PKK silahla silahsızlaştırılır
Perinçek, ‘ABD ve İsrail'in stratejik hedefi Kürdistan adı altında 2. İsrail’i kurmak. PKK burada baş aktör. DEM Parti ile el sıkışarak silah bırakılacağını düşünmek, hayal… Böylece Suriye ile silahlı işbirliği çözümü kenara itiliyor. Kürt sorununun çözümü ertelenmiş ve terk edilmiş oluyor.’ dedi
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerin elini sıkmasıyla başlayan süreç hakkında “DEM Parti’yi terörden kurtarmak hayaldir. PKK ancak silahla silah bırakır.” dedi.
Vatan Partisi Lideri Perinçek, yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmede bulundu. Perinçek özetle şunları söyledi:
DEM Partisi'nin elini sıkarak, PKK'nın elinden kurtarma planları hayaldir. DEM Partisi, HDP falan bunlar PKK’nın elinden kurtarılamaz. Bunlar PKK'nın organlarıdır. PKK'nın kurtarılması mümkünse DEM Partisi'ni de kurtarsınlar. Onun için toplumda yeniden DEM Partisi'ni kurtaracağız, DEM Parti'nin içinden bir bölümü yanımıza çekeceğiz falan gibi planlar geçersizdir, hayalcidir, gerçekçi değildir. PKK ancak silahla silah bırakır.
1991’DEN BU YANA İŞLEYEN PLAN
PKK'nın silah bırakmak gibi bir özgür iradesi yok. Amerika Birleşik Devletleri Ortadoğu planlarını ilan etti, hayata geçiriyor. ABD, 1991’de Körfez Savaşı'yla Irak'ı böldü, 36. paralelin yukarısına ‘Burası Kürdistan'dır’ dedi. Saddam Hüseyin'e de ‘buradan kuzeye geçemezsin’ dedi. 2003 baharında 2. Körfez Savaşı'nda geldi, Kürdistan’ı iyice pekiştirdi. 2011 yılından itibaren Suriye'yi karıştırdı. ABD ve İsrail, bizim hemen güney sınırımızda Doğu Akdeniz'e uzanan bir koridor oluşturdu, orası PKK’ya bırakıldı.
Bu planın üçüncü ayağı da Diyarbakır’ın merkezi olduğu ve Kürtlerin büyük çoğunlukla yaşadığı Türkiye topraklarının da bu Suriye'nin kuzeyine ve Irak'ın kuzeyine katılmasıydı. Bölgede ABD ve İsrail'in stratejik hedefi 2. İsrail’i kurmak. ABD ve İsrail’i bu plandan vazgeçirmek barışçı yoldan mümkün değil.
ABD-İsrail bu plana ancak PKK ile ulaşabilir. Çünkü Kürt çoğunluk Türkiye’de, aydın diyebileceğimiz Kürtler Türkiye’de. PKK, ABD ve İsrail için vazgeçilmez bir aktör. ABD ve İsrail’i bu stratejik hedeften vazgeçiremeyeceğimize ve PKK’yı ABD’den koparamayacağımıza göre PKK ancak silahla silahsızlandırılır.
Sayın Cumhurbaşkanımız İsrail Türkiye için bir tehdittir ve biz onun hedefindeyiz, dedi. İsrail, Türkiye için nasıl tehdit olabilir? İsrail askeri Lübnan'ı geçecek. Suriye'yi de geçecek, güney sınırlarımıza dayanacak. Böyle bir senaryo mümkün değil ama şu senaryo dikkate alınmalı. 9 buçuk milyon nüfusa sahip İsrail ABD ile birlikte, 30-40 milyonluk Kürt nüfusunu, asker olarak kullanarak Türkiye'yi tehdit ediyor. Irak'ı işgal ediyor. Suriye'nin kuzeyini onlara açıyor… Bunları görmeden PKK'ya el uzatarak, DEM Partisi'yle el sıkışarak silah bırakılacağını düşünmek, hayal…
TÜRKİYE’NİN SEÇENEĞİ SURİYE İLE ASKERİ İŞBİRLİĞİ
Bakın bu plan tam Türkiye ve Suriye’nin askeri işbirliği yapacağı koşullarda geldi. Bu, mimarisi Vatan Partisi'ne ait olan bir plandır. Suriye de bunu kabul etmişti. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımız da Beşar Esad'ı davet ettik, cevap bekliyoruz diyordu.
Biz Suriye, İran, Rusya, Türk devletinin işbirliği için bir büyük çalışma yürüttük ve burada da başarı kazandık. Tam bu plan uygulanırken birdenbire Amerika ve İsrail sürece girdi, kendi seçeneğini Türkiye’nin önüne koydu. Bu seçenek nedir? DEM Partisi’ni kurtar. PKK ile bir çözüm sürecine başla.
