İktidar medyasından ‘parlak’ Gazze çözümü: Mücadele etme dua et
AK Parti Hükûmeti İsrail’le ticareti kesme ve Filistin’le kararlı dayanışma adımları atamıyor. İktidara yakın medya da sürekli “boykot-dua” söyleminde... Türkiye, sınırındaki ABD ve İsrail planlarına karşı hızla bölgesel ittifaklar kurmalı.
Yeni Akit ve Sabah gazeteleri, dün Filistin gündemli çıktı. Yeni Akit’e konuşan İsmail Hünerlice, “Yahudi mallarını boykot etme ve duaya sarılma çağrısı” yaptı. Sabah gazetesi de, çevirmen Ayçin Kantoğlu ile konuşmuş. Sayın Kantoğlu, bireysel mücadelenin önemine dikkat çekiyor. Kantoğlu, “Yerli deterjanlar onlarınki kadar (İsrail mallarını kastediyor. E.N) güzel temizlemiyorsa bırakın temizlemesin. (…) Verdiğin paranın belirli bir kısmı bir başka yerde başka insanların canını yakıyorsa ne anlamı var?” ifadelerini kullandı.
Elbette her vicdan sahibi insan Filistin için boykot yapar, dualar eder. Fakat artık “boykot-dua” söyleminin dışına çıkmanın vakti gelmedi mi?
Evet vatandaşlar bireysel olarak bunları yapabilir. Ama devlet ne güne duruyor? Devlet, milletin örgütlü gücüdür. Devletler ve hükûmetler, somut adım atarlar.
Maalesef AK Parti Hükûmeti, İsrail’le ticareti tamamen kesme konusunda adımlar atamıyor. Aksine Mescid-i Aksa’ya çekilen dikenli teller Türkiye’den gidiyor. İsrail’e gıdalar, Türkiye’den gidiyor. Petrol, çelik ve çimento sevkıyatı da sona ermedi.
7 Ekim 2023 Aksa Tufanı’ndan sonra İncirlik’ten Güney Kıbrıs’taki Agratur’a oradan da Tel Aviv’e giden silah ve teçhizata AK Parti Hükûmeti suskun.
Yoksul Yemen halkının kahramanlığına bakalım. Aslanlar gibi Kızıldeniz’de emperyalist ve Siyonistlere karşı savaşıyorlar. Yemen kadar cesaretimiz yok mu?
Çözüm var mı? Var. Türkiye Filistin'e destek konusunda tüm dünyaya örnek olmalı.
Dayanışma lafla olmaz. Lafla peynir gemisi yürümez. Bugün atılacak adımlar kısaca şudur:
-
İsrail ile yaptırımlardan başlayarak Filistin direnişine her alanda, silah kullanmak dahil, yardım ve dayanışmaya uzanan uygulamalarda Türkiye örnek olmalı.
-
ABD ve NATO tarafından kullanılan İncirlik ve Kürecik üsleri derhal bütünüyle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tam denetimine alınmalıdır. ABD ve NATO askerleri ülkelerine gönderilmelidir.
-
Suriye ile derhal, her alanda işbirliği yapılmalı. Türkiye, Suriye, İran, Rusya ve Irak ortak harekâtla Suriye’nin kuzeyindeki ABD-İsrail güdümlü bölücü terörü bitirir. PKK-DEAŞ ve bütün terör örgütleri temizlenir. En önemlisi, İkinci İsrail Planına en büyük darbe vurulur.
-
Yanlış Ukrayna politikasından acilen vazgeçilmeli. Ukrayna, Karadeniz’deki Yunanistan’dır. Bugün Ukrayna Filistin’e karşı İsrail’le beraberdir. ABD, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la beraberdir. Kiev sokaklarında İsrail bayrakları dalgalanmaktadır. Bu durumda Rusya’ya dirsek atan, Ukrayna’ya ticaret kılıfı altında SİHA satanlar Türkiye, en güçlü müttefiki Rusya’yı karşısına alır. Rusya, Ukrayna’da ABD-NATO’ya karşı savaşmaktadır. Bu savaş, Türkiye’nin de savaşıdır, Filistin’in de savaşıdır. Türkiye’de bu köklü çözümleri bir tek Vatan Partisi dillendirmektedir. Vatan Partisi’nin bu çözümleri derhal uygulamaya konmalıdır.
