31 Ekim 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İdlib'de yaşam savaşı

Kızılay’ın davetlisi olarak İdlib’deydik. Yeni kurulan briket evlerde yaşayanlarla sohbet ettik. Salgına karşı önlem yok. Çocukların ayakları çıplak. Dertleri hayatta kalmak.

İdlib'de yaşam savaşı
A+ A-
FÜSUN İKİKARDEŞ / İDLİB

Haftasonu Kızılay’ın davetlisi olarak İdlib’deydik. Yeni kurulan briket evleri gördük, içindekilerle dışındakilerle sohbet ettik. Suriyeli konuklar birer ikişer evlere yerleşmeye başlamış. Çoğu çadır kentlerden taşınıyor. Son 10 yıldır oradan oraya sürükleniyorlar. Aileler ilk günlerdeki gibi Devlet Başkanı Beşar Esad aleyhine bağırıp çağırmayı da bırakmış gibi. Savaşı kim neden çıkarttı, nasıl başladı, hepsi birer muammaya dönüşmüş. Pek çok çocuk buralarda doğdu, onlar için yaşam çadır kentlerden ibaret. Artık onların tek derdi hayatta kalmak.

İdlib'de yaşam savaşı - Resim: 1

GÜVENLİK GÜÇLERİ

Devlet denince akla gelen ne varsa ortadan kalkmış. Sınırı geçer geçmez devletsiz kalmak ne demek görüyorsunuz. Bab el-Hava sınır gümrük sahasında bir bayrak bile yok. Gümrük memurları yok, bellerinde silah, ellerinde telsizden görevli oldukları anlaşılan birileri var, ama ne üniformaları ne disiplinleri var. Gümrük memuru olmayan bir devlet! Güvenlik? Güvenliği de farklı giysilerle ama omuzlarındaki tüfeğe bakarak kolluk olduğunu tahmin ettiğiniz polis güçleri sağlıyor. Asker mi, polis mi, özel güvenlik mi, binbaşı mı, başçavuş mu? Meçhul. Saçları kiminin uzun ensesinde toplanmış, kiminin kısa. Bazısı sakallı bazısı bıyıklı. Kimden talimat alırlar? Kim ast kim üst? Kolluk kuvveti diyelim… Düne kadar gazetecilerin basın kartlarını alıp yerine mavi bir kart veren Heyeti Tahrir el-Şam varmış. Bu haftasonu yoklardı. Bir gün varlar, bir yoklar.

EĞİTİM KARGAŞASI

Okullar varmış, biz oradayken dağıldı. Bir kamyonetin arkasına çocukları doldurmuşlar, İdlib merkeze taşıyorlar. Bizdeki tarım işçilerini doldururlar da, ha düştü ha düşecek diye ayağa kalkarız ya, öyle. Perşembe ve cuma günleri tatilmiş. Küçücük kız çocuklarının başları sımsıkı bağlı. Kızlı erkekli hepsinin ayakları çıplak, terlikliler. Eğitim müfredatı? Ne öğreniyorlar? Öğretmen nerede yetişiyor? Ya müfredat? Geçici yerel otoriteler belirliyormuş! Acaba hangisini öğretiyorlar? Devletin nerede, Cumhurbaşkanın kim, diye sorsak ne derler acaba? Ne öğreniyorlar? Suriye’nin başkenti işgal altında mı? Ya senin tarihin? Sırtlarındaki çantaların kimisinde UNİCEF arması var. İçleri boş. Ne defter ne kalem ne kitap. Birkaç çocuğun elinde poşetler var, içlerine kitaplar doldurulmuş. Bazıları İngilizce! Eğitim dili Arapça oysa.

