İngiltere’den haberler… Seçim münazaralarında kim öne çıkıyor? Artan suçlara önlem: Taşınabilir bıçak dedektörü
İngiltere’de en öne çıkan konu önümüzdeki ay yapılacak yerel seçimler. Adaylar kozlarını paylaşmaya başladı. Rishi Sunak canlı yayın münazarasında...
4 Temmuz'da İngiltere'de genel seçimler var. Başbakan Rishi Sunak gitmiş olacak, muhtemelen yerine İşçi Partisi lideri Keir Starmer gelmiş olacak. Mevcut iktidar partisinin seçimin en büyük kaybedeni olacağı kesin ancak İşçi Partisi birinci olmasına rağmen ezici bir çoğunluk sağlayamayabilir. Birleşik Krallık siyasi arenasında genelde iki parti baskın yapıdaydı ancak bu seçimlerde küçük partilerin büyümesi bekleniyor. Sağcı Nigel Farage’ın (Trump ayarında biri) partisinin çıkış yapacağı ve Muhafazakâr Parti'yi iyice dibe sürükleyeceği kesin. Bu aralar TV'lerde canlı yayında liderler karşılıklı münazaralar yapıyorlar. Rishi Sunak ve Keir Starmer, ITV kanalında ilk kapışmayı yaptılar.
Sunak’ın temel saldırı argümanı İşçi Partisi'nin vergileri artıracak olması, ülkeyi kaçak göçmen ile dolduracak olması ve İşçi Partisi'nin güvenlik ve nükleer caydırıcılık konularında güvenilmez olması oldu. Keir Starmer ise saldırı argümanı olarak iktidar partisinin ekonomiyi mahvetmesi, sağlık sistemini çökertmesi, sözlerini yerine getirememesi ve Manş Denizi'nden kaçak gelen tekneleri durduramamasını kullandı. Sunak, savunma olarak şu argümanları kullandı: "Biz nükleer caydırıcılığımıza yatırım yapacağız, kaçak göçmenleri organize eden çetelerin peşine düşeceğiz, kaçakları Ruanda'ya uçaklar ile göndereceğiz, vergi indirimleri yapacağız." Keir Starmer ise şu argümanları kullandı: "Ben İşçi Partisi’ni dönüştürdüm, ülkeyi de dönüştüreceğim (Partideki Corbyn'cileri yani Filistin destekçisi sosyalistleri temizledim anlamında), NHS problemlerini çözeceğim, nükleer caydırıcılık konusunda zigzag yapmıyoruz, tam destek vereceğiz vs.”
Münazara sırasında baskın konular iç politika ve ekonomi konuları oldu. Rusya ve Filistin konuları masaya getirilmedi. Sorular kısmında ise ayıp olmasın diye bir Gazze sorusu seyirciden aldılar. Moderatör ise soruyu evirip çevirdi ve "terörist Hamas" ifadeleri ile süsleyerek servis etti.
ÖNE ÇIKAN İKİ KADIN SİYASETÇİ
Daha sonra, 7 Haziran'da ise, BBC kanalında 7 partili bir münazara düzenlendi. Büyük partilerin başkan yardımcıları ve küçük partilerin lider veya temsilcileri katıldı. Bu münazarada kimler öne çıktı? Nigel Farage zaten karizmatik ve sağcı popülist bir karakter olarak öne çıktı ancak o zaten bir üst jenerasyon siyasetçi. Asıl geleceğin siyasetçileri olarak iki kadın öne çıktı. Muhafazakâr Parti'den, mavi giyinmiş ve sarı saçlı Penny Mordaunt ve kırmızı giyinmiş ve kızıl saçlı Angela Rayner. Rishi Sunak'ın Normandiya çıkarması anma gününde (D-day) sahayı erken terk etmesi konusunda gelen soruda Mordaunt, parti lideri Rishi Sunak'ı derhal sattı ve ipliğini pazara çıkardı. "Zaten özür diledi, yanlış davrandı" filan dedi. Bu tavrını yorumcular Mordaunt 'ın iktidar hırsına ve Muhafazakâr Parti'nin liderliğine oynamasına yorumladılar. Ben de katılıyorum zaten duruşu, saçı, başı, konuşması biraz Hillary Clinton'un ilk dönemlerine benziyor. O kadın başbakanlık koltuğuna oturmadan ölmez. Zaten Muhafazakâr Parti de herkes koltuk hırsıyla birbirinin kuyusunu kazıyor.
