İstanbul Barosu yönetiminin şovunu engelleyen avukatlar konuştu: İstanbul Barosu'nu bölücülüğe teslim etmeyeceğiz

Terör örgütü PKK üyeliği bulunan firari sanıklar Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in övüldüğüne yönelik paylaşımlar yapıldığı gerekçesiyle İstanbul Barosu yöneticileri hakkında soruşturma başlatılmıştı. "Terör örgütü propagandası yapmak" ve "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" suçlarından başlatılan soruşturma kapsamında baro başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni yönetim seçilmesi talebiyle dava açıldı. İstanbul Barosu da bunun üzerine önceki gün seçimsiz olağanüstü genel kurulunu topladı. Haliç Kongre Merkezi'ndeki genel kurulda, Milliyetçi Avukat Hareketi üyesi avukatlar yaptıkları konuşmalarla, baro yönetimine tepki gösterdi. Kongreye katılan uluslararası hukuk kuruluşları temsilcileri de Türkiye'yi hedef alan ve yargıya müdahaleye yönelik ifadeler kullanınca Milliyetçi Avukat Hareketi üyesi avukat Zeynep Küçük, "Bize demokrasiyi bu emperyalistler mi öğretecek?" diyerek tepkisini dile getirdi.

'BUNLAR MI BİZE İNSAN HAKLARINI ÖĞRETECEK?'

Genel kurulda, İsviçre, Fransa, İtalya, Almanya, Hollanda'nın da aralarında bulunduğu yabancı hukuk kuruluşları temsilcileri sahneye davet edildi. Cenevre Barosu Başkanı yaptığı konuşmada yargıya müdahaleye yönelik ifadeler kullanarak, "Türk yetkililer İstanbul Barosuna karşı açılan bu süreçleri durdurmalı ve keyfi tutuklamalar son bulmalıdır." şeklinde konuştu. İtalya'dan gelen başka bir hukuk kuruluşu temsilcisi de bütün Türkiye’de avukatların saldırı altında olduğunu iddia etti. Türkiye aleyhine yapılan bu konuşmalara Milliyetçi Avukat Hareketi üyesi avukatlar tepki gösterdi. Avukat Zeynep Küçük tepkisini, "Bize demokrasiyi bu emperyalistler mi öğretecek? Bu adamlar mı bize insan haklarını öğretecek? Filistin için tek laf etmeyen biri hangi hukuktan bahsediyor?” diyerek gösterdi. Avukat Küçük salon dışında yaptığı açıklamada da, "Ben bu adamları en son nerede gördüm biliyor musunuz? Rahip Brunson yargılanırken gördüm ben o heyeti en son duruşma kapısının önünde. Rahip Brunson’un sahipleri o heyeti o duruşma kapısına götürdüler." ifadelerini kullandı.

BARO GENEL KURULUNDAKİ O ANLAR

İstanbul Barosu yönetimi yabancı ülke temsilcilerine kürsüden Türkiye'yi eleştirtti: Milliyetçi Avukatlar tepki gösterdiGündem

'GAYRİMİLLİ YÖNETİM'

Avukat Zeynep Küçük, genel kurulda gösterdiği tepkiyle ilgili Aydınlık'a şu açıklamayı yaptı:

"PKK'yı savunmakta mangalda kül bırakmayan İstanbul Barosu yeni yönetimi kendi gövde gösterisini yapmak amacıyla genel kurul toplantısı adı altında şov yapmaya kalktı. İstanbul Barosuna kayıtlı avukatları temsil kabiliyetleri olmadığına inandığım bu yönetim sadece kendileri gibi düşünenleri bir araya getirerek emperyalizmle olan iş birliklerini oradaki kürsüden ilan etti. PKK lideri Duran Kalkan'ın bile 'şehit' olarak beyanatta bulunduğu iki PKK'lı teröriste sahip çıkan basın açıklamalarını ve Türkiye Cumhuriyeti devletini savaş suçlusu ilan eden beyanatlarını desteklemek için elleri kana bulanmış emperyalist devlet temsilcilerini de salona getirmişler. Biz de her milli meslektaşım gibi üyesi olduğum Milliyetçi Avukat Hareketi ile birlikte o salonda gerekli tepkiyi verdik. İstanbul Barosu, gayrimilli unsurların, PKK yandaşlarının ve FETÖ dostlarının eline bırakılmayacak kadar kıymetlidir. Bizim gibi düşünen pek çok avukat olduğunu biliyoruz. Bu gayrimilli yönetime karşı tam bağımsızlıktan yana olan meslektaşlarımı mücadeleye çağırıyoruz."

