İbrahim Kalın neyin peşinde?
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in görüşerek Suriye'de çözüme ilerlediği günlerde, Sözcü İbrahim Kalın dikkat çeken bir röportaj verdi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Alman Der Spiegel dergisine konuştu. Röportajın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Soçi'de baş başa yaptıkları ve olumlu mesajlar verdikleri görüşmenin ardından yayınlanması dikkat çekti. Görüşme sonucu İdlib düğümünü çözecek adımlar beklenirken, Kalın, Suriye'de ezici çoğunlukla Devlet Başkanı seçilen Beşar Esad'ı ve yönetimini gayrimeşru ilan etti, PKK ile bir tuttu!
Anadolu Ajansı tarafından da aktarılan röportajda ABD'ye yönelik eleştirilerin düşük tonda olduğu görüldü. ABD ile Türkiye'nin terörle mücadele alanında iş birliği yürüttüklerini hatırlatan Kalın, ABD’nin, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan YPG’ye destek sağlaması gibi konularda Türkiye’nin ihtiyaçlarını zaman zaman dikkate almadığını, bunun kabul edilemeyeceğini dile getirdi.
İbrahim Kalın, ABD Başkanı Joe Biden'in, PKK’nın Suriye’deki uzantısının Türkiye tarafından ulusal bir tehdit olarak algılanmasını anlayamadığını kaydederek, "İki ülke arasında diğer sorunlu konu ise Gülen örgütünün ABD’de serbestçe hareket edebilmesidir. Bu durum, soru işaretlerine neden olmakta ve müttefikler arasındaki ilişkileri olumsuz etkilemektedir." ifadesini kullandı.
CLINTON'UN VAADİ...
Kalın, Suriye'de iç çatışmaların ilk günlerine değinerek şunları söyledi: “Her dönem dış politika alanında farklı kararların alınmasını gerektirmektedir. Bu kararlar mevcut şartlar altında alınır. Ancak bazen yola birlikte çıktıklarınızın bazıları sizi yarı yolda bırakır. Suriye’deki durum kontrolden çıkana ve binlerce kişi ölene kadar rejimle diyalog halinde olunmasından yanaydık. Ancak rejim kendi halkına yönelik saldırılara devam etmiştir. O zamanlar Tunus’ta Suriye’nin Dostları adlı konferans düzenlenmişti. Orada Hillary Clinton, ABD’nin muhalefeti destekleyeceğini söylemişti. Bundan kısa bir süre sonra Suriye’nin Dostları dağılmış ve muhalefet ile mülteciler yalnız bırakılmıştır. Rejim de her türlü suçu işleyebilmiştir.”
BATI'YA ÇAĞRISI:
ESAD'A BASKI YAPIN
Suriye’deki savaşı sona erdirmenin uluslararası toplumun görevi olduğunu ifade eden Kalın, Rusya ve İran'ın bu konuda farklı düşündüğünü ancak “Esed'in artık tüm meşruiyetini kaybettiğini” öne sürdü. Kalın, Suriye konusunda Avrupalıların köşelerine çekilmemesi, Şam'a daha fazla baskı uygulamaları ve dünyanın Suriyelilere sırtını dönmediğini göstermeleri gerektiğini belirtti.
'GÜVENLİ BÖLGE
FIRSATI KAÇTI'
Batı’nın İdlib’deki muhalifleri korumak için bölgeye birlikler göndermesini beklemediğini dile getiren Kalın, "Bu söz konusu değildir. 2015, 2016 ve 2017 yıllarında güvenli bölge oluşturma önerisinde bulunduk. O dönemde uçuş yasağı bölgesi olsaydı, Suriye’yi terk etmek zorunda kalan o kadar çok insan olmazdı. Bu fırsat kaçırılmıştır." dedi.
Kalın sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı Avrupalı dostlarımız bizi Suriye’de asker konuşlandırdığımız için eleştirmektedir. Halbuki bu durum onları memnun etmelidir. Biz insanları kontrol ettiğimiz bölgelerde tutmaktayız. Sadece Türk askerleri İdlib’de olduğu için 2,5 milyon insan bölgeden kaçmıyor. Batı’daki dostlarımız, biz işgal gücüymüşüz gibi davranmaktadır. Suriye topraklarına göz dikmedik. Ancak bu adımı, kendi güvenliğimiz ve bölgedeki Suriyelilerin güvenliği için atmak zorundaydık. Teşekkür yerine yaptırımlarla karşılaşmaktayız. Neden? PKK’nın oradaki mevcudiyetine zarar verdiğimiz için.”
