İngiltere’ye başbakan dayanmıyor
Liz Truss, 5 Eylül’de oturduğu İngiltere Başbakanlığı koltuğundan 20 Ekim’de istifa ederek ayrıldı. Truss’ın hazırladığı bütçe sonunu hazırladı. Vergilerin düşürülmesiyle sterlin dolar karşısında düştü ve Truss’a istifa baskıları arttı
Meclis’ten geçen bütçeyi geri çeken Truss, bütçenin mimarı Maliye Bakanı Kwasi Kwarteng’ı görevden aldı, özür de diledi. Bütün bu adımlara rağmen Truss, istifa baskılarından kurtulamadı. Ekonomik krizi siyasi krizin izlemesiyle Liz Truss 44 günde görevinden ayrıldı.
İngiltere Başbakanı Liz Truss 20 Ekim’de Başbakanlık Konutu önünde yaptığı açıklamayla istifasını kamuoyuna duyurdu. Truss, ekonomiyi “durgunluk ve enflasyondan kurtarmak” ve “büyümeyi sağlamak” amaçlı bütçesinin ardından yoğun istifa baskısıyla karşı karşı kaldı. Yapısal sebeplerin yanı sıra Rusya’ya yaptırımların sarstığı İngiliz ekonomisini tedavi etmek için 45 milyar sterlinlik vergi indirimi öngören plan; piyasa unsurları, siyasetçiler ve medya tarafından olumsuz eleştiri yağmuruna tutuldu. Kamuoyu yoklamalarında desteği eridiği ifade edilen Truss, kendi partisi içindeki şiddetli muhalefetle başa çıkamadı.
LIZ TRUSS’IN BÜTÇESİ
Liz Truss, başbakanlık yarışı döneminde sözünü verdiği bütçe paketi, özellikle yüksek gelir grubu ile zengin ve büyük şirketler için vergileri azaltarak yatırım ve büyümeyi artırmayı hedefliyordu. Truss bütçeyi "Ekonomimiz için üç önceliğim var; büyüme, büyüme ve büyüme” şeklinde ifade etmişti. Bütçenin öne çıkan ve tartışmaya yaratan bölümleri şu şekildeydi:
- Yıllık 12,571 Sterlin ila 50,270 Sterlin arasındaki gelir grubu için gelir vergisini yüzde 20'den yüzde 19'a düşürülmesi
- En yüksek gelir grubu olan 150.000 sterlinin üzerindeki vergiyi yüzde 45'ten yüzde 40'a düşürülmesi
- Bir önceki hükümet tarafından 2023 yılı için yüzde 19'dan yüzde 25'e çıkarılacağı açıklanan kurumlar vergisi artışının iptali
- İşletmelerin enerji faturalarını düşürmek için 40 milyar sterlinlik (46 milyar dolar) bir destek paketi
- Ortalama yıllık hane halkı enerji faturalarının mevcut seviye olan 1,971 sterlin ya da altında tutulması için vergi enerji destek paketi (Düzenleyici kurum Ofgem'in hükümet müdahalesi olmadığı koşullarda fiyat tavanının yıllık ortalama 3,548 sterline yükseleceğini tahmininden hareketle, hane halkı faturalarının %80 oranında artmasını önleyecek bir plan).
“AŞAĞA DOĞRU YAYILMA EKONOMİSİ”
Ekonomist Michael Roberts 30 Eylül’de (https://thenextrecession.wordpress.com/) kaleme aldığı “Aşağı Doğru Yayılma Ekonomisi” (Trickle Down Economics) yazısında Truss’ın ekonomik paketi hakkında şunları değerlendirdi. Roberts, Truss’ın “vergileri indirerek büyümeyi sağlamak” iddiasının aksine olarak; verilerle desteklediği analizinin sonunda, bu tip vergi indirim politikalarının geçmişte de başarıya ulaşamadığını yazdı. Roberts, "Bu vergi indirimleri, vergi oranlarının yüksek olduğu 1948-64 altın çağ dönemine kıyasla daha hızlı bir büyüme sağlamadı ve ironik bir şekilde, GSYH'nin yüzdesi olarak vergi yükü de düşmedi çünkü GSYH diğer vergilerden elde edilen gelir artışını aşacak kadar yükselmedi” ifadelerini kullandı.
