22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsrail'den Yahudi göçüne hazır olmalıyız

İsrail Ordusunun başta Gazze olmak üzere Filistin'de uygulamakta olduğu katliamlar maalesef devam etmekte ve konu askeri çatışma olarak güney Lübnan'a da sıçramış durumda. Çatışmaların bölgeye daha da yayılma ihtimali mevcut

İsrail'den Yahudi göçüne hazır olmalıyız
METİN AKGERMAN

Konunun askeri boyutunu bir kenara bırakalım. Acaba uygulayabileceğimiz bazı sosyal politikalar ile İsrail'in katliam potansiyelini azaltabilir miyiz?

İsrail'de yaşayan insanların ne kadarı mevcut katliam politikalarını destekliyor? Katliamların kumandanlığını Netanyahu yapıyor ve arkasındaki halk desteğinin de 50%'dan az olduğunu seçimlerde ve sokak gösterilerinde görüyoruz. 2022 seçimlerinde Netanyahu'nun Likud Partisi, oyların sadece 23% kadarını aldı ve 120 koltuklu parlamentoda 32 koltuk alabildi.

Durumu anlamlandırmak için hatırlatalım: Dünyadaki Siyonistlerin büyük kısmı Yahudi değildir. Dünyada en çok Yahudi yaşayan şehir de İsrail'de değildir. Ultra Ortodoks Yahudiler (Harediler), yani kendilerini ve hayatlarını dine göre yaşamaya, dini eğitime adamış kesim zaten Netanyahu'ya karşıdır, hatta İsrail devletinin mevcudiyetine karşıdır. Askere gitmezler, dinlerinin emrettiği şekilde kılık kıyafet giyerler, bolca çocuk yaparlar.  Onlara göre beklenen "Mesih" gelmeden önce İsrail devleti kurulmamalıdır. 

İsrail'e bir gün barışsever bir hükümet gelse, acaba dünyanın Siyonist olan ve Yahudi olmayan güç odakları bu duruma ne kadar tahammül edecektir? 

Misal, bizdeki Turancılık, Türkçülük ideolojilerinin de toplumda az veya çok karşılığı vardır ve yabancı ve düşman ideolojiler olarak toplumun büyük kesimi tarafından görülmezler. Gelin görün ki, Turancılık ve Türkçülük ideolojilerini bizden çok daha fazla seven ve adeta bir araç olarak kullanarak, deforme ederek kendi küresel hegemonya emellerinde kullanan, Türkiye'ye hiç de dost olmayan, son derece faal ve bu amaç için büyük paralar harcayan güç odakları mevcuttur.

ÖNCE FAKİRLER TAŞINACAK, EVLER YAPACAKLAR 

Dönelim konumuza. Hatırlayalım, "Yahudilere bir ulusal vatan" ideolojisinin, yanı Siyonizm’in fikri babalarından olan Theodor Herzl, "Yahudi Devleti” kitabında 1896 yılında bu hayali vatana Yahudilerin göçünün tasarımını yapıyor. Ortada daha Filistin'e yerleşim konusu yok. Alternatif, yerleşilebilecek çeşitli ülkeler var, Filistin de alternatiflerden biri.  Herzl, Yahudilerin yeni anayurda taşınma sürecini nasıl kurgulamış? Önce fakir Yahudiler taşınacak ve evler yapacaklar, tarım yapacaklar demiş. İlk dönemde zengin Yahudiler bu sürece para ödeyerek destek olacaklar, kendileri taşınmayacaklar. Daha sonra nispeten orta kesim taşınacak, en sonunda en zengin kesim taşınacak demiş. Gerçekten 2. dünya savaşından sonra kurulan İsrail'e önce en zor durumdaki, en çok zulüm görmüş Yahudiler göçtüler, evler yaptılar, tarım yaptılar, çalışma kooperatiflerini, kibutzları kurdular, daha sonra giderek daha orta direk kesim göçtü. Hala en zenginler gitmediler, giderler mi pek belli de değil.

