İlklerin adamı: Behiç Erkin
Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’ndaki önemli rolü ve başarılarından dolayı hem TBMM Takdirnamesi hem de İstiklâl Madalyası ile onurlandırılır. Soyadı Kanunu ile ‘Erkin’ soyadı Behiç Bey’e Atatürk tarafından bizzat ve yazılı olarak verilir. Behiç Bey bu şerefe sahip sayılı kişilerden biridir
Behiç Erkin, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın sevkiyatlardan sorumlu komutanı, Devlet Demiryolları’nın kurucusu ve ilk Genel Müdürü, Bayındırlık Bakanı ve büyükelçi... Atatürk’ün en yakın ve en eski (1907’den itibaren) mesai arkadaşlarındandır ve özel mektuplarla düşüncelerini en açık surette paylaştığı, ülke ve dünya meseleleri üzerinde fikir alışverişinde bulunduğu sayılı kişilerden biridir. Demiryolları üzerine Türkçe, bilimsel ve pratik mahiyetli bir eser yazan ilk Türk’tür.
KURUCU SUBAY
Behiç Erkin, 1876 İstanbul doğumludur. Çanakkale Savaşları sürecinde Miralay Behiç Bey’in savaşın kazanılmasında büyük payı olmuştur. Cepheye asker ve mühimmat sevkiyatını düzenli bir şekilde yapmayı başarmış olan komutandır. Bu sebepten dolayı Çanakkale’yi savunan Türk Kuvvetlerinin Komutanı Mareşal Liman von Sanders, Alman İmparatoruna Behiç Bey’in Alman devletinin en üstün mertebedeki nişanı olan “1’inci Dereceden Demir Haç Madalyası” ile onurlandırılmasını teklif etmiş ve bu öneri Alman İmparatoru tarafından kabul edilerek, 29 Mart 1918 günü Behiç Bey’e daha önce ikinci dereceden verilmiş olan Demir Haç Madalyası’nın bu defa 1’inci dereceden olanı verilmiştir. 1918 senesinde Azerbaycan’ın ilk düzenli ordusunu kurmakla görevlendirilmiş ve Gence’ye giderek Azerbaycan Jandarma Teşkilatını kurmuştur.
Behiç Bey, Kurtuluş Savaşının da en önemli kahramanlarından biridir. Türk Ordusuna hareket kabiliyetini sağlayan demiryollarının başındaki isim olmuştur. Osmanlı Devleti döneminde demiryolları konusundaki tek eseri yazmış olması ve 1903 senesinden başlayarak Şimendifer Hat Komiserliği ve İkmal Şube Müdür Yardımcılığı gibi tecrübelere sahip olmasından dolayı tüm cephelere asker, silah ve erzak sağlamakla görevlendirilmiştir. Bu görev kendisine Mustafa Kemal Paşa tarafından bizzat teklif edilmiştir.
Mustafa Kemal yakın arkadaşı Behiç Bey’e teklifi yaparken bu görevin müstakbel zaferdeki en önemli rollerden biri olduğunu açıkça belirtmiştir:
“Ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum, ama ordumuzun cephelere süratle nasıl sevk edileceğini bilmiyorum, bu şimendiferlerin işin ehli biri tarafından idare edilmesi ile mümkün olabilir, buna ancak siz muvaffak olabilirsiniz, siz şimendiferlerle cephelere askerleri sevkedin ki, ben de cephelerde muvaffak olabileyim.”
Behiç Bey görevi üstlenirken tek bir şart öne sürmüştür; işine kimsenin karışmaması. Mustafa Kemal bu şartı kabul eder.
SOYADINI ATATÜRK VERDİ
Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’ndaki önemli rolü ve başarılarından dolayı hem TBMM Takdirnamesi hem de İstiklâl Madalyası ile onurlandırılır. Soyadı Kanunu ile “Erkin” soyadı Behiç Bey’e Atatürk tarafından bizzat ve yazılı olarak verilmiş ve Behiç Bey bu şerefe sahip sayılı kişilerden biridir. Atatürk’ün yakın arkadaşına bu soyadını neden uygun gördüğü Erkin kelimesinin anlamında gizlidir: “Her şart altında kendi doğru kararını verebilen, müstakil fikirli.”