Ben burada bir abartma mı yapıyorum? Hayır. Sayın Devlet Bahçeli daha üç gün önce Öcalan'a PKK'nın silah bırakması için çağrıda bulunsun, diyerek mesaj yolladı. PKK'nın lideriyle bu süreci yürütmek gibi hayalci gerçekçi olmayan, PKK'nın tasfiyesini de önleyen yeni bir plan Türkiye'nin önüne koydu.
Bu süreçte biz şöyle bir başarı kazandık, Devlet Bahçeli gidip PKK'nın elini sıktığı zaman, bu planın özünü ortaya koymuştuk ve Türk milleti de buna tabi olmayacağını, boyun eğmeyeceğini kamuoyuna gösterdi. Bu plan yürümüyor ve şimdi geri adımlar atılıyor.
Hürriyet Gazetesi’nde Hande Fırat'ın bir haberi çıktı, ‘Sayın Devlet Bahçeli'nin el sıkması AK Parti için de sürpriz oldu’ diye… Bu da bir geri adımı ifade ediyor ama bu haber gerçeği temsil etmiyor. Çünkü Devlet Bahçeli'nin el sıkmasıyla açılım başladı. Sonra Sayın Cumhurbaşkanımız iki kez Sayın Devlet Bahçeli'nin bu girişimini çok değil çok çok önemli bulduğunu belirtti. Ama şimdi ‘sürpriz oldu’ deniliyor.
‘DEM PARTİ MEŞRULAŞTIRILIYOR’
Bütün bunların nesnel sonucu şu, Sayın Devlet Bahçeli'nin açılımı DEM Partisi'ni meşrulaştırıyor. Kapatılması gereken bir parti birden bire Türkiye'nin hakim güçleri tarafından kabul edilen, yasal gösterilen bir partiye dönüştürülüyor. Gerçek çözüm olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin silahı bir kenara itiliyor. Onun yerine PKK’nın şu veya bu organıyla konuşarak, görüşerek sorunun çözülmesi gibi bir hayal kamuoyunun önüne konuluyor. Silahlı çözüm kenara itiliyor, bölgede Suriye ile askeri işbirliği terk ediliyor. DEM Parti’nin kapatılmasından vazgeçiliyor.
Dolayısıyla Kürt sorununun çözümü ertelenmiş ve terk edilmiş oluyor. Bu hayalin yayılması bu bakımdan çok çok zararlı. Bu adımları kim alkışlıyor? Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Özgür Özel, Atlantik Sistemi'nde olmaktan en çok memnun olan CHP’nin yönetimi hemen ‘Ben, hiçbir şart koşmuyorum, Devlet Bahçeli'yi alkışlıyorum. Bu planın uygulanması için bütün gücümle varım.’ diyor. Pazartesi günü Selahattin Demirtaş'ı ziyarete gidecek. Oradan Güneydoğu illerine gidecek.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin DEM Parti içinde bir grupla bazı ilişkileri olabilir, o gruptan bazı insanları ele geçirdiklerini düşünebilirler, ama sonuç itibariyle tamamen PKK'nın kontrolünde olan bir grup, PKK'ya silahla darbe indirilmediği sürece Suriye'nin kuzeyinde ve Irak'ın kuzeyinde PKK bitirilmediği sürece Türkiye'nin PKK'yı bitirme operasyonuna zarar verir ve hayal yayarsınız.
‘Kapatılması gereken bir parti birden bire Türkiye'nin hakim güçleri tarafından kabul edilen yasal gösterilen bir partiye dönüştürülüyor. Anayasa Mahkemesi kapatmıyor, hatta Türk devleti iki yılda toplam 1 milyar 140 milyon lira parayı PKK'nın partisine veriyor. DEM Parti’yi Türkiye Partisi yapacağız dediğiniz zaman, Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızın da o partiye yönelmesini desteklemiş oluyorsunuz.’
‘PKK’YLA MÜCADELEDE TUTARSIZLIK VAR’
Türkiye, 2015’ten sonra PKK'nın üzerine silahla yürüdü. Ama o mücadelede de tutarsızlıklar var. PKK’nın yasal Meclis’teki örgütünü kapatmadan silahlı mücadele ile kesin ve verimli sonuç elde edemezsiniz. Devletin bütün kuvvetlerini topyekûn harekete geçirmeden kesin sonuç alınamaz. Bir yandan meşrulaştırıyorsunuz, Anayasa Mahkemesi kapatmıyor, hatta Türk devleti iki yılda toplam 1 milyar 140 milyon lira parayı PKK'nın partisine veriyor.