SAĞLIK HİZMETLERİ

İdlib sanki koronadan muaf! Hiç kimsede maskeden eser yok. Maske bir kere dağıtılsa ne olur ki? Arkası gelmeyecek. Hijyen deseniz, alay etmiş olursunuz. Küçük çocuklar “merhaba” diye ellerini uzatıyor. Atasay köyünde sağlık ocağı da açıldı. Doktoru, hemşiresi, laboratuvarı var. Aşılama programı yapılmamış. Daha ilk gününde, kapıda kalabalık oluştu, kucaklarında çocuklarıyla anneler doluştu. Genç Suriyeli doktor Esad, sorulara, hastalara yetişmeye çalışıyor. Girişte bir kayıt odası var, ama boş bir kağıda isimleri yazıyor! Ne numarası, ne takibi, ne sevki, ne hastanın derdi, hiçbir kayıt yok! Doktor muayene etti, reçete yazsa nereden alacak? Hangi eczaneden, hangi numarayla, hangi sigortayla? Doktorun adı, numarası, hatta hastanın adı sanı… Hepsi yüzer gezer. İdlib babasını kaybedince divaneye dönmüş, yerdeki taşlar pırıl pırıl ama yüzünün yarısı var, tek gözü kör olmuş.

BRİKET EVLERİN KONUKLARI

Her biri brüt 38 metrekare. Mutfak alanı bir tezgah, iki odacık var, ama briket! Henüz sıvaları yapılmamış. Kapı girişlerinde bir imza var. Hani bir zamanlar taş evlerin girişinde ustasının ismi yazardı ya, bunların ustası Kızılay! Her kapının üstünde arması var.

Briket evlerde henüz elektrik, su yok. Su depoları şimdilik çatılarında, Kızılay’ın dağıttığı su ile doluyor. Kızılay ne kadar verebildiyse onunla yetinecekler. O suyla yıkanacak, yemek pişirecek, su ihtiyaçlarını giderecekler. Bölgede 620 metre derinlikte bulunan su evlere dağıldığı zaman çeşmelerinden su akacak. Ekmekleri, Kızılay fırınından geliyor. Buradaki briket ev sayısı 20 bine ulaşacak. Kızılay Başkanı Sayın Dr. Kerem Kınık’a soruyoruz: Daha ne kadar taşıma suyla bu değirmen dönecek? Ne iş görecekler? Kınık, "Burada tarım ve hayvancılık yapılıyor, o alanda devam edecekler. Ayrıca inşaatları gördünüz, oraların yapımında çalışıyorlar" diyor.

İdlib'de yaşam savaşı - Resim: 2

'KOMŞULARIM VARDI…'

Yeni taşınan aile sayısı 160 kadarmış. Çocukları yukarıdaki komşu merkezdeki okula gidenler var, hiç gitmeyen de. Birkaç evin kapısını çaldık. Birinde karşımıza Emine çıktı. Altı çocuk annesi. Gelinleri var, torunları var… Kızılay’ın briket evine 10 gün önce taşınmışlar. El-Bab’dan gelmişler. Daha önce kiralık bir evde kalıyorlarmış. Sıvaları bile yapılmamış, ama buradan pek memnun, "Yağmur çok yağdı, sular basmadı” diyor. Burası ona saray gibi. Merak ediyoruz, eski hayatından, ta savaş öncesinden en çok neyi özlüyor? Erken yaşlanmış yüzü gülüyor bir an, “Komşularım vardı. Beraber çalışırdık, sohbet eder yer içerdik, beraber eğlenirdik…"

38 METREKAREDEKİ UMUTLAR

Bir başka evde, kara çarşaflar içinde bir kadın karşılıyor bizi. Kucağında, yanında, eteğinde birer çocuk. Yan odada yüzünü gizleyen 13-14 yaşında bir kız çocuk daha… Kendisi kaç yaşında, adı ne, bilmiyoruz. Gözlerini görüyoruz kara kara, kocaman, acı dolu. Peçesinin altından konuşuyor, tercümanımız çeviriyor. Yedi çocuğu varmış, dördü savaş öncesinde doğmuş, biri 1,5 yaşında hava bombardımanında ölmüş. Hangi uçak neden vurdu, hiç bilmiyor… Diğer üç bebe çadırkentte doğmuş. Yeni evden umutlu, ısınıyoruz, diyor. Neyle? Nasıl? Ortada ot yok ocak yok… Bilmediğimiz şeyler var tabi, battaniye var mesela yeni evlerde! Duvarlar var briketten, korunaklı!

