Dev açığı kur, faiz ve vergi ile kapatmaya çalışıyorlar: Cüzdan yanıyor çarklar duracak
Hükümet seçim vaatlerini ve depremin ağır faturasını finanse etmek amacıyla elini vatandaşın cüzdanına attı. Bütçeyi dengelemek için gelen zamlara faiz artışları eşlik ederken, ekonomi soğuyacak enflasyon ise yükselecek.
Seçimlerin hemen ardından Merkez Bankası döviz fiyatlarını baskılamayı bıraktı. Dolar kuru geçen süreçte 20 TL'nin altından şu günlerde 26 TL'nin üzerine çıktı. Aynı dönemde Brent petrol fiyatının 70-75 dolar bandından 78-81 dolar bandına yükseldiğini izledik. Gelişmeler yüzünden tüketici güveni haziran ayında yüzde 6.5 oranında düştü. Haziranda Merkez Bankası politika faizini de yüzde 8.5'ten yüzde 15'e yükseltti. Döviz fiyatlarındaki artış, yönetilen ve yönlendirilen ürün ve hizmetlerin fiyatlarının güncellenmesi gibi etkenler haziran ayında çarşı pazarda sınırlı bir fiyat artışına neden oldu. Temmuz ayında ise çok daha sert bir fiyat hareketi bekleniyordu. TBMM'de kabul edilen düzenlemeler ve Cumhurbaşkanlığı'nın aldığı kararlarla belirli mal ve hizmetlerde KDV artışı yapıldı. Bu artışların etkisi henüz çarşı pazara yansımışken tam da 15 Temmuz gecesi selalar okunurken akaryakıtta maktu ÖTV tutarlarının 5'er lira artırılma kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.
300 MİLYAR TL EK GELİR
Türkiye'de akaryakıt uzun zamandır sübvanse ediliyordu. Zamlar üzerine açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanlığı fiyatların Avrupa'nın çok gerisinde kaldığını ifade etti. Esasen ithal bir ürün olan akaryakıtın göreceli ucuz kaldığı belirtilerek, hem tüketimi kısmak hem de zorunlu kullanımdan daha çok vergi almak için önce KDV sonra ÖTV artırıldı. Ek bütçede 2023’ün son beş ayında ÖTV’den ilave 307 milyar lira gelir yazılacağı tahmin edildi. İlk bütçeye göre bu oran yüzde 60 daha fazla. Türkiye'nin geçen dönemde Rusya'dan uygun fiyatlı petrol ithal ettiği basına yansıdı. Resmi makamlar bu konuda herhangi bir bilgi vermemekle birlikte bu sayede akaryakıt fiyatlarında indirim olmasa da bir dönem fiyatların dengede tutulduğu aşikar. Ancak hükümet, sağladığı avantajı vatandaşına uygun akaryakıt tedarik ederek, üretim maliyetlerini düşürmek yerine bundan bütçeyi fonlama yolunu tercih etti. Hafta sonu yapılan zamlar da bu politikanın bir göstergesi oldu.
ZAMLAR GÜVENİ DÜŞÜRDÜ
ÖTV zamları ile birlikte 32-34 TL bandına çıkan akaryakıt fiyatlarının lojistik giderleri artırması bunun da ulaşım ve yaş sebze meyveden başlamak üzere bütün çarşı pazarda sert fiyat artışlarını beraberinde getirmesi geçmiş örnekler dikkate alındığında gerçekleşecek senaryo olarak karşımızda duruyor. Buna ilaveten Merkez Bankası'nın enflasyonu dengelemek için parasal sıkılaşmayı sürdürmesi ve haziranda başladığı politika faizi artışını yılsonu beklenen enflasyona doğru kademe kademe artırması bekleniyor. Para Politikası Kurulu, bu ay 20 Temmuz'da toplanarak faiz kararını açıklayacak. Geçen ayki faiz artışı sonrası piyasa faizleri yükselişe geçti. 7 Temmuz itibarıyla tüketici kredisi faiz oranları yüzde 46.11'e, ticari kredi faizleri de yüzde 25.23'e yükseldi. 14 Mayıs öncesi tüketici kredileri yüzde 30'un altında, ticari kredi faizleri de yüzde 15 civarındaydı. Hem döviz, hem faiz hem de vergilerin artnası enflasyonu körüklerken piyasanın durgunlaşmasına ve ekonominin soğumasına neden olacak. Dün açıklanan ve temmuzda yüzde 7.55 azalan BloombergHT tüketici güveni öncü endeksi de buna işaret ediyor.