Gündeydoğu’daki bunu izleyen Türk vatandaşlarımız da ‘Türk devleti galiba buralardan vazgeçti’ diyor. Bütün bunlar PKK'ya yalnız asker, para sağlayan değil aynı zamanda oy sağlayan da uygulamalar. DEM Parti'den bir grubu kazanacağız, DEM Parti’yi Türkiye Partisi yapacağız dediğiniz zaman, Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızın da o partiye yönelmesini desteklemiş oluyorsunuz.
‘HAKİM GÜÇLER ABD VE İSRAİL’DEN KURTARILMALI’
DEM Parti'yi kurtaracağız falan diyorlar ama ilk önce Türkiye'nin hakim güçlerinin, siyasi iktidarının Amerika ve İsrail'den kurtarılması gerekiyor. 20 gün önce Türkiye ile Suriye arasında işbirliğini, Türkiye’nin BRİCS’e, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılımını Türk devletleriyle Asya arasında bütünleşmeyi konuşuyorduk.
Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kıbrıs, Türk Cumhuriyeti buna Asya'da bir ağırlık oluşturacak, Asya'da uygarlığının yükselişinde önder, konumlarda olacak. Böyle bir plan varken birden bire Amerika ve İsrail devreye girdi, PKK ile sözüm ona Türkiye Devleti'ni barıştıran, DEM Parti'yi kurtaracak bir plan içine sürdü.
Bu plan, PKK’yı Türkiye-Suriye askeri işbirliğinin elinden kurtarma girişimidir. Peki, bu el sıkmalar, o komutanların ve Mehmetçiğin mücadele azmine nasıl etki yapıyor? Bu plan, iktidar sınır ötesi operasyon yapmayın demese bile savaşan insanların savaşma iradesini zayıflatacaktır.
Bu plana evet denmesine hiç ihtimal vermiyorum. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri 2015'ten bu yana savaşıyor, PKK’yı hendeklere gömüyor, çok büyük başarılar kazanıyor. Bu başarı polisimizi askerimizi şehit vererek kazanıldı. TSK, gerçekçi bu işin silahla çözüleceğini biliyor.
‘SİLAHLI KARARLILIK’
AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Âlâ’nın geçmişteki açılım sürecini kast ederek, “O reformları yapmasaydık, Türkiye'yi de Ortadoğu'ya çevireceklerdi” açıklamasının sorulması üzerine Perinçek şöyle konuştu:
“Türkiye'nin bu arkada kalan dönemde tehdidi atlatmasının tek bir sebebi var o da 24 Temmuz 2015 günü hükümetin aldığı kararla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin PKK'yı silahla hendeklere gömmesi. Türkiye, Sayın Efkan Âlâ'ların Kürt açılımları sayesinde değil, silahlı kararlılık sayesinde Türkiye iç kavgalara sürüklenmedi. Tam tersine o açılımlar çok büyük zarar verdi. O açılım sırasında PKK soluk aldı, hendek kazdı. Şehirlerin altını oydu, kuvvet topladı, para topladı ve halkta büyük tereddütler yaratıldı. Dolayısıyla Efkan Ala Beyefendi'nin açılımları Türkiye'nin bölücülükle mücadelesine çok ağır zarar verdi.”
ANAYASA MAHKEMESİ’NİN TUTUMU UTANÇ VERİCİ
Anayasa Mahkemesi'nin HDP kapatma davasındaki yavaşlığının sorulması üzerine Perinçek şu yanıtı verdi: "Anayasa Mahkemesi'nin bu tutumu, Türk hukukunu uygulamadığını ve vatandaş olarak da Türk vatanı, toprak bütünlüğümüz, Türkiye'nin devlet bütünlüğü konularında duyarlılıklarının olmadığını gösteriyor.
Türkiye'nin şehitler vererek yürüttüğü bir vatan mücadelesi varken hala AYM'nin bu kadar uyuşuk, bu kadar sorumsuz, bu kadar ciddiyetsiz, vatanseverlikten ve Türk hukukundan bu kadar uzak, Türkiye Anayasası’nı bilmeyen, anlamayan, anlamak istemeyen bir çizgide olması AYM açısından utanç verici bir durum. Ben bu konuları iyi bilen, o arkadaşların hocası olarak da bütün bunlardan utanıyorum.
Ciddi bir Anayasa Mahkemesi bütün dosyaları bir kenara atar ve HDP davasında kapatma kararını verir. Vermemeleri hukuk dışıdır, Anayasa dışıdır, sorumsuzdur, vatanperverlik sorumluluklarından tamamen uzak bir tutumdur. Maalesef ABD ve Batı'nın dayatmaları karşısından boyun eğen bir uygulamadır. Tarih bunu affetmez, Türk milleti de bunu affetmez. Türkiye'nin hakim güçleri hala ABD ve İsrail'in dayatmalarından kurtulamadılar."