BİZİM KUŞAKTA YAHUDİ GÖÇÜ

Türkiye'den de İsrail'e bizim kuşak zamanında da bir miktar Yahudi göçü oldu. Hatırlarım, ilkokula giderken bir Yahudi arkadaşım vardı, Alen idi ismi. Ben ilkokul 4 veya 5'teyken bir gün yok oldu çocuk. Ne oldu soruşturdum. Meğer İsrail'e ailecek göçmüşler. Yani sene ne oluyor? 1988 filan. Feto dahil, çeşitli ajan yapıların tam gaz desteklendiği ve dünyaya ihraç edildiği Özal'lı yıllar. O aralar Bush ABD başkanı oluyor ve Özal'ın saha desteği ile Ortadoğu'nun canına okuyacaklar. Türkiye'nin ise beli daha 30 sene doğrulamayacak. Benim arkadaşın ailesinin burnu demek iyi koku alıyormuş, doğru zamanda gitmişler doğrusu hatta geç bile kalmışlar. Gerçi gittikleri yer de pek huzurlu ülke değil malum. Daha sonraki yıllarda da çevremde tek tük Yahudi olup İsrail'e göçen arkadaşları duydum. Onlar daha çok maddi gerekçeler ile, daha çok para kazanacakları iş ve daha yüksek hayat standardı arayışı ile gittiler, büyük Siyonist ideolojiler ile değil. Bildiğim kadarıyla Türkiye'den gidenler de Türkiye ile gayet iyi ve dostça ilişkilerini sürdürüyorlar ve gelip gidiyorlar. Bir de İsrail'e değil ama farklı Avrupa ülkelerine taşınan Yahudiler oldu iş hayatımda zaman içinde rastladığım. İspanya'ya giden, İngiltere'ye gidenler oldu ve bunlar da Türkiye ile güçlü bağlarını devam ettiriyorlar, bazı aile üyeleri Türkiye'de ve hala Türkiyeli yanları göçtükleri ülke kültüründen ağır basıyor.

TÜRK YAHUDİ’Sİ CİNAYETLERİ 

Türk Yahudilerden konu açılmışken, aklımıza ilk gelen isimlerden biri rahmetli Üzeyir Garih. Türk gençlerine iş hayatında örnek olmak için birçok kitap yazmıştı. Büyük bir Holdingin ortağı olan birinin, gençlere erişebilmek için bu kadar kitap yazma işine mesai (ve para) harcamış olması takdirlik konudur. Belki bu tavrından hoşnut olmayan kişiler de olmuştur çevresinde.

Rahmetli Garih öldürülen tek Yahudi değildi ülkemizde elbette. Kimler geliyor akla? Nesim Malki(1995) geliyor, tekstilci Josef Behar(1997) geliyor. (Josef'in kızı Lizet'de 3 sene sonra trafik kazasında ölüyor?), 2001'de Üzeyir Garih öldürülüyor. Kuyumcu Behor Roziya (2002), Diş Hekimi Yasef Yahya (2003), gıda toptancısı Moiz Konur (2003), Banker Kastelli (intihar? 2008). Cesedi Belgrad ormanında bulunan, İsrail'in El-Al havayolları firmasının genel müdürü Moşe Kohen'i (2010) unutmayalım. Yurtdışında öldürülen Türk Yahudileri de var. Aylin Devrimel'i Yahudi sayarsak, o da Amerika'da 95'te şüpheli şekilde ölü bulunmuştu. 

Aylin vakasını ayıralım, diğer cinayet vakalarının ortak özellikleri, zamanın ayarlı medyasının bu cinayetler sonrasında istikrarlı olarak hedef saptırma yapmaları oldu. Kiminde "Ergenekon" ekibi suçluydu, kiminde İsrail’deki yasak sevgili gelip eski kocası ile cinayet işlemişti, kiminde "pek basit" vaka idi, para için öldürmüştü, pek pişmandı, kiminde katil zaten neredeyse alnına yazmıştı neden katil olduğunu, Filistin poşusu giyip "Allahuekber" diye bağırmıştı vs... Yani millet olarak dönemin medyası fena halde hedef saptırdı, zaten dönemin MİT'i, emniyeti, siyasetinin yapısı malum... Bu işler ancak 2016 Temmuz'undan sonra çözülebilir hale geldi. Uygun zemin son yıllarda oluştu... Bakalım, umarız adalet ekibimizin üzerindeki güncel davalar kaynaklı iş yükü biraz hafifler de şu eski dosyaların üzerine doğru düzgün gidilir. Bugünkü olanaklar ile bu eski dosyaları çözmek her zamankinden daha kolay. Zaman geçince olayların üzerindeki sis bulutu da dağılıyor.

