İHH'den üç mesaj! ‘Mezhepçilik İslam dünyasını zayıflattı’
İHH Yöneticisi Osman Atalay, Ulusal Kanal’da Ezber Bozan programına katıldı. Atalay, ‘Türkiye ve İran bölgesel sorunları çözer’, ‘Mezhepçiliği aşalım’, ‘68 kuşağı doğru yaptı, biz hata yaptık. Bugün biz İncirlik Üssü önündeyiz, solcular gelmedi.’ vurgularını yaptı
Osman Atalay, İnsani Yardım Vakfı (İHH) Mütevelli Heyeti Üyesi. 7 Ekim’de HAMAS’ın yaptığı harekatın yankılarını Lübnan’dan takip etti. Gazze’de çok sayıda insani yardım çalışmasının sorumlusu oldu. 2008’deki İsrail saldırıları sırasında da Gazze’de Filistinlilerle omuz omuzaydı. Atalay son olarak 5 Kasım’da Adana’da ABD’nin İncirlik Üssü önünde yapılan büyük mitingin düzenleyicileri arasında yer aldı. Ulusal Kanal’da Ezber Bozan programında konuşan Atalay, bölgesel sorunların ancak Türkiye ve İran’ın önderlik etmesiyle çözebileceğinin altını çiziyor. İşte sorularımız ve yanıtları.
-
15 Ekim’de Lübnan’daydınız. Yanı başınızda olan HAMAS atağı Lübnan’da nasıl karşılandı.
Lübnan halkı antrenmanlı. Yıllardır bu mücadeleyi veriyor. Özellikle Hizbullah’ın olduğu bölge… Lübnan’da şu dikkatimi çekti: Tüm direniş grupları aralarındaki ayrımları, sorunları bir kenara koymuş durumdaydı.
-
Tüm İslam dünyasının üzerinde durması gereken yeni bir durum bu söylediğiniz. Mücadele birleştiriyor. Bunun İslam devletleri arasında neden sağlanamadığını soracağım ama önce Gazze’ye bakalım. İsrail’in Gazze kuşatmasından ve saldırganlığından hangi sonuç çıkacak?
Stalingrad kuşatması da 2 buçuk sene sürmüştü. Güçlü görünen kuvvetlerin de yıprandıkları süreçler olur. Gazze dirençli. Sorunuza şöyle yanıt vereyim: İsrail, Gazze halkını Sina Çölü’ne sürmeye çalışıyor.
-
Siz daha önce Gazze’de bulundunuz mu?
Evet. 2008 Dökme Kurşun operasyonu sırasında bölgede İHH adına çalışmalar yürütüyordum. Gazze daha önce 5 kez yoğun bir şekilde bombalandı. Her saldırı sırasında özellikle Batı medyası HAMAS’tan El-Kaide, DAEŞ çıkarmaya çalıştı. Yapamadı. HAMAS oranın halkı. Gazze halkı eşittir HAMAS. İsrail’in amacı halkı Sina’ya sürmek. Bunu çok uzun süredir sürekli gündeme getiriyor. 2006 yılında 8.000 Yahudi'yi Gazze'den çekti. 2007’de HAMAS seçimleri kazandı. Sonra İsrail saldırısı başladı. 2012, 2014… Her bombardımanda barınma, sağlık, psikolojik sorunlar baş gösterdi. İsrail sürekli saldırıyordu. Enver Sedat döneminden beri Gazzeliler Sina Çölü’ne sürülmek isteniyor. Hüsnü Mübarek, Mursi, Sisi dönemi. Hepsinde İsrail aynı planı masaya koydu. Şimdi de bunu dayatıyor. 7 Ekim öncesini düşünelim. Normalleşme temel gündemdi. Arap ülkeleri sıraya girmişti. ABD herkesi masaya oturtuyordu.
-
7 Ekim’deki operasyonuyla HAMAS bu sürece darbe vurdu mu diyorsunuz?
Evet. Gazze’nin fişi çekiliyordu. HAMAS tekrar o fişi taktı. Filistin’e rağmen normalleşme olmaz. Şunu herkes anlamalı. HAMAS İsrail’le değil ABD’yle savaşıyor.
