19 Eylül 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsrail Donanması agresif büyüyor

Doğu Akdeniz'de ihmal edilebilecek bir deniz gücü iken son yıllarda silah kapasitesini asimetrik biçimde yükselten İsrail, donanmasına yeni platfomlar katmaya devam ediyor

İsrail Donanması agresif büyüyor

İsrailli savunma planlamacıları, uzun yıllar deniz gücünü kara ve hava gücü lehine ihmal ederken, bu paradigma son yıllarda keskin biçimde değişmeye başladı. Daha önceleri kıyı savunma ve genel karakol görevleri icra etmekle yetinen İsrail Donanması, hidrokarbon kaynaklarının keşfiyle birlikte görev spekturumunu genişletti. Bu değişimin kırılma noktası, Dolphin Sınıfı denizaltıların envantere girmesiydi. Böylece caydırıcı bir güç çarpanıyla tanışan İsrailliler, hızla ikinci vuruş yeteneğine yöneldiler.
İkinci vuruş gücü, hasım ülkenin kendisi için doğacak ağır sonuçları gözeterek eylemlerinden vazgeçmesine dayanıyor. Dünyadaki en etkili yöntem olarak da nükleer başlıkların denizaltına indirilmesi gösteriliyor. Böylece düşman, yerini bilmediği bir denizaltıdan, her an nükleer başlık takılmış bir füze ile muhatap olabilir. İşte bu kabiliyet, İsrail Donanması'nın konuşulmaya başlamasının en temel sebebi.

İSRAİL'İN HEDEFİ:
İKİNCİL VURUŞ YETENEĞİ

İsrail'in nükleer silaha sahip olup olmadığı konusu uzun yıllar tartışıldı. Ancak 1977-1985 yılları arasında Dimona Nükleer Santrali’nde çalışan Mordechai Vanunu, 5 Ekim 1986'da London Sunday Times gazetesine verdiği belge ve fotoğraflarla, İsrail’in nükleer silah geliştirip geliştirmediği hususunda süregelen tartışmalara son noktayı koydu. Bugün Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü, İsrail’in 80 nükleer harp başlığına sahip olduğunu ileri sürüyor. Bir dönem ABD Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Colin Powell ise 200 rakamını telaffuz etmişti. Her ne kadar tam sayı bilinmese de, bugün İsrail'in Batı Asya'da nükleer güce sahip tek devlet olduğu genel bir kabul görüyor. İsrail ise bu kabiliyetini denizin altına indirme konusunda önemli çalışmalar yürütüyor. Bunun son örneği ise önceki gün Almanya'da denize indirilen INS Drakon denizaltısı oldu.

SIR DOLU DENİZALTI

Ünlü deniz araştırmacısı H I Sutton, gelişmeyi Naval News'te kaleme aldığı bir makale ile duyurdu. Sutton, şu değerlendirmelerde bulundu: “İsrail Donanması, denizaltı gücünün gizliliğiyle tanınıyor. Halihazırda kullanımdaki 5 adet Dolphin-I/II sınıfı denizaltının, nükleer başlıklı füzeler taşıdığı kabul ediliyor. Son denizaltı INS Drakon ise birkaç saat önce Almanya’nın Kiel kentinde sessizce denize indirildi. Denizaltının, yeni ve daha büyük füzelere sahip olduğu görülüyor.”

INS Drakon'un devasa bir yelkene sahip olduğunu belirten Sutton, bu yelkenin gelişmiş yeni füzeleri içerebileceğini belirtiyor: “Bu alana iki büyük füze silosu ya da daha büyük olasılıkla 4-8 küçük füze silosu yerleştirilebilir. Ayrıca nükleer silahlı olabilecekleri de makul bir varsayımdır.
“Büyük yelken için başka açıklamalar da düşünülebilir. Muhtemelen özel kuvvetler ekipmanıyla ilgilidir. Ya da otonom sualtı araçları, insansız hava araçları, dolanan mühimmatlar ve hatta bir kurtarma denizaltısı için hangar olabilir. Ancak bunların hiçbiri füze hipotezi kadar ikna edici değil.”
INS Drakon, yelkendeki yeni füzelerine ek olarak, pruvasında da dört adet ekstra torpido kovanı bulunduruyor. Bu ekstra tüplerin normal 533 mm torpido tüplerinden daha büyük olduğunu belirten Sutton, “Bunların İsrail tarafından geliştirilen seyir füzelerine tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Bu füzeler nükleer silahlı olabilir ve İsrail’in nükleer caydırıcılığının bir parçasını oluşturduğuna inanılmaktadır.” değerlendirmesini ekliyor. Araştırmacılar için nükleer harp başlıklı seyir füzeleri için hem torpido tüplerine hem de dikey fırlatma tüplerine sahip olmanın şaşırtıcı olabileceğini belirten Sutton, şöyle sonlandırıyor: “Muhtemelen füzelerin bir seti konvansiyonel, diğeri ise nükleer silahlı olacaktır. Bu, nükleer caydırıcılığı korurken kara saldırı görevlerine de izin verecektir.”

1993'TEN SONRAKİ
İLK ÇIKARMA GEMİSİ

Diğer yandan önceki gün düşen başka bir haber, İsrail Donanması'nın çok yönlü gelişimini de göstermesi bakımından önemli. İsrail'in 8 Ağustos günü Amerika Birleşik Devletleri’nden yeni bir çıkarma gemisi teslim aldığı bildirilen haberde, personelin birkaç ay boyunca Amerika'daki bir üste eğitileceği, ardından geminin İsrail'e getirilerek 2024'te envantere alınacağı belirtiliyor. Toplam sipariş iki gemiyi kapsarken, bu gemilerin ABD’nin İsrail’e yaptığı askeri yardım fonları kullanılarak tedarik edildiği ifade ediliyor. Böylece İsrail Donanması 1993’ten bu yana ilk kez çıkarma gemisine sahip olacak. Çıkarma gemileri, birlikleri ve teçhizatı deniz üzerinden taşımak ve amfibi bir saldırı sırasında bunları kıyıya yerleştirmek için kullanılıyor.

Son Dakika Haberleri