İşletme sahibinden fahiş fiyat boykotuna destek: Devlet fiyatlarda üst limit belirleyebilir
Vatandaşlar sosyal medyada enflasyonun da üzerinde fiyat artışı yapan kafe ve restoranlara yönelik boykot başlattı. Fakı Mehmet Efendi Baklavaları Yönetim Kurulu Başkanı Uzel de işletme sahibi olarak boykotu desteklediğini ve devletin fahiş fiyatlara karşı üst limit uygulaması gerektiğini söyledi
Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verilerine göre, her ay fiyat artışının en yüksek olduğu sektör lokanta ve oteller grubu oluyor. Mart ayında yıllık bazda gıda fiyatları yüzde 70, TÜFE yüzde 68 artarken lokanta ve oteller grubunda fiyat artışı yüzde 95 oldu. Şubatta da yine TÜFE yüzde 67 iken lokanta ve oteller grubu enflasyonu yüzde 94 idi. Kafe ve restoranlarda yemek fiyatlarındaki söz konusu fiyat artışlarına karşı vatandaşlar boykot kampanyası başlattı.
“Küçülmüş porsiyonlar, kalitesi düşmüş içerikler ile bize sunulan fahiş fiyatlı yemeğe BOYKOT” 20-21 Nisan’da kafe ve restoranlara gitmiyoruz.” açıklamasıyla yapılan ve sosyal medyada binlerce kişinin destek verdiği “Fahiş yemeğe boykot” kampanyası dün başladı.
‘YÜKSEK ENFLASYON SUİSTİMAL EDİLİYOR’
Aydınlık’a konuşan Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği İstanbul Temsilcisi ve Fakı Mehmet Efendi Baklavaları Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Uzel ise bir işletme sahibi olarak boykota destek verdiklerini açıkladı. Daha önce de fahiş fiyatlarla mücadele adına “Bir tuğla da sen koy” kampanyası başlattıklarını hatırlatan Uzel, şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul’da bize ait 30 ve franchising 30 olmak üzere 65’e yakın şubemiz var. En pahalı lokasyonlarda kiracı olmamıza rağmen baklavayı 175 liraya, çayı 15 liraya, kahveyi 25 liraya satabiliyoruz. Tüketicilerin bu boykotu yapıyor olması çok önemli. Bir işletme sahibi olarak, boykot edilen tarafta zincir işletme sahibi olarak tüketicilerin bu boykotu güçlü bir şekilde destekliyorum. Kafe, restoran sektöründe fiyatlar fahiş düzeyde. Maliyet haricinde, mevcut ortam suistimal edilerek fiyat yükseltiliyor.”
Türkiye’de müşterilerin fiyatları sorgulamadğını ve bazı işletmelerin bu durumu suistimal ettiğini dile getiren Fevzi Uzel, şöyle devam etti:
“Müşteri olarak arkadaşlarımızla birlikteyken adisyonu bile incelemeyiz. Mahcup bir şekilde göz ucuyla bakarız. Fiyatlar da kapalı bir dosya içinde gelir. Açıktan konuşulmaz. Bunu da işletmeler fırsat biliyor. İkinci neden de masalarda çok fazla zaman geçiren müşteriden kaynaklı maliyet çalışması. İşletme sahipleri ‘Bir müşteri saatlerce oturup bir çay içebiliyor.’ şikayetiyle ‘Aldığımız ücret çayın karşılığı değil işletme maliyetini karşılamak için masada geçirilen zamanın karşılığı.’ diyorlar. Biz de işletmelerimizde şöyle bir tedbir uyguladık; otoparklarda olduğu gibi saat ücreti yazmaya başladık. Çayı yine 15 liradan veriyoruz fakat bir saatten sonra masa tarifesi uyguluyoruz. Müşteriler başta tepki gösterdi ancak daha sonra bu tepkiler yok oluyor. Çünkü bu şekilde bir veya iki saat kafede oturan insanlar diğer müşterilerin maliyetini kendi aldığı ürün fiyatı ile karşılamak zorunda kalmıyor. Fiyat zammının önüne geçiliyor.”
ÖZEL SEKTÖRE ÇAĞRI
Sivil toplum kuruluşlarının da fahiş fiyata önlem alabileceğini kaydeden Uzel, şöyle konuştu: “Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği, üyelerini öz denetime tabii tutuyor. Müşterilerden, üye şirketlere ilişkin fahiş fiyat şikayeti geldiği takdirde araştırılıyor ve para cezası, üyelikten çıkarma dahil yaptırım uyguluyor. Özel sektörün bizzat kendisi STK’lar aracılığıyla önlem alabilir.
