03 Aralık 2024 Salı
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Hem Ukrayna’nın hem de Filistin’in yanında durulmaz’

Rusya uzmanları Filistin meselesinde Türkiye’nin önerilerini değerlendirdi. Türkiye’nin önerdiği garantörlüğün etkili olabileceğini belirten uzmanlar, Astana sürecine atıfta bulundu. Fakat Türkiye’nin dış politikada çelişkiler yaşadığının da altını çizdiler

‘Hem Ukrayna’nın hem de Filistin’in yanında durulmaz’

Filistin sorununa çözüm için somut adım hala atılmış değil. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın garantörlük açıklamaları ve mevkidaşı Sergey Lavrov’un bu konuda olumlu yorum yapması bölgesel bir platformun oluşabileceği fikrini tartışmaya açtı.

Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Dr. Mehmet Perinçek, Rus siyaset bilimci Leonid Savin ve Suriye asıllı Rus gazeteci Abbas Cuma son süreci Aydınlık’a değerlendirdi. Uzmanlar, Türkiye, Rusya ve İran’ın bir araya gelerek bu soruna çözüm üretebileceğini vurgularken, Türkiye’nin Ukrayna ve Suriye’deki politikalarında değişimin bu süreci hızlandıracağını belirtti.

‘Hem Ukrayna’nın hem de Filistin’in yanında durulmaz’ - Resim : 1

‘FİLİSTİN AYNI ZAMANDA AVRASYA’NIN CEPHESİDİR’

HAMAS yöneticilerinin Moskova’yı ziyaret etmesinin oldukça önemli olduğunu belirten Mehmet Perinçek, HAMAS’ın ve Filistin direnişinin İsrail’e karşı mücadelesinin sadece Filistin çıkarına değil tüm Avrasya ülkelerinin çıkarına olduğunu söyledi. Perinçek, bu yorumunu şu şekilde açıkladı: “Çünkü dünyada şu an tek bir kamplaşma var. O kamplaşmanın bir tarafında İsrail ve içinde bulunduğu Atlantik cephesi, diğer tarafında da Avrasya ülkeleri yer alıyor. Dolayısıyla Atlantik cephesininin farklı farklı bölgelerde başarısızlığa uğraması Avrasya ülkelerini kendi milli menfaatlerini yakından ilgilendiren konularda daha rahat nefes alması anlamına gelecektir.”

‘Hem Ukrayna’nın hem de Filistin’in yanında durulmaz’ - Resim : 2
Mehmet Perinçek

‘RUSYA MESELEDE TARAF OLDUĞUNU GÖSTERDİ’

Rusya noktasından bakıldığında bu meselenin daha da önem taşıdığını vurgulayan Perinçek, “Çünkü HAMAS, kolektif Batı’ya karşı yeni bir cephe açtı. Bu da Rusya açısından Ukrayna cephesinin yanında ikinci bir cephe anlamına geliyor. Bu Rusya’ya önemli kazançlar sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.

Perinçek, tam tersinden düşünüldüğünde Filistin cephesindeki bir başarısızlığın Rusya’yı Ukrayna cephesi de zora sokacağını söyledi. Bu bakımdan HAMAS yöneticilerinin Moskova’da ağırlanmasının beklenen bir durum olduğunu vurgulayan Perinçek, “Rusya’nın çıkarlarıyla Filistin’in çıkarları örtüşmektedir. Bütün Batı’nın HAMAS’ı terörist ilan ettiği bir dönemde resmi olarak Moskova’nın HAMAS’ı kabul etmesi bu meselede Rusya’nın taraf olduğunu da göstermiş oldu.” değerlendirmesinde bulundu.

