22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hayvan haklarını ciddiye almıyoruz

Şehir ve Hayvan kitabı, şehir haritasına hayvanları yerleştirmek ve şehirleri hayvanları da düşünerek dönüştürme çalışmalara ilham olacak bir kitap.

Hayvan haklarını ciddiye almıyoruz
A+ A-
ROZERİN DOĞAN

Şehir ve Hayvan, Ayten Alkan tarafından derlendi. Kitapta farklı disiplinlerin şehir ve hayvanın kesişim noktalarına yaklaşımlarından yola çıkarak hayvanlarla ilişkimizi sorgulayan makaleler yer alıyor. Kitap, şehirlerindeki hayvan yaşamıyla ilgili kaynak olarak kullanılabileceği gibi, bu konuda uzmanlığı olmayan, gündeminde hayvanlar olmasa da fark etmeden birçok şekilde onlarla etkileşim halinde bulunan herkese hitap ediyor. Hayvan-insan etkileşimine damgasını vuran kentleşme, kentsel dönüşüm, göç, insanmerkezcilik, şiddet, sömürü, azınlık hakları gibi konular da kitabın temel ögelerinden.

Kitap, konuyu farklı alanlarda ele alırken, aynı zamanda konuyla ilgili önemli bir açığı kapatmaya da katkı sunuyor ve kent sosyolojisinde hayvanın öneminin altını çiziyor. Ayten Alkan’ın derlediği kitapta, Cansu Özge Özmen, Hülya Yalçın, Kimberly Hart, Özlüm Güçlü, Derya Acuner, Figen Uzar Özdemir, Ezgi Burgan ve Pınar Karababa’nın makaleleri yer alıyor. Kitap üzerine Cansu Özge Özmen’le söyleştik.

  • Şehir ve Hayvan bir derleme kitap. Fikir nasıl oluştu ve yazarlarla nasıl bir araya geldi?

Proje, başından beri Ayten Alkan’ın editörlüğünde yürütüldü. İlk etapta hayatlarında hayvan olanlarla gündeme geldi. Dört kişiyle başladı. Çeşitli nedenlerle üç editörün ayrılmasıyla, Ayten Alkan projeyi büyük oranda devraldı. Ayten hocanın daha önceden de kent çalışmalarıyla ilgili birçok araştırması vardı.

2016 yılında yayımlanan, İstanbul’un “orman köpekleri”yle ilgili makalesi benim için bu süreçte özellikle yol gösterici oldu. Türkiye’de birçok hayvan hakları derneği, organizasyonu, platformu ve hayvan özgürlüğü aktivisti var.

Hayvan haklarını ciddiye almıyoruz - Resim : 1

ELEŞTİREL HAYVAN ÇALIŞMALARI

Akademik alanda da hayvan çalışmalarıyla ilgilenen araştırmacıların sayısı giderek artıyor. Bazı disiplinler ya da alt disiplinler sosyal hareketlerden doğuyor ve aktivizmle işbirliği halinde gelişimini sürdürüyor. Eleştirel Hayvan Çalışmaları’nın doğuşu da bu şekilde oldu. Türkiye’de de henüz sınırları kesinlikle belirlenmese de giderek daha çok akademik katkının sunulduğu bir alan haline gelmeye başlıyor.

Kitabın yazarları da bu kesişim noktasında bulunan insanlar. Profesyonel hayatlarıyla, kişisel hayvan hakları mücadelesini bir arada yürüten insanlar. Kitap aynı zamanda, derlemeye katkı sunamadan, aniden hayatını kaybeden, çocukluğundan beri hayvan hakları hareketinin çok önemli bir noktasında duran, hayvan özgürlüğü aktivisti, kıymetli Burak Özgüner’in anısına adandı. Geliri de tümüyle Burak’ın da kurucuları arasında olduğu Hayvan Hakları ve Etiği Derneği’ne bağışlanıyor.

  • Kitapta ne gibi çalışmalar yer alıyor? Ortak paydaları neler?

Tüm çalışmalar, kent coğrafyasında farklı türlerdeki hayvanın varlığını, bizim o hayvanlarla ilişkilenme biçimimizin insanmerkezci ve sömürüye dayalı oluşunu ve çoğunlukla da kent tarihi boyunca şekil değiştirse de bu ilişki biçimlerinin meşruiyetlerinin etik bir perspektiften sorgulanmayışına işaret ediyor.