İSRAİL DEMOGRAFİSİ

Neden bu Yahudi cinayeti vakalarına değindim? Filistin'de her gün yüzlerce Filistinli katledilirken yazılacak konu mu? Değil ama öldürülenler bizim vatandaşımız bu yüzden bu işlerin aydınlatılması lazım. Diğer sebep ise bu tür cinayetler Türk Yahudilerinin İsrail'e göçünü tetiklemiş olabilir. Yani yüzyıllardır beraber yaşadığımız, toplumun parçası olan bir kültürel grubu İsrail'e kaptırıyoruz. Bunlar iyi eğitimli, becerikli insanlar. İsrail'e gidince ne oluyor? Oranın ekonomisine katkı yapıyorlar, askerlik yapıyorlar, İsrail'in işlediği savaş suçlarına ortak oluyorlar ve İsrail'i güçlendiriyorlar. Ne gerek var? Bizim İsrail'e Yahudi göçünü isteyerek veya ihmalen teşvik etmemiz kadar hatalı politika olabilir mi? Tam tersini yapmalıyız.

İsrail'in para ve silah kıtlığı yok. Amerika'dan gani gani silah ve para akıyor ve akacaktır. İsrail'in kit kaynağı insan. İşgal edilen Filistin köylerine evler yapılıyor, kim oturacak bu evlerde? Yılladır Tel Aviv'de veya büyük şehirlerin konforuna alışmış insanları bu yeni işgal yerlerinde oturmaya ikna edemezsiniz ki. Yeni taze Yahudiler gelmeli, tercihen fakir olmalılar, ellerine silahı vereceksiniz, yeni işgal edilmiş Filistin köylerinde kurulan kibutzlarda oturacaklar. Böyleleri lazım. Son dönemde üstelik asker ihtiyacı da arttı bu da ilave bir sosyal baskı yaratır. 

İsrail'in nüfusu yaklaşık 10 milyon ve son yıllarda istikrarlı olarak yıllık 1,5% civarında artıyor. İsrail'in nüfus artış hızı 60 ve 70 lerde yıllık 4% civarındaydı. 90'larda 2,5%'lar ve son yıllarda ise 1,5% seviyelerinde. Hala nüfus artış hızı güçlü denebilir. Bu oranlar Türkiye'nin nüfus artış hızının hayli üzerinde. Hatta bu aralar Türkiye'de nüfus artış hızı 0,5% civarlarında maalesef yani toplum olarak hızla yaşlanıyoruz.

Bu demografik işler, İsrail için hayati önemde. İsrail'de yaşayan Yahudiler ile Filistin'de yaşayan Arapların sayısı birbirine hayli yakın seviyede ve iki taraf da nüfus çokluklarını bir egemenlik hakkı ifadesi olarak kullanıyorlar. İsrail içinde de nüfusun 25% kadarı Yahudi değil ve bu kesimin nüfus artış oranı daha yüksek. Yahudilerin nüfusunu artıran ise ultra-Ortodoks olan Harediler. Bunlar ise dini sınıf olduğundan askere gitmiyor, bu da İsrail için bir problem. 

Kimse nüfus konusunda geride kalmak ve ileride olası senaryolarda azınlık idaresi altında kalmak istemiyor.  Haliyle İsrail için yurtdışından daha çok Yahudi’nin İsrail'e gelip vatandaş olması çok önemli. Eskiden de önemliydi, yarın da önemli olmaya devam edecek.

POLİTİKA YAPICILARIMIZA NE ÖNEREBİLİRİZ?

