İngiltere hükümetini, ordusunu ve toplumunu büyük çaplı çatışmaya hazırlıyor-2
Birleşik Krallık ABD'nin hegemonya kaybını ve rekabetin başladığını kabul ediyor. Rekabete hazırlanmak için şu önerileri yapıyor: Hükümet reformu, yurtiçi uyum, artırılan nükleer tehdit, artırılan uluslararası siyasi müdahale ve uluslararası askeri varlık
Birleşik Krallık hükümeti, Bütünlüklü Değerlendirme’de, ABD'nin paylaştığı küresel hegemonyanın kaybını ve gelecekteki dünya düzenini şekillendirmek için rekabetin başladığını kabul ediyor. Bu, emperyalist bir “uyan borusudur.” Sonucunda İngiltere'nin uluslararası konum ve tutumu bütünüyle gözden geçiriliyor.
Birleşik Krallık Hükümeti'nin küresel rekabete yönelik hazırlıkları şu 5 nokta ile özetlenebilir: 1. Hükümet reformu 2. Yurtiçi hazırlık 3. Nükleer tehdidi artırmak 4. Artan uluslararası askeri varlık ve 5. Artan uluslararası siyasi müdahale.
Bütünlüklü Değerlendirme’nin ruhu ve öngörülen düzenlemeler, Birleşik Krallık Hükümeti'nin kendisini, toplumunu ve ordusunu doğrudan savaşa değilse bile küresel düzeyde büyük bir çatışmaya hazırladığını gösteriyor.
Hükümet raporu, “Bütünlüklü Değerlendirme’nin merkezinde, güvenlik ve dayanıklılığa yönelik artan bir önemin olduğunu” belirterek, “küresel barış ve istikrar çabalarımızın artan riskler yarattığını kabul etmemiz” gerektiğini ilan ediyor (11)
1. KURUMSAL HÜKÜMET REFORMU
Rapor, “hükümet genelinde entegrasyon” kapsamında, 2018 Füzyon Doktrini çerçevesinde “savunma, diplomasi, kalkınma, istihbarat ve güvenlik, ticaret ve iç politikanın yönlerini bir araya getirmeyi” önermektedir. (19)
Entegre Harekat kavramı, güvenlik önlemleri konusunda daha fazla hükümet entegrasyonu önerirken, rapor ayrıca ekonomik ve ulusal güvenlik arasındaki ayrımın “giderek gereksiz hale geldiğinin” altını çiziyor (19). Bu nedenle, ulusal güvenlik ihtiyaçlarına göre Birleşik Krallık'a yönelik Doğrudan Yabancı Yatırımı’nı daha iyi kontrol etmek için "güncellenmiş bir yatırım stratejisi" de duyuruluyor. (52)
Özetle, devlet organizasyonunun daha merkezi olması ve artan derecede ulusal güvenlik ve uluslararası rekabete odaklanması bekleniyor.
İlginç bir şekilde rapor “düşmanların ve rakiplerin zaten daha entegre bir şekilde hareket ettiğini” ilan ederek, sözde otoriter devletlerin yolunu takip ediyor (19).
2. YURTİÇİ HAZIRLIK
İngiliz hükümeti ülke içinde totaliter, milliyetçi, ve “bayrak etrafında toplanın” olarak özetlenebilecek bir reform hazırlıyor.
Birleşik Krallık hükümeti iç politikada kulağa oldukça totaliter gelen hazırlıkları ilan ediyor: Sözde devlet tehditlerine karşı “bütün toplumu kapsayan yaklaşım” (22) ve “bütün hükümeti kapsayan yaklaşım” (74) gerekiyor. Yani, İngiltere, Rusya ve Çin ile rekabette kendi toplum ve hükümetini bütünlüklü olarak gözden geçiriyor.
‘Demokrasiyi Savunma’ adlı program, rapora göre “Birleşik Krallık kurumlarını ve seçilmiş yetkilileri yıldırma, müdahale ve casusluktan koruyacaktır” (74). İngiliz hükümeti, olası Rus ve Çin yanlısı etkilere karşı savunma amacıyla, diğer G-7 ülkeleriyle koordineli olarak seçim sistemleri, seçmen kaydı ve kampanyaları üzerinde yeni kontroller duyuruyor.
