HTŞ’nin yolunu İsrail açtı

Terör örgütü Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) Halep saldırısı Türkiye’de bazı kesimlerce desteklendi. Konunun uzmanlarıysa HTŞ saldırısının arkasındaki ABD-İsrail planına ve terör koridoru tehlikesine dikkat çekti. Söz konusu tehlikeyi yakın zamanda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar da dile getirmişti.

Erdoğan, İsrail’in Lübnan’daki Hizbullah militanlarına yönelik başlattığı kara harekâtına değinip, “saldırganlığın Türkiye’yi de içerdiğini” belirtmişti. Akar da “İkinci Dünya Savaşı’nda Danimarka’nın işgali 6 saat. Bunun şakası yok. ‘Efendim İsrail bize tehdit mi, değil mi?’ Tehdit, kocaman bir tehdit.” sözleriyle kapıdaki düşmana işaret etmişti.

HTŞ’nin Halep merkezi ve akabinde güney rotasına inmesi ve bölgedeki PKK/PYD güçlerinin de HTŞ ile kritik bölgeleri paylaşması, “Yeniden terör koridoru mu oluşturuluyor?” sorusunu gündeme getirdi.

İSRAİL VURDU HTŞ’NİN YOLU AÇILDI

Bölgedeki gelişmeleri Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay gazetemize değerlendirdi. Zamanlama açısından, İsrail’in Hizbullah ile ateşkesi sonrası HTŞ’nin harekete geçtiğine dikkat çeken Atabay, İsrail’in Halep’e giden yolu açtığını şöyle ifade etti:

“HTŞ’nin hareketlenmesinden birkaç gün önce İsrail, Halep’in batısını hava kuvvetleriyle vurarak, burada HTŞ’ye bir güç boşluğu yarattı. Böylece Halep’e giden istikametin açılmasını kolaylaştırdı. Bu açıdan baktığımızda burada HTŞ’nin üst aklını yöneten bir stratejik aklın olduğunu görüyoruz. HTŞ’nin elindeki silahlara, teknolojik kabiliyetlere baktığımızda finans gücü vs. olmadan son derece bu kadar etkili donatılmış olmaları, bunları edinmeleri mümkün değil. Bu da bize bir emare gösteriyor.”

TUZAK UYARISI

HTŞ’nin Türkiye tarafından bir terör örgütü olarak kabul edildiğini hatırlatan Atabay, HTŞ ile birlikte hareket eden grupların Suriye Milli Ordusu olmadığını ifade etti. Atabay, Türkiye ve Suriye ilişkilerine dikkat çekti: “Bu unsurlar, Ulusal Kurtuluş Cephesi’nden bazı unsurlar ama bunlar bizim şu anda bizzat kontrol edip oraya sevk ettiğimiz unsurlar gibi gösterilmek isteniyor. Bunun amacı da Türkiye’nin Esad’la görüşmesini artık tamamen imkânsız hale getirmektir.”

HTŞ VE PKK’NIN KONTROL EDECEĞİ YERLER PLANLANMIŞ

Halep’in havaalanının kontrolünün terör örgütü PKK/YPG unsurlarına devredilmesi konusunda ABD’nin terör koridoru planını işlettiğini anlatan Atabay, havalimanının kontrolünü neden HTŞ’nin değil de PKK/YPG’nin aldığını şöyle anlattı:

“Halep’in havaalanının YPG’ye verilmesi belli ki daha önceden belirlenen bir plandı. HTŞ’nin de nereyi kontrol edeceği, YPG’nin de nereyi kontrol edeceği planlanmış. Peki neden bu havaalanı HTŞ’ye değil de PKK/YPG’ye verildi. Çünkü aynı Fırat’ın doğrusunda nasıl binlerce kargo uçaklarıyla silah, mühimmat ve lojistik destek PKK/YPG’ye nakledildiyse, şimdi de Fırat’ın batısında Münbiç, Tel Rıfat ve Halep’in de bir kısmını kontrol edecek şekilde PKK/YPG lojistik desteğini buradan sağlamak istiyor. Yani önümüzdeki günlerde tıpkı Fırat’ın doğusuna inen kargolar gibi Halep üzerinden de terör örgütü PKK/PYD’ye yardım sağlanabilecek.”