'YİNE ESKİSİ GİBİ OLSUN'

Genç bir adam kucağında küçük çocuğuyla yeni evinin kapısında. “Konuşalım, ama fotoğraf çekmeyin” dedi. Adı da yok! Üç çocuğuyla yeni evine yerleşiyor. O çocuklar çadır kentte doğmuş, briket evlerde büyüyecekler. Ama bir zamanlar mesleği, işi varmış, anestezi teknisyeniymiş. Şimdi olsun olsun, 35’inde olsun. Ne bekliyor gelecekten? Ne olsun istiyor? Nasıl bitsin bu savaş, bu göçebelik? Gülerek “Eskisi gibi olsun” diyor. Devleti, düzeni, yeri yurdu, işi olsun…

İdlib'de yaşam savaşı - Resim: 3

ATASAY KÖYÜ

Türk Kızılayı, İdlib’de çadır kentleri briket evlere dönüştürüyor. Çalışmalar 5 bin briket ev kurmak üzere başladı, hedef 20 bin. Onların artık sırtlarını dayayacak duvarlar olacak! Sarmada ilçesi Mashad Ruhin bölgesindeki yeni konut merkezinin adı Atasay köyü. Köydeki her türlü belediyecilik hizmeti Kızılay tarafından yürütülüyor.

Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, briket evlerin açılış töreninde yaptığı konuşmaya "Bu insanlara kalıcı çözüm sağlayacak ateşkes ve barış temenni ediyoruz" diye başladı ve AFAD’ın öncülüğünde İdlib’deki kalıcı barınma yerleşkeleri hakkında bilgi verdi: "Burada, Mashad Ruhin bölgesinde yaklaşık bin 300 evimiz olacak. Bunların şu anda 748 tanesi sahiplerine teslim ediliyor. 15 gün içinde de geri kalan 540 tanesi sahiplerine teslim edilecek. Bin 300 ev yaklaşık 7 bin insana sıcak bir yuva olacak."

Kızılay’ın destekçileri ve paydaşlarıyla birlikte bugüne kadar Suriye içine 56 bin TIR insani yardım malzemesi gönderdiğini kaydeden Dr. Kınık, şu çarpıcı rakamları verdi: "Her yıl Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığı ile devletimiz, AFAD operasyonlarıyla 100 bin ton unu, Suriye’de ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. İçme suyu ihtiyaçlarını gidermek için de kalıcı altyapı sistemlerine destek veriyoruz. Şimdiye kadar İdlib bölgesindeki kardeşlerimize 38 milyon ton içme suyu sevkıyatı yapıldı. Sağlık Bakanlığımızla birlikte işlettiğimiz sekiz hastane ve 40 tıp merkezinde 3 bin sağlık personelimiz çalışmakta. Dört mobil kliniğimizde de ihtiyaç sahiplerine sağlık ulaştırıyoruz. Şimdiye kadar 200 milyonu aşkın paket sağlık malzemesi bu bölgelere ulaştırıldı."

EN BÜYÜK İNSANİ YÜK İDLİB’DE

Dr. Kınık konuşmasında "Bugün 2 bini aşkın mülteci kampı bulunan Suriye’de en ağır yük İdlib tarafında. Derme çatma çadırlarda 1.7 milyon yaşıyor. Başlarında bir dam olacak, kışın üşümeyecekler. Barış sağlanırsa da asli yurtlarına, kendi şehirlerine dönecekler" ifadesini kullandı. Dr. Kerem Kınık’a, bölgede hangi kanunların işlediğini, devletin kim olduğunu sorduk. "Yerel yönetimler yöntemlerini, kurallarını kendileri belirliyor" açıklamasını yaptı.

Kızılay İdlib göçmenler mülteci kampları