İngiltere hükümeti toplum üzerindeki kontrolünü de ulusal güvenlik lehine güçlendiriyor: “Ulusal güvenliğin korunmasına yönelik engelleri ortadan kaldırmak için yasaları, politikaları ve uygulamaları yenileyeceğiz” ve “Devlet Tehditlerine Karşı Mevzuat getireceğiz” (74). Bu mevzuatın amacı, “devletler tarafından ve devletler adına yürütülen zararlı faaliyetleri suç kategorisine koymak” olarak belirtiliyor. (75)
Ayrıca rapor, “İngiltere içinde dezenformasyona karşı” yeni yasaların da sunulacağını ilan ediyor. (75)
Sonuç olarak, Birleşik Krallık hükümeti, uluslararası rakiplerine karşı sağlam bir iç cephe yaratmak için toplum üzerindeki kontrolünü artırıyor. Uygulamalar
en küçük barışsever hareketlerin bile Sovyet yanlısı, 5. Kol örgütlenmesi ve ulusal güvenliğe tehdit sayıldığı Soğuk Savaş dönemini anımsatıyor.
3. NÜKLEER TEHDİDİ ARTIRMAK
İngiltere hükümeti, nükleer savaş başlığı sayısını artırmaya karar verdi.
Bütünlüklü Değerlendirme'da açıklanan bir diğer önemli karar nükleer caydırıcılıkla ilgiliydi ve büyük uluslararası yankı uyandırdı. İngiltere hükümeti, önceki nükleer savaş başlığı sayısını azaltma kararını revize etti ve başlık sayısını artırmaya karar verdi.
Rapor şu ifadeyi kullanıyor: “2010'da Hükümet, genel nükleer savaş başlığı stok tavanımızı 2020'lerin ortalarına kadar 225'ten 180'e düşürme niyetini belirtti. Bununla birlikte, teknolojik ve doktriner tehditler dahil olmak üzere değişen güvenlik ortamı göz önüne alındığında bu kararı uygulamak artık mümkün değil ve Birleşik Krallık, 260'tan fazla savaş başlığı olmayan genel bir nükleer silah stoğuna geçecek.” (76)
Yeni politika, üst sınırı 225'ten 180'e düşürmek yerine, yeni 260 nükleer savaş başlığına çıkardı.
4. ARTAN ULUSLARARASI ASKERİ VARLIK
Artan nükleer tehdide paralel olarak, Birleşik Krallık Hükümeti uluslararası askeri varlığın da artacağını duyurdu. Savunma bütçesinde 24 milyar sterlinlik bir artışın eşlik ettiği Rapor, İngiltere’nin ülke dışındaki askeri güçlerinin “sürekli angajman” halinde olacağını, bu kavramın “harekat ve savaş durumu arasında kesintisiz geçişler” şeklinde uygulanacağını ilan ediyor. (73)
Buna göre İngiltere, Almanya'ya "daha fazla teçhizat" konuşlandırarak "NATO'nun yeni Caydırma ve Savunma Konsepti’nin ön saflarında" olmaya devam edecek (72). Kıbrıs'taki askeri üssün yanı sıra Cebelitarık, Almanya, Umman, Singapur ve Kenya'daki üslere de “önemli yatırım” yapılacak. Rapor önümüzdeki dönemler için “Birleşik Krallık denizaşırı ülkelerde daha sık ve daha uzun süreler için daha fazla silahlı kuvvet konuşlandıracak” öngörüsünde bulunuyor. (75).
Rapor, Birleşik Krallık'ın Ukrayna'nın silahlı kuvvetlerini güçlendirmeye devam edeceğini, Hint-Pasifik'teki askeri faaliyetlerin yeni güvenlik anlaşmaları ve uçak gemisi HMS Elizabeth liderliğindeki bir donanma grubun ziyaretiyle artacağını söylüyor.
5. ARTAN ULUSLARARASI SİYASİ MÜDAHALE
İngiltere hükümeti ayrıca, özellikle daha geniş Avrupa komşuları, Doğu Afrika ve Hint-Pasifik bölgesindeki ülkelerin iç işlerine artan siyasi müdahaleyi de duyurdu.
