14 Ocak 2025 Salı
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

HDP’nin kapatılması Anayasal mecburiyettir

Anayasa düzenlemelerine rağmen HDP’nin bütün eylem söylem ve politikalarının tamamı bilhassa 'ülkenin bölünmez bütünlüğüne aykırı fiiller’inden, 'suç işlenmesini teşvik etmek' suçlarından ve bu Türk Anayasası emrinin aksine 'Türkiye’yi bölme' amaçlı terör eylemlerinden ibaret bulunmaktadır

HDP’nin kapatılması Anayasal mecburiyettir
A+ A-
MİRAÇ DEMİRBAŞ

Türk anayasası ve siyasi partiler kanunu buna zerrece izin vermediği halde PKK’nın HDP’sine alan açılması şeklindeki akıl almaz gafil bir siyaset milletin gözleri önünde ve yüksek yargı dahil hiçbir engelle karşılaşmadan yıllardır sürüp gitmekte ve partilerimizin ittifakla kol kanat germesi sayesinde PKK’nın partileri Türk milletinin ensesinde keyifle boza pişirmeye devam etmektedir. Bu bana göre, Türk devletinin yok sayılması, Türk milletinin egemenliğine itiraz ve Türk milletine hakaret eylemidir ve bunun faili de iktidar ve muhalefetiyle Meclis içi Türk siyaset topluluğudur!

Çünkü, HDP’nin tamamı suç teşkil eden eylem ve politikaları Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, siyasi partiler ve seçim yasaları ve yerleşik içtihad ışığında değerlendirildiğinde açık ve net olarak ortaya çıkmaktadır ki; HDP Türkiye’nin en büyük güvenlik ve savunma sorunudur ve HDP’nin kapatılması Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre öncelikli bir anayasal zorunluluktur. Ayrıca, PKK’nın HDP’si ile işbirliği yapmak, HDP ile ittifak eden CHP ve diğer partilere de kapatma davası açılması kâfi gelecek büyüklükte bir kanuni sebepler yığını da birikmiş bulunmaktadır.

Türkiye’nin 1980 sonrası dönemde iktidarı ve muhalefetiyle dışarıdan yönetilip yönlendirilen “siyaset” kurumlarıyla yönetiliyor olmasından ve bilhassa “Avrupa Birliği’ne uyum süreci, “Kürt Açılımı” süreci gibi adlarla anılan politikalar yüzünden ve Türkiye’ye düşmanlık pozisyonunu yüzlerce defa ispat etmiş bulunan bir Haçlı Avrupa’dan ısrarla talep edilerek alınan emir ve “direktifler”le ve Amerikan marka BOP yükümlülükleriyle ülke yönetmek şeklindeki utanç verici “tarz-ı siyaset”imiz sayesinde devlet cihazımızın bütün cıvatalarının gevşetilmiş olması ve dışarıdan üfürülen her türlü düşmanlıkların kolayca siyasi zemin bulabilmesine imkân veren kaygan ve tehlikeli bir eğik düzleme kondurulmuş olmamız nedeniyle Türkiye artık hiç gecikmeden aklını başına toplamalıdır. “Siyasette yasal çerçeve”yi önemseyip Anayasanın ve SPK hükümlerinin siyasetin şartlarını düzenleyen her türlü ihlali hallerinde yasaların gecikmeden işletilmesini idarenin ve yargının “zorunlu ve öncelikli” birinci işi konumuna yükseltilmesini sağlayacak acil yasal düzenlemeler yapmalıdır! Türkiye, öncelikle siyasi partiler ve seçim kanunlarını yeniden gözden geçirmek ve ANAP’ın “AB’ye uyum” sürecinde ve Amerikan yapımı FETÖ ihanet örgütünün devlete ortak edildiği yıllarda dışarıdan yönetilen malum “ajan siyaset” unsurları yararına siyasi partiler ve seçim kanunlarına sokuşturulmuş olan kanser dokuları kabilinden yıkıcı ve bölücü ek yasal düzenlemeleri bir bir ayıklayıp Türk seçim ve siyaset yasalarını esaslı bir dezenfektasyondan geçirmek zorundadır!

PKK SEÇİME SOKULUYOR

Cumhur İttifakı iktidarı PKK ve FETÖ terör örgütleriyle kararlı ve başarılı bir şekilde mücadele ederken -ki bu husus bizce de milletçe de takdir edilerek desteklenmektedir- PKK ve Fetullahçı ihanetin genel seçimlerde, kendilerine devletçe lütfetmiş olduğumuz bu “maske” partilerle donatılmış olmak ayrıcalığı sayesinde yeniden toparlanarak siyasi mevziilerini tahkim etmelerinin önünü kesmeden ve bu düşman terörün siyasal temsilcilerini hâlâ genel seçimlere sokup özellikle Güneydoğumuz halkını onların ölüm tehdidi altında seçim yapmaya mecbur etmenin akılla mantıkla bağdaşır bir yönü bulunmamaktadır!

Biz milletçe şunu iyi biliriz ki, PKK’nın HDP’sinin kapatılarak PKK’nın seçime sokulması şeklindeki ahmaklık siyasetimize son verdiğimiz gün PKK’nın iddia edilen oy oranı sadece sıfır olacak ve bu bölücü terörün hiçbir hükmü ve temsil iddiası kalmayacaktır!