Behiç Erkin, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinde, demiryollarının yabancı şirketlere geri verilmesini engelleyerek, millileştirilmesini sağlamış olan kişidir. Bir başka deyişle, Türkiye’de demiryollarının isminin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları olmasını sağlamış kişidir. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyetinde demiryollarının kurucusudur. Bu yüzden bir çok kaynakta “Demiryollarının Babası”, “Türk Demiryolcu Sektörünün Babası” şeklinde anılır. 1920 Temmuzundan itibaren başladığı Genel Müdürlük dönemi altı yıl sürer. Daha sonra Nafıa (Bayındırlık) Bakanlığı yapar.
1926-1928 yıllarında Nafıa Vekili olduğu dönemde, yine bir çok ilke imza atar... Demiryollarının millileştirilmesi, demiryolları işletme lisanının 50 yıl sonra ilk defa Fransızca’dan Türkçe’ye çevrilmesi, ilk kamu müzesini kurması, özerklik kavramını Türkiye Cumhuriyetinde uygulayan ilk kişi sıfatıyla, daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak Mühendis Mektebine özerklik vermesi, üniversite derslerini Türkçeleştirmesi, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın fikir babalığını yaparak resmiyet kazandırıp kurulmasını sağlaması ve MİT’in kurucu kararnamesine Atatürk’le beraber imzasını koyması, Türkiye Cumhuriyetinde ilk resmi yardımlaşma sandığını, yani Emekli Sandığını kurması gibi bir çok önemli ilkin altında Behiç Erkin’in imzası bulunmaktadır.
MARŞTAKİ SÖZLER
Atatürk, Onuncu Yıl Marşı yazılırken tek bir dizeye müdahale ederek silmiş “Yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor” dizesi yerine “Demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan” dizesini yazmış ve Behiç Bey’e hitaben “Sizin emeğiniz bu şekilde daha iyi dile getiriliyor” demiştir.
Kariyerinin son aşamalarında Behiç Erkin, önce Budapeşte Büyükelçiliği yapmış, sonra da kendisini yeniden bir savaşın ortasında bulmuştur. 1939 yılında Türkiye’nin Paris Büyükelçisi olarak Fransa’ya atanır ve göreve başlar. Bu görevinde de tarihte eşi ender görülen bir insanlık görevinin altına imza atacaktır...
Nazi işgali altındaki Fransa’da görev yaparken, tüm Yahudilere iş bıraktırılıp, toplama kamplarına sevk edildiği günlerde Fransa’daki Türk Yahudilerine bu işlemi kimsenin uygulayamayacağını dile getirip, 20 bine yakın Türk ve Türk olmayan Yahudiye, Türk pasaportu vererek hayatlarını kurtarmıştır.
Ayrıca, pek çok Yahudi için, Bu ev/işyeri bir Türk’e aittir şeklinde belge hazırlatarak toplama kamplarına gitmekten kurtarmış, gönderilenler ise elçilik ve konsolosluğun insanüstü çabalarıyla bir süre sonra tek tek bu kamplardan geri alınmıştır. Yahudi asıllı Fransa eski Başbakanı Leon Blum bile Naziler tarafından toplama kampına atılan oğlu için Behiç Bey’e başvuracak ve Behiç Bey bir Fransa Başbakanına bile yardım eli uzatacaktır ve Leon Blum’un oğlunu, arkadaşları ile beraber temerküz kampından kurtarılmasını sağlayacaktır. Fransa eski Başbakanı Leon Blum’um Behiç Bey’e teşekkür mektubunun orijinali, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi içindeki İnkılap Tarihi Müzesinde saklanmaktadır.
Behiç Erkin’in tarihte eşine ender rastlanacak bu insanlık dersi, torunu Emir Kıvırcık tarafından “Büyükelçi” isimli kitapta anlatılmıştır. Bizzat kaleme aldığı anıları ise yayımlanmayı beklemektedir. Bu büyük devlet adamını 11 Kasım 1961 günü kaybettik. Rahmet ve saygıyla anıyoruz...