İçme sularımız tehlikede! ‘Geçici çözümler Ergene’yi korumuyor’
Tekirdağ’da bulunan 14 organize sanayi bölgesinden 6’sı arıtma tesislerini tamamlayıp atık sularını Marmara Denizi’ne ‘deşarj’ etmeye başladı. Erol Kesici, ‘Marmara Denizi’ne deşarj edilmesi suyun iyi arıtılmadığını gösteriyor. Yarım yamalak yapılan planlar Ergene’yi korumuyor.’ dedi
Ergene Çayı ve Ergene Nehri'nde kirliliğin artması ve bölgede çevre sorunlarına yol açması nedeniyle Ergene Havzası Koruma Eylem Planı devreye alınmıştı. Ergene Nehri’nde siyanür dahil amonyak, azot, fosfor gibi ağır metaller tespit edilmiş; bölgede kanser gibi hastalıkların artmasının nedeni olarak da bu kirlilik gösterilmişti. Şimdilerde Ergene’de kirliliği azaltmak amacıyla, Tekirdağ’da bulunan 14 organize sanayi bölgesinden 6’sı arıtma tesislerini tamamlayıp, atık sularını Marmara Denizi’ne deşarj etmeye başladı.
“Yapılanlar ne idare eder ne de Ergene’yi korur.” diyen Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) İstanbul Temsilcisi-Bilim Danışmanı Erol Kesici, arıtmanın tam anlamıyla gerçekleşmediğini vurgulayarak eleştirilerde bulundu: “Bu yarım, hatta çeyrek yapılmış bir iş. Bu su hakikaten arıtılmışsa neden Marmara’ya deşarj ediliyor? Bu çalışma 2020’de başladı, müsilajdan sonra yapılan bir çalışmaydı. Ergene Havzası’ndaki sular, en iyi model sitemler kurularak ileri arıtma yapılıp; kuraklık yaşayan Tekirdağ’da, Edirne’de niye kullanılmıyor?
‘DEMEK Kİ SU GÜVENİLİR DEĞİL’
“Yaklaşık Marmara’nın 4 kilometre açığında 40 kilometre derinliğe deşarj ediliyor. Demek ki güvenilir bir su değil bu. Denize verilmesi çok tehlikeli. Zaten Marmara Denizi’nin kirlilik sorunları var. Arıtma tesisleri var diyorsunuz ama arıtma tesislerinden akan suyu Marmara Denizi’ne bırakıyorsunuz. Marmara Denizi’ne artık bir damla dahi atık su verilmemeli. Hala çok şiddetli bir şekilde müsilaj tehlikesi var. Yüzeye çıkması gerekmiyor. Bizim bütün içme sularımız tehlikede. Eğer bu kirliliklere önlem alamazsak kirlilikle yok olup gideriz. İleriki günler bizim için çok daha zor. Geçici önlemlerle bu işi çözmek mümkün değil.
‘SU TARIMDA VE EVLERDE KULLANILABİLMELİ’
“Bugün dünya artık yeraltı sularına yatırım yapıyor. Bırakın bahçede, evin diğer yerlerinde kullanılmasını, içme suyu haline dönüştürüyorlar. Bir yere mahalle, sanayi kurulacaksa; ‘50, 100 yıllık suyu nerden bulacağız? Suyu nasıl arıtacağız? O suyu ne yapacağız?’ şeklinde planlamalar yapılıyor. 300 metre küplük bir suyun devamlı Marmara’ya verildiği söyleniyor. Suyuna güveniyorsan, atık suyu arıttığına inanıyorsan; Tekirdağ, Edirne, İstanbul’daki bahçeleri sula, tarım alanlarında kullan, evlerde lavabolarda kullan. Nüfus giderek artıyor, elinde olan bu teknolojiyi kullan. Buradaki suların çok iyi bir şekilde arıtılması gerekiyordu. Bu suların oksijen seviyesine güvenilmiyor. Bu suda amonyak, azot, fosfor gibi ağır metaller var ki, belli ki bu yüzden denize deşarj ediliyor.
“Yıllardır, Ergene’yi kurtardık, kurtaracağız konuşmaları yapılıyor ama Ergene kurtulmuyor. Eğirdir, Beyşehir göllerinde de suyun içilebilecek bir hali yok. Vatandaşın evlerinde çamurlu, kirli sular akıyor. Temiz suya herkes nasıl erişecek? Her gün para vererek mi temiz su almak zorundayız? Herkesin bu imkânı da yok.
