İran düşmanları sahnede
İran düşmanları sahnede! 2 Ağustos Medyanın Halleri...Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?
Bugün Amerikancılık ve İsrailcilik doğrudan yapılmıyor.
“Türkiye’nin yeri Avrupa Birliği” diyerek yapılıyor.
Batı merkezlerinde sıcak para arayarak yapılıyor.
Kıbrıs’ta konfederasyoncularla buluşarak yapılıyor.
“Mavi Vatan masaldır” denilerek yapılıyor.
“NATO güvenlik şemsiyemizdir.” denilerek yapılıyor.
Suriye ve sığınmacı düşmanlığı yapılarak yapılıyor.
Çin’e karşı “Doğu Türkistan” yalanlarıyla yapılıyor.
Tayvan’ı destekleyerek yapılıyor.
Rusya’ya karşı Ukrayna’yı destekleyerek yapılıyor.
İran’a karşı düşmanlıkla yapılıyor.
Afganistan’ı, Venezuela’yı, Afrika’yı hor görerek yapılıyor.
HAMAS Siyasî Büro Şefi İsmail Heniyye’nin şehit düşmesi sonrası, İran düşmanlarına gün doğdu.
“İran ile İsrail’in aynı sisteme hizmet ettiği” safsatasından tutun, “İran güvenli değil” diye yazanlarla suikastta Türkiye’nin izi olduğunu ileri sürenler yarışır oldu.
Saflaşma açık.
İran düşmanlığı; ABD-İsrail dostluğudur.
Türkiye düşmanlığı; ABD-İsrail dostluğudur.
Utangaç Amerikancıların nifak tohumları Batı Asya’ya gömülecek.
Efendileriyle bir…
2 AĞUSTOS MEDYANIN HALLERİ
HANİYE SUİKASTINI ANINDA ÇÖZDÜLER
SALİH TUNA/ SABAH
Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye'nin Tahran'da katledilmesi, Türkiye'deki kimi "muhafazakâr entegristler" tarafından anında çözüldü.
Pardon, "çözüldü" kelimesi hafif kaldı; "satın alındı" demek icap eder.
Doğrusu, zaten hazırmışlar satın almaya. O kadar ki, mümkünü olsaydı üstüne para sayıp hem de.
Satın aldıkları da şu: İran'ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yemin törenine katıldıktan sonra İran'ın başkenti Tahran'da şehit edilen Haniye'nin katili bizzat İran'mış.
Çok zeki oldukları için Haniye'yi İsrail'in öldürdüğünü "yutmadılar". (...)
Çünkü ellerinde "İsrail varlığını İran'a, İran da varlığını İsrail'e borçludur..." şeklinde acayip bir "projeksiyon" var.
İsmail Haniye'nin katledilmesine de bu "projeksiyonla" bakıp İran'ın İsrail'in işbirlikçisi olarak tarihsel rolünü oynadığını, Türkiye'yi kuşatmaya çalıştığını, Haçlılar ve Moğollar ile savaştığımız dönemlerde olduğu gibi bizi hep sırtımızdan vurduğunu şappadak tespit etmişler.
Seküler entegristler, "Araplar bizi sırtımızdan vurdu" derken, entegrist muhteremler de "İran bizi sırtımızdan vurdu" diyorlar!
ŞEHİT HANİYE VE BİZİ BEKLEYEN KADER
BERCAN TUTAR/ SABAH
Tek kurtuluş yolları Gazze'deki soykırım projesini topyekûn bir bölgesel savaşa dönüştürmek. Ateşkes müzakerelerinin başındaki Haniye'nin alçakça hedef alınması, soykırımcıların barış istemediklerini gösteriyor. Bölgedeki savaş ve kaosu daha da derinleştirmek peşindeler.
Niyetleri zaten ne ateşkes ne barış. Biraz zaman kazanmak. Dolayısıyla Batı'nın İsrail üzerinden İslam dünyasına dayattığı büyük ve kirli projenin mahiyetini iyi kavramak gerekiyor.
Ne var ki başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünyayı hedef alan bu kölelik projesine sadece Türkiye, Rusya ve Çin layıkıyla karşı durabiliyor.
Unutmayalım ki Siyonistlerin soykırım ve suikast saldırılarıyla devreye soktuğu küresel planın temel amacı herkesi Filistinlileştirmektir.
Bu gerçeği bazı vicdan ve izan sahibi Batılı halklar da görüyor. Bu yüzden Gazze'ye sahip çıkıyorlar. Rusya ve Çin de bu köleleştirme projesinin hedefinde.
Ukrayna savaşından sonra Rusya'ya yönelik uygulanan küresel dışlama ve her tür akıldışı ambargoyu düşünün.
Nitekim ekonomik savaşta yenemedikleri Çin'e karşı Kovid 19 virüsü ile saldırdılar. Küresel salgın riskini önemsemediler.
ADIM ADIM BÖLGESEL SAVAŞA DOĞRU
SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN/ YENİ ŞAFAK
Tabiî ki bizim için başta gelen husus, Türkiye’nin bu senaryoda nelere muhatap olacağı. Türkiye, artık kâğıt üzerinde kaldığı belli olan NATO üyeliğini, eğreti bir şekilde devâm ettiriyor. Sâhadaki gelişmeler ise tam aksini söylüyor. CENTCOM’un PKK desteği artarak devâm ediyor. Dedeağaç’tan başlayarak, Doğu Akdeniz’de, ABD ve başta Fransa olmak üzere AB güdümlü bir muhasara altındayız. İsrâil-Yunanistan-Güney Kıbrıs ittifâkı bu muhasaranın açık unsurları. Arap dünyâsı ile ilişkiler henüz istenen seviyede düzelmiş değil. Sûriye’de İran ve Rusya ile karşı safta yer alıyoruz... Avrupa’da başlamak üzere olan sağ popülizm sağanağı, Rusya-Ukrayna savaşında tâkip ettiğimiz tarafsızlık siyâsetini görece rahatlatabilir. Ama bu sağanağın ciddî bir oranda İsrâil yanlısı olduğunu unutmamak gerekiyor. (“Dostumuz” Macar Orban’ın bu husustaki açıklamalarına bakınız). Kafkasya’da ise Ermenistan hâlâ barış anlaşmasını imzâlamadı. NATO, gövdesiyle Ermenistan’a giriyor. Orada da İran ile farklı konumlardayız. Ama en kritik husus, “can kardeşimiz” Azerbaycan ile İsrâil’in derin yakınlığı.
Türkiye, Gazze savaşının başından beri İsrâil’e karşı haklı, onurlu bir siyâset yürüten tek NATO mensubu devlet. Heniye cinâyetini de en yüksek seviye ve ağır perdeden lânetledik. İsrâil’in bunun altında kalmayacağını tahmin etmek zor olmasa gerektir. Evet, bu perdede hedefte İran var. Ama ikinci perdede bunun Türkiye olacağı muhakkak. Yukarıda işâret ettiğimiz hususları bu muhtemel hesaplaşmanın zeminini ortaya koymak için yazdık...