'VATANSEVER BİR YÖNETİM OLUŞTURALIM'

Milliyetçi Avukat Hareketi sözcüsü Ayberk Çakalır da, baro yönetiminin açıklamasında "gazeteci" denilen iki kişinin PKK terör örgütü mensubu olduğunu ve bu teröristlerin vatan savunması yapan Türk Silahlı Kuvvetleri ile girdikleri çatışmada etkisiz hale getirildiklerini kaydetti. Çakalır genel kuruldaki konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Burada herkes Anayasadan örnekler verdi. Anayasamızın 14. maddesi der ki 'Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyet'i ortadan kaldırmaya amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.' Mevcut baro yönetimi insan haklarını savunduğunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sivil gazetecileri öldürdüğünü iddia ediyor. Gerçekte ise söz konusu iki şahıs PKK-YPG silahlı terör örgütü mensubu oldukları için haklarında yakalama emri olan ve Suriye'de çatışma bölgesinde meşru müdafaa hakkını kullanan Türkiye Cumhuriyeti'nin vatan savunması yapan Türk Silahlı Kuvvetleri ile girdikleri çatışmada etkisiz hale getirilmişlerdir. Mevcut baro yönetimi bu tutumuyla Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası planda savaş suçlusu ilan etmeye ve bunu da insan hakları bahanesiyle çarpıtmaya çalışmaktadır. Tevessül edilen bu eylemler İstanbul Barosu avukatlarını asla ve asla temsil etmemektedir. Türkiye varsa baro var! Vatan bütünlüğünün olmadığı yerde baro kalmaz. İstanbul Barosu bölücülüğe kalkan olamaz.”

'BARO SUÇU ÖVÜYORSA BUNUN ARKASINDA OLMAMALIYIZ'

İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kurulunda konuşan Milliyetçi Avukat Hareketi üyesi Ayşe Eren ise barolarının suçu ve suçluyu övmeleri halinde bunun arkasında olmamaları gerektiğini belirtti. Avukat Eren şunları söyledi:

"Avukatlar ve avukatların kurumu, suçu ve suçluyu övmez, savunmaz. Böyle bir görevimiz yoktur bunu üstleneni de kabul etmiyoruz. Eğer baromuz suçu ve suçluyu övüyorsa bunun arkasında bizler olmamalıyız. İstanbul Barosu yaklaşık 70 bin kişiden oluşuyor. Buraya gelenler ise 2 bin civarında. Birçok avukat arkadaşla konuştuk. Protesto ettiği için buraya gelmedi. Çoğunluk oluşmadan genel kurul açılmış ve yapılmıştır. Dolayısıyla buradan çıkacak karar hukuka uygun değildir. İstanbul Barosu mensuplarını temsil eden bir karar olmayacaktır."

CHP TÜRKİYE ALEYHİNE KONUŞMALARA SESSİZ KALDI

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da İstanbul Barosu Olağanüstü Genel Kuruluna katıldı. Başarır, yurtdışından gelen hukuk kuruluşlarının Türkiye aleyhine konuşmalarına sessiz kalırken baro yönetimine destek verdi. Başarır sosyal medya hesabından, "Talimatlı yargının İstanbul Barosu’nu hukuksuz şekilde hedef almasına karşı meslektaşlarımızla dayanışma içindeyiz. Savunma hakkının ve bağımsız yargının teminatı olan barolar, adalet mücadelesinin sarsılmaz neferleridir. İstanbul Barosu’nun yanındayız." açıklamasını yaptı.