Türkiye'nin Suriye’de uluslararası hukuku ihlal ettiği iddialarını reddeden Kalın, "Uluslararası hukuku ihlal eden Esed ve PKK’dır. Bu iki sorun çözüldü mü? O halde neden şimdi Türkiye’ye odaklanılıyor? Bizim için orada meşru müdafaa hakkımız söz konusudur. Eğer Rusya ve ABD’ye Suriye’ye girme hakkı tanındıysa, biz de bu hakka sahibiz.” şeklinde konuştu.
NATO'YA BAĞLILIK VURGUSU!
Kalın, Türkiye'nin güçlü bir NATO üyesi olduğunu ve İttifaka kayıtsız şartsız bağlı olduğunu vurgulayarak, "Birçok NATO misyonuna da katkı sağladık. NATO’yu güçlü bir İttifak olarak görmek istiyoruz. Üye ülkeler arasındaki sorunlar, NATO’yu zayıflatmamalıdır." dedi.
'GERİLİMİ GERİDE BIRAKTIK'
Kalın, Türkiye'nin AB ile ilişkilerde yaşadığı sorunların üstesinden gelinebileceğini belirterek, "Bunlar, müttefikler arasında yaşanan görüş ayrılıklarıdır. Almanya ile ilişkilerimizde de daha gerilimli dönemlerden geçtik, ancak bunları geride bıraktık." mesajı verdi.
Avrupa’da ABD’ye olan bağımlılığın azaltılıp azaltılmaması konusundaki tartışmalara da değinen Kalın, Avrupalıları birçok kararda ilk önce Washington'a bakmaları nedeniyle eleştirdiğini, bunun siyasi liderlik göstergesi olmadığını ifade etti. Kalın, Avrupa'nın, siyasi ve ekonomik açıdan güçlü ve önemli bir kıta olduğunu, Avrupa'nın, ABD’nin gölgesinde kalmak yerine coğrafi ve stratejik kararlarda etkisini ve bağımsızlığını artırması gerektiğini vurguladı.
'ÇİN İLE REKABET
YAPICI OLMALI'
Batı’nın Çin ile rekabetinin yapıcı bir rekabet olarak kalmasını tercih ettiklerini kaydeden Kalın, "Rekabetin yıkıcı bir hal almasından üçüncü taraflar, bir diğer ifadeyle Asya ülkelerinin yanı sıra Avrupa ülkeleri de mağdur olacaktır. Bir taraf lehine karar almak yerine, kazan-kazan durumu oluşturmalıyız. Özellikle salgın döneminde iş birliği yapmak zorundayız." dedi.
Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Suudi Arabistan ve Yunanistan ile yaşanan ihtilaflarda da yumuşama olduğunun hatırlatılması üzerine Kalın, "İlişkilerimiz normalleşmektedir. Bu ülkelerle gerginlik yaşanmasını istememiştik, ilişkileri bozma niyeti de taşımadık." şeklinde konuştu.
HÜKÜMETİ RESMEN
KABUL ETMEDEN DESTEK
Türkiye'nin Afganistan’da gelecekte nasıl bir rol üstlenmek istediğine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kalın şunları kaydetti: “Havaalanının yeniden hizmete açılması için Afganistan yönetimine destek sağlamak istiyoruz. Bu konuda Katar ile teknik görüşmeler başlatılmıştır. Ancak yeni yönetimin hızlı şekilde karar alamaması nedeniyle durum moral bozucudur. Halihazırda Afgan Hükûmeti’ni resmen kabul etmekten ziyade hükûmetin kendi kendine yardım edebilecek pozisyonda olmasını sağlamaya odaklanıyoruz. Taliban’la ekonomik durum, güvenlik sorunları, sınırların korunması ve göç gibi henüz iktidara gelmeden önce de mevcut olan sorunlar hakkında konuşuyoruz. ABD’lilerin ülkeyi terk etme şekli büyük kaos yaratmıştır. Taliban’dan daha kapsayıcı bir hükûmet kurmasını bekliyoruz. Geçenlerde açıklanan hükûmet, uluslararası toplumun beklentilerini karşılamamıştır. Ancak beklentilerimiz konusunda da gerçekçi olmalıyız.”