1) Türkiye'ye turizm amacı ile gelen başta İsrailliler olmak üzere hiçbir ülke vatandaşına kötü muamele yapılmasına izin verilmemelidir. Turist gelen adam, nereden gelirse gelsin zaten Türkiye dostu olduğu için gelir, Türkiye düşmanları zaten gelmiyor ki. İsrail'den, Çin'den ve Yunanistan'dan gelen turistlere karşı her türlü provokasyona karşı uyanık olunmalı, geçmişte oldu, yine olacaktır.

2) İsrail'de huzursuz olan veya savaştan kaçmak isteyen İsraillilere kapılar sonuna kadar açılmalıdır. Misal 5 veya 10 senelik süreli çalışma ve oturma izni verilebilir, sonra süre uzatımı işine bakılır. Özellikle askere alınma çağındaki gençlere bu imkân ulaştırılmalı ki cepheye sürecek personel bulmakta güçlük çeksinler.

3) Halen İsrail ordusundaki askerler için de bir çıkış yolu açmak gerekebilir. Misal T tarihine kadar askerliği bırakıp Türkiye'ye taşınmalarına imkân sağlanabilir. Bu yolu seçmeyip İsrail'in savaş suçlarına bilerek ve isteyerek ortak olanlar için de çeşitli yaptırım ve kısıtlamalar devreye alınabilir. Misal Türk havacılık firmaları bu kişilere bilet kesmeyebilirler veya Türk hava sahası bu kişiler için kapatılabilir. Ayrıca bu kişilerin askerlik sonrası dönemde Türkiye ile olabilecek ticari ve finansal işlemleri takibe alınabilir. 

4) Vize politikaları askerler ve resmi görevliler için gözden geçirilebilir.

5) İsrail vatandaşlarının önemli bölümü çifte vatandaştır. Hatta üç vatandaşlığı olan önemli sayıda İsrailli olabilir. Türkiye'den göçenler de muhtemelen çifte vatandaştır. Türk pasaportu olup, Filistin katliamlarına direk veya dolaylı katılanlara da yaptırım uygulanması makul olur.

6) İsrail’in Gazze'yi Filistinlilerden temizledikten sonraki muhtemel adımı Gazze’yi Yahudi iskanına açmak olacaktır. Evler, işyerleri, limanlar, deniz kıyısı tatil köyleri oluşturulacaktır. Gazze açıklarındaki petrol ve gaz yataklarına da el konulacak ve bunlar da işletmeye alınacaktır. Türkiye Gazze'ye yerleşimi tanımayacağını, açılacak işyerlerini tanımayacağını açıklayabilir. Yani Türkiye ile Gazze'deki işyerleri, limanlar arasında hiçbir ticari işleme izin verilmeyeceği ve bu bölgeye yerleşecek İsrail vatandaşlarının Türkiye'ye giremeyeceği ve Türk hava sahasından uçamayacağı belirtilebilir. Bu bölgeye Türk mali ürünün sokulamayacağı da ticaret şartlarına eklenebilir. Politikanın yaptırımı, diğer Arap ülkeleri ve sosyalist ülke iktidarları ile ve BM üyeleri ile genişletilebilir. Hatta bu bölgede ticari faaliyete başlayacak uluslararası şirketlerin Türkiye'de faaliyet ruhsatları iptal edilebilir. Tüm bu tedbirlerin amacı, Gazze'nin etnik temizliğinin ve İsrail toprağı olarak iskanının caydırılması olmalıdır.

7) Gazze'nin izolasyon ve ambargosunun kaldırılması şartı ile Türkiye, Gazze ve İsrail arasında belirli bir süre için (misal 5 yıl) çatışmasızlık garantörlüğü önerebilir. Bölgeye barış gücü yerleştirebilir. Kalıcı bir barışın sağlanmasına ve Filistin devletinin kurulmasına kadar bu durum devam ettirilebilir. İsrail'in gerçek niyeti Gazze'den kaynaklı tehditleri yok etmek ise bu teklifi kabul eder. Yok eğer niyeti Gazze'de etnik temizlik yapıp bölgeyi iskana açmak ise reddeder.