U-DÖNÜŞÜ MANŞETLERDE
Truss'un bütçesi, sterlinde keskin bir düşüşe yol açacağı endişelerine neden oldu. Vergi indirimiyle devlet gelirlerinin azalması kamu maliyesinin nasıl yönetileceğinde belirsizliklere neden oldu. Bu nedenle hazine tahvillerinden büyük bir kaçış yaşandı ve borçlanma maliyetleri yükseldi. Piyasalardaki sarsıntının sonucunda İngiltere Merkez Bankası devreye girerek 50 baz puan faiz artırdı. Truss’ın bütçeden geri adımı için “U-dönüşü” ifadesi kullanıldı.
The Economist'in 1-7 Ekim tarihli kapak fotoğrafında Liz Truss ve Kwasi Kwarteng batmakta olan bir teknede resmedildi: "BİR ÜLKE NASIL YÖNETİLMEZ"
4 Ekim'de Daily Mirror'ın manşeti ise şöyleydi: "Hasar tamamlandı: Şansölye (Kwasi Kwarteng) U-dönüşüne gülüp geçiyor ama bütçe kaosu yine de milyarlara mal olacak".
Aynı gün Financial Times "Kwarteng U-dönüşünden sonra borç kesintisi planını hızlandırdı" manşetini attı.
Daily Mirror gazetesi de 13 Ekim “Liz Truss'a iki seçenek sunuyordu: YA U-DÖNÜŞÜ YAPARSIN YA DA GİDERSİN” manşetiyle çıktı.
Andrew Rawnsley 9 Ekim'de The Guardian'da yayınlanan "Johnson Muhafazakarlar için yavaş zehirleyen arsenikti, Liz Truss ise direkt siyanür" başlıklı makalesinde: "Başbakanlık koltuğuna oturalı bir ay oldu ve şimdiden onu nasıl görevden alacakları konuşuluyor. ... Britanya siyasetinde hiçbir lider bu kadar kısa sürede bu kadar gözden düşmemişti” ifadelerini kullandı.
BIDEN DA TRUSS’U ELEŞTİRDİ
ABD Başkanı Joe Biden da Liz Truss'un planının bir hata olduğunu ve terk edilen planı eleştiren tek lider olmadığını belirtti. ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, Truss’un vergi indirim planının ekonomik büyümenin önüne geçeceğini söyledi. Eski ABD Hazine Bakanı Lawrence Summers, "İngiltere en kötü ekonomik politikaları uygulayan ülke" yorumunu yaptı.
IMF ise yaptığı açıklamada, bütçe paketinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.
ÖNCE SAVUNDU, SONRA GERİ ADIM
Liz Truss yarattığı sarsıntıya rağmen önce bütçeyi savundu. “Dünyanın çok zorlu bir ekonomik kriz ortamından geçtiğini, bu ortamda ekonomik büyümenin sürdürülmesi için hükümetin harekete geçmesi gerektiğini” belirten Truss, hükümetin atacağı ekonomik adımları "tartışmalı ama zor ka-rarlar" olarak nitelendirmişti. Eleştirilere "Hükümet olarak doğru bir iş yaptığımıza eminim. Ekonomi politikam doğru bir plan" diye karşılık verdi.
Fakat Truss sonunda geri adım attı ve bütçenin Truss ile birlikte başlıca mimarlarından olan Maliye Bakanı Kwasi Kwarteng’ı görevinden aldı. Kwarteng görevden alınmasının “Truss’ı yalnızca birkaç hafta daha ayakta tutmaya yeteceğini” söyledi. Truss da kısa süre sonra ekonomi programındaki hatalar nedeniyle özür diledi. BBC’ye verdiği röportajda İngiltere Başbakanı, “Sorumluluğu alıyorum ve yapılan hatalardan dolayı özür diliyorum," ifadelerini kullanarak insanlara enerji faturaları ve vergi yükleri konusunda yardımcı olmak istediklerini ama fazla aceleci davrandıklarını belirtti.