Burada yine “otoriter” rakiplere karşı “açık toplumlara” destek verilmektedir. Rapor, “Birleşik Krallık (…) dünya çapında demokratik değerleri koruyacak. (…) Bu çalışmalar yerel yönetimleri güçlendirmeyi ve tehditlere karşı direnci inşa etmek için ülkelerle ikili çalışmayı içerecek” (47).
İngiltere hükümeti başka ülkelerin içişlerine siyasi müdahaleyi açıkça ilan ediyor:
“Etkili ve şeffaf yönetimi, sağlam demokratik kurumları ve hukukun üstünlüğünü teşvik etmek. Birleşik Krallık, ‘Westminster Foundation for Democracy’ vakfı aracılığıyla parlamentolar ve siyasi partiler de dahil olmak üzere denizaşırı ülkelerdeki güçlü, şeffaf ve hesap verebilir siyasi süreçleri ve kurumları destekleyecektir.” (48)
Bu tür faaliyetler başka ülkeler tarafından İngiltere’ye karşı yürütülseydi, Londra bunları ulusal güvenliğe tehdit olarak değerlendirecekti. Nitekim yukarıda kısaca özetlenen yasal reformlar da bu tutumun uygulamasını oluşturuyor.
Yabancı parlamentolar ve siyasi partiler ile işbirliği kapsamında, 2021 yılında yolsuzluğa karşı ikinci bir yaptırım rejiminin kurulması, Rapor tarafından, işbirliği yapmayan partileri ve siyasi şahsiyetleri zımnen hedef alarak duyurulmaktadır.
Değerlendirme, diğer unsurların yanı sıra BBC'nin de adlandırıldığı tüm sözde yumuşak güç araçlarını korumanın yanı sıra, “özellikle Rusya'nın yakın çevresindeki bağımsız medyaya” desteğini duyuruyor. (75)
ÖZET
Birleşik Krallık hükümetinin raporu aşağıdaki tezlerle özetlenebilir:
1. İngiltere, Soğuk Savaş Sonrası Düzenin sona erdiğini belirterek, Avrupa-Atlantik sisteminin küresel hegemonyasını kaybettiğini kabul ediyor.
2. İngiltere, küresel pazarları, kaynakları ve emeği sömürmeye dayalı bir ekonomik modelde ısrar etmekte ve bu neden ve içerikte küresel bir rekabet olduğunu tespit etmektedir.
3. İngiltere, bu rekabeti varoluşsal olarak değerlendiriyor ve rakiplerini “devlet tehdidi” olarak nitelendiriyor.
4. İngiltere'nin başlıca rakipleri Rusya ve Çin'dir. Avrupa Birliği'nin de gelecekte büyük bir rakibe dönüşebileceğine dair işaretler vardır.
5. Coğrafi rekabet alanları, Rusya ve Akdeniz çevresindeki Geniş Avrupa Çevresi ve Çin çevresindeki Hint-Pasifik'tir.
6. Rekabet “sistemiktir”, yani ulusal güvenlik, ekonomik zenginlik, yönetişim, siber uzay ve uzaya kadar birçok konuyu kapsar. Başka bir deyişle, totaliterdir.
7. İngiliz hükümeti küresel rekabet için, hükümetin yeniden örgütlenmesini ve toplum üzerinde gelişmiş kontrolü de içeren, ülke içinde totaliter, milliyetçi, ve “bayrak etrafında toplanın” olarak özetlenebilecek bir reform hazırlıyor.
8. Artan nükleer tehdidin yanı sıra, Birleşik Krallık hükümeti her iki coğrafi rekabet alanında da siyasi ve askeri varlık ve müdahaleyi artırmayı planlıyor.
9. İngiliz hükümetinin rekabet değerlendirmesi, iç politikalarda totaliter hazırlığı ve dış politikada müdahaleci yaklaşımı, Geniş Avrupa Çevresi ve Hint-Pasifik'te büyük silahlı çatışma riskini artırıyor.
BİTTİ
NOT: Bu yazı Mart 2021’de İngilizce olarak United World International web sitesinde yayımlanmıştır.