8) İsrail'den Türkiye'ye kurumsal temelde göçün de teşvik edilmesi yerinde olur. Yani İsrail'deki başta Startup teknoloji şirketleri olmak üzere küçüklü büyüklü kurumlara tümden işlerini Türkiye'ye getirme imtiyazı ve teşviği verilebilir. Personel, ekipman, sistemler, çalışma izinleri, oturma izinleri ve ev/ofis kiralama konularında da danışmanlık firmaları süreci kolaylaştırabilir. Bu girişim ile Türkiye, İsrail ordusunu besleyen ekonomik kaynakların bir nebze azaltılmasını sağlar ve eksikliğini çektiği önemli miktarda teknoloji girişim firmasına ev sahipliği yapabilir.

9) Türkiye'den İsrail'e göçen vatandaşlarımıza şefkat ile yaklaşmak uygun olur. Bu insanlar zaten büyük ölçüde Türk’tür, çoğu zaten halen vatandaşımızdır, Türkiye dostudurlar ve İsrail politikalarını içeriden etkileyebilmek için elimizdeki en önemli unsur bu insanlardır. İsrail'in katliamlarına karışmadıkları sürece bu insanlara kapılar hep açık tutulmalıdır.

10) Dünyanın bir numaralı Yahudi şehri New York'tür. NY'da çok sayıda Yahudi İsrail'in saldırgan politikalarına karşıdır. Bu insanlar İsrail'in politikalarını değiştirme konusunda Türkiye'nin doğal müttefikidirler. Politik arenada Bernie Sanders bu kümeden örnektir. Yahudi’dir, başkanlık adaylığı yapmıştır. Değerli bir insan ve politikacıdır ve Filistin konusunda hassastır. Türkiye'nin bu mücadelede Bernie Sanders gibi Yahudi olan ve Filistin destekçisi olan kişiler ile ittifak yapması uygun olur. Haredi Yahudileri de ittifak yapılabilecek, etkili bir kesim. Bir çok anti-sionist Yahudi örgütler, sosyalist Yahudi örgütleri vardır (https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_Jewish_anti-Zionist_organizations) bunlar ile de ortak çalışma yapmak gerekir.

11) İsrail’de Netanyahu hükümetine karşı olan, barışı destekleme potansiyeli olan muhalefet partilerine Türkiye'de rahat çalışma ve fon toplama ortamı sağlamak uygun olabilir. Basındaki muhalif seslere, Türk medyası ve Youtuber gazetecileri daha çok yer verebilir.

12) İsrail yönüne doğru uçuş yapan, Türk hava sahasını kullanan uçak firmalarının askeri kargo taşımaması ve İsrail askeri taşımaması konusunda gerekli tedbirler alınabilir.

13) Yukarıdaki politikalara bölgeye coğrafi yakınlığı sebebiyle KKTC'de destek olabilir. İsrail'den ani ve yoğun kaçış olması durumunda feribotlar ile bu insanlar KKTC'ye taşınabilirler.

14) İsrail-Filistin sorununun önümüzdeki 50 yıl hatta 100 yıl boyunca büyüyerek ve bölgedeki farklı ülkelere bulaşarak devam etmesi olasıdır. İsrail zaten işgal planlarını uzun erimli yapar, adım adım, planlarını onlarca yıldır uyguluyorlar. Türkiye'de bölge politikalarını uzun erimli yapmalıdır.

15) Türkiye Gazze'deki İsrailli rehineleri Türkiye'ye transfer ederek acaba Gazze'de ateşkesi sağlayabilir mi? Rehineler TR'de olursa İsrail'in Gazze'yi yıkmak için bahanesi kalmayacaktır ve doğal olarak kısa sürede ateşkesin sağlanması beklenecektir. Barış sağlanırsa daha erken, barış sağlanamaz ise de misal 6 ay içinde Türkiye rehineleri geri verebilir.  Türkiye'ye rehine transferi işinde "sağlık gerekçesi" argümanı da kullanılabilir. Bu süre içinde aileleri ile de görüşmelerine izin verilir. Misal Mersin veya Antalya'ya getirilebilirler. Veya KKTC'nin de bu barışın sağlanmasında diplomatik kazancı olması açısından KKTC'ye transfer de değerlendirilebilir.