-
HAMAS’ın savaşçı gücü hangi boyutta.
40 bine yakın fedaisi yani hayatını şehit olmaya adamış savaşçısı olduğu tahmin ediliyor.
-
Çocukların öldürülmesi kadar HAMAS’ın da çocuk savaştırması bazı Amerikancıların eleştiri konusu oldu.
Mustafa Kemal Atatürk ne yaptı? Çanakkale Savaşında 16 yaşındaki çocuklar da vardı. Söz konusu vatan savunmasıysa çocuklar da mecburen cepheye gidebilir. Filistin direnişi 75 yıldır var. Bir nesil direnişin içinde büyüdü ve yaşlandı.
-
11 Kasım’daki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’nın toplantısından hangi sonuçlar çıktı.
Kimse tam memnun değil tabi sonuçtan. Hepimiz çok duygusal durumdayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın net ve sert ifadeleri oldu. Ürdün’ü kararlı gördüm. Mısır gene kısmen öyle. Sina meselesinde onlara yoğun bir baskı var. Ürdün’ün nüfusunun yüzde 40’ı zaten Filistinli. Mısır ‘Ben yokum’ diyor. Mısır’a bu yüzden borçları hatırlatılıyor. İlk saatlerde hep kınama vardı, pek bir şey çıkmayacak diye düşündüm ama yine de bir umut ışığı var. Sina projesine karşı tavır var. Bunun kolay olmayacağı anlaşıldı. Mahmut Abbas da tavır koydu. Savaşın kumanda merkezinde ABD var. Asker gönderdi. Gemilerini dikti hemen.
-
Çözüm?
Ezber bozmamız gerekiyor. Burada yeni bir tavra ihtiyaç var. İran'la Türkiye eğer Ortadoğu'da bir masada oturabiliyorsa bir dosya konusunda anlaşabiliyorsa orada sorun çıkmaz.
-
Manşetlik bir cümle kurdunuz.
Anlaşamazsa kaos devam eder. Türkiye ve İran anlaşırsa Mısır, Katar, Ürdün peşinden gelir. Hatta Suudi Arabistan da eklemlenir. Orada da yeni durum var. O kadar büyük bir fırtına geliyor ki yani o kadar büyük bir fırtına geliyor ki burada bölge ülkelerinin birlikte hareket etmesi gerekir. Rusya ve Çin de böyle bir sürece katılır. Mezhep tartışmaları ve ülkelerin birbirleriyle uğraşmaları İslam dünyasını zayıflatıyor. Irak’ta, Yemen’de, Suriye’de, Libya’da yaşadıklarımıza bakın…
-
İİT Zirvesi’nin bu söylediğiniz yeni duruma bir katkısı oldu mu?
Ben burada bir ışık görüyorum. Birleşik Arap Emirlikleri dışında… Suudi Arabistan da Kaşıkçı olayında adeta rehin alınmak istendi. Mısır konusunda da bu bizim için bir şans. Türkiye için yeniden bir şans oluştu. İran için de yeni bir şans bu sonuç itibariyle artık. Bakın; Yugoslavya dağıldı. 6 devlet çıktı hepsi NATO’da. Balkanlar NATO’da. Ve diğer yerlerde ulus devletler hedef alındı.
-
AK Parti’nin NATO’nun genişlemesine ortak olmasına ne diyorsunuz o zaman?
Batı AK Parti’den rahatsız. AK Parti’den sert bir tavır, şalter indirme beklemiyorum. Ne yapacaksa yavaş yavaş yapar. Ekonomik zorluklarımız buna engel.
-
TBMM’den İsveç’in NATO üyeliğine ‘evet’ oyu çıkmasını bekliyor musunuz?
Hayır. Milletvekilleri hayır oyu verecektir.
-
Gazze cephesinde Ukrayna tam karşımızda. Zelensky’nin İsrail yandaşlığı biliniyor. Ak Parti’ye yakın isimler bu konuda yorum yapmaktan kaçınıyor genelde.
Ben burada AK Partili veya AK Partili muhalifi olarak bulunmuyorum. İHH yöneticisiyim.