KUR ARTTIKÇA ZAM ETKİSİ KATLANIR
Dinamik Yatırım Baş Ekonomisti Enver Erkan, yaptığı değerlendirmede, şunları kaydetti: “Akaryakıt vergileri neredeyse yüzde 200 artırıldı, bu da enflasyonist baskıları artıracak ve hanehalkı bütçelerini daha da zorlayacak. Zayıflayan lira ve hükümetin seçim vaatlerini yerine getirmek için harcamaları artırma planları ile birleştiğinde, şu anda yıllık yüzde 38.2 olan enflasyon daha yüksek bir yörüngeye oturabilir... Hem son 2 yıllık ekonomik büyüme konjonktürünün, hem de seçim vaatlerinin maliyeti ödenmeye başlamış oldu. Bu gibi zamlar zaten torba yasa ile ilk işaretlerini vermişti ve mevcut ekonomik konjonktür içinde acı reçete önlemlerinin başlangıcı olarak yenilerinin de gelebileceğini öngörebiliriz.... Temmuz ayı enflasyonu bütün hesaplamaları değiştirecek ve birçok tahminin yüzde 60 veya üstüne doğru revize edilmesine neden olacaktır. Akaryakıt sadece bir tüketim ürünü değil, hemen her tüketim kaleminde bir girdi olduğundan fiyat artışları her türlü ürün ve hizmet grubuna yansıyacak. Uluslararası fiyatların da dövize endeksli olduğunu düşünecek olursak, kur arttıkça zam etkisi de katlanacaktır.”
VERGİLER HALKA DEĞİL ZENGİNLERE SALINSIN
Hükümet deprem yaralarını sarmak ve açıklar ekonomisini finanse etmek için elini geniş halk kesimlerinin cebine attı. Bununla hem ek 1.2 trilyona yakın gelir sağlayacak hem de ekonomiyi soğutarak ithalatı kısacak. Fakat geniş halk kesimlerine salınan vergiler enflasyonu artırıken halkın refahının azalmasına yol açarak geliş uçurumunu besleyecek. Bunun yerine açıkları finanse etmek için genişlemeci para ve maliye politikası döneminde zenginleşen kesimleri vergilendirmek gerekiyor. Bunun için;
- Konut ve arsa rantı vergilendirilmeli
- Üçüncü konuttan sonra artan vergiler getirilmeli
- Kira geliri daha yüksek vergiye tabi olmalı
- İki yıldan genç vasıta ve konutlarda ikinci el alım satımlardan yüksek vergi alınmalı
- En yüksek gelire sahip yüzde 40'lık kesimden artan oranlı gelir vergisi alınmalı
- Taksi plakaları ve toplu taşıma hatlarından bir defaya mahsus değer artış vergisi alınmalı
YILMAZ, YIL SONUNA KADAR YENİ ÇALIŞMA OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYOR
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "İlave vergi artışları olacak mı ya da yeni vergi gelecek mi?" sorusuna, “Aldığımız bu tedbirlerle, kamu gelirleri kısmında gereğini yapmış durumdayız. Dolayısıyla yıl sonuna kadar yeni bir çalışma olacağını düşünmüyorum doğrusu. Zaten bu programlar yapıldı, toplumla da paylaşıldı. Kanuni dayanakları da ortaya kondu. Yeni bir kanuni düzenleme olacağını tahmin etmiyorum." dedi. A Haber televizyonuna konuşan Yılmaz, “Bir deprem gerçekliğimiz varsa bütçemizde harcamalar artıyorsa sosyal kesimlere dönük birtakım programlar yapıyorsak burada bazı gelir kalemlerinin de artmasını bir denge unsuru olarak görmemiz lazım. Yapılması gerekeni de zamanında yapmak daha doğru. Çünkü zamanında yaptığınız zaman ileride daha büyük müdahalelere ihtiyacı ortadan kaldırmış oluyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
KAMUDA YİNE YENİDEN TASARRUF ÇABASI!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in imzasıyla dün kamu kurumlarına gönderilen genelgede, deprem kaynaklı maliyetler haricinde tüm harcamaların yeniden gözden geçirilmesi gerektiği belirtilerek, tedbirlerin ivedilikle uygulanabilmesi için gerekli adımların atılması gerektiği, tasarruf takibinin de tavizsiz sağlanacağı bildirildi. Anadolu Ajansı Muhabiri Merve Özlem Çakır'ın haberine göre, bütçelerde ilave yük oluşturacak şekilde faaliyet genişlemesine ve iş artışına gidilmemesi istenen genelgede, ilgili mevzuatta belirtilen faaliyet alanlarıyla doğrudan ilgili olmayan herhangi bir harcama veya taahhütte bulunulmaması, ihale şartname ve sözleşmelerine alım konusuyla ilgisi olmayan unsurların dahil edilmemesi ve yapılacak alımlarda ölçek ekonomisinden yararlanarak ihtiyaçların daha düşük maliyetlerle karşılanması amacıyla ortak alım yoluyla tedarikin yaygınlaştırılması için azami gayret gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştı.
İdareler, genelgenin düzenlediği konularda bünyelerinde gerçekleştirdikleri iş ve işlemlerle bu kapsamda elde ettikleri tasarrufları, izleyen dönemde tasarruf imkanı olan alanları bakanlıklar ve diğer idareler aracılığıyla 28 Temmuz'a kadar Hazine ve Maliye Bakanlığına resmi yazıyla bildirecek.