İsrail 98 günde 112 gazeteciyi katletti! Görev başında yaşamını yitirenlere adadılar
Gazeteciler basın özgürlüğünü dilinden düşürmeyen ama Filistin'de katledilen gazetecileri görmezden gelen Batı'ya tepki gösterdi. İsrail'in sivillere ve gazetecilere yönelik saldırılarını protesto etti. Çalışan Gazeteciler Gününü 'Çalışırken Katledilen Gazeteciler Günü' olarak andılar.
Aykut Diş
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, "Çalışırken Katledilen Gazeteciler Günü" olarak anıldı. Ankara Filistin Dayanışma Platform üyesi gazeteciler, bugün Ankara Güvenpark'ta Gazze'de İsrail saldırılarında yaşamını yitiren gazetecileri andı. 7 Ekim'den bu yana 98 günde Anadolu Ajansı (AA) kameramanı Muntasır es-Savvaf'ın da dahil olduğu 112 gazetecinin katledildiğinin hatırlatıldığı açıklamada "Gazze'de gazeteciler katlediliyor", "112 sayı değil, katledilen gazeteci", "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" sloganları atıldı. Ortak açıklama okundu.
Gazeteciler Serdar Arseven ve Kemal Öztürk ile Filistinli gazeteci Dr. Zafer Albe ve Medya İşçileri Sendikası Genel Başkanı Sezai Ballı da katılanlara seslendi. Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Yakup Aslan da Küresel Gazeteciler Konseyi Genel Başkan Yardımcısı olarak konuşma yaptı. Gazetemizi temsilen Ankara Haber Müdürümüz Aykut Diş'in katıldığı eylemde pek çok medya kuruluşu yöneticisi ve Türkiye-Filistin Parlamento Dostluk Grubu Başkanı AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi de yer aldı.
'ULUSLARARASI NORMLARA AYKIRI'
Eylem, görevi başında yaşamını yitiren Filistinli gazetecilerin fotoğrafları ve onları temsilen medya yeleği, kask, kamera gibi bazı materyallerin alana bırakılmasıyla başladı. Öncesinde de "Gazzete" isimli Filistin'deki gazetecilere ve sivillere yönelik katliamları yazan bir gazete vatandaşlara dağıtıldı. Ortak açıklamayı okuyan gazeteci Tayyar Tercan, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de 112 gazetecinin İsrail tarafından hedef gözetilerek katledildiğini belirtti. 2820 gün süren 2. Dünya Savaşı'nda bile rakamın daha az olduğunu aktaran Tercan, "İsrail, susturmak için sadece gazetecileri öldürmüyor, akıl almaz bir vahşilikle gazetecilerin ailelerini de hedef alıyor. Askeri ve sivil hedefleri ayrım gözetmeksizin bombalamak ve gazetecileri kasıtlı olarak hedef alarak katletmek uluslararası hukukun tüm normlarına aykırıdır. İsrail görevi başındaki gazetecileri hedef alarak pek çok defa suç işlemektedir." diye konuştu.
'BATI İKİYÜZLÜ VE DUYARSIZ'
Tercan'ın okuduğu ortak açıklama metninde şunlar kaydedildi: "Bunun yanında kundaktaki bebekleri katletmekten çekinmeyen Siyonist katillerin, gazetecileri katletmeyeceğini düşünmek de biraz anlamsızdır... Basın özgürlüğünü dilinden düşürmeyen ama Filistin'de katledilen gazetecileri görmezden gelen batı ülkelerinin ikiyüzlü ve duyarsız tavrını kabul etmiyoruz. İşgalci İsrail ordusunun gazetecilere yönelik saldırılarını en sert şekilde kınıyoruz. Ülkemizde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanan bugünü, Gazze'de öldürülen gazetecilerin aziz hatıralarını onurlandırmak üzere onlara ithafen '10 Ocak Çalışırken Katledilen Gazeteciler Günü' olarak tarihe not düşüyoruz."