‘İYİ ARITILMIŞ SU HAZİNE’
“Eğer su iyi bir şekilde arıtılmışsa bu bir hazine. Marmara’da bizim daha önce yaptığımız araştırmalar var. Tekirdağ, Edirne’ye baktığımızda bölgenin en önemli su kaynaklarının olduğu yerlerdi. O zamanlar 100 metreden, 30 metreden çıkan sular, şimdi 400 metreden çıkmıyor. Bugün en tehlikeli şey suyun transferinin yapılması. Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Marmara Denizi’nde kuraklık şiddetli bir derecede. Burada hazırlanan havza planları, yeraltı ve yerüstü suları komada, entübe olmuş bir durumda. Biz şunu söylüyoruz; biraz daha iyi yatırımlar yapalım ve en iyisini yapalım. Su petrolden de kıymetli. Arıtılmış suyu bölgede kullanalım. Bu nedenle son yapılanlara çok sıcak bakamıyorum.
‘BİR DİĞER ETKEN DE SANAYİ’
“Buradaki suyu kirleten etkenlerden biri de sanayidir. Sanayi kesinlikle kendi arıtma tesislerini kurmak zorunda; hem de en ileri derecede arıtma sistemiyle. Bir damla suyun kirlenmesini tolere edebilmek için binlerce ton su gerekli. Bunun sağlığa verdiği zararlar da var. Kanser ve diğer hastalıkların nedenleri belli. Ergene’deki akan suyun tarıma, insanların hayatına, su kuşlarına, börtüğe, böcüye çok büyük zararı var. İster sanayi ister tarımsal olsun mutlaka ileri arıtma tesislerini kurmak zorundayız. Su hayattır diyoruz ama Ergene’nin artık hayatı yok.
“Suyu ne kirleten ödesin ne de kullanan ödesin. Parası olan suyu kirletir, kullanır mantığı tamamen yanlıştır. Suyu kirletenlere en ağır ceza verilmelidir. İşletme kapatılmalıdır. Çünkü sağlık ile oynanıyor. Sadece su kirlenmiyor. Havada, toprakta kirleniyor. O yüzden bu işin şakası yok. Su çok iyi bir şekilde arıtılıp, insanların musluklarından güvenilebilir kalitede su akıtılması gerekir.
NELER YAPILABİLİR?
İnsanların evlerine kurdukları arıtma sistemlerinin tehlikeli yönleri olabileceğini belirten Kesici, “Bu arıtma sistemlerinin altyapısını belediye kurmalı. Böylece güvenle musluklardan su içebilmeliyiz.” dedi. Kesici, şöyle devam etti:
“Ters osmoz dediğimiz yöntemler var. Nanofiltrasyon, ultrafiltrasyon, mikrofiltrasyon gibi yöntemleri kullanmak suretiyle içecek su haline getirebilirsiniz. Bunu kurmak durumundayız. Herkes evlerinde ayrı ayrı arıtma sistemleri almaya başladı fakat boşuna giden bir para. Onları tam manasıyla teknik olarak kullanamıyorlar. Süngerleri, kömürleri ne zaman değişecek? Arıtmamız var diye kendini kandırıp, yıllarca aynı kömürü kullanarak kendilerini tehlikeye atıyorlar. Bazı arıtılan sistemlerde su tamamen saf su haline geliyor. İçerisindeki mineral maddeler kayboluyor. Her ev kendi kendine bu sistemleri kuracağına belediye altyapısını hazırlar, filtrasyon sistemleriyle, ters osmoz yöntemleriyle onu kurar. İnsanlar böylece güvenle musluklarından su içebilir. Yağmur suyunu hasat etmeliyiz. Arıtma sularını iyice filtre edildikten sonra kullanmamız gerekiyor. İngiltere’de, Almanya’da, Amerika’da kanalizasyon suları hazine gibi görülmekte. O atık suları alıp insanlar içecek su haline getirmekte. Orada da sorun var ama biz denize döküyoruz, tam anlamıyla uygulayamıyoruz. Planlar gayet iyi ama uygulamadaki sistem yanlış.”