-
Söylediklerinizle doğrudan ilişkili sorum ama Türkiye ve İran ilişkilerine dönelim o zaman. Filistin ve diğer bölge sorunları için önce Türkiye ve İran masaya oturmalı, ardından diğer 2 büyük ülke Mısır ve Suudi Arabistan’ı çağırıp birlikte hareket etmeli dediniz. Programı gazeteci Rafet Ballı da izliyormuş, şöyle bir soru iletti: İran faktöründen dolayı Türkiye'deki geniş Sünni tabanın tepkisinden çekinmiyor musunuz?
Çekinmiyoruz. Ben burada dini bir tartışma açmıyorum. Müslümanların kendi içerisindeki kavgaları sonlandırması lazım. Mezhep savaşı İslam’ı zayıflattı. Teknoloji, bilimi kültür konuşamıyoruz… Mezhep kavgasının bize kazandırdığı hiçbir şey yok!
-
Bir izleyicimiz şöyle bir soru yöneltti: İHH dinci radikal bir örgüt. Ulusal Kanal’da neden konuşturuyorsunuz? İHH dinci radikal bir örgüt mü?
İHH dinci radikal bir yapılanma değil. Ama insani yardım noktasında radikal bir yapılanmayız. Bir cemaat veya kültürel başka bir yapı değiliz. Siyasi bir yapı da değiliz.
-
Hangi yıl kuruldunuz?
1994 yılında kurulduk. Dünyanın neresinde olursa olsun ırk, din, dil, mezhep ayrımı yapmadan yardımda bulunuruz.
-
Örnek gösterin lütfen
Küba’ya bile gittik. ABD ablukası yok mu orada? Var. Gittik. Venezuela’ya da gittik. Ahmet Faruk Ünsal Ak Partili vekil onunla birlikte gittik.
-
ABD’ye gittiniz mi?
Gittik. Orada da kasırga oluyor. Mağdurun ve mazlumun dini, mezhebi, ırkı sorulmaz.
-
Geliriniz nerden?
Vakıf bağışları.
-
İlan ediyor musunuz?
İnternet sitemizde var.
-
Ben de izleyenimizin sorusuna yanıt vermiş olayım. Biz Osman Atalay’la 14 yıl önce tanıştık. Kavga ederek tanıştık. Hala birçok konuda farklı düşünürüz ama dostluğumuz kuvvetli. Bugün İncirlik Üssü önünde ABD ve İsrail’e karşı vatanımızı ve Filistinlileri savunmada buluştuk.
Biz de Dolmabahçe’den ABD askerleri denize dökülürken yoktuk, hata yaptık. Şimdi şunu da görelim. Solcular değişti. Liberalleştiler. Dolayısıyla anti emperyalist tavırları ortada kalmadı. Türk solunun geçmişinde Filistin vardı.
‘İSLAM DÜNYASI PERİŞAN DURUMDA’
-
İHH Başkanı Bülent Yıldırım katıldığı bir programda “İslam dünyası perişan durumda. Önce birbirlerine düşürülüyor, sonra ABD’nin kurduğu masada toplanıyor. İslam dünyasının bağımsızlaşması lazım.” dedi. İslam dünyası nasıl bağımsızlaşacak?
İslam dünyasının emperyalizme ve siyonizme karşı köklü bir mücadele geleneği var. Bunu diriltmemiz gerekiyor. ABD Başkanları dikkat ediniz ‘Ortadoğu’dan çekileceğiz’ diyerek seçim kazanıyor. Dolayısıyla Batı gücünü kaybediyor. Önce İslam devletlerini birlikte hareket eder duruma getirmemiz sonra da Asya’daki güçlü devletleri kendi siyasetlerimiz ekseninde etkilememiz gerekir. Tüm Asya’da bunun işaretleri var. Kuzey Kore bile Filistin için ses verdi. Rus siyaset bilimci Alexandr Dugin’in yazılarında da bu eksende görüşler görüyoruz.
-
Kuzey Kore yani Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Filistin’le ilgili ne dedi?
Bu tüm insanlığın mücadelesidir dedi. Kendi davaları olarak sahiplendi. Güzel bir çerçeve çizdiler.