İran Kıbrıs Barış Harekatı’na bir tren dolusu silah göndermişti
Kıbrıs Barış Harekatı 50’nci yıl dönümünde farklı yönleriyle gündemde. Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin, dünkü köşe yazısında birbirini tamamlayan iki kitaptan önemli bilgiler yazdı. Bunlardan biri de İran’ın harekatta kullanılmak üzere gönderdiği silahlar
Araştırmacı Levent Başara ve Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Serhat Güvenç’in Barış Harekâtı’na muhtelif görevlerde katılmış pilotlarla yapıtlığı ayrıntılı mülakatlar iki kitapta toplandı. Kronik Yayınları, “Kıbrıs İçin Havalandılar/G Günü” adlı ilk kitabı 2022 yılı ağustos ayında, “Çelik Kanatlar Kıbrıs Üzerinde” adını taşıyan ikini kitabı ise 2023 aralık ayında yayınladı. Sedat Ergin, İran’ın Barış Harekatı’na desteğini şöyle yazdı:
"Kıbrıs İçin Havalandılar” kitabının en ilginç yönlerinden biri, bugüne dek kamuoyuna yansımamış bir konuyu, Barış Harekâtı sırasında İran’ın Türkiye’ye silah yardımında bulunduğunu gün ışığına çıkarmış olması. Dönemin tanıklarının ağzından, Şah Muhammed Rıza Pehlevi yönetimindeki İran’ın birinci çıkarmadan hemen sonra Türkiye’ye bir tren dolusu askeri malzeme gönderdiğini, bu yardımın demiryoluyla doğrudan Kayseri’deki hava ulaştırma üssüne geldiğini öğreniyoruz.
SİLAHLAR BİRLİKLERE ULAŞTIRILDI
Bu konudaki açıklamayı 1988-90 yılları arasında Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapmış olan, Barış Harekâtı sırasında tuğgeneral rütbesiyle Kayseri Erkilet’teki 12’inci Hava Ulaştırma Üs Komutanlığı’nın başında bulunan Safter Necioğlu’nun açıklamalarından öğreniyoruz:
“Birinci ve ikinci harekât arasındaki zamanda İran’dan bir tren dolusu silah geldi. Biz bu treni Kayseri’ye gelene kadar takip ettik. Tren tüm yükünü Hava İkmal Merkezi’ne indirdi. Oradan ilgili yerlere nakledildi. İhtiyacı olan birlikler takviye edildi.”
Birinci çıkarma sırasında binbaşı rütbesiyle C-130 nakliye uçağında pilotluk yapan ve daha sonra tümgeneral rütbesinden emekli olan İbrahim Uyanık da 4 Nisan 2019 tarihinde kitap için verdiği mülakatta İran’dan gelen yardım konusunda şunları anlatıyor:
“Birinci harekâtla ikinci harekât arasında çok önemli bir gelişme oldu. İran’dan cephane yüklü bir tren geldi. Tren, Van’daki Gürbulak sınır kapısından Türkiye’ye girdi. Treni adım adım takip ettik. Yol boyunca geçtiği yerlerde haber verdiler. Tren en sonunda Kayseri’ye, Hava İkmal Merkezi’ne ulaştı. İstasyondaki rampaya işçiler, askerler, subaylar, astsubaylar kim varsa dizildik. Yükleri indirip elden ele kamyonlarla yükleyip Erkilet’e gönderdik. Oradan C-130 ve C-160’larla çeşitli birliklere nakledildi.”
GELEN SİLAHLARIN MUHTEVASI
Peki İran’ın yardımı hangi silahlardan oluşuyordu? Şu bilgileri veriyor Tümgeneral Uyanık:
“Kasalarda makinalı top mermisi, 12.7 mm’lik uçaksavar mermisi ve 2.75 inçlik roketler vardı. Harp stokları günlük ifade edilir. Stokumuzda yeterli miktarda bomba vardı ama hava-hava mühimmatı yetersizdi. 2.75 inçlik roket ve makinalı top mühimmatı miktarı 1.5 güne inmişti. Bu tren sayesinde stok seviyesi 1.5 günden 15 güne yükseldi.”
‘İRAN’IN YARDIMINI HİÇ UNUTMAMALIYIZ’
Uyanık, “İran’ın bu yardımını hiç unutmamak lazım. Benzer şekilde Libya lideri Kaddafi de Türkiye’ye önemli askeri malzeme yardımı yapmıştır” diye ekliyor.
Çıkarma sırasında Adana’da kurulan Müşterek Harekât Merkezi’ne komuta eden dönemin İkinci Taktik Hava Komutanı Korgeneral Hulusi Kaymaklı da Levent Başara’ya verdiği, 1999 yılında ‘Savunma ve Havacılık’ dergisinin 74’üncü sayısında yayımlanan mülakatında, 1974 yazında üçüncü ülkelerden gelen askeri yardımların dökümünü verirken “İran’dan roket lançerleri ve mühimmat geldi” diye konuşuyor.
KÖYLÜNÜN ERZAKINI PAYLAŞMA YARIŞI
Sedat Ergin, Kıbrıs’a havadan intikal eden kara birliklerinin ana karadaki iki önemli kalkış noktasından biri olan Ovacık Köyü’nün fedakar kadınlarını da yazdı:
Mersin’de Silifke’nin 15 kilometre kadar kuzeyindeki Ovacık köyü... Burada büyük bir çam ormanının içinde geniş, düz bir alan helikopterlerle icra edilecek hava indirme harekâtının kalkış merkezi olarak seçilmişti.
Ovacık ve çevredeki köylerden gelen halk askerlere yardımcı olmak için seferberlik halindeydi. Ovacık halkı erzaklarını paylaşma yarışına girmişti. Harekâtın en renkli sahnelerinden biriyle burada karşılaşıyoruz. İlk indirmede helikopteri vurulan ve kendisi de yaralanan pilot-yüzbaşı Ekrem Yıldırım, indiklerinde karşılaştığı tabloyu şöyle anlatıyor:
“Geldik Ovacık’a indik. İleride üç köylü kadın. Üstleri yırtık pırtık, sırtlarında çocuklarıyla beraber yere bağdaş kurmuş, bir ocağın başında hamur açıyorlardı. Gözleme yapmışlar, bizim pilotlar karınlarını doyurmaya çalışıyorlardı. Bu manzara beni çok etkiledi. Kurtuluş Savaşı’nda cepheye mermi taşıyan kadınlarımız aklıma geldi...”