İran Dışişleri Bakanı Erakçi: Suriye’deki terör Suriye'de kalmaz
Erakçi, Tahran'ın her zaman ‘Türkiye ile istişare ve diyalog’ arayışında olduğunu söyledi. İranlı Bakan, ‘Terörist grupların Suriye'de yayılması ve güçlenmesi hiçbir ülkeye hizmet etmediği gibi İran'dan çok Suriye'nin komşularına zarar verebilir.’ dedi
İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, Ankara ziyareti dönüşü uçakta Katar yayın organı el-Arabi el-Cedid'e uzun bir mülakat verdi. Bölgesel konularda pek çok soruyu yanıtlayan Erakçi, “Suriye'deki durumu yatıştırmak ve kalıcı çözüm için inisiyatif sunma fırsatı yaratmak üzere bir dizi hazırlık yapıldığını” açıkladı.
Suriye'deki durumu görüşmek üzere Rusya'yı ziyaret etme niyetinde olduğunu da bildiren Erakçi, “Suriye'de terörist grupların yayılmasının İran'dan çok Irak, Ürdün ve Türkiye gibi Suriye’nin komşularına zarar verebileceği” uyarısında bulundu.
Bakan, Suriye'deki gelişmelerle ilgili bir soruya da “Suriye Hükûmeti İran'dan Suriye'ye asker göndermesini isterse, bu talebi inceleriz.” yanıtını verdi.
‘PEK ÇOK KONUDA AYNI GÖRÜŞTEYİZ’
Erakçi’ye, Türkiye ziyaretinde Suriye’deki gelişmelere ve çözüm yollarına ilişkin yaptığı görüşmelerin sonuçlarını nasıl değerlendirdiği soruldu. Abbas Erakçi şu ifadeleri kullandı:
“Bu istişareler, yanlış anlamaları ortadan kaldırmak ve yanlış hesaplamaları önlemek için öncelikle birbirimizin pozisyonlarını tanımamıza yardımcı olur. Bölgedeki Müslüman ülkeler arasında yaşanacak herhangi bir gelişmede, bu gelişmelerin getireceği fayda ve yansımaların bu ülkelerin katılımının temelini oluşturması doğaldır. Son gelişmelerde, İran ve Suriye arasında tarihi ortaklıkları ve eylemlerini koordine etmek için süregelen ortak tutumları nedeniyle üst düzey istişarelerin yanı sıra (Suriye dosyasında) etkili ülkeler arasında temaslar ve istişareler olmalıdır, bu nedenle Türkiye'ye de geldim ve Dışişleri Bakanı (Hakan Fidan) ile görüştüm. İran ve Türkiye bölgede ve ötesinde pek çok konuda aynı görüşlere sahip. Dolayısıyla farklılıkların olması da doğal. Her iki durumda da hemfikir olduğumuz konularda koordinasyon ve işbirliği yapıyoruz, hemfikir olmadığımız konularda ise diyalog yoluyla çözüm arıyoruz, çözüm bulunamazsa da yanlış anlaşılmaları önlemek için birbirimizi iyi anlamalıyız.”
‘KOMŞU ÜLKELERİN ENDİŞESİ DAHA FAZLA’
İran’ın üstlendiği diplomatik turun endişeleri ortadan kaldırıp kaldıramayacağı sorusuna da Abbas Erakçi, şu yanıtı verdi:
“Terörist grupların Suriye'de yayılması ve güçlenmesi hiçbir ülkeye hizmet etmediği gibi, İran'dan çok Suriye'nin komşularına zarar verebilir. Bence Türkiye, Irak ve Ürdün gibi bu komşu ülkelerin daha fazla endişesi var. Bu ülkeler Suriye'deki gelişmelerden diğerlerine göre daha hızlı etkileniyor ve eğer terörizm Suriye'de yayılırsa, Suriye ile uzun sınırları olan bu üç ülke tehditle karşı karşıya kalacaktır. Oysa bölgemizin istikrar ve barışa ihtiyacı var. Geçmiş yılların tarihi tecrübesi bölgesel istikrarın sarsılabileceğini göstermektedir; IŞİD tecrübesi, işlediği suçlar ve bölge ülkeleri üzerindeki yansımaları ortadadır ve buna benzer grupların ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Dolayısıyla Suriye'de tekfirci terörist grupların yayılmasına ilişkin ortak korkularımız vardır ve hepimiz bunları ele almalıyız.”