'GAZZE DÜNYAYI BİRLEŞTİRDİ'
Tercan'ın ardından alandaki bazı gazetecilere sözler verildi. Serdar Arseven, Gazze haberlerinin bültenlerde sonlara kaydırılmasını eleştirdi. "Gazze insanlığın vicdanı haline geldi. Gazze insanlığın kalbi olarak farklı dinleri, dilleri, renkleri, sosyal statüleri buluşturdu. İnsanlık İsrail'in alnına 'soykırımcı' damgasını yapıştırdı. Bundan sonra yapılması gereken vicdanlarda mahkum olan İsrail'in mahkemelerde de mahkum hale getirmektir." dedi.
Filistinli gazeteci Dr. Zafer Albe, "Gazze'de yıllarca gazeteci olarak çalıştım. Gazze'deki meslektaşlarımıza 'Siz yalnız değilsiniz' diyoruz. Soykırıma rağmen meslektaşlarım vazgeçmeyecek." ifadelerini kullandı.
'İKİ DÜNYADA DA ŞAHİDİM'
Kemal Öztürk, Filistin deneyimlerini paylaştı. Öztürk şunları söyledi: "Çalışan gazeteciler gününde artık çalışamayacak olan meslektaşlarımız için toplandık. 2012 senesinden Gazze'de Anadolu Ajansı'nın ofisini açmak bana nasip oldu. Kudüs ve Ramallah'ta da ofisler açtık ve o zaman 'Filistin'in sesini dünyaya artık AA duyuracak' diye ilan ettik. Kısa süre sonra da ofisimizin İsrail tarafından bombalandığına tanık olduk. Bu dünyada ve öbür dünyada kurulacak mahkemelerde İsrail'in sivilleri, çocuk ve gazetecileri öldürdüğünü gözüyle gören ve haberlerini yapan bir gazeteci olarak şahit olacağım."
ASYA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÖNERİSİ
Küresel Gazeteciler Konseyi adına konuşan Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Yakup Aslan, Türk gazetecilik geleneğinin savaşın içinden geldiğini hatırlattı. Batının ikiyüzlülüğüne tahammül kalmadığını vurgulayan Aslan, "Artık batıdan ve onların adalet makamlarından hiçbir beklentimiz yok. Artık Asya İnsan Hakları Mahkemesi kurulmasının zamanı gelmiştir." dedi. Aslan şunlara değindi: "Büyük bir mücadeleyle emperyalizmi toprağa gömen başkentimizden, aynı emperyalistlere ve beraberindeki siyonistlere karşı kurtuluş savaşı veren Filistinlilere selam olsun. Biz işgali biliyoruz, emperyalizmi tanıyoruz. Kurtuluş Savaşı'mızda toplar, tüfekler bir yandan hazırlanırken bir yandan da öncülerimiz Anadolu Ajansı'nı örgütlediler, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi'ni çıkardılar. Onlar savaşın sadece cephede verilmediğini biliyorlardı, biz de bu bilinçle mesleğimizi icra ediyoruz."
'BATI VE KARARLARININ HÜKMÜ YOK'
"İşgalci İsrail de biliyor, o nedenle hakikati susturmaya çalışıyor. Hakikatin susturulamacağını ilan ediyoruz. Yüreğimiz, kalemimiz, objektifimiz Gazze'de direnenlerledir. Orada kurtuluş savaşı veren fedailerledir. O fedailerin sesini hakikatin peşindeki meslektaşlarımızla son nefesimize kadar duyuracağız. Artık batıdan ve onların adalet makamlarından hiçbir beklentimiz yok. Onların vereceği insanlık hakları raporlarının, Birleşmiş Milletler kararlarının bir hükmü yok. 1947'den beri buna şahidiz. Soykırımcı İsrail'in suçlarını tescil etmeye yerel mahkemeler de yetkilidir. Artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden hiçbir beklentimiz yok. Artık Asya İnsan Hakları Mahkemesi kurulmasının zamanı gelmiştir."
