İhvan’da dağılma işaretleri
İhvan’ın Mısır dışındaki yapılanması içinde son dönemde yaşanan ihtilaflar, örgüt içi tartışmaların dozunu artırdı. Bu durum gelecekte muhtemel bölünmelerin yaşanabileceği şeklinde yorumlandı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Mısır’daki İhvan Rehberlik Konseyi Başkan Vekili İbrahim Munir’in bazı örgüt yöneticilerini görevden alması ve haklarında soruşturma başlatması, Mısır dışındaki örgüt üyesi militanlar arasında endişelere neden oldu. Munir’in haklarında işlem başlattığı kişiler arasında İhvan örgütü Eski Genel Sekreteri Mahmud Hüseyin, Yurtdışındaki Mısırlı İhvancılar Birliği Sorumlusu Muhammed Abdulvahhab, Hammam Ali Yusuf, Mithat el-Haddad, Memduh Mebruk ve Receb el-Benna bulunuyor. Köktenci hareketler üzerine çalışmaları olan araştırmacı Amro Abdulmunaim, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi: “İhvan örgütü, Mısır’daki idari birimlerinin çalışmalarının durması ve başta İstanbul olmak üzere yurt dışındaki ofislerinin tökezlemesi sonucu 5 yılı aşkın bir süredir idari ve örgütlenme konularında büyük sarsılmalar yaşıyor.”
Abdulmunaim, İhvan’ın son dönemde yaşadığı bölünmenin arkasında ‘son seçimlerden sorumlu İbrahim Münir’in ofisi, Mahmud Hüseyin’in ofisi (ki bu örgüt içinde Eski Ofis olarak bilinir) ve yeni dönemden sorumlu Muhammed Şeref’in ofisi’ bulunduğunu söyledi.
Abdulmunaim sözlerini şöyle sürdürdü:
“Münir’in ofisinin Mahmud Hüseyin’e bağlı Eski Ofis'i lağvederek seçimleri onaylaması ve kendisinin yeniden seçilmesi için çağrıda bulunması sebebiyle Türkiye ofisinde son günlerde büyük tartışmalar yaşanıyor. Türkiye'deki idari ofisin önemi, aylık yaklaşık 1 milyon 700 bin dolar tutarında aldığı büyük desteğe dayanıyor. Seçim sürecinin tamamlanması ve Muhammed Şeref ve onunla birlikte 5 diğer ofisin başarılı olmasının ardından büyük tartışmalar yaşandı. Tartışmaların başlangıcında, Munir, Şura’ya ve örgüt listelerine saygı duymamakla suçlandı. Aynı şekilde Mahmud Hüseyin’e bağlı grup, örgütün Türkiye içindeki medyaya yaptığı bağışlardan oluşan fonların büyük bir kısmını zimmetine geçirerek mali ve idari yolsuzluk yapma suçlamasıyla karşı karşıya kaldı ve suçlandı. Türkiye geçtiğimiz aylarda Kahire’nin ‘olumlu’ diye nitelediği adımlar attı. Türkiye bu kapsamda İstanbul’dan yayın yapan ve İhvan örgütüne destek veren bazı kanalları kısıtladı ve Mısırlı yetkililere yönelik saldırılarını durdurdu.”
