İş dünyasının gözü BRICS'te
Türkiye’nin BRICS’e resmi üyelik başvurusuna iş dünyasından destek geldi. Aydınlık’a konuşan iş insanları, G7 ülkelerinin yıllık ortalama büyümesi %1,5 iken BRICS ülkelerinin büyümesinin %4’ün üzerinde olduğunu söyledi
Türkiye BRICS’e resmi üyelik başvurusu yaptı. Başvuru, Türk kamuoyunda çoğunlukla siyasi açıdan değerlendirilirken Türkiye’nin Batı ülkeleri ile aynı yolda yürümesi gerektiğini savunanlar tarafından eleştirildi. Ekonomik etkisi açısından ise Türkiye ihracatının yaklaşık yarısının Avrupa ülkelerine olması nedeniyle ‘Yanlış’ olarak değerlendirenler oldu.
Avrupa Komisyonu Dışişleri ve Güvenlik Politikası Sözcüsü Peter Stano ise Türkiye'nin kendisi için daha iyi olduğuna karar verdiği ittifaklar kurabileceği ve işbirliği yapabileceğine ilişkin açıklama yapmıştı. Türkiye’nin BRICS’e başvurusunu ekonomik hayata etkisini sorduğumuz iş insanları da BRICS ile doğan yeni dünyanın, Türkiye'ye yeni fırsatları sunduğunu belirtti.
Dünya yeni güzergahlara yelken açarken, Türkiye’nin de doğusunda yer alan ülkeler ile işbirliğinin önemli bir adım olduğunu söyleyen İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, şu ifadeleri kullandı:
“Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya gibi BRICS ülkeleri dünya ticaretinden önemli bir pay alıyor. Yeni bir dünyada yeni fırsatların da olduğunu söyleyebiliriz. BRICS, küresel ekonomide önemli konuma sahip ve dünya düzeninde alternatif birlik olma yolunda ilerliyor. Bu noktada da bizim de bu platformda yer almamız ile birlikte BRICS ülkeleriyle ticaretimizi önümüzdeki dönem artırabiliriz.
TEDARİK ZİNCİRİNDE ROLÜMÜZ ARTABİLİR
“Batı dışı pazarlarda yeni ticaret fırsatlarından yararlanabiliriz. Küresel tedarik zincirlerindeki rolümüzü geliştirebiliriz. BRICS’in ekonomik büyüklüğüne bakacak olursak, küresel ekonominin yüzde 28’ini, küresel ihracatın yüzde 25’ini oluşturan bir yapısı var. Dünya tahılının yüzde 40’ı bu topraklarda ekiliyor. Jeoekonomik ağırlık merkezinin Asya-Pasifik’e kaydığı bu dönemde iş dünyasına verilecek teşvikler ile yeni fırsatlar doğabilir.
BATI HAKİMİYETİNİ DENGELEME
Başlangıçta ‘ekonomik bir birliktelik’’ olarak adlandırılan birliğin ‘politik bir birliktelik’ yolunda olduğunu dile getiren, Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Kurucu Başkanı ve Qlux IDEAS Genel Müdürü Burak Önder, şu açıklamaları yaptı:
“BRICS’in amacının ‘Batı’nın küresel hâkimiyetini dengeleme’ olduğunu söylersek sanırım yanlış bir yorum yapmış olmayız. Halihazırda Batı ile farklı sorunları bulunan Çin ve Rusya’nın yanı sıra uzun süredir Batı’nın yaptırımlarına maruz kalan İran’ın da gruba dahil edilmesi bu endişeyi artırıyor. Soğuk savaş döneminden sonra oluşan tek kutuplu dünyayı yani Batı’yı da en çok rahatsız eden bu diye düşünüyorum.
TAMAMLAYICI BİR YAPI
“Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin BRICS’e üyeliği hakkında yetkililer ‘Düşünebiliriz, düşünüyoruz, isteriz’ mealinde açıklamalarda bulunuyordu. Hatta Cumhurbaşkanımız 2018’de Güney Afrika tarafından düzenlenen BRICS zirvesine katılmış ve Türkiye’nin örgüte katılmayı düşünebileceğini söylemişti.
"Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın bir haber kanalına verdiği mülakatta yaptığı açıklamalar ülkemizin BRICS+’ya bakışı ve Batı’ya verdiği mesajları anlamak için önemli. Türkiye BRICS+’nın ekonomik bir platform olduğu düşüncesinde.
"Bakan bu mülakatta Türkiye’nin Karadeniz Ekonomik İş birliği Örgütü, D-8 ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi farklı ekonomik platformların içinde yer aldığını söyleyerek Türkiye için BRICS+’nın alternatif değil tamamlayıcı bir yapı olduğunu dile getirdi.
“Türkiye’nin BRICS+’ya üyeliğini büyük ihtimalle hem Çin hem de Rusya destekleyecektir. Sayın Fidan, Çin ziyaretinin hemen akabinde Haziran ayında yaptığı Rusya ziyaretinde Devlet Başkanı Putin ile de görüştü. Rusya Devlet Başkanı Putin ‘Türkiye’nin BRICS’in çalışmalarına yönelik ilgisini memnuniyetle karşılıyoruz. Birlik ülkeleri ile birlikte olma isteğini mutlaka her şekilde destekleyeceğiz.’ demişti.
BRICS İÇ İŞLERİNE KARIŞMIYOR
“BRICS+ platformu üye devletlerin iç ve dış işlerine karışmıyor. Bu nedenle Türkiye’nin Batı’yla cari ilişkileri BRICS+’ya üyelik konusunda bir sorun teşkil etmeyecektir. Tam tersine Türkiye’nin konumu, Gümrük Birliği üyeliği ve NATO üyesi olmasının BRICS+’nın imajı için de çok değerli olacağı düşünülmekte.”
BRICS+ ile ilgili en büyük muamma oluşumun nereye evrileceği olduğunu ifade eden Önder, “BRICS+ kendi içinde bir serbest ticaret anlaşması modeliyle gümrüksüz bir oluşum mu olacak, ortak para birimine mi geçecek yoksa kendi para birimleriyle ticaret mi yapacaklar bunlar hala cevap bekleyen sorular.” dedi. Önder, BRICS+’ya üyeliğin Türkiye ihracatı üzerindeki görünümünü değerlendirmek için şu bilgileri anımsattı:
“2024 yılı başındaki son genişleme sonrası grup ülkelerin nüfusu 3,5 milyara ulaştı yani artık BRICS+ dünya nüfusunun yüzde 45’ine tekabül ediyor. BRICS+ ülkelerinin ekonomik büyüklüğü 28,5 trilyon dolar ve küresel ekonomisinin yaklaşık yüzde 28’ini oluşturuyor.
Trade map verilere göre küresel mal ihracatının 2023 yılında 23,3 trilyon dolar olduğunu görüyoruz. BRICS+’nın küresel mal ihracatında aldığı paysa yaklaşık yüzde 23’ken küresel mal ithalatından aldığı pay yüzde 18 oranında.
G7 PAYI DÜŞERKEN BRICS PAYI ARIYOR
“En büyük 10 petrol üreticisinden altısı BRICS+ üyesi ve dünya ham petrol üretiminin yaklaşık yüzde 44’ünü gerçekleştiriyor. Bunun yanında dünya tahıl üretiminin yüzde 40’ı bu topraklardan karşılanıyor.
“G7 ülkelerinin yıllık ortalama büyümesi yaklaşık yüzde 1,5 iken BRICS üyelerinin ortalama büyümesi yüzde 4’ün üzerinde. G7 ülkeleri 20 yıl önce küresel ekonomik üretiminin yüzde 65’ini temsil ederken bugün bu oran yüzde 45. Önümüzdeki yıllarda küresel ekonomik büyümenin Çin ve Hindistan'dan gelmesi beklendiğinden dolayı BRICS ülkeleri lehine değişmeye devam edeceği öngörülüyor.
‘SERT YAPTIRIMLAR OLAMAZ’
Batı BRICS+ oluşumundan rahatsız lakin buna rağmen ABD, Rusya ve İran hariç BRICS ülkelerinin ana ticaret ortağı olmaya devam ettiğini göz önünde bulundurarak Batı’nın BRICS+’ya karşı muhtemel ekonomik ya da siyasi yaptırımlarının en azından kısa dönemde sert olamayacağını düşünüyorum.”