“Meslek odalarının bize hiçbir faydası yok. Ankara Ticaret Odası Başkanı, boykotun enflasyonu düşürmeyeceği, faydalı olmayacağı yönünde açıklama yapmış. Böyle bir açıklama yapmasın, istemiyoruz. Açıklamanın üyelerine de hiçbir katkısı yok. Bir tane esnaf, meslek odasından faydalı görmemiştir. Bize hiçbir kanaat önderliği, öncülük yaptıkları yok. Personel temini sorununa bile çözüm bulunmuyor.”
YEMEK KARTI KOMİSYONLARI
İyi niyetli işletmelerin maliyet nedenli fiyat artışlarına da devletin önlem alması gerektiğini belirten Uzel, şöyle devam etti:
“Pos cihazları, kredi kartı komisyon oranları ve yemek poslarının komisyon oranları işletmelere maliyet yüklüyor. İşletmeleri, uluslararası yemek kartı şirketlerinin elinden kurtarmak gerekir. Yüzde 6, yüzde 10’a kadar varan komisyonlar veriyoruz. Bunlar kredi kartı vasıtası ile başta kamu bankalarıyla çözülebilir. Şirketler vergiden muaf olmak için personeline yemek kartı tahsis ediyor. Bu çok basit bir düzenleme ile önlenebilir. Şirketlerin anlaşmalı olduğu, personel maaşlarını ödediği bankada bloke olarak bekleyen parası var. Bu parayı personel yemekleri için kullandırtabilir devlet. Vergi de alınmazsa yüzde 10’a varan komisyon alan yemek şirketlerinden kurtarmış olur.
“İşletmelerin yatırım maliyeti yüksek. Bunu gidermenin yolu da işletmeleri pos cihazı, kredi kartı komisyonlarından kurtarmak. Blokedeki paramızı 40 gün sonra aldığımızda komisyon alınmıyor. Ancak ihtiyaç halinde erken çekilirse komisyon ödeniyor. Parayı çekip kullanmak yerine bloke olan parayı mal tedariki ve personel ödemeleri için kullanılırsa hem komisyon ödenmez hem de bloke bozulmaz. Bu da hem bankanın hem de işletmenin kârlı olacağı yöntem olabilir.” Özel sektör işletme sahibi olarak devletin piyasada üst limit uygulaması yapabileceğini vurgulayan Uzel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devlet banka kredi kartı komisyonuna, uçak biletine vs. üst limit uygulaması başlattı. Bizim sektörde de temel ürünlere üst limit koyabilir. Örneğin simit, çay. Bir maliyet ve kâr marjı hesaplaması yaparak üst limit koyulabilir. Bir çayın 50 lira olmasını gerektirecek hiçbir sebep yok. Lokanta girişlerinde menü uygulaması başlatıldı fakat çok uzun listeler olduğu için insanlar okuyamıyor. Onun yerine temel ürünlerin büyük bir şekilde girişlere fiyatı yazılmalı. Ayrıca ürünlerin birim fiyatlarına standart getirilmeli. Eğer bir ürün kilogram olarak satılıyorsa birim fiyatı kilogram üzerinden etikete yazılmalı. Adet olarak satılıyorsa da adedinin fiyatı etikete yazılması zorunlu olmalı. Aksi takdirde yanıltıcı etiketler oluşuyor.”
‘TÜKETİCİLERİN EN BÜYÜK GÜCÜ TÜKETMEMEKTİR’
Sosyal medyada başlatılan boykot kampanyasına tüketici örgütleri de destek verdi. Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu, katıldığı televizyon programında porsiyonların küçüldüğü yönünde şikayetler aldıklarını vurgulayarak, “Pek çok işletmeler porsiyonların hangi miktarda olduğunu menüsünde yazmıyor. Fiyat etiketi yönetmeliğinin 5. maddesinde zorunlu. Ürünün gramı, adedi yazılması lazım. Tüketicinin en büyük gücü tüketmemektir. Biz boykotu destekliyoruz. 20-21 nisan tarihlerinde ürün satın alımı yapmayacağız.” dedi.
‘KENDİ AYAKLARINA KURŞUN’
Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz de fahiş fiyatlama yapan işletmelerin kendi ayaklarına kurşun sıktıklarını dile getirerek şöyle konuştu:
“Hazine ve Maliye Bakanımızın miktarsal sıkılaştırma diye formüle ettiği efsane sonuç vermeye başladı. Yani tüketiciler önce lüks sayılabilecek ihtiyaçlarını karşılamaktan geri durmaya başladı. Şimdi ise insanın en doğal ihtiyaçlardan biri olan sosyalleşme veya bir yakını ile yemek yeme ihtiyacını da rafa kaldırma ihtimali ortaya çıkuyor. Evet, Türkiye’de gıda enflasyonu yüzde 60, yüzde 70’lerin altına düşmedi. Ama bir de fırsatçılarımız var. Fakat bunlar kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar. Geldiğimiz nokta bir kendi kendine gelişen tüketici hareketine dönüştü.”