İkinci İsrail planı bölgesel işbirliği ile bozulur
Fuat Oktay’ın, terörle mücadelede bölge ülkeleri ile işbirliği mesajını uzmanlara sorduk. Terör örgütlerinin bölge ülkelerinin tamamını tehdit ettiğine dikkat çeken uzmanlar mücadelenin diplomatik söylemlerle sınırlı kalmaması gerektiğini belirtti, somut mekanizmalar kurulmasının önemine işaret etti
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Fuat Oktay, 12 Kasım Salı günü İran Parlamento İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Vahid Celalzade ile görüştü.
İkili ve bölgesel işbirliklerinin geliştirilmesine yönelik konuların görüşüldüğü buluşmada Oktay, teröre karşı bölge ülkelerinin ortak hareket etmesi konusunda önemli vurgular yaptı.
İran ve Türkiye'nin kadim dostluk ve komşuluk ilişkisine sahip olduğunu belirten Oktay, “Terörle mücadele konusu son derece önemli. Türkiye'ye tehdit unsuru olan PKK ve YPG. İran'daki PJAK da farklı değil, benzer yapılar. Çok ciddi mücadelemiz devam ediyor. İran'la bu konuda ilişkilerin iki komşu ülkeye yaraşır şekilde çok daha somut boyutta, tüm alanlarda yani Suriye, İran, Irak ve Türkiye de dahil yakın bir işbirliği içerisinde ilerlemesini arzu ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Oktay’ın Celalzade ile yaptığı görüşmede öne çıkan vurguları, Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe ve İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hazar Vural Jane ile konuştuk.
PKK, İKİNCİ İSRAİL PLANI İÇİN KUKLA ÖRGÜT
Terör örgütü PKK’nın bölgedeki varlığının sadece Türkiye’yi tehdit etmediğini, örgütün Suriye, Irak ve İran yapılanmalarının söz konusu ülkeler için de tehdit oluşturduğunu söyleyen Ali Fuat Gökçe, ABD’nin terör örgütlerine verdiği desteğin stratejik hedefine dikkat çekti.
İsrailli yöneticilerin de Kürdistan’ın kurulmasını desteklediklerinin altını çizen Doç. Dr. Gökçe, “ABD terör örgütünü Ortadoğu politikalarını düzenlemek, İsrail'in bekasını ve güvenliğini sağlamak için desteklemekte ve istediği yerlerde kullanma yoluna gitmektedir.” dedi.
İsrail'in askerî açıdan özellikle “kara harekâtı” kapsamında başarısız olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gökçe, ABD’nin planlarına dikkat çekti:
“ABD’nin muhtemel bir başarısızlıkta PKK/PYD kartını sahaya süreceği aşikardır. İsrail'in bu yetersizliği karşısında başka bir seçenek ise Suriye, Irak ve İran'da iktidar ve rejim değişikliğine gitmek olacaktır. Bunun ilk emareleri Netanyahu'nun İran halkına yönelik konuşmalarında ve Nasrallah öldürüldükten sonra Suriye ve Irak'ta yapılan gösterilerde görülmüştü.” dedi.
BÖLGE ÜLKERİNİN İŞBİRLİĞİ ELZEM
Netanyahu’nun Türkiye üzerinde de aynı politikayı uygulamak istediğini belirten Doç. Dr. Gökçe, “Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da iktidar ve rejim değişikliğini yapabilmek için bu ülkelerde kaos ortamı ve istikrarsızlık yaratmak gerekecektir.” dedi.
İktidar ve rejim değişikliği için eğitilmiş, donatılmış kuklalara ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Gökçe, bölge ülkelerinin bu kuklalara karşı işbirliği yapmasının önemini şöyle ifade etti:
“Bu kuklalar; PKK/PYD, DEAŞ ve HTŞ olarak hazır ve nazırdır. Dolayısıyla bölgedeki terör örgütlerinin Türkiye, İran, Suriye ve Irak'ı tehdit ettiği açıkça görülmektedir. Nihai amacın bölgede İsrail'in güvenliğini uzaktan sağlayacak ve savunabilecek bir kukla devlet kurulması olduğu ve bunu gerçekleştirebilmek için ise bu İsrail'e tehdit olarak kabul edilen bu dört ülkenin bölünmesi ve parçalanması gerekmektedir. Bu açık tehdidi bertaraf edebilmek için dört ülkenin kendi aralarındaki problemleri bir kenara bırakarak esas hedefe yoğunlaşması ve işbirliği yapması elzemdir.”
SOMUT MEKANİZMALAR KURULMALI
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim üyesi Hazar Vural Jane de Dışişleri Komisyonu Başkanı Oktay’ın Suriye, Türkiye, İran ve Irak ülkelerinin bölgede teröre ortak hareket etme çağrısının önemine dikkat çekti.
Dr. Vural Jane, terörle mücadelede etkin bir strateji geliştirilmesinin yalnızca diplomatik söylemlerle sınırlı kalmayıp, somut mekanizmalar aracılığıyla sahada işbirliği ve anlaşmalarla desteklenmesi gerektiğini söyledi.
Dr. Vural Jane, bu tür bir işbirliğinin özellikle Türkiye-İran ilişkilerinde yeni bir aşamanın da başlangıcını teşkil edebileceğini ifade etti.
Dr. Vural Jane şöyle konuştu:
“Özellikle Türkiye ve İran arasında geliştirilecek işbirliği, terörle mücadele alanındaki işbirliği eksiğini ve mevcut eleştirileri ortadan kaldırarak, bu konuda büyük bir adım atılmasını sağlayacaktır. Terörün kökeni ve desteğinin bölge dışındaki aktörlere dayandığı ve bölgesel istikrarsızlık yaratmak amacıyla bir araç olarak kullanıldığı düşünüldüğünde, bu tehdide karşı başarılı bir mücadele, sadece Ankara-Tahran ekseninde daha güçlü bir komşuluk ilişkisi ve ‘kazan-kazan’ anlayışını pekiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda bölge barışı ve güvenliği açısından da zorunlu ve başarılı bir adım olacaktır.”
İŞBİRLİĞİ BÖLGEDE BARIŞ GETİRİR
Ortak çabaların bölgesel istikrarı sağlaması, bölge ülkelerinin arasında güvenin yeniden tesis edilmesine katkı sağlayacağını söyleyen Dr. Vural Jane, bu işbirliğinin uzun vadede ekonomik, politik ve toplumsal faydalar doğuracağını ifade etti.
Jane, “Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin, terörle mücadelede ortak hareket etmesi, sadece ulusal güvenlik politikalarını güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda bölgenin genel refahı ve barışı için hayati öneme sahip olacaktır.” dedi.