‘ANKARA VE MOSKOVA’NIN ÇIKARLARI ÖRTÜŞMEKTEDİR’

Perinçek, Türkiye ile Rusya’nın çıkarlarının bütün bölge meselelerinde tam anlamıyla örtüşmekte olduğunun altınız çizdi. Çünkü iki ülkenin de nesnel olarak Batı saldırganlığından zarar gördüğünü belirten Perinçek şu şekilde konuştu:

“Dolayısıyla bütün bu bölgelerde İsrail, Amerika (Batı) saldırganlığına karşı ortak hareket etmek Rusya ve Türkiye açısından önemli. Atlantik cephesi kendisine müttefikler aramakta. Amerika yanına İsrail’i almakta, Avrupa ülkelerini yanlarına çekmeye çalışmakta. Böyle bir durumda onlar bir cephe oluştururken Türkiye ve Rusya’nın güçlerini birleştirmemesi çok yanlış olur. Çünkü ne Rusya ne de Türkiye tek başına bu saldırganlığı önleyebilir. Yapılan açıklamalar ve Filistin meselesine bakış açısında oldukça örtüşen noktalar var. İki ülke de 1967 sınırları çerçevesinde bir Filistin Devleti’nin kurulmasını ve resmen tanınmasını ileri sürmüştür. Buna Çin’i ve İran’ı da eklemek gerekir.”

‘HÜKÜMET DERS ALMALI’

Perinçek Türkiye’nin aldığı tutuma eleştiri getirdi. Gazze’deki olayların başlamasıyla birlikte cepheleşmenin berrak bir şekilde ortaya çıktığını belirten Perinçek, “Türk hükümetinin seçimlerden sonra diğer NATO üyesi ülkelerden daha fazla NATO’culuk yaptığı ve ekonomisini Batı’ya bağladığı bir dönemde bütün müttefik gördüğü ülkelerin hepsi İsrail saldırganlığını istisnasız biçimde desteklemiştir. Desteklemekle kalmayıp ülkelerinde Filistin için eylem yapılmasını yasaklamışlardır. İşte böyle bir ortamda bu, Türk hükümetine ders olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Avrupa Konseyi Başkan Yardımcısı’nın Türkiye’ye “tarafınızı seçin” çağrısını hatırlatan Perinçek, “Ya Çin’in, Rusya’nın, HAMAS’ın yanındasınız ya da Batı’nın yanındasınızdır demiştir. Türkiye burada tabii ki İsrail dostu İsrail destekçisi Batı’nın yanında yer almadığını ve hem kendi hem de Filistin ve bölge halklarının çıkarına, Avrasya’dan taraf olduğunu açıklamalıdır.” şeklinde konuştu.

‘YANIT GÜÇLE VERİLEBİLİR’

Garantörlük meselesine de değinen Perinçek, “Tabii bunun ön hazırlıkları vs. yapılabilir ama esas olarak cephedeki dengeyi değiştirecek adımların atılması gerekmektedir.” dedi. İsrail saldırganlığının ne uluslararası hukuk ne de Birleşmiş Milletler kararı tanıdığını belirten Perinçek, “Tamamen bir eşkıyalık yaparak, zor gücüyle Filistin’i teslim almaya çalışmaktadırlar. İsrail’in bu saldırgan tavrını ancak güç ile engelleyebilirsiniz. Bu anlamda Türkiye ve Rusya’nın çeşitli adımları atması gerekir. Burada en önemli nokta İsrail’in Suriye’deki planlarını bozmaktır. Türkiye hemen Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’la yan yana gelerek Rusya ve İran’la birlikte el ele vererek hem Fırat’ın doğusundaki terörü (PKK/YPG) hem de İdlib’de yobaz terör örgütlerini temizlemelidir.” yorumunu yaptı.

Bunun İsrail’e vurulacak en büyük darbelerden biri olacağının altını çizen Perinçek, “Doğu Akdeniz’de bir işbirliği platformu oluşturmalıdır. Hem KKTC hem de Kırım konusunda atılacak ortak adımlar (Türkiye’nin Kırım’ı Rusya toprağı olarak, Rusya’nın da KKTC’yi tanıması) Doğu Akdeniz’de İsrail’in saldırganlığını dizginler. Güç güçle engellenir, laf ile değil.” şeklinde konuştu.

