21 Aralık 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hilmi Yavuz entelektüelliği bölücülük mü sanıyor?

Anlaşılıyor ki Türkiye’nin entelektüelleri hapse atılırken 'entelektüel' tartışması yapan Yavuz’a göre bölücü olunmadan entelektüel olunmuyor. Çünkü asıl bölücülük Türkiyelilik ve onun bir uzantısı olan “Türkçe Edebiyat” söylemidir.

Hilmi Yavuz entelektüelliği bölücülük mü sanıyor? Türk Edebiyatı ve Türkçe Edebiyat tartışması sürüyor! Yavuz'dan Türkçe Edebiyat çıkışı

Şiiratı’nın düzenlediği Seyhan Erözçelik ödülünde yaşanan Türk Edebiyatı ve Türkçe edebiyat tartışması bir kez daha edebiyat içerisindeki saflaşmayı açığa çıkardı. Türklüğü, “faşistlikle”, “etnisitecilikle” yan yana koymaya çalışanlar, bulundukları her ortamda “Türkçe Edebiyat” dayatmasını yapmaya devam ediyor.

Öyle ki bunu okurlara rağmen yapmakta da beis görmüyorlar. En son Seyhan Erözçelik ödülünde benzer bir tartışma yaşandı ve jüride bulunan Osman Hakan A. ve Ali. H. Günvar Türkçe Şiir dayatmasını kabul etmediklerini açıklayarak heyetten ayrıldıklarını açıkladı.

YAVUZ'UN 'ZAMAN' YOLCULUĞU

Ödül jürisinde yer alan isimlerden biri olan Hilmi Yavuz ise sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Yavuz’u bilmeyenler için kısa bir not düşelim:

“Şair-i Azam”, “Yaşayan en büyük şair” ilan edilen Yavuz 15 Temmuz 2016 Amerikancı FETÖ Darbe Girişimi’ne kadar FETÖ’nün yayın organı Zaman’da yazdı. Yani Türkiye’ye kumpasların düzenlendiği; aydınların, sanatçıların, gazetecilerin, şerefli subayların alçakça kumpaslarla hapse atıldığı dönemde Yavuz, Zaman gazetesinde “entelektüellik”, “Osmanlı Arşivleri” tartışıyordu.

CUMHURİYET'İN EĞİTİM ATILIMINI KURNAZCA KÜÇÜMSEMİŞTİ

Ayrıca bu tür konular üzerinden de Cumhuriyet Devrimi’nin başarılarını küçümsüyordu. Örneğin; 16 Eylül 2007’de yazdığı bir yazıda Yavuz, dolaylı yoldan Dil Devrimini ve Cumhuriyetin okur yazarlık konusundaki duyarlılığını şu sözlerle küçümsüyor:

“Bir kere daha söyleyeyim: Okuryazarlığı, istatistikî kriterlerle değil, işlevsel kriterlerle temellendirmek gerekir. Türk halkının, mesela, yüzde 90′ının ‘okuryazar’ olduğunun gururu (!) ile Türkiye’de bırakınız kitap okurunu, toplam gazete okurunun 3 milyon kişiyi geçmiyor olmasının utancını nasıl bağdaştıracağız? Gerçekle istatistiği birleştiren işlevsellik, 70 milyon nüfuslu Türk halkının yüzde kaçının kitap, yüzde kaçının gazete okuduğuyla anlam kazanır. Yüzde 90′ı okuryazar, ama ancak yüzde 4′ü gazete okuyan bir toplum, gerçek anlamda bir ‘okuryazar toplum’ olarak gururlanma hakkına sahip midir?”

Elbette ki Yavuz, Türkiye’yi 1950’li yıllardan bugünkü yol ayrımına kadar Amerikancı hükümetlerin yönettiğini görmezden geliyor. Zekice, kurnazca bir saldırıdır bu. Büyük şair diye boşa demiyorlar adına. Sıfatının hakkını veriyor.

TÜRK DEMEK ÖTEKİLEŞTİRMEK Mİ?

Bugüne dönelim.

Yavuz, paylaşımında Türk Edebiyatı tanımını “ötekileştirici”, “ayrıştırıcı” ve hatta “bölücü” olarak yorumluyor.

