Hepimizin Sendikası’ndan MEB’e çağrı: Tarikat protokollerini iptal edin
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu içerisinde yer alan Hepimizin Sendikası Grubu, bir bildiri yayımlayarak Milli Eğitim Bakanlığı’nı, cemaat-tarikat uzantılı vakıf ve derneklerle yaptıkları işbirliği protokollerini iptal etmeye çağırdı
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in MEB'in cemaat-tarikat uzantılı vakıf ve derneklerle değerler eğitimi kapsamında yaptıkları işbirliğini açıklaması sonrası tepkiler devam ediyor. Konuya ilişkin Hepimizin Sendikası Grubu da bir açıklama yayınladı. Bildiride, “Sayın Bakan'ın bu açıklamaları anayasaya, yasaya, tevhid-i tedrisata, Milli Eğitim Temel Kanunu'na, yargı kararlarına aykırı olduğu gibi sosyal gerçeklere de uygun değildir. Cemaat veya tarikatlar anayasal sistem içinde olmayan, gayrimeşru, yasadışı, çağdışı örgütlenmelerdir. Arkada kalan dönemde bu iş birliği protokollerine yönelik Danıştay'ın kararları vardır. Danıştay kararı kısaca, ‘MEB, kendi asli görevini başka kurumlara devredemez’ demektedir” denildi. Bildiride şu satırlara yer verildi:
TÜRKİYE’YE YAKIŞMIYOR
“Hepimizin Sendikası Grubu olarak terör örgütlerine onların uzantılarına da cemaat ve tarikatlara onların uzantılarına da karşıyız. MEB, adındaki ‘Milli’ kelimesine uygun hareket etmelidir. Danıştay'ın ilgili protokollere yönelik kararını da Öğrenci Andı'na yönelik kararını da uygulamalıdır. Değerler eğitimi MEB'in görevidir ve bunu öğretim programlarına örtük olarak yerleştirerek, fiili olarak MEB'de görevli öğretmenler eliyle verilmelidir. MEB'in kaynakları iş birliği protokolü adı altında cemaatlere akıtılmak yerine yeni okul yapımlarına ayrılmalıdır.
“Yaşadığımız yüzyıla siyasi iktidar Türkiye Yüzyılı diyor, Türkiye Yüzyılında ikili eğitim uygulamaları devam ediyor. Okullarımızın fiziki imkânları Türkiye'ye yakışmıyor. Deprem bölgesinde okulların bir an önce yapılması gerekiyor. Tüm öğrencilerimizin milli, kamusal, laik, bilimsel eğitim hakkının güvence altına alınması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanı, tüm bunları bir kenara bırakıp cemaatlere para akıtmaya devam edeceğini söylüyor. Milli Eğitim Bakanı'nı cemaat ve tarikat uzantılı tüm yapılarla olan iş birliklerini iptal etmeye, ve gerçek sorunlara odaklanmaya çağırıyoruz.”
FETÖ TARAFINDAN YERLEŞTİRİLEN ZİHNİYET!
Meselenin hukuki yönü bir yana cemaat ve tarikatları terör örgütlerinin seçeneği olarak görmenin veya göstermenin, zihinsel karmaşanın ürünü olduğu ve gerçekle ilgisi olmadığı vurgulanan bildiride şu satırlara yer verildi: “Fethullah Gülen cemaati/hizmet hareketi denilerek bu siyasi anlayış tarafından devlete yerleştirildi. Ne yaptı bu FETÖ: Aydınlara, vatanseverlere kumpaslar kurdu, KPSS sorularını çaldı, gençlerimizin hayatını kararttı, en sonunda15 Temmuz darbe girişimi gibi acı bir tecrübe yaşandı. 2016 yılından bu yana cemaat/tarikat olarak bilinen FETÖ, devletten temizlenmeye çalışılıyor. Bir yandan bu süreç yaşanırken öte yandan FETÖ benzeri cemaat ve tarikatlarla işbirliği yapılmasıyla övünülüyor. Siyasi iktidarın bu yaşananlardan ders almadığı hâlâ cemaat ve tarikatlarla ilişki ve iş birliklerini sürdürme eğiliminde olduğu görülmektedir. Cemaat ve tarikatların terör örgütü dediğimiz yapılarla yasadışı olmak ve milli devlete karşı olmak gibi ortak yanı varken terör örgütünün seçeneği olarak sunmak akıl alır değildir.”
EMPERYALİSTERİN DEĞERLERİYLE BİRLEŞİRSİNİZ!
Emperyalizmin kültürel dayatmalarına, kimliksizleştirme, değersizleştirme yönündeki baskılarına karşı değerler eğitimi verilmesi gerektiğine dikkat çekilen bildiri, şu satırlarla sürüyor: “Geçmiş yıllarda milli devletin, Cumhuriyet'in değerler eğitimini ideolojik dayatma olarak görenlerin, bugün değerler eğitimi adı altında kendi dar ideolojik kabullerini topluma dayatmaktadırlar. Türk milletinin değerleri Orta Asya bozkırlarındaki göçebe kültürden, yerleşik yaşama geçildikten sonra İslam diniyle yoğrulan Orta Asya'dan Anadolu'nun fethine kadarki tarihsel serüvenden, bin yıllık Anadolu kültüründen beslenmektedir. Bu tarihsel birikim Cumhuriyet'in akıl, bilim, irfan eksenli milli devlet kültürüyle şekillenmiştir, şekillenmektedir. Tarihin tekeri geriye döndürülemez. Orta Çağ artığı çağdışı, yasadışı kurumlarla bugünün nesline verilecek değer yoktur, bu çağdışı kurumların temsil ettiği değerler sistemiyle emperyalist baskı ve dayatmalara da karşı çıkılamaz, en sonunda milli devlet ve Cumhuriyet karşıtlığında birleşilir.”