İşçilerin ekmeğiyle oynayamazsınız
Kayseri Şeker Fabrikası’nda hukuksuz mali genel kurulun ardından işçi kıyımı başladı. 55 işçinin ekmeği elinden alındı. Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, işçi ve çiftçilerle birlikte açıklama yaptı: 'İşçiler işine geri dönecek. Yasa dışı uygulamalar son bulacak. Fabrikaya huzur gelecek.'
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi yönetimi tarafından 49 bin çiftçinin üyelik kayıtlarının silinmesi ve ardından fabrika işçilerinin işten atılmasına karşı açıklama yaptı. Bursalı, fabrika yönetimine şöyle seslendi: “Derhal bu kanunsuz kararlardan geri dönün.” Atılan bütün işçilerin işlerine geri döneceğini söyleyen Bursalı, “Başta Genel Başkanımız Doğu Perinçek ve bütün partimiz, bu kanunsuz süreç bitene ve işçiler işe geri alınana kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifinin 31 Ağustos 2022 tarihinde yapılan Mali Genel Kuruluna 7 gün kala, kooperatife üye 78 bin çiftçiden 49 bininin üyelikleri silinmişti. Kurul ise çiftçilerin büyük bir kısmı, salona giremeden apar topar bitirilmişti. Çiftçiler, ‘yasal zemin oluşmadı’ diyerek genel kurulun iptali için davaya hazırlanıyor. Bu arada genel kurulun ardından 60’a yakın işçinin de iş akitleri feshedildi.
Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, Tuana Restoran'da, Kayseri’de yaşanan gelişmelerle ilgili basın toplantısı düzenledi. Bursalı, “Kayseri Şeker’in alın teriyle çalışan, çarkları çeviren, ailesini geçindiren, çocuklarına güzel bir gelecek sağlamak isteyen fakat ekmeği elinden alınan işçilerimize, emekçilerimize karşı borcumuz var. Buradayız çünkü pancarını, ekinini eken biçen, üreten, Kayseri’mizin ve Türkiye’mizin karnını doyuran, Anadolu’nun faziletli, başı dik çiftçilerine karşı borcumuz var” dedi.
‘YÖNETİM KANUNLARI ÇİĞNİYOR’
Özgür Bursalı, hiçbir kanunun, hiçbir hukuki sürecin dikkate alınmadan, tamamen keyfi yöntemlerle 49 bin çiftçinin demokratik haklarının ellerinden alındığını ifade ederek, şöyle devam etti: “Kooperatifler Kanunu 16. Madde çok açıktır. Karar ortaklar defterine yazılacak, on gün içinde ortağa tebliğ edilmek üzere notere tevdi edilecek, üç aylık itiraz ve yargı süreci başlayacak. Herkesin üyelik hakkı bu süreç tamamlanıncaya kadar devam edecek. Kanunda belirtilen hiçbir adım uygulanmamıştır, hiçbir ihtarname dahi yapılmamıştır, üyelikler keyfi olarak silinmiştir. Kayseri Şeker yönetimi, açık bir şekilde kanunu çiğnemiştir ve çiğnemektedir. Bu Kurultaya göz göre göre nasıl izin veriliyor? Çiftçinin alın terini, emeğini, demokratik haklarını oldu bitti yaparak silip atamazsınız. 49 bin çiftçiyi nasıl silip atabiliyorsunuz? Bu cesareti nereden buluyorsunuz? Bunların tamamının yargı önünde hesabı sorulacak ve düzeltilecek.”
‘HUZURU İŞÇİLER DEĞİL YÖNETİM BOZUYOR’
Fabrika yönetiminin, yine keyfi gerekçelerle 18 işçiyi kanunsuz bir şekilde işten attığını yine 37 işçinin iş akdinin askıya alındığını belirten Özgür Bursalı, “Toplamda 55 işçi fabrikadan kanunsuz bir şekilde atılarak ekmekleri ellerinden alınıyor. Burada da gerekçeler sözüm ona çalışma barışına, huzuruna ve çalışma etiğine uymamaları olarak gösteriliyor. Bu gerekçelerin temeli yoktur. Herhangi bir disiplin soruşturması yapılmamıştır. İnceleme olmamıştır. Kanıt yoktur. Bir de henüz tespit edilemeyenler var. Bilgiler geliyor. Böyle bir yöntem nerede görülmüş veya duyulmuş? Kendisine muhalefet ettiği gerekçesiyle bir işçinin ekmeğiyle oynanabilir mi? Bu ortamda işçilerin hiçbir güvencesi kalmıyor. İşçilerimiz her gün işlerinin başına geçerken, ‘bugün beni işten çıkarırlar mı?’ tedirginliği yaşıyor. Böyle güvencesiz bir ortamda fabrika verimli çalışabilir mi? Böyle bir iklimde, arkasına saklandıkları çalışma barışı, huzur ve güven ortamı sağlanabilir mi? İşçinin, çiftçinin üretim şevki kalır mı?” diye konuştu.
