Hep önde hep fedai: Vicdan kalesi insanlık abidesi

Vatan Partisi yöneticisi, Görev Vakfı kurucusu ve Mütevelli Heyeti Üyesi Turhan Özlü geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Ömrünü Türk Devrimi’ne adayıp Vatan Partisi saflarında mücadele eden Özlü, dün son yolculuğuna uğurlandı. Birlikte görev yaptığı arkadaşları, yakınları Turhan Özlü’yü, “Dava adamı, olmazları olduran devrimci, partisinin her görevine koşan işçisi.” diyerek anlattı.

‘BİR İŞÇİ GİBİYDİ’

Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Ferit İlsever:

“Çok değerli bir arkadaşımızdı. Bütün hayatı ABD emperyalizmine karşı mücadele içinde geçti. Bunu öncü parti, örgütlü mücadele ve disiplinli anlayışla yürüttü. Turhan Özlü’nün en önemli karakteri buydu. İşçi sınıfına çok güvenirdi. Onun öncülüğünde Milli Demokratik Devrim’e inanıyordu. Hayatı boyunca bir işçi adeta bir amele gibi bu mücadelemizde yer aldı.

"Ulusal Kanal, Aydınlık Gazetesi ve partimizin bulunduğu binanın yapımında büyük emekleri geçti. Adeta taş taş üstüne koyarak bugünkü binamızı yaptı. Ayrıca Ulusal Kanal’da ve partimizde kurucu ve önder olarak en ön saflarda yer aldı. Kendisiyle daha 2 gün önce konuştum. Çok ciddi sağlık sorunları olmasına rağmen hep Türkiye ve dünyanın yarınını konuşurduk.

Partimiz ve Milli Hükûmet için uzun uzun konuştuk. Türkiye’mizin, ABD emperyalizmine karşı büyük zaferin eşiğinde olduğu bu koşullarda milletimiz ve partimiz için büyük bir kayıp. Bize emanet ettiği örgütlü ve partili mücadele anlayışını sonsuza kadar sürdüreceğimize söz veriyoruz.”

‘DEĞERLENDİRMELERİ TARİHE BIRAKILMIŞ BELGE’

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Korkmazcan:

“Aziz dostum Turhan Özlü’yü kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Kendisini son yıllarda tanımama rağmen kişiliğindeki sahicilik bende derin bir dostluk izi yaratmıştır. Son günlere kadar paylaştığı siyasi değerlendirmelerin her biri tarihe bırakılmış önemli belgelerdir. Anılarımızı özlemle yaşayacağız. Merhuma Allah’tan rahmet niyaz eder, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilerim.”

‘OLMAZLARI OLDURURDU’

Vatan Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Nusret Senem:

“Mücadele ve dava arkadaşımızın kaybı hepimizi çok üzdü. Ulusal Kanal’ın kuruluşundan itibaren en büyük emeği verenlerinden başında gelen isim diyebiliriz. O binanın inşasında da çok büyük emekleri oldu. Ulusal Kanal’ın bir lisans mücadelesi dönemi vardır. O dönem kendisiyle omuz omuza birlikte çalıştık. Turhan Özlü, Ferit İlsever, Yalçın Büyükdağlı, Mehmet Sabuncu bu arkadaşlar Ulusal Kanal’ın bugünlere gelmesinin kahramanlarıdır. Onlar bu mücadelenin büyük erleridir. Ben de o işin hukuk mücadelesinde bir kenarından tutmuştum.

"Turhan Özlü, olmazları olduran bir insandı. Çok geniş bir dost çevresi vardır. Onun Ulusal Kanal için fedakarlık isteyip de fedakarlıkta bulunmayan insan yoktur. Büyük bir devrimci önder olarak hafızamızda yaşayacak. 68 kuşağının da önemli isimlerinden birisidir. İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulundaki devrimcilerin önderlerinden birisidir. Partimizin unutulmazlarındandır kendisi.

"Turhan Özlü ile Ergenekon davasında beraber sanıktık. Orada da büyük bir dik duruş sergiledi. Cezaevinde boş durmadı. Güzel bir eser yazdı Y-CHP diye. Herkese özellikle CHP’lilere bu kitabı okumalarını öneririm. Özlü’nün hayatında mal, mülk yoktur, geri adım atmak yoktur.”

‘BAYRAĞINI DİK TUTACAĞIZ’

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ethem Sancak:

“Sözün bittiği yerdeyiz. Çok güzel bir devrimciyi kaybettik. Kendisini devrime adamış muazzam bir kişiydi. 50 yıldır yol arkadaşlığı yapıyorduk. Bizi öksüz bıraktı. Yerini dolduracağız, bayrağını dik tutacağız, ruhunu şad edeceğiz.”

