İngiltere’de altyapı projeleri zor durumda
Financial Times’in altyapı konusunda uzman muhabiri Gill Plimmer tarafından yazılan makalede barajlar, otoyollar, demir yolları ve köprüler gibi altyapı yatırımlarının önemli aksaklıklarla karşı karşıya kaldığı belirtildi
Financial Times’in altyapı konusunda uzman muhabiri Gill Plimmer’in “Bütçe kesintileri ve gecikmeler: Birleşik Krallık neden altyapı yatırımlarında zorluk yaşıyor?” başlığıyla kaleme aldığı makalede, özellikle başkent Londra’daki altyapı çalışmalarında yaşanan tıkanıklıklara işaret etti.
“Bir zamanlar dünyanın en iyi demiryolları, köprüleri ve su sistemleriyle tanınan bu ülke, şimdi altyapının nasıl inşa edilmemesi gerektiğine dair bir vaka çalışması.” diyen Plimmer, Hazine’nin geçen yıl yayınladığı rapordaki tespitleri hatırlattı: “Barajlar, yollar, tramvaylar ya da tüp geçitler gibi herhangi bir türde altyapı inşa etmek istiyorsanız, bunu Birleşik Krallık'ta inşa etmenin, başka bir yerde inşa etmeye kıyasla size daha pahalıya mal olacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız."
İŞİ YAPAN İLE İHALEYİ ALAN FARKLI
“Birleşik Krallık'taki modern altyapı projeleri karmaşık anlaşmalara dayanan, nakit ve sorumlulukların birden fazla katmana aktarıldığı şaşırtıcı sayıda yüklenici içeriyor.” diyen Plimmer, inşaatı devam eden Aşağı Thames Geçidi’nde (LTC) resmi sorumluluğun kamuya ait olmasına rağmen biri ABD’li dört şirketin yüklenici olduğuna ve bunların işi yüzlerce taşerona dağıttığına dikkat çekti: “Bu şirketlerin hiçbiri, altı yıllık inşaat süresi boyunca LTC'nin gerçek inşaatını ve mühendisliğini yapması beklenen 22.000 personelin büyük kısmını doğrudan istihdam etmiyor. Bunun yerine neredeyse sadece ihaleleri kazanmaya ve yönetmeye odaklanıyorlar ve işi Birleşik Krallık'taki inşaat ve mühendislik işgücünün yüzde 86'sını oluşturan yüzlerce küçük işletmeye yaptırıyorlar. Bu işletmeler daha da fazla taşeronluk yapıyor.”
İngiltere’nin önde gelen üniversiteleriden University College London'da öğretim üyesi olan Juliano Denicol, "Bu işlemsel model genellikle tedarik zinciriyle bütünleştirici ve işbirliğine dayalı ilişkiler yerine hasmane ilişkilerle sonuçlanıyor. Bu, düşük performansın önde gelen nedenlerinden biridir." dedi. Plimmer’in aktardığına göre Denicol, modelin, işin tedarik zincirinin daha da aşağısına, yüklenicilere, alt yüklenicilere ve alt alt yüklenicilere itilmesiyle sonuçlandığını ve bazılarının oldukça düşük karlarla çalıştığını aktardı. Bu durumun yatırımları kısıtladığını ve bazen daha yüksek maliyetlere yol açtığını ekledi.
YATIRIM YAPILAMIYOR
Plimmer, yatırım eksikliğinin nedenini açıklamak için İnşaat Ürünleri Derneği'nin ekonomi direktörü Noble Francis’in fikirlerini aktardı. Francis şunları söyledi: "Büyük projeler arasındaki büyük boşluklar ve hükümetin projeleri sürekli durdurup başlatma eğilimi, yüklenicilerin daimi sözleşmelerle personel geliştirmesinin ve işe almasının mantıklı olmadığı anlamına geliyor, bu nedenle talepteki dalgalanmayla başa çıkmak için uzman taşeronlara güveniyorlar. Bunlar esnek ama çok daha pahalı." Francis ayrıca bu durumun, "verimliliği artırmaya yardımcı olacak becerilere, teknolojiye, yeni tesis ve ekipmana büyük yatırımlar yapmayı zorlaştırdığını" ifade etti.
LTC’deki ciddi maliyet artışına dikkat çeken Plimmer şunları söyledi: “2019'da kabul edildiğinde 5,3 ila 6,8 milyar sterlin arasında olması beklenen maliyet şu anda 9 milyar sterlin olarak tahmin ediliyor. Uzmanlara göre bu sürpriz değil. Hükümetin onayını kazanmak amacıyla "aşırı iyimser" maliyet ve süre çerçeveleri sunuluyor ve daha detaylı çalışmalar yapıldığında fiyat yükseliyor.” İhale süreçlerindeki gelişmeler de şöyle aktarıldı: “Francis, müteahhitlerin de aynı oyunu oynadığını söyledi. Yüksek değerli bir projede iş almak için çok düşük teklif verdikleri sözleşmeleri üstleniyorlar. Gecikmeler ve tasarım değişiklikleri de maliyetleri artırıyor çünkü genellikle kararları beklerken ekipleri dağıtmaya değmiyor. Ulusal Altyapı Komisyonu'na göre, bir proje duraklatıldığında bile ekiplerin çalışması ayda yaklaşık 1,5 milyon sterline mal olabiliyor.”
AŞAMALI PROJELERE İHTİYAÇ VAR
Plimmer’in aktardığı uzman görüşlerine göre bir diğer sorun politika yapıcıların, aşamalı kalkınma projeleri yerine reklam avantajı daha yüksek mega projelere yönelik altyapı inşa programları oluşturması. Diğer yandan, seçimlerin yaklaşması sürecinde projelerin devamlılığına dair siyasi önceliklerin değişebileceği tahmin ediliyor.
Plimmer’e göre bürokratik işlem süreçleri ise altyapı yatırımlarındaki hareketliliği zorlaştıran bir başka unsur: “Resmi rakamlara göre 2021 ve 2023 yılları arasında alınan planlama kararlarının sadece üçte biri zamanında geldi. Bir projenin inşası için izin almanın, işin tamamlanması kadar uzun sürebileceği tespit edilmişti. Uzmanlar belge hacminin karar alma sürecini yavaşlattığını ve şeffaflığı artırmak yerine azalttığını aktardı.”