‘HAMAS FİLİSTİN’İN İRADESİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR’

‘Hem Ukrayna’nın hem de Filistin’in yanında durulmaz’ - Resim : 3
Leonid Savin

Siyaset bilimci Leonid Savin de HAMAS’ı Filistin halkının bir parçası ve demokratik olarak seçilmiş bir yapı olarak tanımladı. Rusya’nın hiçbir zaman HAMAS’ı terör örgütü olarak tanımlamadığını belirten Rus siyaset bilimci, “Aynı şey Lübnan’da önemli bir aktör olan ve Filistin’in kuzeyinin özgürleştirilmesi için faaliyet gösteren Hizbullah için de geçerlidir.” dedi.

Savin, Moskova’da Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov’la HAMAS temsilcilerinin yaptığı toplantının verimli geçtiğini vurguladı. Savin, Musa Ebu Marzuk başkanlığındaki HAMAS heyetinin Rusya’nın resmi tutumu ve diplomatik çabaları için minnettarlığını ifade ettiğini belirtti.

Rus siyaset bilimci Moskova’nın Filistin devletinin kurulmasını desteklediğini ve mevcut çatışmayı Batılı güçlerin (çoğunlukla ABD) bölgeye müdahalesinin bir sonucu olarak gördüğünü hatırlattı. El-Fetih ile gerginlikler ve İsrail tarafından etki girişimleri olduğunu vurgulayan Savin, “Ancak yine de HAMAS Filistin Direnişinin güçlü iradesini ortaya koymaktadır.” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE SORUMLULUK ALIRSA ALKIŞLAR DESTEKLERİZ’

Türkiye’nin garantörlük açıklamasına da değinen Savin, “Bence garantör ülke oradaki şiddeti durdurmak için sorumluluk almalı. Eğer Türkiye bunu yaparsa, böyle bir eylemi alkışlarız. Eğer Ankara Moskova’yı devreye sokmak isterse Rusya’nın bir şekilde yardımcı olabileceğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Birçok ülkenin ortak bir girişim yürütebileceğini düşündüğünü belirten Rus siyaset bilimci, “Yakın zamanda BM’de yapılan oylama, ulusların çoğunluğunun Filistin’i desteklediğini ve İsrail’i insan hakları ihlalcisi ve savaş suçlarının baş aktörü olarak gördüğünü göstermiştir.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin bölge ülkeleriyle konferans toplama girişimlerini de değerlendiren Savin, İran’ın bu sürece dahil edilmesi iyi bir fikir olur. Ayrıca Katar, Suudi Arabistan, Ürdün (çünkü Ürdün Kralı El Aksa’nın anahtarlarının resmi bekçisi), Mısır (çünkü Gazze Şeridi ile komşu), Suriye ve Lübnan.” değerlendirmesinde bulundu.

‘TÜRKİYE’DE HALA ABD ÜSLERİ VAR’

Meselenin Filistin’den çok daha büyük olduğunu belirten Savin, “Bu tarihin doğru tarafıyla ilgili. İsrail ve ABD kötülüğü seçti.” dedi.

Ancak Türkiye’de hala Amerikan askerleri ve askeri üslerinin konuşlandırılmış durumda olduğunu vurgulayan Rus siyaset bilimci, “Ayrıca Ankara, Rusya’nın operasyonundan önce Ukrayna’nın güneydoğusunda İsrail ile aynı şeyi yapan Ukraynalı Nazilere de destek veriyor. 2014 yılından itibaren Ukraynalı yetkililer savaş suçları işledi ve Rus halkına soykırım uyguladı, ancak çoğu ülke gözlerini kapadı ve Batı’nın ‘Rus saldırısı’ hakkındaki söylemlerini takip etti. Dolayısıyla Ankara’nın bu karmaşık alanda daha fazla şey yapması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

‘KARARI SURİYE VERİR’

Savin, Filistin’de cephenin genişleme ihtimalini de değerlendirdi. Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığının, uzay-hava kuvvetleri, bazı bölgelerde devriye ve insani yardımla sınırlı olduğunu belirten Rus siyaset bilimci, “Aslında İsrail yıllar önce Suriye’ye hava saldırıları düzenlemiştir. Bu bir sorundur. Ancak Lübnan’ın güvenliği ile bağlantılıdır çünkü hava savunma sistemi yoktur (oradaki ordu sınırlamalar getirmiştir). Öte yandan Golan tepesi İsrail tarafından işgal edildi ve bu sorunun da çözülmesi gerekiyor. Ancak Suriye’nin herhangi bir eylemi oradaki egemen güce ve Beşar Esad’ın kararına bağlıdır.” şeklinde konuştu.

