İrini Harekatı yine Trablus'u hedef aldı
Avrupa Birliği'nin (AB), sözde Birleşmiş Milletler'in (BM) Libya'ya yönelik silah ambargosunu denetlemek için 2020 yılında başlattığı İrini Harekatı, Hollanda bayraklı bir ticari yük gemisine içinde askeri alanda kullanılacak çok sayıda zırhlı araçla beraber el koydu
Merkezi İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan EUNAVFOR Med İrini Operasyonu Karargahı'ndan önceki akşam saatlerinde yapılan yazılı açıklamada, “İrini Operasyonu, 11 Ekim tarihinde, Libya açıklarında 'MV Meerdijk' ticari yük gemisinde bir inceleme gerçekleştirdi. BM silah ambargosunu ihlal ettiğinden şüphelenilen geminin, Libya'ya askeri alanda kullanılmak üzere modifiye edilmiş araçlar taşıdığı tespit edildi.” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“İrini Harekatı için Orta Akdeniz'de faaliyet gösteren bir AB donanma unsuru, Libya'ya giden gemiyi tespit etti. İrini Operasyonu'nun talebi üzerine, BMGK'nin 2292 kararı çerçevesinde, geminin bayrak devleti olan Hollanda gecikmeksizin denetim için onay verdi ve 11 Ekim'de bu araçların niteliğini doğrulamak için gemiye bir ekip gönderildi. Gemiye binen ekip, Libya'ya yönelik BM silah ambargosunu ihlal etmesi olası sevk edilen düzinelerce askeri araç tespit etti. Operasyonun yetkisine uygun olarak, araçlara el konuldu ve gemi daha ayrıntılı inceleme için bir Avrupa limanına yönlendirildi. BM Uzmanlar Ekibi tarafından yapılan incelemenin ardından araçlar karaya çıkarıldı.”
İrini Operasyonu'nun Mart 2020'den bu yana, BM Güvenlik Konseyi kararları uyarınca Libya’ya giden ticari gemilere yönelik 25 denetleme faaliyeti gerçekleştirdiği kaydedildi.
İKİ YÜZLÜ HAREKAT
İrini Operasyonu, BM'nin Libya'ya yönelik silah ambargosunun denetlenmesi için Avrupa Birliği (AB) tarafından Akdeniz'de 31 Mart 2020’de başlatılmıştı. BM Güvenlik Konseyi'nin geçen haziranda aldığı kararla da görev süresi 3 Haziran 2023'e dek uzatıldı.
Tartışmalı bir harekat olma özelliği taşıyan operasyon, taraflı eylemleri nedeniyle eleştiriliyor. Çünkü İrini Harekatı, Trablus'taki meşru hükümete verilen silahlara el koyarken, darbeci Hafter'e yada Tobruk'taki gayrimeşru yönetime kara ya da hava yoluyla yapılan silah yardımlarını engellemiyor. Bu nedenle Trablus'taki meşru hükümet üzerindeki darbe tehdidi bilinçli olarak sürdürülüyor.
TÜRKİYE 8 KEZ REDDETTİ
Trablus hükümeti, Ankara ile imzaladığı 27 Kasım 2019 tarihli askeri işbirliği mutabakatı neticesinde Türkiye'den çeşitli yardımlar alıyor. İrini Harekatı ise buna engel olmak isterken, Türk gemilerine çıkmaya varan tecavüzlerde bulunuyor. Daha önce 8 kez Türkiye'ye gemi durdurma için başvuran harekat, tamamında ret yanıtını aldı. 22 Kasım 2020'de ise Alman Hamburg firkateyninde görevli Özel Kuvvetler personeli, Roseline A isimli gemiye baskın düzenleyerek personeli 16 saat rehin aldı. Gemide herhangi bir silah yada teçhizat bulunamadı. Türk gemilerinin hedef gösterilmesinde firari FETÖ'cülerin de yoğun bir kampanya yürüttüğü biliniyor.
TUTUKLAMA EMRİ ÇIKARILMALI
Libya hükümeti daha önce defaaten İrini Harekatı'na karşı olduğunu açıklamış, Malta ise geçen yıl harekattan çekildiğini duyurmuştu. İrini'nin hukuksuz uygulamalarına karşı Prof. Dr. Ata Atun, şu öneriyi getirmişti:
“Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yapması gereken; operasyonu yürüten komutanlar hakkında uluslararası 'Avrupa tutuklama emri' çıkartmasıdır. Bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuk çerçevesinde haklarını arayacağı ve hukuka aykırı yapılan işlerde konunun her zaman mahkemeye götürüleceğinin mesajı verilmelidir. Türkiye’nin AET ile 12 Eylül 1963 tarihinde imzaladığı Ankara Anlaşması ve 1970 yılında imzalanmış olan Türkiye ve AET Anlaşması'nın Ek Protokolü, Ek Protokol ve Ortaklık Konseyi Kararları ile birlikte AET hukukunun bir parçası olduğunu kabul etmesinden sonra Avrupa Adalet Divanı, AET üye devletlerine saygı ve AET yasaları gereğince Türk vatandaşlarına ve işletmelere özgü haklar vermeye karar vermiştir.
Avrupa tutuklama emri, Avrupa Birliği’ne üye 28 ülke arasında herhangi bir şüphelinin tutuklanması, mahkemeye çıkarılması ya da gözaltına alınmasına izin veren hukuki bir düzenlemedir. Türkiye Cumhuriyeti aday ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin çıkardığı tutuklama emirlerini, tüm AB sınırları içerisinde uygulatabilir. Tutuklama emri, gözaltına alınma ve gerekli görülmesi halinde talepte bulunan ülkeye suçluların iadesini öngörmektedir.
Ankara Anlaşması ve Ek Protokolüne göre, Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Tutuklama Emri çıkartma yetkisine sahiptir.”