarının karşılanmasının ötesinde bir kentin kültürünü oluşturmaktadır. Bu şehrin ritmidir. Hatay’ın ritmi bozulmuştur. Çarşılar yıkılmış, kültürel doku tahribata uğramış durumda. Şehrin hafızası olan mekanlar yerle bir olmuş, birçoğu başka ilçelere taşınmak zorunda kalmıştır. Konteynerlerde faaliyet yürüten esnaf sayısı hiç küçümsenmeyecek düzeydedir.”
GELECEĞİ İNŞA EDERKEN
“Eğitim kurumlarından sağlık kurumlarına kadar halkın temel ihtiyaçlarının karşılandığı kurumların birçoğunun binası yıkılmış, kapasitesi düşmüştür. Okul çağındaki çocuklar sağlıklı işleyen bir eğitim öğretim sistemine sahip değildir. Boş geçen derslerin sayısı nedeniyle okula olan bağlılık oldukça zayıftır. Kadro açığı da eklenince eğitim öğretim hayatı öğrenciler ve öğretmenler için oldukça çilelidir. Devlet memurları açısından şehrin hazin tablosuna alışmak, bu koşullarda görev yapmak, ev kiralayamamak ya da yüksek fiyatlara razı gelmek memur hayatının bir parçasıdır.
Günlük elektrik kesintileri, düşük voltajlı elektrik kullanımı artan elektrik faturaları depremzedelerin en sık şikayetçi oldukları konulardan.
Konteyner şartlarında sürdürülen hayat, kalabalık nüfus ile yaşamak zorunda olmak mevcut aile bağlarını zedelemektedir.
Ayrıca konteyner kentler dışında konteynerde yaşayan ailelerin elektrik, su ve kanalizasyon hattına sahip olmak için verdikleri mücadele oldukça zorludur.
Kış şartlarında gri bir gökyüzünün altında, yıkıntılar içinde bir şehir…
Temel kural biliniyor aslında… Bir yer geçmişte depremlerden etkilenmişse gelecekte de etkilenecektir. Hatay ve deprem riski taşıyan tüm şehirler için bu durum geçerlidir. Bu gerçeği bilerek şehirler kurmalı, binalar inşa etmeli, bu gerçeği sosyal hayatın bir parçası haline getirmeliyiz. Bu konu üzerine uzmanlaşmış kurumlar ekonomik, bilgi, veri açısından desteklenmeli faaliyetleri ile halkın gündelik yaşamının içinde olmalı.
Deprem gerçeğine uygun eğitim öğretim olmalı ve çocuklar bu gerçek üzerinde bilinçli bir hayat sürmeli.”