Rayner'a gelelim. Rayner'ın işi daha zor. Rayner, İşçi Partisi'nin en önemli figürlerinden, ya birinci, bilemedin ikinci figür. Keir Starmer ile eşbaşkan gibiler. Nükleer silahlanma politikası konusunda Keir Starmer dan farklı duruşu var ve İngiltere'nin 4 tane nükleer denizaltısının yenilenme oylamasında karşı oy kullanmıştı. Bu yüzden parti ülke savunması konularında zigzag çizmek ve güvenilmez olmak ile suçlanıyor. Rayner'ın durumu hiç rahat değil çünkü temsil ettiği Ashton under-Lyne şehrinde (Büyük Manchester'a bağlı) geleneksel olarak İşçi Partisi’nin güçlü olduğu taban, Gazze katliamları konusunda çok rahatsızlar. Bu şehirde, Rayner'ın karşısına George Galloway'in partisi güçlü aday çıkartacak ve Galloway açıktan Rayner'ı hedef alıyor. İşçi Partisi'nin koskoca eş başkanı güçlü tabana sahip olduğu kendi bölgesinde seçilemez ise siyaseten biter.
Sonuç olarak 4 Temmuz'da Keir Starmer'in başbakanlığında kurulacak hükümetin önemli politikalar konusundaki duruşu mevcut hükümetten pek farkı olmayacak. Galloway'in ifadesi ile aynı poponun iki yanağı bunlar. İngiltere'de ekonomik ve siyasi olarak secimler sonrasında kötüye gidişatın devamını bekleyebiliriz.
Taşınabilir bıçak dedektörü pek yakında
İngiltere'de suç oranı yüksek. Avrupa'da suç oranında zirvedeki üç ülke Fransa, Belçika ve İngiltere. Londra'da bıçaklı saldırma ve yaralama suçları da hayli yüksek. 2023’te bıçak ve keskin alet ile yaralama suçları ülkede %5 artış ile 48 bin 716’ya yükselmiş (ONS verisi). İngiltere'de bıçak taşımak suç ve 4 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. İçişleri bakanlığı polislerin taşınabilir bıçak tarayıcısı (el feneri gibi uzaktan şüpheliye doğrultarak kullanılıyor) kullanması için yeni teknolojilerin tedariği konusunda bazı üniversiteler ile çalışıyor. Polis gizlice de bu aletleri kullanabilecek yani şüpheli fark etmeden polis şüphelinin üzerini 6 metre mesafeden tarayabilecek. Bu teknolojinin geliştirilmesi için bazı üniversitelere fon sağlanmış ve teknolojinin 1 sene içinde hazır olması hedefleniyor. Sistemin özü, normal kamera, kızılötesi dalga taraması ve özel bir yazılımdan oluşuyor.
İpek Yolu sergisi eylülde British Museum'da
İngiltere'nin en önemli müzesi olan British Museum'da İpek Yolu sergisi eylül ayında, müzenin geçici sergiler için tahsisli en büyük galerisinde açılacak. Müzenin 33 numaralı odasında zaten sürekli bir İpek Yolu sergisi var ancak koleksiyonda çok fazla ürün var ve dönem dönem bunlar geçici sergi alanlarında sergileniyor. Bu müze işlerinde arkeolojik eser hırsızlığı ve sanat koleksiyonerliği arasındaki çizgi çok ince olduğu için hangi ürünlerin arşivlerden çıkartılıp sergileneceği henüz açıklanmadı. 19. yüzyıl sonlarında Kuzey batı Çin bölgesine (Sincan Bölgesi) birçok ülkeden arkeologlar (tarihi eser hırsızı demeyelim) sefer düzenlediler. Bunlardan biri de Macar Marc Aurel Stein.(Sonradan İngiliz olacak ve şövalye yapılacak). Çin'in Türkistan bölgesi diyelim, yani tarım vadisi, Kaşgar vs. buralardan bolca el yazmaları, arkeolojik eserler vs. götürüyor. Bu Stein'ın koleksiyonları konusunda Çin, İngiltere, Almanya, Japonya, Rusya, Fransa'dan çeşitli müzeler, kütüphaneler ve akademi kurumları ortak çalışmalar yapıyorlar. Çin ve Türkistan Bölgesi bizim tarihimiz için önemliyken bizden kurumların bu araştırmalarda olmaması bizim ayıbımız.
Branson'un Virgin Trenleri batı hattına geliyor
Londra'dan trene binip kuzeye, misal Manchester'a veya İskoçya'ya, misal Glasgow'a gideceksiniz. İngiltere'nin temel kuzey-güney tren yolu rotası, batı sahil hattı denen WCML (West Coast Main Line). Bu hat aradaki şehirleri de aktarmalı olarak bağlıyor. Hattı işleten firma "Aventi West Coast" firması. Medyatik iş insanı Richard Branson'un Virgin Trenleri de bu hatta tren işletmek için ilgili kuruma izin (lisans) talebinde bulundu. Branson'un Virgin Atlantic isimli havayolu firması ve Virgin Medya isimli bir telekom firması var (Fiber internet servisi veriyor). Firma genelde servis sektöründe kırmızı kıyafetli sarışın hostesleri kullanması ile kendini rekabetten ayrıştırıyor. Virgin Trenleri 2019'da rakibi Aventi Trenleri'ne karşı bu hatta çalışma imtiyazını kaybetmişti. Yeni başvurusu kabul edilir ise bu hatta Aventi ile birlikte çalışabilecek. İngilizler özellikle tren firmalarının fazlaca rötarlı çalışması, sık sık sefer iptalleri olması konusunda hayli şikayetçi. Yeni bir özel tren firmasının ilave seferler ile kapasiteyi artırması, hizmet ve fiyat rekabeti getirmesi sektör için olumlu olabilir.