Abdulmunaim, Münir’in Mahmud Hüseyin ve grubunu tasfiye etmesi sebebiyle İhvan örgütü içinde yaşanan son bölünmeden sonra örgütün geleceğiyle ilgili muhtemel senaryolara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
MALİ KAYNAK TÜRKİYE'DE
“Örgütün geleceğiyle ilgili üç senaryo var. İlk senaryoya göre Mahmud Hüseyin ve grubundaki kişilerin üyelikleri dondurulabilir. Bu senaryo, her şeyin eskisi gibi devam etmesine neden olur. Zira Mahmud Hüseyin’in grubu Türkiye’deki en güçlü grup ve idari-mali açıdan örgütün hayati organlarına sahip. Örgütün mali kaynaklarının yüzde 90’ından fazlası örgütün Türkiye’deki Yatırım Fonu Müdürü Mithat el-Haddad’ın elinde bulunuyor. Örgütün mali faaliyetleri de Mahmud Hüseyin’in emrindeki Sabir Ebu’l Feth’in elinde. Dolayısıyla Hüseyin’in grubu sahada İbrahim Munir’den çok daha güçlü. İkinci senaryoya göre Mahmud Hüseyin’e bağlı grup, genel anlamda örgüt üzerindeki uluslararası baskıları ve özellikle de İhvan Şura Konseyi üyesi Emir Bessam’ın yanı sıra Ahmed Rami ve diğer örgüt yöneticilerinin geçen süreçte açıkladığı idari ve mali alandaki çok sayıdaki ihlali göz önüne alarak Munir’e boyun eğebilir ve karşı bir pozisyon almayı ileri bir tarihe erteleyebilir. Munir’in elinde, Hüseyin’in grubuna yöneltilen suçlamalarla ilgili çok sayıda kanıt var. Bu nedenle Hüseyin’in grubunun bu süreçte sessiz kalması onlar açısından daha iyi olur. Üçüncü senaryoya göre örgüte bağlı gençlik grupları içinde çok sayıda bölünme meydana gelebilir. Şu anki süreçte bu senaryonun gerçekleşme ihtimali daha yüksek. Mısır dışındaki örgüt üyesi gençler sessizliği bozarak, iki ofisin de (Mahmud Hüseyin ve İbrahim Munir’in ofisleri) yöneticilerini ‘gevşeklik, kaos, Şura’nın ve kurumsallaşmanın çöküşü, örgütlenme için hazırlanan idari listelerin iptal edilmesi ve bir gruba karşı başka bir grubun tarafını tutmakla’ suçluyorlar. Bu gençler dün ‘Özür Dileriz Üstat Mesele Çözüldü’ başlığıyla İbrahim Munir’in fotoğrafına yer verdiği bir açıklama yayınladı.”
ÇATI KURULUŞ GİRİŞİMİ
Şark'ul Avsat'ın “güvenilir kaynaklarının” aktardığına göre, geçen günlerde Munir ve Hüseyin cepheleri arasında ateşkes yapılması ve uzlaşma sağlanması amacıyla bir dizi temas kuruldu. Bu girişim çerçevesinde örgütün Türkiye ve İngiltere yapılanmasındaki yöneticilerin yer alacağı ‘Ulusal Güçler Birliği’ isimli bir çatı kuruluşun oluşturulması ve üyelerinin belirlenmesi için seçim yapılması teklif edildi. Amro Abdulmunaim, örgütün Türkiye’deki durumunun daha fazla bölünme ve ayrılıkların olmasına zorladığını ve İbrahim Munir’in Eski İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Hasan el-Hudeybi tecrübesini tekrarlayabileceğine dikkat çekti. Nitekim Hudeybi, Temmuz 1952’den sonra örgütün ‘gizli servisini’ kontrolü altına almak için örgütün gizli fonlarını yöneten Seyyid Fayiz’e yanaştı ve örgütün lideri sıfatıyla Fayiz’den ‘gizli servisin’ belgelerini aldı. Abdulmunaim’e göre Hudeybi, örgütü kendi düşünce ve siyasi eğilimlerine göre farklı bir yolla yeniden yapılandırdı ve söylenenin aksine ‘barışçıl’ bir tarz değil kendi tarzını esas aldı. Nitekim Munir’in geçen süreçte Türkiye’deki “gizli servis” ile örgütün yollarını ayırma kararı da Hudeybi’nin izlediği stratejiden izler taşıyor. Abdulmunaim duruma ilişkin “Ancak gizli servisin Munir’in kararına teslim olacağını zannetmiyorum. Çünkü servis, örgütün elindeki tüm kozlara, paralara ve gizli altyapıya sahip.” dedi.