‘KARŞIMIZDA BM’NİN KABUL ETTİĞİ TERÖR GRUPLARI VAR’
“Beşar Esad'a muhalif her Suriyeliyi terörist olarak mı görüyorsunuz?” sorusuna Abbas Erakçi, şu ifadelerle karşı çıktı:
“Mesele Sayın Beşar Esad'a karşı olmak değildir; muhalifler ve eleştirmenler her zaman meşru yollarla görüşlerini ve karşı olma nedenlerini ifade edebilirler ancak bu, Birleşmiş Milletler'de koltuğu olan ve toprağı ve ülkeyi savunma sorumluluğu olan bir rejime karşı silahlı eylem yapmaktan farklıdır. Her şeyden önce karşımızda Birleşmiş Milletler'in terörist grup olarak kabul ettiği bir grup var: Heyet Tahrir El Şam, El Nusra Cephesi. Suriye'nin içinde muhalifler olduğuna şüphe yok ve Suriye Hükûmeti bunların bazılarıyla çalışıyor ve aralarında diyaloglar var, teröristlerle kastedilen, siyasi amaçları için silah ve şiddet kullanan ve masum insanları öldüren terörist gruplardır. Birleşmiş Milletler bu grupların niteliğini teyit etmiştir.”
‘ASTANA SÜRECİNİN ELE ALINMASINDA MUTABIK KALDIK’
Suriye’de krizin çözülmesi için 13 yıldır tarafların neden bir araya gelip çözüm bulamadığı sorusunu da yanıtlayan Erakçi şunları söyledi:
“Bu niyetle İran, Türkiye ve Rusya tarafından Suriye'de reform, sükûnet, ulusal uzlaşı ve benzeri konularda halkı ve hükûmeti desteklemek üzere oluşturulan Astana sürecinde yaptığımız da budur. Üç ülke kendilerine yakın grupları frenleme sözü verdi ve Astana sürecinin çökmesinden ve hedeflerine ulaşamamasının çökmesine neden olmasından çok endişeliyim. Oysa bu sürecin kolay bir alternatifi yok. Türk mevkidaşım Sayın Fidan ile yaptığım istişareler sonrasında Astana sürecinin en kısa sürede bir oturumla ele alınması konusunda mutabık kaldık ki, bu iyi bir adımdır.”
İRAN, SURİYE’YE ASKER GÖNDERECEK Mİ?
“İran geçmişte olduğu gibi bu kez de muhaliflerin saldırılarına karşı koymak için Suriye'ye asker gönderme niyetinde mi?” sorusuna İranlı Bakan, “Bu Suriye Hükûmeti’nin talebine bağlıdır ve eğer Suriye Hükûmeti bu yönde bir talepte bulunursa bunu inceleyeceğiz.” ifadeleriyle yanıt verdi.
Suriye’deki mevcut krizle ilgili Türkiye ve Rusya ile görüştüğünü de belirten Arakçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suriye halkının hayatını korumak ve terörist saldırılardan zarar görebilecek insanlara yardım ulaştırmak için bir yol açmak üzere siyasi istişareler ve tırmanışı kontrol altına alma aşamasının başındayız. Buna paralel olarak Astana sürecini harekete geçirecek ve Birleşmiş Milletler tarafından listelenen terörist gruplara karşı eylemlerin yoğunlaştırılması gerektiğini vurgularken Birleşmiş Milletler'in dünya barışını koruma sorumluluğunu hatırlatacak, Ürdün, Irak, Mısır, Suudi Arabistan, Katar ve diğerleri gibi diğer önemli bölge ülkeleriyle istişareleri genişletecek ve Nusra Cephesi, Heyet Tahrir El Şam veya diğer terörist gruplar tarafından Suriye topraklarına yasa dışı yollarla getirilen vatandaşları olan ülkelerle daha fazla istişarede bulunacağız. Tüm bunlar, durumu yatıştırmak ve kalıcı bir çözüm için bir inisiyatif sunma ve bu çözüme ulaşmak için takip etme imkanı ve fırsatı yaratmak için yapılan hazırlıklardır.”
BÖLGEDE HAKİKATİ ARAYAN BİR İDEOLOJİ VAR
“İran'ın bölgedeki silahlarının etkisiz hale getirilmesi için Lübnan ve Suriye'den sonra sıranın Yemen ve Irak'a geleceği” yönündeki görüşlere de karşı çıkan Erakçi, şu ifadeleri kullandı:
“Bunlar İran'ın silahları değil. Bunlar kendi haklı hedefleri için savaşan direniş grupları. Filistin halkı İran'ın bir kolu değildir. Topraklarını özgürleştirmek için savaşıyorlar. Lübnan da aynı şekilde, hala topraklarını özgürleştirmek için savaşıyor. Direniş grupları Filistin'i desteklemek için müdahale etti. Bugün Yemen'in meselesi sadece Gazze'dir.