Türkiye’nin BRICS+ üyeleriyle dış ticaret rakamlarına baktığımızda 10 ülkenin (S. Arabistan dahil) yedisine dış ticaret açığı verdiğimizi hatırlatan Önder, şunları kaydetti:
“BRICS+ ülkelerine toplam dış ticaret açığımız yaklaşık 88,7 milyar dolar. 2023 yılında ülkemizin yaklaşık 106 milyar dolar dış ticaret açığı verdiğimizi düşünürsek dış ticaret açığımızın yüzde 83’ü BRICS+ ülkelerinden.
"BRICS+ oluşumu evrimini tamamlayıp kendi içinde bir serbest ticaret anlaşmasına dönmesi durumunda Çin ve Hindistan gibi küresel üretimde önemli oyuncuların ülkemizde iç pazarı domine edebilmesi ve bu yönüyle sanayi sektörünü menfi etkilemesi olası bir durum. Üretim gücümüzün düşmesi gerek ihracatımızı azalmasına gerekse dış ticaret açığımızın artmasına neden olabilir.
‘BRICS’E İHRACAT KISA VADEDE İVME KAZANAMAZ’
“Gerçekçi olmak gerekirse ülke olarak bizim Çin, Hindistan, Brezilya gibi bölgelerinin ve dünyanın en önemli üreticileri olan ülkelere ihracatımızı kısa sürede bir ivme kazanmak kolay değil. Mesela Türkiye olarak bizim lojistik imkân, kabiliyetlerimizi artırmadan ve lojistik maliyetlerimizi düşürmeden görece uzak mesafede Çin, Hindistan, Brezilya, G. Afrika gibi BRICS+ üyeleriyle istenen başarıyı göstermemiz pek mümkün gözükmüyor.
"Türkiye’nin BRICS+ üyesi olması bu ülkelerde olan ihracatımıza olumlu bir etkisi olur mu sorusunu bu bakımdan net olarak cevaplayabilmek mümkün değil çünkü Çin son on yılda bu pazarlardaki hegemonyasının her geçen gün artırıyor.”
“Türkiye’nin BRICS+’ya yakınlaşmasını, Türkiye’nin küresel nüfuzunu artırmak istemesi ve Batılı müttefiklerinin yanı sıra kendine yeni bağlar kurmak istediği yönünde de değerlendirilebilir. Ülkemizin Soğuk Savaş sonrası oluşan tek kutuplu dünyanın değiştiği bir dönemde tüm taraflarla bir bağ kurmak rasyonel bir bakış olacaktır.
“İnişli çıkışlı da olsa; Batı ile uzun süredir müttefik olan, NATO ve Gümrük Birliği üyesi olan Türkiye, dünyadaki bu dönüşümde menüde olmak yerine masada olmayı hedefliyor. Tüm taraflarda diyaloğa devam ediyor. Türkiye Batı’nın dümen suyunda gitmek yerine, çok kutuplu dünyada mümkün olduğunca bağımsız bir dış politika izlemeye ve kazanım elde etmeye çalışıyor.
‘KRİZE SEBEP OLMAZ’
“Olası BRICS üyeliği AB ve ABD tarafından söylem düzeyinde hoş karşılanmayabilir ancak bu olası durumun bir krize sebep olacağını söylemek abartılı bir yorum olacaktır.
"Bu durumu kimilerinin dediği gibi ‘İstikrarsız bir politika’ olarak görmeyi de doğru bulmuyorum. Nasıl ki her ülke kendi çıkarlarını düşünerek kazanımlar elde etmek istiyorsa Türkiye olarak bizim de bunu yapmak hakkımız.”