Türkiye'de tren hattı işletmeciliğinde lider firma TCDD ve son yıllarda tek tük özel bazı firmalar da özellikle yük taşımacılığı konusunda çeşitli servisler başlattılar. Özel firmalar henüz turistik hat işletmeciliğine girmediler, misal Turistik Doğu Ekspresi denen Ankara-Kars hattında sadece TCDD çalışıyor. Turistik Diyarbakır Ekspresi ve Van Gölü Ekspresi gibi yeni turistik rotalar bu sene TCDD tarafından açıldı. TCDD'yi bu güzel işlerden dolayı tebrik ediyoruz. Diğer taraftan bu turistik tren işletmeciliği konusu dünyada genelde otel işletmecileri tarafından verilen hizmetler. Örnek olarak Çin'deki Shangri-la Ekspresi’ni veya Belmond otellerini gösterebiliriz. Sektöre TCDD'nin öncülük etmesi doğrudur ancak yeterli değildir. Hem yurt içi hem yurt dışı bağlantılı hatlarda, yabancı turiste yüksek fiyat ile satılabilecek demiryolu tatil paketlerinin sunulması faydalı olabilir.
Stellantis'den Elektrikli Sokaklar kampanyası
Stellantis firması bildiğiniz üzere Fiat ve Peugeot/Citroen gruplarının birleşmesi ile oluştu. İtalyan-Fransız ortaklığı olan bir Avrupalı otomotiv firması. Türkiye'de de Koç grubu ile ortak Fiat markasıyla araba üretiyorlar. Bu grubun birçok markası var, biri de Opel. Opel markası İngiltere'de eski bir İngiliz markası olan Vauxhall markasını kullanıyor. İngiltere pazarı için nispeten ucuz araba segmentine konumlandırılmış, gençlere hitap eden bir marka.
Vauxhall firması, bir sene önce İngiltere'de "Elektrikli Sokaklar Kampanyası" başlatmıştı. Kampanyanın amacı, sokaklarında elektrikli şarj imkânı olmayanların taleplerini almak ve ilgili sokaklara şarjların kurulmasını sağlamak. Bunun için yerel belediye ve şarj servis sağlayıcılar ile beraber çalışıyorlar. Supermarket zinciri Tesco ile de anlaşma yapmışlar ve 1 sene boyunca Tesco, otopark alanlarında ilgili markanın yeni elektrikli araçlarına ücretsiz şarj hizmeti sağlayacakmış.
Vauxhall, elektrikli araç satışlarını desteklemek için bir de kampanya başlattı. Benzinli arabayı 4 senelik taksitler ile alacağınıza aynı taksitleri 5 sene ödeyerek elektrikli araç veriyorlar. Misal ayda 281 sterlin ödeyerek elektrikli Corsa sahibi olabiliyorsunuz. 1 sene elektriği de bedava oluyor.
Bu örneği verme sebebim reklam yapmak değil, zaten pek matah araba değil, fakat elektrikli araç satışlarının Türkiye'de desteklenmesi için bu tür pazarlama araçlarının kullanılması lazım. Yani TOGG örneği için, TOGG'un hem sokakların elektrik şarjları ile donatılması için kampanya başlatması uygun olabilir, hem aylık sabit taksitler ile (Türkiye de enflasyona endeksli taksit de olabilir) benzinli araçlar ile rekabet edebilecek kampanyalar sunulabilir, hem de ilk sene ücretsiz şarj imkânı sunulabilir.