"Birçok Batılı ve Arap medya kuruluşunun bu konudaki vizyonunun, Filistin topraklarının işgalinden, savunmasız bir halkın sistematik olarak öldürülmesinden ve Batı'nın sessizliğinden on yıllardır acı çeken Müslüman bir halk ile ülkeler arasındaki düşünce ve bağların temelini anlamadaki derin bir eksikliğin sonucu olduğunu söylemek istiyorum. İran'ın bölgede silah sahibi olduğunu söylemek yanlıştır. Bölgede hakikati arayan ve talep eden bir ideoloji var ve biz buna Siyonist varlığa, onun saldırılarına ve suçlarına karşı direniş diyoruz.
"Topraklarının kurtuluşu, Filistin halkının kendi kaderini tayin etmesi ve haklı bir dava için savaşıyorlar. İslam Cumhuriyeti bu hareketlere komuta etmemekte, onlarla örgütsel bağları bulunmamakta, ancak davalarını desteklemekte ve gerektiğinde yardım sağlamaktadır.”
‘İRAN, TÜRKİYE-SURİYE DİYALOĞUNUN GEREKLİ OLDUĞUNA İNANIYOR’
Erakçi, “Tahran'da Türkiye'yi Suriye muhalefetinin mevcut operasyonunu yönlendirmekle suçlayanlar var, bu konudaki resmi görüşünüz nedir?” şeklinde yöneltilen soruya yanıtı şu oldu:
“Türkiye'nin de diğer tüm aktörler gibi Suriye'de bağları ve ortaklıkları, aynı zamanda korkuları ve endişeleri var. Bu endişelerin nasıl giderileceği ya da bu bağlar ve ortaklıklardan kaynaklanan çıkarların nasıl güvence altına alınacağı konusunda Türkiye ile her zaman istişare halindeyiz. Astana süreci bu amaçla, ülkeler arasında birbirini izleyen kaygıların çatışmaya dönüşmesini engelleyecek mekanizmalara sahip olmak için oluşturuldu ve Türkiye'nin de bu yönde hareket etmesini bekliyoruz.”
‘YAPICI VE ŞEFFAF BİR DİYALOG GERÇEKLEŞTİRDİK’
Erakçi, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüşmesini de şöyle değerlendirdi:
“Sorumlu, samimi, yapıcı ve şeffaf bir diyalog gerçekleştirdik. Tıpkı bir önceki ziyaretimizde Filistin'deki durumu görüştüğümüz gibi, bu seferki görüşmemizde de Suriye meselesini ele aldık. Her zaman farklılıklarımız hakkında istişarede bulunmaya, diyalog kurmaya ve birçok konuda görüşlerin kesişmesini teşvik etmeye çalışıyoruz. Bu görüşmede Siyonist varlığın bölgede ve Suriye'de gerginlik, kargaşa ve çatışma yaratmadaki rolünün göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladım. Bu büyük bir hatadır ve biz Suriye Hükûmeti’ne tam destek veriyoruz.”
‘TÜRK VE SURİYE DİYALOĞUNU HER ZAMAN DESTEKLEDİK’
Abbas Erakçi, Suriye ve Türkiye arasındaki diyaloğun neden gelişmediği konusunda şöyle konuştu:
“İran İslam Cumhuriyeti her zaman Türk ve Suriye hükûmetleri arasında diyaloğu desteklemiştir. Suriye Hükûmeti ise her zaman Türkiye'nin kontrol ettiği Suriye topraklarından çekilmesini talep etmiştir ki bu mantıksız bir talep değildir ya da Türkiye'nin bunun için bir takvim belirlemesini talep etmiştir. Suriye'nin pozisyonu budur ve bundan sonra aralarında hiçbir diyalog olmamıştır ve biz hala iki taraf arasında diyaloğun gerekli olduğuna inanıyoruz, ancak Suriye'nin talebi mantıksız değildir. İran, Türkiye ve Suriye arasında diyaloğun gerekli olduğuna inanmaktadır, ancak eşit bir pozisyondan verimli bir diyaloğa girmek, Suriye Hükûmeti’nin egemenlik ve toprak bütünlüğü hakkını kabul etme talebini tanımayı ve saygı duymayı gerektirir ki bu da mantıksız değildir.”
Bakan Erakçi, İran'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esad’ın görüşmemesi için Şam'a baskı yaptığı iddialarını da “Hayır, tam tersi. Biz her düzeyde diyalog öneriyorduk. Diyalog genellikle düşük seviyelerden başlar ve yüksek seviyelere ulaşır ve liderler arasında önemli olan iyi ilişkilerimiz olan Suriye ve Türkiye arasında iyi ilişkiler kurulmasıdır. Biz bu diyaloğu tavsiye ettik.” ifadeleriyle yalanladı.