‘DOĞRULARIN SAVUNUCUSU’

Vatan Partisi İşçi Sendika Bürosu Başkanı Hüseyin Karanlık:

“Turhan Özlü 55 yıllık yakın arkadaşımdır. Çapa Yüksek Öğretmen Okulunda, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde birlikte okuduk. Çapa ve Fen Fakültesi Dev-Genç’te omuz omuza mücadele ettik. Turhan Özlü olağanüstü alçak gönüllüydü ama mücadelenin ortaya çıkardığı kritik anlarda bir yanardağ gibi patlar ve devrimci otoriteyi kabul ettirirdi. 1970’lerin başında devrimci saflarda, Sovyetler Birliğinde kapitalizmi getiren revizyonizme karşı tavır almada ve devrimci saflardaki maceracılıkla kitle çizgisi arasındaki ayrışma ve mücadelede anında doğru tutumlar almıştır. Hem de en yakın arkadaşları başka saflardayken.”

‘BİZE ÖRNEK OLDU’

“Çok yakın arkadaşlarından İbrahim Kaypakkaya’nın maceracı ve yıkıcı çizgisine tavır almakta tereddüt etmedi. Yine 69-70’lerde Dev-Genç’in maceracı çizgisinden kendisini ve yakın arkadaşlarını kurtaran bir tavır içinde olmuştur. Vatan Partisi içindeki doğru ve yanlış çizgi arasındaki mücadelelerde de hep doğruların savunucusu olmuştur.

"İstanbul Gazi Mahallesi olaylarında büyük bir kitle hareketi içinde kritik anlarda ortaya kendisini atıp on binlerin yürüdüğü heyecanlı ve öfkeli bir cenaze yürüyüşünde provokatörleri, halkın desteğini yanına alarak önlemiştir. Kritik mücadelelerde ve büyük problemlerde başarıya odaklı davranışlarıyla bize örnek olmuştur. Bize bıraktığı bu hazineyle çok daha ileri noktalara cesaretle gideceğimize eminiz.”

‘DURMAK YORULMAK NEDİR BİLMEZDİ’

Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Doç. Dr. Mehmet Perinçek:

“Partide uzun yıllar en yakın çalıştığım büyüklerimizdendi. En güzel, en çetin günlerde hep başımızdaydı. 1998 partiye MİT operasyonu, 2000 Öncü Gençlik’e operasyon, üniversite kavgaları, 1 Mayıs kavgaları, kitle eylemleri, Samsun-Ankara yürüyüşleri, 2003 30 Ağustos Kızıl Elma Mitingi, genel ve yerel bütün seçimler, Ergenekon operasyonu, Türkiye ve partiye dair ne varsa o hep en öndeydi. Beraber gözaltına alındık, beraber tutuklandık, beraber yargılandık. İnsan iradesinin bilinçle hayata müdahale edebileceği bir sınır vardır, onda o sınır yoktu.

"Hep iyimserdi, hep müdahaleciydi. Gerçek bir öğretmendi, ayrıca meslekten de öğretmendi, gençlerin abisiydi. Partiden herkes çıkardı, o kalırdı. Koridorda yakaladığının karşısına geçer, partiden çıkmış olanı tekrar arar, ‘telefon rehberlerinizi tekrar gözden geçirin, herkesi tekrar arayın, oy istenecekse oy isteyin, para bulunması gerekirse para isteyin, eylem varsa eyleme katılmasını isteyin’ derdi. Durmak yorulmak nedir bilmezdi.”

‘HEP ÖNDEYDİ, FEDAİYDİ’

“Turhan Özlü, 1000 en has devrimci gücündeydi. Bilinciyle, iradesiyle, enerjisiyle… Hep kafasında bir şeyler vardı, eğer fiziksel olarak bir şey yapmıyorsa, o zaman mutlaka plan yapıyor, bir şeyler düşünüyor olurdu. Cesurdu, gözünü hiçbir şeyden sakınmazdı. Hep öndeydi, hep fedaiydi. Ülkesini, toplumu kendinden, bireyden önde tutardı ama insan ilişkilerine çok önem verirdi, devrimciliğin sonuç olarak insan için olduğundan hareket ederdi. Turan Özlü çok büyük adamdı. Hepimize örnek olsun.”

‘ONUN GİBİ OLMALIYIZ’

Vatan Partisi Eğitim Bürosu Başkanı Osman Bilge Kuruca:

“Arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunu gösteren bir partiliydi. Kararlılık ve iyimserliği birleştirerek en zorlu görevlerin üstesinden gelirdi. 12 Eylül döneminde ve 90’lı yıllarda il başkanlığı yaptığı dönemde mücadelenin başındayken iyimserliğini hiçbir zaman kaybetmedi. Hayatına bakınca bir önderlik tipinin ne kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki zorlu görevlerin ve büyük fırsatların olduğu dönemde Turhan Özlü tipinin, bu önderlik tipinin üzerinde durulması gerekir. Turhan Özlü’den gelen çağrı şudur. İşte biz onun gibi parti önderleri olmalıyız. Turhan Özlü bu yaşamıyla öğretmenliğe devam ediyor.”

