İmer: Çözüm milli hükümette
Türkiye'nin hem askeri hem de ekonomik anlamda kuşatıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Sencer İmer, “Bu darboğazdan çıkmanın yolu milli bir hükümetle olur” dedi.
Ufuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sencer İmer, Aydınlık'ın sorularını yanıtladı. Dün yayınlanan haberimizde KİT'lerin önemine ve ekonomik darboğazan çıkışın yollarını açıklayan Prof. Dr. İmer, söyleşimizin bugünkü bölümünde Türkiye'ye yönelik Amerikan kuşatmanın nasıl yarılacağını anlattı.
ABD'NİN TEHDİTLERİ ALTINDAYIZ!
Sorunların çözümü için yapılması gerekenler nelerdir?
Bu darboğazdan çıkmanın yolu milli bir hükümetle olur. Her şeyden önce işini bilen insanların göreve getirilmesi ile olur. Ve bu insanların işine de ikide bir müdahale ederek olmaz. Geçen sene Türkiye, bana gelen bilgiye göre, 4.4 milyar dolar yabancı sermaye girmiş. Çok düşmüş. Bunun 4.2 milyar doları konut satışı… Yönetenler en büyük sorumluluğu taşımaktadır. Muhalefet de buna aynı şekilde iştirak etmelidir. Bu milli bir meseledir. Aklı başında olan herkesin kendi alanında, katkı koyması lazım. Nitekim Türkiye’yi siyasi olarak baskı altına almak isteyen dış güçler var. Latinlerin söylediği gibi, “Halkın refahı en büyük kanundur.” Herkes kendi çıkarını düşünüyor. Siz de kendi çıkarınızı düşünmek zorundasınız. Bundan başka çıkar yol yoktur. Sizin buna uygun davranmanız gerekiyor. Dışarıdakiler sizin bu zaaflarınızdan faydalanıp, size istediklerini yaptırmaya çalışır. ABD, güneyden PKK-PYD ordusu ile, Batıda yine ABD Yunanlılarla beraber, burnumun dibinde Dedeağaç’ta. Tehdit altındayız düpedüz. S-400’leri depoya kaldır diyorlar, çatımızı açalım gelsinler istediklerini yapsınlar diye. Şimdi bu durumda Halk Bankası davası, New York’taki mahkemeye tekrar sevk edildi. Ve yabancı basında okuduğuma göre 20 milyar dolar bir cezanın Türkiye’ye kesileceği, Halk Bankası'nın da bankacılık sisteminden çıkarılacağı yazıyor ki bu Türkiye için büyük bir darbe olur. Şu an döviz sıkıntısında olduğumuz bir dönemde ABD bunu bize şantaj olarak kullanıyor. Demek ki her taraftan sıkıştırılıyoruz. O zaman herkesin birleşerek bu problemi çözmesi gerekiyor.
Topyekün bir mücadele mi gerekiyor?
Aynen öyle bu topyekün bir mücadeleyi gerektiriyor. Başka türlü bundan çıkamayız…
RUSYA VE ÇİN İLE İŞBİRLİĞİ YAPILMALI
Türkiye’nin kuşatma altında olduğundan bahsettiniz. Burada bölgesel işbirliği önemli. Bu iş birliğinin ekonomik olarak da kurulması, Türkiye’ye nefes aldırmaz mı?
Tehdit Türkiye’ye müttefik olduğunu söyleyen ve maalesef hasım gibi davranan ABD’den gelmektedir. Ve onunla birlikte hareket eden AB’nin içindeki taraftarlarından gelmektedir. Heiko Maas açıkça söyledi: “Türkiye’yi çok fazla sıkıştırmayalım” dedi, sıkıştırdıklarını teyit etti. “O zaman Türkiye’yi Rusya ve Çin’e iteriz” dedi. Rusya Türkiye’nin ayakta kalmasını istiyor. Komşusudur, kendisinin güvence altında kalması, Türkiye’nin güvence altında kalmasına bağlıdır. Benim kanaatimce Türkiye ve Rusya arasında bir an önce, bir işbirliği anlaşması yapılmalıdır. 100 sene önce, 16 Mart'ta, Moskova’da Türkiye ve Rusya işbirliği anlaşması imzalanmıştı. Böyle bir anlaşmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. İlk yapılacak iştir bence. Aynı şekilde, Çin Halk Cumhuriyeti.. Uygurlarla ilgili konuşursunuz, ama Çin ile Türkiye’nin ortak çıkarları var. Bu ortak çıkarlar doğrultusunda, işbirliği yapmanız lazım. Amerikalılar ne olursa olsun Çin’i rakip olarak gördükleri için, Türkiye’den geçecek Kuşak Yol Projesini sabote etmeye çalışıyorlar. ABD’nin istihbarat örgütü bunu hedefe koymuş vaziyette. Bütün bu geçtiği hattı, Uygur bölgesinden başlatıp Avrupa’ya kadar giden hattı, karıştırmakla uğraşıyor. O zaman Türkiye’nin Rusya ile, Çin ile anlaşmalar yapması gerekiyor. Yaparsa, bu ABD’lileri ve Avrupalıları da doğru bir yere çekecektir. Atatürk’ün politikalarını tekrar gözden geçirmek lazım. Atatürk’ten öğrenecek çok şey var, dış politika dahil. Norveçlilerde bir atasözü varmış, bir çare bulamayınca, “şimdi Atatürk gibi düşün” diyorlarmış. Atatürk gibi düşünsünler, ancak o zaman doğru bir çözüme kavuşurlar.