Bursalı, huzuru ve barışı bozanın, işten atılan işçiler değil, yönetimin olduğunu ifade ederek, “Kimse işçilerimizin ekmeğiyle oynayamaz. Buna izin verilemez. Kimse keyfine göre işten çıkarma yapamaz. Sizin vicdanınız yok mu? Sizin bu işçilere, işçilerin ailelerine çocuklarına karşı sorumluluklarınız yok mu?” diye sordu.
‘AK PARTİ İÇİNDE DE RAHATSIZ OLANLAR VAR’
Bursalı, her adımda kanunsuzluk olduğunu, AK Parti içinde de bu yaşananlardan rahatsızlık duyan yöneticilerin olduğu bilgisini verdi. Bursalı şöyle devam etti: “Bu uygulamalar, AK Parti’nin kendisine de büyük zarar veriyor. Bu sürece gözünü kapatanlar, halkı kaybediyor. Sorumluluk sahibi, işçiyi, çiftçiyi düşünen, Kayseri halkını düşünen hiçbir AK Parti yöneticisi bu kanunsuz sürece göz yummamalıdır. Göz yumanlar, yanlışa ortak olur ve yalnız kalır.”
‘İŞÇİ-ÇİFTÇİ VATANINI SAVUNUYOR’
Kayseri işçisi ve çiftçisinin aynı zamanda FETÖ’ye karşı da mücadele ettiğini belirten Bursalı, “Mevcut yönetimde çok sayıda yöneticinin halen FETÖ davalarında sanık olduğunu biliyoruz. İşçinin ve çiftçinin karşısına dikilen FETÖ unsurlarına, FETÖ kalıntılarına da izin verilmeyecek. Kayseri işçisi ve çiftçisinin hakkını FETÖ’ye yedirmeyeceğiz. Bu açıdan bu mücadele en haklı, en meşru mücadeledir. Aynı zamanda fabrika savunmasıdır, toprak savunmasıdır ve vatan savunmasıdır” diye konuştu.
‘KAMU İDARESİ YANLIŞIN YANINDA DURAMAZ’
Vatan Partisi Genel Sekreteri, hükümete, yetkililere, Kayseri Valiliğine de de şöyle selendi: “Kayseri’de yaşanan bu hukuksuzluğa, haksızlığa son verilsin. Kamu idaresi, yanlışın yanında, işçinin ve çiftçinin karşısında yer alamaz. Hukuku uygulamalarını bekliyoruz. Bu kanunsuz sürecin son bulması için gereken bütün adımlar hızla atılmalıdır. İşçinin ve çiftçinin yanında yer almayan yalnız kalır, kaybeder.
Vatan Partisi olarak AK Parti ve MHP yöneticileriyle de bu konuyu görüşüyoruz ve görüşmeye devam edeceğiz. Orada da sorumlu yöneticiler olduğunu biliyoruz. Bu süreçten rahatsız olan yöneticiler olduğunuz biliyoruz.
Fabrika yönetimine de sesleniyoruz. Derhal bu kanunsuz kararlardan geri dönün. Keyfi kararları durdurun. İşçilerin ekmeğiyle oynamayın. Bu şekilde varabileceğiniz bir sonuç yok.
Buradan ilan ediyoruz. Bütün işçiler işlerine geri dönecek. Yasadışı uygulamalar son bulunacak, fabrikaya huzur gelecek. Başta Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek ve bütün partimiz, bu kanunsuz süreç bitene ve işçiler işe geri alınana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Türkiye bir Üretim Devriminin eşiğindedir. Üreticinin suçlanacağı, işinden edileceği değil, baş tacı olacağı bir sürece giriyoruz. Bu mücadele bütün Kayseri halkının, Türkiye’nin ve Vatan Partisi’nin mücadelesidir. Mutlaka başaracağız.”
