İnsanlığın ön cephesinde görevlerimiz
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarihi bir konferansa ev sahipliği yaptı. İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin yoğun ilgisi salona sığmayan, kapının dışından da olsa konuşmaları dinleyen kalabalıktan anlaşılıyor.
“Azerbaycan ile Kardeşlik Konferansını” tarihi yapan, konferansa yoğun ilgiyi yaratan şey bugünün sorunlarına çözüm üretmesi, Türkiye’nin ve tüm insanlığın geleceğine ışık tutuyor olması.
Türkiye, Azerbaycan ve KKTC’yi aynı salonda aynı masada buluşturan insanlığın ön cephesinde mücadele etmesidir. Aynı dili konuşan, aynı tarihe yaslanan ve bugün aynı kuvvet tarafından tehdit edilen üç ülke, tek milletiz. Türkiye, Azerbaycan ve KKTC’nin özü bir, sözü bir, davası birdir. Kaderi de birlikte atacakları adımlarla çizilecektir. Sadece Türkiye, Azerbaycan ve KKTC değil İran, Irak, Suriye, Rusya, Orta Asya ülkeleri, bütün Asya ve Çin için de tehdit aynıdır: ABD ve NATO. Karadeniz’den Hazar Denizi’ne, Ege’den Akdeniz’e ve Umman Denizi’ne kadar tehdit ortak, cephemiz birdir.
İNSANLIĞIN ÖN CEPHESİNDE GÖREV YAPANLAR
Azerbaycan ile Kardeşlik Konferansında Türk gençliğinin beyanı; vatan toprağı bildiğimiz Kıbrıs’ımızı dünyaya tanıtmak, can Azerbaycan’la kardeşliğimizi daim kılmak, Doğu Akdeniz’de egemenlik haklarımızı korumak, Karadeniz’de barışı sağlamak oldu.
Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek konferans konuşmasında yeni dünyanın kurucuları arasında yer aldığımızı belirterek “Şanlı Azerbaycan'ın geleceği için, Türkiye’nin geleceği için, KKTC’nin tüm dünyada tanınması, Asya’nın her tarafında var olan Türkler ve bütün insanlık için ön cephedeyiz.” ifadeleri bir görev tarifidir.
“Muasır dünyamızda yeni siyasi diyaloglar yaratmaktadır ve şükür olsun ki bu siyasi diyalogların yaratılmasında Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin tesirli ruhu vardır. Muasır dünyamızda devletler kelimenin tam anlamıyla gerçek benliklerini elde edebilmektedir. Muasır dünya Türkiye’dir, Azerbaycan’dır, Rusya’dır, Çin’dir, Yeni Avrasya’dır. Türkiye, Azerbaycan, Çin, Rusya yeni Avrasya'nın öncüleridir. Tabi ki iştirak etmek isteyen devletler için de kapılar açık olacaktır.” Yeni Azerbaycan Partisi İdare Heyeti Üyesi ve Milletvekili Sayın Elşad Mirbeşiroğlu da konuşmasında yer alan bu ifadelerde aynı görevi ortaya koymaktadır.
KKTC Cumhurbaşkanı Danışmanı Sayın Hüseyin Macit Yusuf da konuşmasında aynı görevi tarif etti. Kıbrıs’ın bağımsızlığını nasıl kazandığını ve Kıbrıs’ımızın tanıtılması mücadelesini sadece anlatmakla kalmadı Türk gençliğine görevini bir kez daha hatırlattı: “Ve bugün tabi buraya geldiğimde genç kardeşlerimin gözlerinin içindeki parlamayı gördüm. Milli davamızın başarısız olması bu gençlikle mümkün değildir. Bu gençlik olduğu müddetçe bu toplantıdan çok mutlu ayrılacağım. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti muhakkak tanınacaktır.”
Bu ortak görevden bir sonuç çıkarıyoruz. İnsanlığın ön cephesinde görev yapan devletler ve o devletlerin de ön cephesinde gençlik var. Gençlik insanlığın da milli devletlerin bağımsızlık savaşının da en önünde. Gençlik, özünü bilen, sözünü sakınmayan, davasına sarılandır. Bu yüzden Türkiye, Azerbaycan ve KKTC’yi aynı masada buluşturuyoruz ve emperyalizme karşı mücadelede ortak iradeyi gösteriyoruz.
GENÇLİK DOĞRU STRATEJİ VE ÖNDERLİKLE BULUŞTU
Fatih’in İstanbul’u fethinden Kurtuluş Savaşına, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan Karabağ Zaferi’ne kadar her zaman en önde gençlik var. Gençlik hem cephede hem de cephe gerisinde savaşın belirleyici kuvvetlerindendir. Savaşın kazanılmasındaki ateşleyici gücü de yaratır, insan gücünü de oluşturur. Gençliğin vatanseverliği doğru strateji ve önderlikle buluştuğunda kazanılmayacak savaş yoktur.
Azerbaycan ile Kardeşlik Konferansı vatansever gençliği doğru strateji ve önderlikle buluşturmuştur. Konferansın bam teli burasıdır. Bölgemize ve ülkemize yönelen tehditler her geçen gün artmaktadır. Ülkemizin kuzeyinde Ukrayna’dan başlayarak Yunanistan’da artan ABD-NATO üsleri, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı gerçekleştirilen silahlı tatbikatlar, Kıbrıs’a uygulanan ambargo, Suriye’nin kuzeyinde PKK terör örgütüne yığılan binlerce ton silah ve mühimmat… Ülkemizin etrafı adeta ateş çemberidir. Ülkemizi yangın yerine çevirmeye cüret edenlere, Amerika’nın ipiyle kuyuya inmeye kalkışanlara, Amerikancı iktidar yaratmaya çalışanlara karşı Türk gençliği vatan savaşında en ön cephededir. Ayaklarımız Türkiye topraklarına basıyor ve tehditlere Türkiye’nin güvenliğinden bakıyoruz. Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehditleri bertaraf edecek adımın yanında tavır alıyoruz.
TÜRK GENÇLİĞİ GÖREV BAŞINDA
Türk gençliği ülkesine yönelen namluları ve egemenliğine yönelik saldırıların hangi cepheden geldiğini tespit ediyor. Bu yüzden olayları anlamakla beraber müdahale etme ihtiyacı hissediyoruz. Örneğin Kıbrıs’ın tanıtılmasını “dış politika gündemi” olarak görmüyoruz. Kıbrıs’ın tanıtılmasını milli dava olarak benimsiyoruz. Gençlik, Hocalı katliamını hatırladıkça yüreği alevleniyor ve Karabağ’ın işgalden kurtulması için cephede ve cephe gerisinde mücadele ediyor. Şuşa’da açan harı bülbülü işgalden kurtarmanın sevincine ortak oluyor. Irak’ta, İran’da, Suriye’de, Filistin’de bütün cihanda bir mazlumun emperyalizmin zulmüne uğradığını gördüğünde harekete geçiyor. Sadece kendi milli davasını değil mazlum ulusların emperyalizme karşı direnişlerinde de zalimin karşısına dikiliyor. Çünkü yüreğinde ve bilincinde insan ve vatan sevgisi var. Kaybedecek ihaleleri, sırtında yük olan hesapları yok.
Bu bilinçle ve duygularla Konferansımızı başarıyla tamamladık. Şimdi Konferansımızdan çıkardığımız görevleri hayata geçirmenin vaktidir.
Türk gençliği ülkemiz başta Batı Asya’nın huzuru ve refahı için paylaşmacı, dayanışmacı, kamucu yeni bir dünyayı kuracak olan mücadelenin en önünde görevinin başındadır.