Hilmi Yavuz entelektüelliği bölücülük mü sanıyor? - Resim : 1

Bunu, “Yıllardır, birbirimizi ötekileştirerek bölünmeye o kadar alıştırıldık ki sonunda "Türkçe edebiyat mı, yoksa Türk edebiyatı mı?" konusunda bile bölünmeyi başardık... Aferin bize!” sözlerinden anlıyoruz.

Sonra meseleyi Tanzimat dönemine kadar götürüyor ve Vartan Paşa ile Evangelides Misailidis’i örnek gösteriyor ve ekliyor:

“Burada sormak gerekir: Vartan Paşa, Ermeni olduğu halde romanını Ermenice değil Osmanlıca; Mihailidis, romanını Rumca değil de Karamanlı Türkçesiyle yazmıştır. Neden? Çünkü edebiyatı etnisite üzerinden değil, dil üzerinden inşa etmek istemişlerdir!”

MİLLET OLMAYI YOK SAYIYOR

Hilmi Yavuz entelektüelliği bölücülük mü sanıyor? - Resim : 2

Yavuz açıklamasının devamında ise kendi tavrını da dile getiriyor:

“Benim tavrımın ne olduğunu iyi niyetle soran dostlarıma ve kötü niyetle soran düşmanlarıma bildirmek isterim: Ben, Vartan Paşa ve Mihailidis gibi, edebiyatın etnisite üzerinden değil, dil üzerinden okunması gerektiğini düşünüyorum. Roman, öykü, şiir vb. hangi dilde yazıldıysa o dilin edebiyatına aittir. Etnisite edebiyatı böler; dil birleştirir. Neredeyse her alanda ötekileşerek bölündük; hiç değilse edebiyatta bu bölünmeyi yaşamayalım, diyorum.”

Oysa Hilmi Yavuz, ulus kimliğini yani millet olmayı yok sayıyor. Vartan Paşa da Mihalidis de ve ekleyelim, Agop Dilaçar da Türk Milletinin bir parçasıdır. İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Âkif de Arnavut kökenlidir ancak ülkemizin kuruluş marşını yazmıştır ve hiç de "öteki" değildir. Demek ki Türklük bütün bu farklı kökenlerin ortak geçmiş, ortak kader ve ortak dil anlayışıyla bir araya gelip kaynaşmasıdır. Yavuz’un bunu bilmemesine olanak yok.

FETÖ'NÜN EYLEMİNİ SÖYLEM HALİNE GETİRDİ

Hilmi Yavuz entelektüelliği bölücülük mü sanıyor? - Resim : 3

Hrant Dink'in katili Ogün Samast'la yapılan mizansen

Peki öyleyse nedir? Abartılı olabilir ancak bir örnek vereyim:

Hilmi Yavuz’un gazetesinde yazdığı FETÖ’cüler Hrant Dink’i katlettikten sonra katil Ogün Samast’ı Türk bayrağıyla video kayda almışlardı. Kurulan bu mizansenle verilmek istenen mesaj, “Türk Bayrağı altında cinayetler işlenir” mesajıydı. Amaç; Türklüğü, katliamla, cinayetle, faşistlikle, ırkçılıkla yan yana getirmekti. “Zaman” Yolcusu Yavuz aynı anlayışı “usta şairliğini” kullanarak alegorik biçimde edebiyat içerisinde bir söylem haline getiriyor.

Ayrıca anlaşılıyor ki Türkiye’nin entelektüelleri hapse atılırken “entelektüel” tartışması yapan Yavuz’a göre bölücü olunmadan entelektüel olunmuyor. Çünkü asıl bölücülük Türkiyelilik kavramı ve onun bir uzantısı olan “Türkçe Edebiyat” söylemidir. Ne yazık ki aydınlar içerisinde bir Türkofobi söz konusu.

Yine de hatırlatmış olalım.

Türklük yalnızca etnisite kavramıyla açıklanamaz. Kaşgarlı’nın tarif ettiği gibi “Türk, Türkçe konuşandır”. Yani anlaşılacağı gibi Türklük bölücü değil birleştirici bir kavramdır. Nitekim bunu bilen Atatürk, Türk Milletini “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” sözüyle tanımlıyordu. Sözün özü, asıl ötekileştiren ve bölücülük yapan Hilmi Yavuz ve onun gibi düşünen "Türkiyeliler"dir.

Zaman Gazetesi FETÖ 15 Temmuz Türk Edebiyatı Şiir