24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İletişim ve yönetime acil çağrı

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Gazetelerİn nefesi daralıyor.

Ne diyelim?

Kalan sağlar bizim mi...

Kalanlar hangileri?

Dijital basın bize yeter mi...

Türkiye kamuoyu yazılı basından beslenir.

Televizyonda sabahları hemen hepsi programlarda gazetelerin ilk sayfalarını, içeriklerini, köşe yazarlarını aktarırlar. Dijital basın mutlaka bütün yazılı basının görüntülerini verir. Sosyal basında o günün köşe yazarlarının yazdıkları, arşivlenerek tartışılır, alıntılanır. Gazetenin birinci sayfa, birinci haberi, hatta kullandığı fotoğraf, kullandığı sözcükler, neden onun birinci haber yaptığı vb tartışılır, eleştirilir. Hele önemli bir olay olduysa konusuna göre ertesi gün sabah o gazetenin satışında artış olur. Yorumu, haberi verişi, anlamı değerlendirilir.

Siyasi iradenin belirlenmesinde en önemli katkıdır. Hâlâ hükümet edenler “manşete” çıkmaktan çekinirler ya da “manşetten verilmekten” ön alırlar. Yerel basını ayrıca ele almak gerekir belki, ama Türkiye basınının temel vazgeçilmezidir. Berber dükkanlarının, hekimlerin bekleme salonlarının olmazsa olmazı.

OKUR YÖNLENDİRİR

Okur sıradan biri değildir. Seçmendir. Bilinçli seçmendir. Kitle sözcüsü ve yönlendiricisidir. Siyasi iradeyle iletişimi sağlar. Haberi okur, işte yolda, otobüste iletir, yorumlar, algıyı etkiler, sonuçlar çıkartılmasına neden olur.

Bu açılardan bakıldığında yazılı günlük basın hâlâ önemli bir iletişim aracıdır. Görsel olay aktarımından farklı bir işlev yerine getiriyor. Vazgeçilmezliğini sürdürmektedir.

Basın özgürlüğünün kullanılması bir haktır.

Görevdir.

Siyasal katılım ve iletişimin önemli bir aracıdır.

Yönetenin olmaktan çok yönetilenin sesi olmalıdır. Mali gücü yönetenin ona egemen olanın değil, o zaten yönetim aygıtının, karar verici organların, klasik ifadesiyle suyun başındadır; sesini duyurması gerekenin eğilim ve iradesini yansıtmalı, haberdar etmelidir.

KIYMETLİMİZ YEREL BASINIMIZ

İşte bizim bir özelliğimiz daha. Anadolu'nun kılcal damarlarına kadar basın geleneği sürüyor.

Milli Mücadelenin kahraman direnişçileri.

İstanbul'un ilçelerinin demokrasi neferleri. Hemşerilerin memleket havası taşıyıcıları, ikitelli değil çok sesli orkestra iletişimcileri...

Kıymetli yerel basınımız.

Mesleğimizin yüzakları, amatör sporcularımız.

Çok yaşasınlar.

O damarlardan sesleri temiz, şırıl şırıl akmalıdır.

Kitle “borazancılığı” sevmez.

Hele bizim milletimiz gelenekten katılımcıdır.

Hakkını kullanmak için direniyor.

YAZILI BASININ ALNI TEMİZ OLMALI

Yazılı basının yazdığı yazdıktır.

Bir tuşa basınca silinmez.

Doğruya ulaşmak zorundadır.

Alnındaki leke bir kiri de olsa yazılıdır, çıkmaz.

Ses gibi uçup gitmez.

Doğruya ulaşma zaman ve araçlarını, o olanağı kullanmalarının yolunu açmak devletin görevidir.

Basının da hakkıdır.

Biz de bir görev yerine getiriyoruz. Diyoruz ki yazılı günlük ve süreli basınımız nefes almakta zorlanıyor.

Acil! Acil!

Nedenini biliyoruz.

SAVAŞIN BASIN CEPHESİ

Türkiye zor günlerden geçiyor. Basın görevini yapmalı. Çıkış yollarını tartışmalı, çözümlerin üretimine, bu seslerin siyasi karar verici iradenin bilgisine, halkın görüşüne sunulmasına ve uygulanmasına destek olmalıdır.

Devlet, hükümet, kamu kurumları elbirliğiyle bu “görevin yapılmasını sağlayacak”!

Üretim Devrimi diyoruz.

Ekonomik Kurtuluş Savaşı diyoruz.

Cephedeki savaşçılar desteklenecek. Sağlıkları korunacak.

Nedir girdiler?

Mekân, üretim malzemeleri, üretim araçları, çalışanlar, yayıncı, yatırımcı...

Özellikle görev erleri zorda.

En büyük üretim girdisi kâğıt.

Kullan at mendil kâğıdı değil, gazete kâğıdı. Albenili tüketim ambalaj kâğıdı değil, Türkiye'mizin geleceğinin tartışıldığı gazetenin kâğıdı.

Devlet elini taşın altına sokacak.

BAKANLIĞA GÖREV ÇAĞRISI

İletişim Bakanlığı'na sesleniyoruz buradan. Bir görev çağrısı.

Çok basit. Hani biz Türk modeli diyoruz ya, Cumhuriyet'in ilk yıllarında ilk yapılan işlerden basının özgürlüğü için kâğıt üretimine geçmek... geçeceğiz.

O iş artık Türkiye için basit oldu.

Yapıyoruz her alanda.

Ama gazeteler nefes alamıyor. Acil önlem! Aşıda yaptığımız gibi. Dost ülkelerden devlet eliyle, esas kamu kârı gözetilerek kâğıt ithal edilecek, makul fiyatla yaşam suyu sağlanacak.

Acımasız kurda kuşa yem edilmeyecek.

Bütünlüklü bir önlemler paketi. Basın İlan Genel Kurulu, basın kurum ve kuruluşları ortak bir masanın başında çağırın koşalım, planlayalım, irademizi, aklımızı birleştirelim, yaşatalım, yaşayalım. KDV'yi konuşalım, hak edişleri, ilan tarifelerini, sigorta primlerini, dağıtım sorunlarını... hepsini... hepsini...

Güzel güneşli günler görelim...

Basın görecek.

Basın gösterecek.

Tek yaprak da kalsa...

Tek tepe de kalsa...

Elden ele...

Daha iyisini yapacağız!