‘AB VE NATO’DAN FAYDA YOK’
Avrupa topluluğundan, Amerika’dan hiçbir fayda görülmediğini söyleyen İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyesi Musa Evin, şunları belirtti:
“Sadece bizi sömürüyorlar. Adı konmamış bir ekonomik ambargo uyguluyorlar. Ticaret yapacak iş insanlarına bırakın vize vermeyi, vize randevusu vermiyorlar. BRICS’e katılmaya sıcak bakıyorum. BRICS’e katılınca ithalatımız artar fakat ihracatımız da artar. Dünya nüfusunun yarısı zaten orada. Çin ile Hindistan’dan turist bile gelse çok büyük fayda. Avrupa’da iki tane acente var. Türkiye’ye istediği fiyata turisti getiriyor veya getirmiyor. Türkiye’yi en son çare olarak görüyorlar. Muhakkak yeni pazarlar bulmamız lazım.
‘ÖDEME SORUNUNU RUSYA İLE ARAMIZDA ÇÖZMELİYİZ’
“Rusya’ya uygulanan ambargodan dolayı çok büyük zararlar görüyoruz. Ambargodan dolayı Rusya’dan gelen ihraç bedellerini çekerken mağdur oluyoruz. Rusya’dan ruble, Türkiye’ye Londra üzerinden geliyor. Bunu bizim Rusya ile aramızda çözmemiz lazım. Rusya’dan 40 milyar doların üzerinde ithalatımız var. Bunu mahsuplaşıp devletten de alabiliriz. Niye bu sorunları çözmeye uğraşmıyoruz?
“BRICS’e girmek tek başına kurtuluşumuz değil ama bir adımdır. Avrupa Birliği’ne hiçbir müslüman ülkeyi almamışlar. Ağzımızla kuş tutsak bizi almayacaklar. En azından BRICS’e katıldıktan sonra AB’ye ve ABD’ye karşı elimizde bir koz olsun. AB’nin, NATO’nun bize faydası yok. Üretici ve ihracatçı olarak benim işim zarar bile görse ülkemizin menfaatine görüyorum bu işi.”
ÇİN’DEN DAHA FAZLA YATIRIM ÇEKİLEBİLİR
BRICS ülkelerinin dünya ekonomisinin 3’te 1’ini oluşturduğunu anımsatan İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, birliğe katılımın olası faydalarını şöyle aktardı:
“BRICS ülkeleri ile ilişkilerin ilerlemesinin ekonomik anlamda muhtemel faydaları şunlardır;
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin oluşturduğu G20 içerisinde kurucu BRICS üyeleri (Brezilya, Çin, Hindistan, Rusya) ve sonradan katılan Güney Afrika ve katılması muhtemel Suudi Arabistan bulunmaktadır. Türkiye de G20 üyesidir. BRICS üyelerinin ekonomik büyüklüğü yaklaşık 28 trilyon dolara ulaşarak Dünya ekonomisinin üçte birini oluşturur hale gelmiştir.
“Türkiye, BRICS üye ülkelerine net dış ticaret açığı vermektedir. Türkiye’nin BRICS üye ülkelerine 2023 yılında yaptığı toplam ihracat 35,8 milyar dolar, BRICS üye ülkelerinden yaptığı ithalat ise 113,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bununla birlikte Türkiye, Çin’in ‘Kuşak ve Yol’ projesinden daha fazla yatırım çekerek ekonomik anlamda avantaj sağlayabilir. 2024 itibari ile BRICS üyesi olan Mısır, İran ve BAE ile geliştirilecek ilişkiler Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki ticaret fırsatları için kapı açabilir.”
“Türkiye’nin muhtemel BRICS üyeliği Rusya-Ukrayna konusunda yeni bir konsensüs için ortam yaratabilir. Türkiye, Rusya’nın Ukrayna konusundaki tavrına karşılık Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunduğunu deklare etmiştir. Bununla birlikte her iki ülke ile de ilişkilerini sürdürmüş ve arabuluculuk yapmıştır.
BÖLGESEL İLİŞKİLERE KATKI
“Türkiye’nin Mısır ile uzun yıllardır süregelen ihtilafı son zamanlarda çözülme yoluna girmiş, ülke liderleri doğrudan görüşmeye başlamışlardır. İlişkilerin daha da geliştirilmesi Türkiye’nin Akdeniz’deki çıkarlarını korumaya yönelik işbirliğine katkı sağlayabilir, ayrıca Türkiye’nin Kuzey Afrika pazarında daha etkin olmasına olanak sağlayabilir. Türkiye’nin BAE ile mevcut ihtilafın giderilmesi Körfez Arap Ülkeleri ile daha yoğun ekonomik ilişkiler geliştirmesine olanak sağlayabilir.