‘İSRAİL HAMAS’IN ZİYARETİNDEN MUTSUZ’

‘Hem Ukrayna’nın hem de Filistin’in yanında durulmaz’ - Resim : 4
Abbas Cuma

Suriye asıllı Rus gazeteci Abbas Cuma da HAMAS’ın, çatışmanın tüm taraflarıyla diyalog yürütebilen bir dünya gücü olarak Rusya’ya saygı duyduğunu belirtti. Sovyetler Birliği’nin geleneksel olarak ezilen Arap devletlerinin yanında yer aldığını hatırlatan Cuma, “Moskova adalet ve uluslararası hukuk temelinde hareket etmektedir. Filistinliler ve İsrailliler arasındaki mevcut çatışmada da Rusya aynı şekilde hareket etmektedir.”

İsrail’in HAMAS’ın Moskova’yı ziyaret etmesinden son derece mutsuz olduğunu söyleyen Cuma, “Ancak bu Rusya’nın HAMAS’ı desteklediği anlamına gelmiyor. Rusya’nın Filistinlilerin temel haklarını tanıdığı ve HAMAS’ın demokratik yollarla seçildiği ve Filistin nüfusunun büyük bir bölümünün bakış açısını ifade ettiği anlamına geliyor. Bu açıdan bakıldığında Rusya kesinlikle HAMAS’ı ciddiye almaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

‘ŞAM KİLİT BİR AKTÖR’

Rusya ve Türkiye’nin bu konuda birlikte inisiyatif alabileceğini vurgulayan Cuma, “Özellikle de ülkelerimiz Suriye’de birlikte çalışma deneyimine sahipken Sayın Fidan tarafından dile getirilen Türkiye’nin girişimi bize mantıklı geliyor.” ifadelerini kullandı.

Ancak her şeyin verimli bir şekilde işlemesi için Türk hükümetinin diğer açıklamalarında daha tutarlı olması gerektiğini belirten Cuma, “Aynı anda hem Filistin’in hem de Ukrayna’nın yanında olamazsınız. Hem Filistin’in yanında olup hem de Suriye liderine karşı olamazsınız. Ankara direnişin bir parçası haline gelmelidir. Ve Şam kilit bir aktördür. Ankara bu politikayı her yönden izlerse Rusya da elbette ittifaka katılacak ve Suriye’de yaptığımız gibi bölgedeki durumu sakinleştirebileceğiz.” şeklinde konuştu.

‘ULUSLARARASI FORMAT İRAN’I DA İÇERMELİDİR’

İran’ın bu çatışmada ana aktörlerden biri olduğunu söyleyen Cuma, “Filistin’in özgürleşmesi için en çok çaba sarf eden İran’dır. Buna finansman, silah ve direnişçilerin eğitimi de dâhildir. Ve herhangi bir uluslararası format İran de içermelidir. Direnişçilerle en güçlü bağlara sahip olan İran’dır çünkü direnişe Tahran liderlik etmektedir. İran’ın her türlü olumlu girişimi destekleyeceğini düşünüyorum. Tekrar ediyorum, bu durum Rusya, Türkiye ve İran’ın garantör olduğu Suriye’de (Astana süreci) yaşandı. Son olarak Suriye’nin bu savaşa tam teşekküllü bir aktör olarak katılabileceğini düşünmediğini aktaran Cuma, “Eğer savaşın genişlemesinden İsrail’in Suriye topraklarına saldırmasını kastediyorsak, bu zaten oluyor. Şam ve Halep havaalanları 7 Ekim’den beri kapalı. Rusya buna müdahale etmiyor. Moskova en başından beri Suriye’de başka devletlerle savaşmak için değil terörle mücadele etmek için bulunduğunu açıkça ifade etti.” yorumunu yaptı.

Filistin İsrail Ukrayna Rusya Recep Tayyip Erdoğan