16) Yakında ABD başkanı olacak Trump malum Cumhuriyetçi Parti'den başkan olacaktır yani en çok İsrail destekçisi partiden. Amerikalı evanjelikler de bu partiyi destekler ve önceki dönemde Trump, bu grubun liderlerinden Mike Pence'i başkan yardımcısı yapmıştı hatırlarsınız. Trump ile Pence'in arası neyse ki bozulmuş durumda, bu dünya için iyi haber ve Trump'ın başkan yardımcısı başkası olacak. Yine de Trump, Filistin yangınına elinde benzin bidonu ile gidebilir, bu risk var. Hatta son suikast olayından Trump kurtulunca, evanjelikler onu iyice "seçilmiş kutsal kişi" seviyesine çıkartacaklardır. Biden ile (yani Obama ile) vakit kaybetmeye gerek yok, Filistin konusunda Trump ile Washington ekibimizin çalışmaya başlaması lazım. NY'da, BM'nin karşısındaki Türkevi’nde Filistin-Israil kriz merkezi kurulabilir. Malum bölgede tüm ülkelerin diplomatları var, yol üstü mekân. 

17) Amerika’nın ulusal sporlarından olan "CIA'ye başkan kurşunlatma" sporu, son dönemde gene revaçta. En son hatırlarsınız Kennedy'yi 63'te Teksas'da öldürmüşlerdi. (Konu hakkında ilgili birçok kişi sonraki yıllarda öldürüldü). Kennedy'nin CIA ekibi tarafından öldürüldüğü ve öldürtenlerin (Teksas tayfası) sonrasında başkan olduğu bugün biliniyor. Hatırlayalım, o dönemde İsrail nükleer silah peşindeydi ve Kennedy bu işe karşıydı. Kennedy'yi CIA öldürdükten sonra daha adamın kanı kurumadan işin içindeki Johnson uçakta başkan yapıldı ve Johnson, Filistin tarihinde bir dönüm noktası oldu. Johnson ile ABD siyaseti nispeten dengeli bir politikadan tamamen İsrail destekçisi bir politikaya döndü, İsrail hızla nükleer silahlara sahip bir ülke haline geldi ve ABD konu hakkındaki itibarını özellikle Arapların gözünde tamamen kaybetti. ABD'de özellikle dış politika, CIA ve pentagon üst yönetim ekiplerinin büyük oranda İsrail destekçisi kadrolardan oluşturuldukları biliniyor. Kongre'deki senatörlerin neredeyse tamamı, seçim sürecinde ilgili Yahudi kurumları tarafından fonlanmış ve konu hakkındaki politik duruşlarını çoktan nakite döndürmüş kişiler. Türkiye güdümündeki bazı kişi ve kurumların da bu senatör seçimi süreçlerine daha çok müdahil olarak en azından kongrede haklarımızı savunacak elemanlara sahip olunabilir.

SONUÇ

İsrail'de yaşayan ve barış yanlısı olan, katliamcı politikaları desteklemeyen kişi ve kurumlara bir çıkış yolu gösterebilmek gerekir. İsrail'de askerlik zorunlu, çıkış kapısı yoksa ne yapacak gençler? Mecburen askere gidecekler. Bu insanlara hayatlarını güven ve huzur içinde sürdürebilecekleri Türkiye'ye taşınma şansı verilebilir. Mali mülkü satıp göçecek olanlar için mallarına "alıcı" da olunabilir böylece göçme süreci kolaylaşır. İsrail'deki mülkleri ile Türkiye'den bazı mülkler takas yapılabilir. İsrail bir gün normalleşir ve barışçı bir hükümet işbaşına gelir ve bu insanlar dönmeye karar verirlerse de dönerler. Her durumda Türkiye bu politikalardan karlı çıkar. Bölgesel politik etkinliğini de artırmış olur.

Bu politikalar sonucunda İsrail'den taş çatlasa birkaç sene zarfında 100 bin kişi Türkiye'ye yerleşir. Türkiye bu miktarda nüfus artışını hissetmez bile, İsrail için ise durumun önemli sosyal, ekonomik, politik etkileri olur.

Son Dakika Haberleri