“2023 yılında BRICS üyeleri toplamda 4,18 trilyon dolar değerinde ithalat yapmışlardır. Başlıca ithalat kalemleri; taşıtlar, enerji yakıtları, elektrikli aletler ve elektrik ekipmanları, makine ve makine ekipmanları, değerli metaller ve mineraller, plastik ürünleri, demir-çelik ürünleri ve tekstil ürünleri olarak sıralanabilir. Türkiye’nin hali hazırda ihracat yaptığı bu başlıklarda ekonomik ilişkilerin artırılması ile BRICS üye ülkelerinin ithalatından daha fazla pay alma imkanı muhtemeldir.”
DÜNYA DÜZENİNDE YENİ GÜÇ MERKEZİ
Kalabalık nüfus, güçlü sanayi ve zengin enerji kaynaklarıyla dünyanın önde gelen ülkelerini bünyesinde barındıran BRICS’in, dünya düzeninde alternatif bir güç merkezi olma yolunda hızla ilerlediğini vurgulayan Plastik Sanayici Federasyonu (PLASFED) Başkanı ve İstanbul Sanayi Odası Meclis Üyesi Ömer Karadeniz, “Bünyesine kattığı yeni ülkelerle BRICS, Batı'nın hakimiyetindeki küresel finans ve ticarete alternatif oluşturmaya çalışıyor.” diye konuştu. Karadeniz, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Dünya ekonomisi ve dünya ticareti 2023'ten bu yana giderek daralıyor ve sürecin bir müddet daha bu şekilde devam edeceği tahmin ediliyor. BRICS, dünya piyasalarında bir alternatif olarak ön plana çıkıyor. Son zamanlarda birliğin gündeminde yeni ortak bir ödeme platformu, yeni bir rezerv para ve dolarsızlaşma süreçleri yer alıyor.
“Türkiye’nin de jeopolitik gücü ve güçlü sanayisiyle, birliğe büyük avantajlar getireceğini ve kritik alanlarda fayda sağlayacağını düşünüyorum. Avrupa, Kuzey Afrika, Asya ve Orta Doğu bölgelerinin kritik kesişim noktasında bulunan ülkemizin stratejik konumu, BRICS'in jeopolitik önemini artırarak, söz konusu bölgelerdeki nüfuzunu da güçlendirecek. Ayrıca güçlü imalat sektörümüzle Birlik üyesi ülkeleri bu alanda destekleyebileceğiz.
BRICS TÜRK İHRACATÇISI ÇİN FIRSAT
“Türkiye olarak BRICS üyeliğimizin gerçekleşmesi halinde, ticaret hacmimiz genişleyecek, yatırımlarımız artacak, dünyanın önemli dinamik ekonomik pazarlarına daha kolay erişim fırsatı yakalayabileceğiz. Bu işbirliği özellikle Türk ihracatçıları açısından da bir avantaj olacak.
“BRICS ülkeleriyle yapılacak ekonomik ortaklıklar, Türkiye’ye uluslararası ticaret, finansman, teknoloji, yatırım ve özellikle de savunma sanayi sahalarında önemli avantajlar sunacak. Bölgesel işbirlikleri, Türkiye’nin ekonomik bağımlılıklarını kırıp ilişkilerde çeşitliliğini artırarak uluslararası risklerini azaltıp rekabet gücünü artıracak.
“Özellikle altyapı geliştirme konusundaki uzmanlığıyla Türkiye, BRICS'in kritik altyapı açıklarını giderme ve bölgeler arasında ekonomik bağlantıları kolaylaştırma çabalarında da tamamlayıcı bir rol oynayabilir.
“Sonuç olarak elbette ki BRICS, Avrupa Birliği kadar kurumsallaşmış bir yapı değil. Avrupa Birliği'ne şu anki haliyle alternatif olabilmesi, BRICS için henüz erken bir olgu. Ancak güçlü ve etkin bir devlet olmak istiyorsak bu masada da oturmanın iyi olacağına inanıyorum.”