İç talebi baskılayan politikalar üretimi durdurdu
İç talebi baskılayan politikalara rağmen perakende satışlar ve kredi kartı borçları arttı. Sanayi üretimi ise beş aydır düşüşte. Aydınlık’a konuşan ekonomist Baydar; iç talebi durduran politikaların, sanayicilerin üretimini kısıtlamasına yol açtığını ve enflasyona çare olmadığını söyledi
Parasal sıkılaşma politikalarına rağmen tüketimi açıklayan perakende satışlar, 2023 Kasım’da önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,8 arttı. 2023 yılı kredi kartı harcamalarında da yüzde yüzde 159’luk artış görüldü. Sıkılaşma politikalarına, yüksek faiz politikasına karşın tüketim verilerinde düşüş görülmemesi Türkiye’de talep ataleti, kronik talep fazlalığı olduğu yorumlarının yapılmasına yol açtı. Tüketimde istenilen düşüş yaşanmazken konkordato ilan eden firma sayısının yükselmesi, aralık ayında işsizliğinin tekrardan yükselmeye başlaması ve sanayi üretiminin beş aydır yavaşlıyor olması tartışmalara yol açtı. Tüm çabalara rağmen tüketimde düşüşün ortaya çıkmamasının nedenlerini sorduğumuz ekonomistler, dış talep de durgunken iç talebi durdurmanın üretimi de durduracağını ve enflasyonu önlemeyeceğini söyledi. Tüketimin turizm kaynaklı arttığını iddia eden ekonomist Hikmet Baydar şöyle konuştu:
‘TÜKETİMİ TURİZM ARTIRDI’
“Perakende satış hacmi yıllık yüzde 12,8 artmış. Bu artışın gıda ve içecek ile ilgili olan bölümü yüzde 11,7. Otomotiv ve yakıt hariç gıda dışı satışlarda artış da yüzde 17. Otomotiv yakıtında da azalma var. Perakende satışlardaki artış, yurt içi piyasadaki ciroları gösterse de turizm nedeniyle içerideki talep fazlalığını da gösteriyor. Otellerdeki doluluk oranın yüksek olması itibariyle turizm de ciddi bir talep oluşturuyor.”
İç talep baskılandığı zaman sanayicinin de üretimini kıstığını ve iç talebi yavaşlatmanın enflasyona karşı çözüm olmadığını dile getiren Hikmet Baydar, şu ifadeleri kullandı: “Yurt dışına bakınca 2023 yılında toplam ticaret hacmi yüzde 0,4 düştü. İthalat yüzde 0,51 düştü, ihracat 0,64 arttı. Ara malı ithalatçısı bir ülke olduğumuz için ithalattaki düşüş, önümüzdeki dönemde üretimde yavaşlama olacağının sinyali. Sanayi üretiminde de son beş aydır hep eksi gidiyor. Dış talep zayıf, ihracattaki zayıflama da onu gösteriyor. Bu durum daha da ilerleyecek gibi görünüyor. İç talep durdurulmuşken, zayıf dış talebin telafisi iç talepten de yapılamayacak.
ZAYIF TALEP BEKLENTİSİ ÜRETİMİ KISTI
“İç talep baskılandığı vakit, dış talepte de durgunluk varsa gelecekte satış yapamayacağını düşünen sanayici üretimini kısıyor. Bunu sanayi üretimindeki düşüşten görüyoruz. İç talebi durdurdukları zaman, çalışan firmaların üretimlerini de yavaşlatıyorlar. Sonuçta ortaya enflasyonu düşürücü bir durum ortaya çıkmıyor.
“Dış talebin durgunluğu bize bağlı değil. Ancak dış talebin durgunluğu uyguladığımız ekonomi politikalarına bağlı. Dolayısıyla dış talep durgunken iç talebi baskılayarak enflasyonu engelleyemeyiz. Çünkü bizde maliyet enflasyonu var. Talebi durdurursak üretim durur. Talebi baskılayıcı politikalar enflasyona çare değil. Zaten ihracatı artırmaya çalışıp, iç talebi durdurmanın hiçbir anlamı yok. O şekilde fiyatlar düşmez. İhracatçı 30 doların üzerinde ihracatını yaparken içeride neden fiyat düşürsün? Fiyatların düşmesini istiyorsak arz bolluğu ve bollaşan arzın karşılık bulacağı iç piyasa gerekiyor. Bir de maliyetleri düşürücü tedbirler için kurun aşağı yönlü gitmesi gerek. Ancak dikkat edin ihracatçı kur yükselsin diyor. Sorun kur değil verimli üretim yapamamaları.
‘DÖVİZ AŞAĞI YÖNLÜ İLERLEMELİ’
“İçeride enflasyonu düşüreceksek döviz kurunun aşağı yönlü gitmesini sağlayacak bir araç geliştirmemiz lazım. Türkiye, getirisi yüksek bir tahvil ihracıyla halka arzlar yapabilir. Fakat mevduatı riske atacak bir durum söz konusu olmamalı. Bence mevduat ve kredi faizlerini piyasa belirlemeli. Böyle olunca mevduata verilecek olan faiz, dövizden dönüşü sağlayabilir. Benim tavsiyem dövizin TL’ye dönmesini sağlayacak bir enstrüman geliştirerek dövize satışı artırmak gerekiyor. Tasarruflar dolara, yastık altına ve altına gidiyorsa o sistemdeki güveni sağlayacak tedbirler geliştirilse bile sorunlar çözülecek gibi görünüyor.”
‘ENFLASYON BEKLENTİSİ TÜKETİMİ ARTIRIYOR’
İnsanların enflasyonun düşeceğine dair beklentisi olmadıkça tüketimin yavaşlamayacağını belirten ekonomist Cüneyt Akman, şu vurguları yaptı: “Gerçek bir sıkılaştırma henüz yok ortada. Gevşek bir para politikası var. İnsanlar da seçimlerden dolayı daha da gevşeyeceği beklentisi içinde. Enflasyonun düşeceğine dair kesin kanaat olmayınca, insanlar fiyatlama ve harcama politikalarını ona göre yapıyorlar. Enflasyonun düşmeyeceğine inanırsanız, bol miktarda borçlanır ve bol miktarda harcama yaparsınız. Bu yapıyla da enflasyon devam eder. Enflasyona dair düşmesinin aksine ocaktan mayısa kadar yükseleceği beklentileri varken sonuç bu oluyor.”