‘YÜRÜDÜĞÜMÜZ YOLU AYDINLATTI’

Ulusal Kanal Yönetmeni Esra Babacan:

“Kaybımız çok büyük. Kendisiyle uzun yıllar Ulusal Kanal’da çalışma fırsatı bulabildiğim için çok şanslıyım. Onu tanıdığımda 22 yaşındaydım. Yürüdüğüm yolu aylınlatan ender insanlardan biri. Kendisini çok seviyorum. Her zaman kalbimde var olacak. Huzur içinde uyu. Mücadelen bize emanet.”

‘VATAN PARTİSİ SAĞ OLSUN’

Turhan Özlü’nün kardeşi Yaşar Özlü:

“Beni partili yapan, mücadele içinde nefer yapan ağabeyimdi. Her şeyini partiye ve Türkiye halkına, antiemperyalist mücadeleye verdi. Ölmeden bir gün önce Ümraniye ilçesinde çalışmadaydı ki hastanede doktorlar vücudunun iflas ettiğini söylemişti. Vatan Partisi sağ olsun, dostları sağ olsun.”

‘HER GÖREVE KOŞARDI’

Görev Vakfı Yöneticisi Daşar Karadağ:

“Turhan Özlü arkadaşımızı 46 yıldan beri tanıyorum. Partimizin bütün çalışmalarında yer alan çok önemli bir arkadaşımızdı. Her göreve koşan bir arkadaştı. Ayakta öldü. Ölene kadar bütün arkadaşlarımızdan bunu bekliyorum. Turhan gibi davranalım, Turhan gibi olalım. Turhan Özlü demek parti demektir. Partili mücadelenin simgesiydi.”

‘YUNUS GELENEĞİNDEN’

Turhan Özlü’nün arkadaşı Süleyman Kılıç:

“Turhan Özlü ağabey 40 yıllık bir dostumdu. Büyük bir dava adamını kaybettik. Örnek, devrimci, kendisini davaya adayan birisiydi. Yunus geleneğinden geliyordu. Partisine, ocağına doğru odun taşırdı. Hiçbir zaman savrulduğunu görmedim. Makam ve mevki peşinde değildi. İstanbul il yönetim kurulu oluşacak. Kalktım Turhan Özlü’yü önerdiğimde herkes şaşırmıştı. Partinin en üst düzeyinde görev alan birisini nasıl il yönetimine öneririz diye tedirginlik oluşmuştu. Teklif edildiğinde ‘Olur, bu parti görevidir.’ demişti. Bütün toplantılara zamanında gelir, eylemlerde en başta yer alır. Müthiş özverili bir yoldaşımızdı. Onun kitabında bencillik yoktu. Ne mutlu ki Turhan Özlü gibi bir yoldaşımız var. Özlü’nün hedeflediği dava sonsuza kadar yaşayacak. Bayrağı biz devralıyoruz.”

‘HER DEĞERİ ÖLÇEBİLEN TERAZİSİ VARDI’

Eski Ulusal Kanal çalışanı, akademisyen Kiraz Perinçek Karavit:

“Turhan ağabeyi 2000-2006 yılları arasında Ulusal Kanal’da çalışırken yakından tanıma fırsatı buldum. İçinde her değeri ölçebilen acayip bir terazisi vardı, her şeyin ölçüsünü yer ve zamana göre nanometrik tartan bir terazi… İyi veya kötü durum, dost veya düşman güçler, yerli veya yersiz zaman, doğru veya yanlış konum gibi bu terazinin işaret ettiği nerede, ne zaman, kiminle, nasıl konumlanacağımıza dair önceden tartılmış, ölçülmüş, biçilmiş son derece hassas kerterizlerin verdiği güven duygusunun pahası ancak onun terazisiyle ölçülebilir.”

‘AŞILMAZ DAĞLARI AŞTIK’

Ulusal Kanal Haber Müdürü Ufuk Akkaya: “Turhan Özlü, öyle bir irade ki, Rauf Denktaş 4. kattaki Ulusal Kanal stüdyosuna çıkamadığı için tarihi yapıya zarar vermeden asansör yaptırdı. ‘Ne var bunda?’ diyenler olabilir. Ana vatanda herkes KKTC’nin sesini kısarken Kıbrıs davasının yanında yalnızca Ulusal Kanal vardı. Denktaş hem Kıbrıs davasının kahramanı hem de Ermeni soykırım yalanına karşı destansı bir mücadele veren Talat Paşa Komitesi’nin başkanıydı. O asansör yapıldı ve rahmetli Denktaş canlı yayına çıkabildi. Mesele asansör değil, emperyalizme karşı mücadeleydi. Ulusal Kanal’daki Genel Müdürlüğü ve Genel Yayın Yönetmeliği döneminde aşılmaz dağları aştık. Bizim olmaz denileni olduran irademiz, şefkatli ağabeyimizdi. Turhan ağabeyden çalışkanlığı ve fedakarlığı öğrendik.”