‘Sinan Oğan oylarını yönlendirebilir mi’ tartışması sürüyor: Seçmen koyun değil milli duyarlılık belirleyecek

28 Mayıs’a doğru Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeyenlerin ikinci turda hangi tercihi yapacağı gündemde. Ata İttifakı’nın adayı olarak yüzde 5,17 alan Sinan Oğan’ın oylarını yönlendirme gücü tartışılıyor. Oğan, Muharrem İnce’nin FETÖ kumpasıyla çekilmesinin hemen ardından pazarlık mesajı vermişti. Seçimlerin tamamlanması sonrasında da Millet İttifakı’na daha yakın bir izlenim vererek pazarlık çizgisini sürdürdü. Millet İttifakı’nın Oğan’a ve Ata İttifakı’na ön ayak olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a bazı bakanlıklar verileceği iddia edildi. Ancak Amerikalı New York Times Gazetesi’ne konuşan Oğan, “Cumhurbaşkanı yardımcısı olabilecekken neden bakan olayım?” dedi.

Eski Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Müdürü ve ekonomist Bartu Soral ile OPTİMAR Araştırma Şirketi Başkanı Hilmi Daşdemir, Sinan Oğan’ın aldığı oyları yönlendirme kapasitesini Aydınlık’a değerlendirdi.

‘SEÇMEN KOYUN DEĞİL’

Bartu Soral, 14 Mayıs’ta milli duyarlılığın baskın geldiğini, 28 Mayıs’ta da aynısının olacağını belirtti. Kılıçdaroğlu’nun çizgi değişikliği görüntüsünün iki tarafa oy vermeyenler üzerinde inandırıcı olmayacağının altını çizdi. “Sinan Oğan’a oy veren seçmenin iki ittifaka da razı olamayanlardır. Bu seçmen koyun değildir.” dedi. Soral şöyle başladı:

“Kılıçdaroğlu’na milliyetçi-Atatürkçü görünmesi ve sığınmacılarla ilgili keskin vaatlerde bulunması üzerine bazı tavsiyelerde bulunulmuş. Bu görünüyor. Ancak hiç kimse seçmeni aptal yerine koymamalı. Maraba gibi düşünmemeli. Önemli olan zaman içinde sergilediğiniz çizgidir. Seçmen buna bakar. Güvenilir mi, muktedir mi ona bakıyor. Hiç kimse yıllarla oluşturduğunuz çizgiyi bir haftada değiştirdiniz diye size inanmaz. Oyunu değiştirmez. Sizin çizginiz neyse odur. ‘HDP/ PKK’ya yanaşan yanar’ dedik, öyle de oldu. Mavi Vatan, Azerbaycan, Kıbrıs, İHA/ SİHA, Türklük kırmızı çizgidir. Bunlara saldıran iktidar olamaz.”

‘İRADEYE İPOTEK KOYAN SÖZLER’

Oğan’ın pazarlık peşinde görüntüsünün ona olan olumlu yaklaşımı kırdığını kaydeden Soral, “O seçmen ya artık zorda kaldığı için tekrar bir muhasebeyle, ki bu muhasebe milli duyarlılıkla olacaktır, karar verir. Ya da sandığa gitmez.” cümlelerini kurdu. Soral şunları söyledi:

“Sinan Oğan’a oy veren seçmenin kırk katırla kırk satır arasında sıkıştırılmaya tepki gösteren seçmen olduğunu düşünüyorum. Bu seçmen koyun değildir. Türkiye’de seçmene maraba muamelesi yapmak en çok HDP’de vardır. Sinan Oğan’a verilen bu oylar onun şahsına verilmedi. Dolayısıyla bu seçmen Sinan Oğan’ın lafına bakmaz. Hele ki 15 Mayıs’tan itibaren pazarlık masasında el yükseltir gibi, o seçmenin iradesine ipotek koyan sözler, ‘iki ittifaka da göz kırpan, nereyle anlaşırsak oraya götürürüz’ şeklindeki yaklaşımlar bu seçmenin gözünde antipatiyi arttırdı. Görülecektir iki ittifaktan hangisine giderse gitsin aldığı oyları oraya götüremez.”

‘KEMAL BEY’E TAŞIMASI ZOR’

Hilmi Daşdemir de Sinan Oğan’ın yönlendirme gücünün zayıflığına dikkat çekti. “Terörün gölgesinin düştüğü bir yere yapılacak yönlendirmede kişiler ve gruplar etkisizleşecektir.” diye ekledi. Oğan’a verilen oyları kategorize ederek konuşan Daşdemir şunları aktardı:

“Sinan Oğan’a oy veren kitleleri iyi tanımlamak gerekir. Bu oylar tepkisel oylardı. Yani bu kitle tamamen Sinan Oğan’ın yönlendirebileceği bir pozisyoda değil. Neden değil derseniz, bunların bir kısmı daha kısa bir süre önce Muharrem İnce’nin seçmeniydi. Burayı İnce dışında kalanları da kapsayacak şekilde ulusalcı-Atatürkçü oylar şeklinde kategorize edebiliriz. Bir kısmı eleştirel ülkücülerin oylarıydı. Bu kesim zaten bir kaç yıldır ülkücü bir cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyordu. Kemal Bey’in yanında olması durumunda, milliyetçi kesişim kümesinde buluşan bu oyların tamamını ya da büyük çoğunluğunu oraya taşıyabileceğini söylemek çok zor. Erdoğan’ın yanında durması halinde de oylarının tamamını aktaracağını söyleyemeyiz. Yılların biriktirdiği keskin Erdoğan karşıtlığı buradaki oyların bir bölümünde var. Sinan Oğan’ın en iyi ihtimalle aldığı oyların yüzde 30’unu yönlendirebileceği kanaatindeyim. Bunun üzerinden pazarlık yapma gayreti de bu akış oranını düşürecektir. Zafer Partisi de burada etkili olamayacaktır. Terörün gölgesinin düştüğü bir yere yapılacak yönlendirmede kişilerin ve gruplar etkisizleşecektir.”