Buradaki lojistik destek ile Fırat’ın doğusunda PKK/PYD’nin özerk yönetim oluşturmasının hızlanacağını söyleyen Atabay, “Türkiye’nin karşısında bu sefer HTŞ gibi gruplarla burada çatışma ortamı yaratmak isteniyor. Bu çatışma ortamından istifade ile PKK’ya bölgede ‘devlet’ kurulacak.” dedi.

İSRAİL KAPIYA GELDİ

Bu planlar çerçevesinde Halep’te yaşananları dikkatli anlamak gerektiğini belirten Emekli Kurmay Albay, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tel Rıfat’a istediğimiz her zaman operasyon yapabiliriz. Fakat yaşanan bu gelişmeler ekseninde şu anda Tel Rıfat’ı düşünmemeliyiz. Gelişmeleri dikkatle takip ettikten sonra gerekli adımı atmamız belki bizim için daha uygun olabilir. Herkes şu an HTŞ’yi destekleme yarışında bangır bangır. Elbette Türkiye’nin Halep’i kontrol etmek istediği zaman edebilecek kabiliyeti ve gücü var. Fakat bizim o bölgeyi bir terör örgütüne kontrol ettirmemizin ihtiyacı yok. Eğer kontrol edeceksek, bunu kendimiz yaparız. İşte bugün İsrail kapıya geldi, Türkiye’nin politik aklı bu bölgede oyun sergileneceğini, İsrail tehdidinin gelişeceğini ifade etti. Şimdi o tehdidi yaşıyoruz. Bunu anlamamız lazım.”

AMAÇ TERÖR DEVLETİ KURMAK

Emekli Tuğgenerel, Dr. Naim Babüroğlu da konuya ilişkin sosyal medyadan görüşlerini paylaştı. İsrail’in Gazze’de HAMAS, Lübnan’da Hizbullah’ın gücünü azaltarak, Suriye’de de üçüncü bir cephe açtığına dikkat çeken Babüroğlu, bölgeye ilişkin şu yorumlarda bulundu:

“HTŞ’nin Suriye’de saldırı yerlerine bakıldığında kısa süre önce İsrail uçakları tarafından bombalanan yerler olduğu ortaya çıkıyor. ABD’nin ve İsrail’in hedefi Suriye’yi kalıcı olarak bölmek ve terör devleti kurmak. Böylece, Türkiye, ABD ve İsrail’le terör devleti vasıtasıyla komşu olacak. HTŞ ve bölgedeki diğer grupları uzun zamandır ABD eğitti, donattı. PKK/PYD terör örgütü ve İsrail’in bu süreçten en kazançlı aktör olarak çıkacak. PKK, Suriye’de özerklik ilan edecek ve Doğu Akdeniz’e açılmak isteyecek.”

‘BU EĞİTİMLERİ KİM VERDİ?’

HTŞ’nin operasyonunda CIA ve MOSSAD’a dikkat çeken Babüroğlu, şu sözleri kullandı:

“Halep’e saldıran HTŞ’nin sahip olduğu silah, donatım, İHA, SİHA, istihbarat, keşif sistemleri ABD’nin ve İsrail’in yardım ve desteği olmadan sağlanamaz. Eğitimi El Kaide’nin çok ötesinde... Bu eğitimi kimler verdi? -Merak ettiğim, saldırıda kaç CIA ve MOSSAD elemanı danışmanlık yapıyor?”

Türkiye ile Rusya’nın bölgede işbirliği yapması gerektiğini anlatan Emekli Tuğgeneral, sahadaki çözümü şöyle anlattı:

“Ben karar makamında olsam; Hatay’la 130 km sınırı bulunan ve Küçük Afganistan’a dönüşen İdlib’i Türkiye’ye hiç bir sığınmacı gelmeyecek şekilde Rusya ve Suriye’ye devrederim. Suriyeli sığınmacıları hemen ülkelerine gönderirim. Böylece, PKK/PYD terör örgütünün işgal ettiği yerde Arap nüfus artar. İsrail’in önünü kesmek için Suriye’nin parçalanmasını önleyecek adımları atarım. Ekonominin düzelmesi, huzurun artması ve güvenliğin tam sağlanması için tüm sığınmacı ve kaçak göçmenleri AB’ye ya da ülkelerine gönderirim.”