Kamusal alanı paylaştığımız kedi ve köpekler, bu türlere bakım sağlayan insanlar ve motivasyonları, hayvanat bahçesi gibi esaret merkezlerinin ideolojik arka planı, yük hayvanlarının sömürülmesi, kurban kavramı, ortak yaşam hakkı, edebiyatta hayvan temsilleri gibi konular ele alınıyor.

Hayvan haklarını ciddiye almıyoruz - Resim : 2

TAVUKLAR GENİŞ KAFESLERDE

  • Türkiye hayvan hakları konusunda ne durumda?

Bizim hayvan özgürlüğü hareketimiz daha çok taze. Çok taze olmasına rağmen, Avrupa ve Amerika kaynaklı fraksiyonları da benimsemiş durumda. Bizim de tek konulu eylemler yapan oluşumlarımız var. Kendini hayvan hakları hareketi içinde gören refahçı oluşumlar var. Tavuklar ölsün ama daha geniş kafeslerde ölsünler. Yine yiyelim, ama acı çekmeden öldürelim gibi refahçı amaçları olan.

Bunun dışında sadece kedi köpeklerle ilgilenen aslında grassroots (kendiliğinden, organize ortaya çıkarak yükselen hareket) diyebileceğimiz ve küçümsenmeyecek bir kitlenin tam ya da yarı zamanlı dahil olduğu bir kedi ve köpekleri koruma diyebileceğimiz bir taban hareketi var. Hepsini kıymetli buluyorum, mutlaka katkıları oluyor. Hepsini ideal bulmuyorum tabii ki ve özellikle türcü olanların hayvan özgürlüğü hareketine zararı olduğunu da düşünüyorum. En azından şu andaki Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nun düzeltilmesi konusunda hayvan hakları hareketi içinde hemen hemen ortak bir zemin sağlanmıştı fakat Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 14 Temmuz 2021 yılında bu düzeltilmeler yapılmadan kabul edildi.

Hareketin dışında kalan insanlar yani gündeminde hayvanlara yer vermeyen insanların bir kısmı bu konuyu yersiz bir şekilde duygusal ve çocuksu buluyor. Dolayısıyla, mücadeleye destek vermiyorlar. Yıllardır bu mücadelenin içinde olan insanlarsa petshoplarda hayvan satışının (şu anda katalogdan satış devam ediyor), hayvan üretiminin yasaklanması, yunus parklarının, hayvanat bahçelerinin kapatılması gibi sadece insanlık dışı diye tabir etmemiz gereken birtakım pratiklerin ortadan kalması arzusunun bir türlü neden yerine getirilmediğini anlayamıyorlar. Anlamıyorlar belki yanlış olur. Birileri para kazanmayı sürdürmek istediği için hayvanlara işkence etmenin yasal olmasını kabullenemiyorlar diyelim.

  • Türkiye’deki hayvan hakları külliyatı gelişiyor mu? Ne durumdayız?

Tabii on sene öncesiyle kıyaslanamayacak sayıda hayvan hakları mücadelesine hukuki, siyasi, tarihsel, felsefi, spiritüel açılardan yaklaşan, Türkçe yazılmış çalışmalar daha fazla. Daha fazla sayıda dergi, belli sayılarını hayvanlara ayırmaya başladı. Fakat maalesef çeşitli Avrupa ülkelerinde ya da ABD’de hayvan haklarıyla ilgili yazılan eserlerle kıyasladığımızda durum hiç iç açıcı değil.

Bunun temel nedeninin hayvan hakları mücadelesini ciddiye almayışımız olduğunu düşünüyorum. Hak mücadelelerini henüz bütünleşik bir bakış açısından değerlendirmiyoruz. Dolayısıyla hayvanlarla ilgili okuma yapmıyoruz. Satın almadığımız için yayın evleri de bu konularda eserleri yayınlamakta tereddüt ediyorlar. Örneğin şu anda yine Burak Özgüner anısına kurulan BurHak’ta Türkiye’nin ilk hayvan hakları kütüphanesini oluşturmaya çalışıyoruz ve eserlerin çoğu yabancı kaynaklardan oluşuyor. Fakat en azından eskiye göre bu konuda daha çok kitabın Türkçeye çevrildiğini söyleyebiliriz.

Hayvan Hakları şehir ve hayvan ayten alkan türk ceza kanunu