Yeni atanan Maliye Bakanı Jeremy Hunt ise ekonomik paketteki hemen bütün unsurlardan vazgeçildiğini açıkladı. “Mali piyasaları sakinleştirmek adına hareket ettiğini” belirten Hunt, planlanan vergi kesintilerinin büyük çoğunluğundan vazgeçildiğini açıkladı. Hunt ayrıca artan enerji fiyatları karşısında halka destek olmak için önerilen enerji destek paketinin de küçültüleceğini söyledi. Hunt bütçeden vazgeçişlerini ise “Piyasaların haklı olarak sürdürülebilir kamu maliyesi talep ettiği bu zamanda vergi kesintisi için borçlanmak doğru değil" şeklinde temellendirdi.
GENEL SEÇİM ÇAĞRISI
Ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Keir Starmer, Liz Truss'ın istifasını açıklamasının ardından, hızla erken genel seçime gidilmesi çağrısında bulundu. Starmer, iktidardaki Muhafazakar Parti'nin artık seçmen desteğine sahip olmadığını belirterek, "İngiltere, Muhafazakarların canlarının istediği gibi yönetebilecekleri şahsi toprakları değildir" dedi. Liberal Demokrat Parti ve İskoç Ulusal Partisi de erken seçim çağrısı yaptı.
İÇİŞLERİ BAKANI İSTİFASI
İngiltere'de İçişleri Bakanı Suella Braverman, kişisel e-posta adresini kullanarak resmi bir belge göndermesinin ardından kuralları teknik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle görevinden ayrıldığını açıkladı. Liz Truss'ın 43 gün önce atadığı Suella Braverman, eski başbakana istifa mektubunu sundu. Boşalan koltuğa eski Ulaştırma Bakanı Grant Shapps gelirken görevden ayrılan Suella Braverman, “Bu hükümetin gidişatı hakkında endişelerim var” dedi. Braverman, seçmenlere vaat edilen önemli taahhütlerin yerine getirmediklerini söyledi.
“SÜRDÜRÜLEMEZ BORÇLANMA” VE “RAKİP EKONOMİK BLOK”
Philip Pilkington, 30 Eylül'de Spectator'da yayınlanan İngiltere ve Avrupa’daki ekonomik durumu analiz ettiği "Avrupa'nın sanayisizleşmeye sürüklenmesi" başlıklı makalesinde "İngiltere'nin karşı karşıya olduğu hızlı ekonomik çöküş, tüm Avrupa'nın yaşamak üzere olduğu şeyin hızlandırılmış bir versiyonudur; yüksek enerji fiyatları ile hane halklarının gerçekte karşılayabilecekleri arasındaki uçurumu finanse etmek için sürdürülemez borçlanma” ifadelerini kullandı.
Aslında Pilkington bu nokta Birleşik Krallık ve Avrupa'yı birbirine bağlayan şeylerden birine, Avrupa genelindeki borçluluğa işaret ediyor. 2019'da Avro Bölgesi devlet borçlarının GSYH'ye oranı yüzde 83,8'di. Korona virüs döneminden sonra 2020'de bu oran yüzde 97,2'ye ulaştı. Aynı dönemde İngiltere'nin rakamları sırasıyla yüzde 83,8 ve yüzde 93,9'dur.
Pilkington, ekonomik durumu Büyük Buhran'a benzetiyor. Ancak bu kez önemli bir fark da olduğunu ekliyor: "Bu dinamiklerden izole kalabilecek rakip bir ekonomik blok var: Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika ve Arjantin'den oluşan Brics+ - İran, Türkiye, Mısır, Endonezya ve Suudi Arabistan da sıraya giriyor."