TAL’ÂT PAŞA’NIN MİRASI CUMHURİYET’LE YAŞIYOR
Yeni Şafak’tan Dursun Gürlek, dün “Talat Paşa namaz kılıp oruç tutuyor muydu?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Düşünebiliyor musunuz Türkiye’ye bu kadar tehdit yönelirken, bölücülük hendeklerden başını çıkarırken, Haçlı irtica İslam dünyasına saldırırken, Türkiye yoksulluk kıskacındayken Yeni Şafak’ın yazarları 100 yıl önce yaşamış bir Hürriyet kahramanının orucu ve namazıyla uğraşıyor.
Evet yazıda belirtildiği gibi Tal’ât Paşa namaz kılıp oruç tutuyordu. Hatta sade yaşıyor, fırından aldığı bir somun ekmekle yürüyerek evine gidiyordu. Bu karakter bütün İttihatçılarda vardı. Ama yazıda bir alıntı var. Şubat 1963 tarihli “İslam” Mecmuasında “Talat Paşa ve Namaz” başlığıyla ve M. C. Rumuzuyla yayımlanan yazıda şu ifadeler kullanılmış:
“Merhum Talat Paşa beş vakit namazını kılan bir Müslümandı ve sabahları ‘Feth-i Mübin Suresi’ni okuyordu ama altı yüz senelik bir İslam-Türk İmparatorluğunu bir macera uğruna perişan etti ve yüz binlerce Müslümanın, Müslüman Türkün şehadetine, beldelerin yıkılmasına, Müslüman milletlerin esarete düşmesine sebep oldu! İnsanın bu hazin maziyi dehşet ve ızdırapla hatırladıktan sonra keşke diyeceği geliyor, beş vakit namazı tehir etseydi de Müslüman âlemine o kadar kötülüğü dokunmasaydı ve yurttan, batmasına sebep olduğu devletin milli hudutlarından kaçıp yâdellerde yabancı kurşunuyla can vermeseydi!”
İşte yazının yazılma amacı ve hedefi bu. Talât Paşa düşmanlığı!
Bugün Tal’ât Paşa’ya kim düşmanlık ediyor?
Fransa’da geçen günlerde, Talât Paşa’nın katili Tehliryan’ın heykeli dikili. Tal’ât Paşa’nın mirasını bir Ermeni katinin kurşunu yıkamaz elbette. Şimdi de içimizdeki Tehliryan’lar Tal’ât Paşa’yı kurşunlamaya çalışıyor. Düşman da hedef de aynı.
Talât Paşa ve İttihatçılar, Osmanlı’yı parçalamak isteyen emperyalistlere karşı dört cephede kahramanca savaştı. Ne Türk bayrağını ne de İslam bayrağını indirtti. Tal’ât Paşa kapitülasyonları kaldıran hükûmetin başıydı.
Millî ekonomi modelinin ilk uygulayıcısıydı.
Halkçılık, devletçilik, köycülük, kadın hakları, dilde halkçılık, eğitimin yaygınlaştırılması, laikliğin ilk uygulamaları, basın özgürlüğü ve sosyal hayatın canlanmasına yönelik ilk adımlar yine İttihatçıların eseridir. Onların en önemli başarılarından biri, ordunun eğitimli genç askerlerle yeniden örgütlenmesidir. Cesur bir tutumla gerekli askeri reformları yaparak genç ve güçlü bir ordu yarattılar.
Balkan Harbi’nde neredeyse kurşun atmadan dağılan Osmanlı orduları, Cihan Harbi’nde bu kadar yaygın cephelerde, dört sene dayanabildi. Çanakkale’de ve bugün Irak topraklarında olan Kut-ül Amare bölgesinde çok önemli iki büyük zafer kazanıldı.
Talât Paşa ve İttihatçılar işin esasında milli devletimizin temelini atan büyük devrimcilerdir. Onlar, bağımsız, onurlu, kalkınmış bir vatan için kararlılıkla, cesaretle, umutla mücadele ettiler. Hiç vazgeçmediler.
Onlar kahramanca savaştı.
Bazıları da 100 yıl önce onları arkadan vurdu, bazıları da şimdi aynı işi yapıyor.