Ayrıca, Türk devleti milletiyle, ordusuyla, polisi ve korucusuyla seferber olup Avro Amerikan destekli vatan haini PKK ve FETÖ yılan sürüleriyle canla başla mücadele ederken başta ana muhalefet ve Millet İttifakı adlı dışarıdan kumandalı siyaset cephesinde, STK, medya ve akademik alemde yığınla insanın “parti kapatmak çözüm değil”(!) gibi ikiyüzlü bir dille hâlâ alenen PKK’nın HDP’sinin kapatılmasına muhalefet etmelerinin katlanılabilecek bir tarafı bulunmamaktadır ve HDP’nin varlığı Türkiye için birinci dereceden bir güvenlik ve savunma sorunu haline gelmiş bulunmaktadır.

KAPATMA GEREKÇELERİ

HDP’ye karşı kapatılma talebiyle dava açılmasının ve “HDP’nin kapatılması”nın neden bir yasal zorunluluk olduğunu biraz daha açarak bu hukuksal gerçeği Anayasamız ve Siyasi Partiler Kanunu (SPK) hükümleri üzerinden özetleyelim:

T.C. Anayasası ve SPK’ya göre siyasi partilerin Tüzükleri, Programları ile “eylem ve politikaları” hakkındaki kesin yasal sınırlar şu şekilde çizilmiştir:

1) Anayasanın 4. maddesi hükmüne göre; “Siyasi partiler Türk devletinin Cumhuriyet olan şekline, Türkçe olan ‘dil’ine, bayrağına,. “Milli Marşı’na ve başkentine dair hükümleri değiştirme amacı güdemezler” ve bu yöndeki politikaları kesin Anayasa ihlalidir! Bu temel hükme rağmen HDP’nin bilhassa Türkçe ve başkent konusundaki muhalif eylemlerinin yüzlercesine bu millet tanıktır! Ki “Sivil Anayasa” komisyonundaki talepleri dahi bunu ispata kafi gelmektedir!

2) T.C.Anayasası’nın 68. maddesine göre siyasi partiler bütün eylem ve politikalarını Anayasa ve Kanun hükümleri çerçevesinde yürütmek mecburiyetindedirler! 69/4. madde emrine göre 68. madde dördüncü fıkrasında sayılan yasak faaliyetleri tespit edilen partiler hakkında temelli kapatma kararı verilir! Yani, T.C. Anayasası partilere Türkiye’nin bütünlüğüne aykırı faaliyetleri yasaklamıştır.

Millet egemenliğine devletin bağımsızlığına ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı siyasi çalışmalara izin yoktur. Kanun ve Anayasa suç işlemeyi teşvik etmeyi kesin olarak yasaklamıştır! Bu kabil siyasi faaliyetlerin odağı haline gelmesi durumunda o partinin kapatılmasına karar verilmesi ve TC. Anayasası tarafından Anayasa Mahkemesi’ne verilmiş olan bir görevdir.

Burada Anayasa Mahkemesi’nin takdirine bırakılmış olan husus sadece partinin bu yasak faaliyetlerin odağı olup olmadığını belirlemekten ibaret olup –odak olduğunun tespiti halinde- kapatılması kararı mecburidir! Bu kesin Anayasa düzenlemelerine rağmen HDP’nin bütün eylem söylem ve politikalarının tamamı bilhassa “ülkenin bölünmez bütünlüğüne aykırı fiiller” inden, “suç işlenmesini teşvik etmek” suçlarından ve bu Türk Anayasası emrinin aksine “Türkiye’yi bölme” amaçlı terör eylemlerinden ibaret bulunmaktadır! HDP binlerce defa bu suçları planlayarak, yöneterek ve eşgenel başkanlarınca ve genel merkez ve Meclis grubu organlarınca PKK terör örgütünün alenen sözcülüğünü yaparak bu suçları sürekli olarak işlemek suretiyle tartışmasız bir kesinlikle bu kapatma suçlarının “odak” mevkii konumunda olduğu sabittir ve bu nedenle de HDP Türk Anayasası’nın 69/4. madde hükmü gereğince kapatılmayı yıllardır hak etmiş bir partidir!

3) Siyasi Partiler Kanunu’nun 84. maddesine göre siyasi partiler, Türk milletine ait olan egemenliğin belli bir kişiye ve zümreye (örgüte) bırakılması amacı güdemezler.

4) SPK/ 86. maddesi hükmüne göre, siyasi partilerin Türkiye’nin tüzel kişiliği ortadan kaldırmak ve münhasıran Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkili olduğu hususlara diğer milletlerarası kuruluşların ve tüzel kişilerin karışmasını sağlamak amacını gütmelerine izin yoktur! Ama buna rağmen HDP, Diyarbakır’ı AB ve ABD’nin siyasi ve diplomatik yetkilileriyle müzakereler ve ortak toplantılar merkezine çevirmiştir ve HDP bu yabancı devlet yetkililerinden Türkiye’nin iç işlerine karışmalarını talep etmeyi en bariz siyasi eylemler haline getirmiş bulunmaktadır.

- DEVAM EDECEK -
Son Dakika Haberleri