Konu Stellantis'den açılmışken, bu firma malum Türkiye'de Citroen, Peugeot, Fiat, Jeep, Alfa Romeo ve çeşitli lüks markalar ile önemli pazar payına sahip. Firmanın Fransa'da 5 adet fabrikası, İtalya'da 6 fabrikası, İspanya’da 3 fabrikası, Polonya'da 4 fabrikası vs. daha birçok ülkede bolca fabrikası mevcut. Türkiye'de sadece 1 fabrikaları var. Bu firmanın Türkiye gibi yüksek kar marjlı ve korunan bir pazarda böyle ballı işler yapmaya devam etmesi için daha fazla yatırım yapması ve yeni fabrikalar açması gerektiği konusunda telkinde bulunmakta fayda olacaktır. VW grubunun aksine Stellantis firması yatırım karalarını siyasi olarak değil ticari olarak veriyor bu da Türkiye için bir avantaj. Misal, Stellantis, Çinli Leapmotor'un ürettiği elektrikli arabaları Avrupa'da pazarlamak için anlaşma yaptı. Avrupa kurumları Çinli araba firmalarını kendi pazarlarına sokmamak için tedbirler alırken Stellantis aksine Çin malı pazarlıyor. Yani ticari getiri için Avrupa'nın siyasi tavrına ters ortaklıklara girebiliyor. Türkiye, bu firmaya doğru mesajı verirse yeni fabrika açtırabilir, durum VW'nin yatırım projesi başarısızlığı gibi olmayacaktır. Koç grubu yatırım yapmak istemese dahi Stellantis'in farklı markaları, farklı ortaklıklar ile Türkiye'de yatırıma çekilebilir. Koç grubunun Fiat işindeki hisselerini ortağı Stellantis'e satması ve satış geliriyle yeni otomotiv veya petrokimya yatırımı yapması ülke için daha faydalı olabilir ve ülkemizde binlerce kişilik net istihdam artışı sağlayabilir. Koç grubu, onlarca fabrikası olan yabancı bir otomotivcinin tek bir fabrikasına % 50 ortak olmaktan daha önemli işler yapabilir.
Diğer fırsat ise Stellantıs'den marka satın almak olabilir. Stellantis CEO'su, kârlı olmayan markaları ve fabrikaları satma konusunda kararlı, birleşmeden dolayı bolca fabrikası ve markası var. Türkiye ikinci bir yerli araba projesini bu şekilde ortaya çıkartabilir veya TOGG'un Avrupa pazarlaması için bir Stellantis markası kullanılabilir.
Tesco Amazon'a rakip oluyor
İngiliz gıda perakendecisi Tesco, gözüne Amazon'u kestirdi. Amazon göze kestirilmeyecek gibi değil, firma İngiltere'de 30 milyar pound satış yapıyor ve sokak mağazalarının işini önemli ölçüde azalttı. Tüm şehirlerde birçok mağazanın iflasına yol açtı. Amazon, gıda perakendecilerin işine de sulanmıştı ve "Amazon Fresh" markası ile süpermarketler açmaya başlamıştı. Ancak o işi beceremediler, şu aralar bu işi tasfiye ediyorlar. Tesco ise geçtiğimiz haftalarda web sitesinde "market place" isimli bir bölüm açtı ve mobilyadan bavula, Beko mutfak aletlerinden yapbozlara kadar on binlerce ürünün satışına başladı. Sistemin henüz merkez depo ve lojistik yapısı yok ve siparişleri ilgili pazaryerindeki satışçı kendi hazırlayıp teslim ettiriyor. Tesco'nun rakibi olan Sainsburry'de 2016'da Argos firmasını satın alarak Amazon rekabetine karşı koymaya çalışıyor ve konsolide satışları 10 milyar sterlin seviyelerine getirerek Amazon'dan sonra İngiltere'de ikinci sıraya ulaşmış durumda. Türk üreticilerini hem Argos üzerinden hem de yeni açılan Tesco Marketplace sistemi ile İngiltere pazarındaki satışlarını artırmaya davet ediyoruz.
İngiltere perakende pazarında Screwfix ve Argos firmalarının değişik iş modelleri var. Türkiye'de bildiğim kadarıyla henüz bu model gelmedi. Müşteri dijital ekranlardan istediği ürünü seçiyor, tezgahtaki emekçi de ilgili ürünü hemen arkasındaki depodan getiriyor. Böylece küçük alanda büyük miktarda ürünün müşteriye sunulabilmesi mümkün olabiliyor. Depodan satış gibi. On binlerce kalem ürünün satışa sunulduğu nalburiye sektöründe (Screwfix) bu iş hayli kolaylık sağlıyor.
Yine son dönemde özellikle gıda perakendesinde artan bir trend, kasaların ortadan kalkması. Müşteri dükkâna giriyor, siparişini cep telefonu uygulamasından veriyor ve mağaza çalışanları hazırlayıp teslim ediyorlar. Nakit yok. Kasa yok, kasa başında kuyruk beklemek yok. Muhtemelen öğle aralarında hızlı sipariş hazırlamak durumunda olan kahveciler, hamburgerciler gibi sektörlerde bu iş büyüyecektir. Çin'in lider kahve zinciri Luckin Coffee, bu iş modeli ile kısa sürede rakibi Starbucks firmasını geçti, Çin’de bir numara oldu ve hızla Asya pazarlarında yaygınlaşıyor.