‘İhtiyati haciz uygulaması ekonomik hayatı tehdit ediyor’
Hazine ve Maliye Bakanlığı, vergi ödemesi vadesinin henüz gelmediği durumlarda da ‘Alacağın tehlikeye düşmesi’ ihtimaliyle ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk kararı alabiliyor. Prof. Dr. Yavaşlar ise mahkeme süreci ve ciddi tehlike olmadan yapılacak uygulamanın ekonomik hayatı bozacağını ifade ediyor
Hazine ve Maliye Bakanlığı ‘vergide adalet’i sağlama gerekçesi ile yeni uygulamalar hayata geçiriyor. Kamuoyunda bu uygulamalara karşı ise ciddi anlamda vergi adaletsizliğini gidermediği, esnaf ile küçük ve orta ölçekli işletmelerde mağduriyet yarattığına ilişkin eleştiriler öne çıktı.
Avukat Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar da sosyal medya hesabından ve Dünya gazetesindeki köşesinden “İhtiyati haciz” uygulamalarının yaygınlaştığı ve mağduriyet meydana getirdiğini duyurdu. Konuyla ilgili ayrıntıları Aydınlık’a anlatan Funda Başaran Yavaşlar, “İhtiyati haciz” uygulaması nedeniyle ekonomik hayatın olumsuz yönde etkileneceğini dile getirdi. Yavaşlar, şu ifadeleri kullandı:
“Normalde ‘İhtiyati haciz’ uygulaması için alacağın tehlikeye düşmüş olması gerekir. Bu kişiler arasındaki alacaklar bakımından da böyledir. Birinin size borcu varsa ancak siz borçlunun sizden mal kaçıracağını ya da bizzat kendisinin kaçacağını düşünüyorsanız ve bunu gösteren ciddi emareler de var ise yargı yoluna başvurup mahkeme önünde ispatladıktan sonra ihtiyati haciz kararı aldırabilirsiniz. Böylece ani bir şekilde birtakım malları tedbiren haczederek alacağınızı güvence altına alırsınız.
İHTİYATİ TAHAKKUK KARARI DA ALINABİLİR
“Buna karşılık kamu alacağı söz konusu olduğunda doğrudan ilgili kamu idaresine, vergi alacağı söz konusu olduğunda da vergi idaresine bu izin verilmiş. ‘Benim alacağım tehlikede, borçlu mal kaçırabilir’ diye düşünüp bizzat kendisi ihtiyati haciz kararını alıp uygulayabiliyor. Çok ciddi bir güç bu. Uygulanabileceği durumlar da ilgili kanunda belirlenmiş vaziyette.”
Uygulama için gerekli şartların meydana gelmesinin çok kolay olduğunun altını çizen Funda Başaran Yavaşlar, şöyle devam etti:
“Gerçekten de alıcıyı tehlikeye düşüren ciddi bir durumun ortaya çıkmasına gerek yok. Mesela, eğer Vergi Dairesi derse ki ‘borçlunun mal kaçırma ihtimali var.’ hemen ihtiyati haciz kararı alabiliyor. Onun da ötesinde, ihtiyati tahakkuk kararı da alabiliyor. Tüm borçlarda olduğu gibi vergi borcunda da yasada belirlenmiş olan bir süre vardır. Vade bellidir. Daha o vadeye zaman varken ihtiyati tahakkuk kararıyla ödeme süresi öne çekilebiliyor.
“6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 13’üncü maddesinde uygulama için gerekli birtakım durumlar sayılmış: Borçlunun kaçması ya da mallarını kaçırması, hileli yollara sapması ihtimalinin varlığı. Sadece bu ihtimalin varlığı ihtiyati haciz kararı alabilmek için mümkün.
“Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 17’inci maddesine göre de 13’üncü maddenin 1, 2, 3, 5 bentlerindeki durumların varlığı halinde ihtiyati tahakkuk kararı mümkün. Sizin daha vade var diye düşünüyor olmanıza rağmen ‘Ben vadeyi öne çekiyorum.’ diyebiliyor. Bir sabah kalkıp aniden banka hesaplarınızın bloke edildiğini görebiliyorsunuz.
‘KONKORDATOYA BENZETİLEBİLİR’
“Tabii ki insanlar vergi borçlarını ödesinler ama alacaklının bizzat kendisinin doğrudan, ‘Ben burada ihtimal görüyorum.’ diyerek ihtiyati haciz uygulayabilmesi ekonomik hayatı da tehdit ediyor. Bizim ekonomik hayat dediğimiz bir zincir. Bir yerde kokordatoya da benzetilebilir. Birisi alacağını alamadığında, yapması gerekeni de yapamıyor. Dolayısıyla ekonomik zincirde bir bozulma meydana gelebiliyor.”
Kamu alacağını tehlikeye düşüren ciddi durumlar olduğu takdirde ihtiyati haczin uygulanması gerektiğine işaret eden Yavaşlar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ancak yasada tanımlanmış olduğu gibi, ciddi bir tehlike olmamasına rağmen idare bunu artık olağan bir yol olarak kullanabilir durumdaysa hem mülkiyet hakkı sınırlandırılmış oluyor hem de ekonomik hayatın, o silsilenin bozulmasına yol açıyor. Ekonominin bütünü bakımından tehdit oluşturuyor.
“Nasıl vatandaşlar arasındaki alacaklarda yargı kararı aranıyorsa burada da aransın. Neden aranmıyor ki? Çünkü bu süreçte bir şeyi soruşturuyorsun. Yargının gerçekten bir tehdit olup olmadığına dair bir değerlendirme yapması gerekiyor.”