‘YENİDEN SEÇİM İSTİYORUZ’
Basın toplantısına katılan işçiler ve çiftçiler, Kayseri Şeker’de yaşanan gelişmelerin yetkililer tarafından incelenmesini, genel kurulun yeniden toplanmasını talep ettiler.
- Aydan Şebap Adıyaman (İşçi):
20 gün öncesine kadar Kayseri Şeker Fabrikası emekçileriydik. Fabrikamızda emeğimizi hiç esirgemeden çalıştık. Hiçbir suçumuz yokken basit bir tebligatla iş akitlerimiz feshedildi. Yılların emeği çalındı. Her zaman fabrikanın menfaatini savunduk. Suç işlemedik. Bir kişinin dudağından çıkan tek bir kelimeyle rızkımız çalındı. Vicdanı olan herkes, bu haksızlığa ‘dur’ demeli. Sesimizi kimseye duyuramıyoruz. Biz, bu haklı davada yalnız kaldık, yetim kaldık, öksüz kaldık. Yetkililerden bu çarpık ve karmaşık yapılanmanın önünde durmalarını istiyoruz.
ÇİFTÇİ EKİMDEN VAZGEÇİYOR
- Timur Şahin (Çiftçi):
Bin kişiyle ‘on bin kişiyi yendik’ dediler. Çiftçi fabrikasına neden sahip çıkamıyor? Çiftçilerin yüzde 35’i pancar ekiminden çekildi.
- Ali Köklü (İşçi):
Sayın Kayseri Valimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanımız, her gün oradasınız ama bizi neden görmüyorsunuz. Her gün “Sıra bana mı gelecek” diye kimse işe gitmek istemiyor. Kimse artık çalışmak istemiyor. Bizi bir duyun, biz çocuklarımızın rızkı için buradayız.
- Hacı Bekir Karcı (İşçi):
13 yıldır Kayseri Şeker’de çalışıyorum. Dün itibariyle iş akdim askıya alındı. Suçum, genel kurulda mevcut yönetimin istediği şekilde oraya çiftçi götürmemem. Bize işimizi verin, işimizi yapalım. Yetkililere sesleniyorum: Burada yaşananlara artık ‘dur’ deyin. Bırakın çocuğumuza ekmek götürelim.
ÇİFTÇİYİ POLİSE DÖVDÜRDÜLER
- Mehmet Duran (Çiftçi):
31 Ağustos’ta genel kurula geldik. Çocuğumun ellerine kelepçe vurdular, iki gün nezarette yattı. Benim çocuğum fabrikada çalışıyor, zorla kurula getirip ‘el kaldıracaksın’ dediler. Ben çiftçiyim, bizim polisle işimiz olmaz ki. Polis bizi, çiftçiyi o gün dövdü. Bizi dövdürdüler. Biz sabah 7’de evden çıktık. Daha oy kullanamadan seçim bitmiş.
Biz yeniden seçim istiyoruz. Çiftçi daha gelmeden kendi adamlarını buraya yığdılar, 1000 kişi el kaldırdı, iş bitti. Çiftçiyi salona bile sokmadılar. Benim çocuğum terörist değil, 9 yıldır bu fabrikada çalışıyor. İşten attılar, ‘baban bize oy vermedi’ dediler. Vermem, ben seni desteklemeye mecbur muyum?
Ben sana pancar satıyorum. Benim sayemde oradasın. Ben olmadan sen olamazsın.
ÇİFTÇİ KÜSKÜN
- Vedat Türker (Çiftçi):
Bizim sesimizi duyun, biz topraklarımıza küsüyoruz. Çiftçiliği bırakıyoruz. Dışarıdan neden şeker ithal edelim, toprağımız varken. Ben geçen yıl söküm makinemi sattım, ekmeyeceğim artık. Biz yeniden sandıklı seçim istiyoruz. Bizi orada ezdiler. Çiftçi küskün, çiftçi o gün dayak yedi.
- Ramazan Demirel (Çiftçi):
31 Ağustos’ta genel kurul yapıldı. Çiftçiler mağdur edildi. Sürecin adalet kurumları tarafından yeniden değerlendirilmesini istiyoruz. Devletimizin, Cumhurbaşkanımızın bu konuyu araştırmasını istiyoruz.